Bunun nedenleri arasında ekonomiden eğitime birçok faktör sıralanabilir ancak hayatının büyük bölümünü Finlandiya’da geçiren psikolog-yazar Lahti’ye göre bu mutluluğun bir numaralı sırrı aslında 500 yıllık köklü bir geçmişe sahip olan Sisu…
Finlandiya kültüründe Sisu, ülkenin tarihinde ve doğa koşullarında ortaya çıkan zorluklarla başa çıkmak için önemli bir değer olarak kabul edilir. Ancak Sisu, sadece fiziksel dayanıklılıkla ilgili değil. Aynı zamanda zorlu durumlarla başa çıkma, umutsuzluğa rağmen motivasyonunu koruma ve hedeflere ulaşma yeteneğini de içerir. Finliler, Sisu’yu ulusal karakterlerini açıklamak için de kullanıyor.
Bu kavramın doğrudan bir çevirisi yok. Ancak Lahti, Sisu’yu “Kararlılık ve metanet üzerine odaklanıyor. Zorluklar ve imkansıza yakın ihtimaller karşısında ilerlemek için gerekli cesarete sahip olmakla ilgili” diyerek açıklıyor.
Bir psikolog olarak kariyerini insanlara Sisu’yu hayatlarına nasıl dahil edeceklerini öğretmeye adayarak geçirdiğini söyleyen Lahti’nin Cnbc‘de yayınlanan tavsiyeleri şu şekilde:
Kendinizin dışında bir amaç bulun
Psikolog Angela Duckworth’un araştırmasına göre kendimizin ötesinde dünyaya katkıda bulunan bir şey için çalıştığımızda hayata daha çok bağlanıyoruz.
Ne zaman yıprandığımı hissetsem ya da pes etmenin eşiğine gelsem, daha büyük bir amaca yönelmek ilerlememe yardımcı oldu. Yeni bir mücadeleye giriştiğinizde veya devam etmek için güce ihtiyaç duyduğunuzda, bağlantı kurabileceğiniz daha büyük bir amaç bulun. Bu aileniz, arkadaşlarınız ya da size ilham veren biri olabilir.
Antrenman yoluyla dayanıklılığı artırmak
Koşu öncesinde iki yıl boyunca neredeyse her gün antrenman yaptım. İstemediğim zamanlarda bile koşu ayakkabılarımı bağladım. Yağmur çamur demeden hep koştum.
Pratik yapmak ve hazırlanmak içimizdeki Sisu’yu kullanmayı kolaylaştırır. Araştırmalar, vücudumuzun en çok ihtiyaç duyduğumuzda doğal olarak kullandığı gizli rezervlere sahip olduğunu gösteriyor. Yani kendimize ne kadar meydan okursak, dayanıklılığımızı artıran alışkanlıkları o kadar çok ediniriz.
Kendinize karşı nazik olun ve doğayla bağlantı kurun
Eskiden başarılı olmak için kendime karşı sert olmam gerektiğini düşünürdüm. Ancak sertliği şefkatle dengelemezseniz ne kadar ileri gidebileceğinizin bir sınırı var.
Antrenman dönemimde bir kez sakatlandım. Art arda 12 gün boyunca günde 30 mil (48 km) koşmuştum. Kendime bırakmalı mıyım yoksa kendimi daha da zorlamalı mıyım diye sordum. Ama üçüncü bir seçenekte karar kıldım: Vücudumun iyileşmesine izin verdim. Yavaşlasam bile, yürüyüşüme bisikleti de dahil ederek 1.500 mil hedefime ulaşabilirdim.
Ve artık yüksek bir tempoya ulaşmaya çalışmadığım için, keşif gezim sırasında etrafımdaki manzaranın güzelliğini takdir etmek için daha fazla zaman harcayabilirdim. Finlandiya’da doğada yürümek ve yürüyüş yapmak kültürümüzün temel bir parçasıdır. Zor zamanlarda bize hizmet eden içsel bir sakinlik ve mutluluk duygusu bulmamıza yardımcı olur.