AKP'YE YAKIN YAZARDAN ERDOĞAN'IN ADAYLIĞI HAKKINDA ZEHİR ZEMBEREK SÖZLER!
Gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak, bugünkü yazısında isim vermeden başta AKP olmak üzere siyasilere dikkat çeken mesajlar verdi. Abdurrahman Dilipak, “Seçim ne zaman ve nerede başlıklı yazısında, Erdoğan’ın 3. kez cumhurbaşkanı adayı olamayacağı yönündeki tartışmalara katıldı.
HUKUK KEYFİLİĞİ KORUMAZ
Abdurrahman Dilipak, “Bir şeyi yapabilecek olmanız, yetkinizin olması, istediğiniz bir şeyi, istediğiniz zaman ve istediğiniz şekilde hakkı vermez kimseye. Hukuk keyfiliği korumaz. Öyle yaparsanız, Allah’ın rahmeti ve bereketi aradan çekilir ve o işte evdeki hesaplar çarşıya uymaz.” dedi.
HANİ DÜRÜST OLACAKTIK, ŞEFFAF OLACAKTIK
“Hani, yaşadığımız zaman ve mekana adil şahidler olacaktık. Dürüst olacaktık. Şeffaf olacaktık.” diyen Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, “Ne oldu! Ne oluyor! Kim neyi ihtirasla isterse, ya da başkalarına, onların arzularının gerçekleşmesi için kendini mutlak, zaruri, zorunlu gibi göstermeye kalkarsa, Allah o kişileri ve onlara inananları ağır bir imtihanla imtihan eder.” diye yazdı.
HERKES İÇİN FAYDALI OLACAKSA MEVZUAT DEĞİŞTİRİLEBİLİR
“Din ve devlet büyüklerini İlah ve Rab edinmekten vazgeçin!” ifadesini kullanan Abdurrahman Dilipak, “Seçimin şeklini, zamanını bu şekilde tartışmaktan vazgeçin. Millet menfaatine, toplumun talebine göre, herkes için faydalı olacaksa, bir zaruret, ihtiyaç varsa, bir yanlışlık söz konusu da o düzeltilecekse, elbette zaman da mevzuat ta değiştirilebilir. Def-i mazarrat celbi menafiden evladır. Sonuçta bu muhkem bir nas değil.” dedi.
Abdurrahman Dilipak''ın dikkat çeken yazısı şöyle:
Şu gerçeği görelim: Seçim her yerde ve her zaman vardır.
Hep iki şeyden birini seçeriz.
Hak-batıl, doğru-yanlış, çirkin-güzel.
Ve hayat bu tercihlerden ibarettir ve bu hayattaki tercihlerimiz, ahiret yurdundaki yerimizi de belirler.
Seçim sadece sandıkta değil yani!
Allah şöyle buyurdu: Söz verdiğinizde sözünüzde durun.
Ve yine Allah şöyle buyurdu: Ölçüyü - tartıyı doğru tutun.
Madem milletin vekilisiniz, madem “millet adına” hareket ediyorsunuz, madem göreviniz kamu hizmeti; onların hak ve hukuklarını gözeteceksiniz..
O görevi en uygun, doğru şekilde, en adil şekilde, aceleye getirmeden ve geciktirmeden, herkesin hakettiğinin karşılığını aldığı şekilde yapmanız gerek. Hayır ordadır. Kendi kazanacağınız şekilde, zaruri olmadan hiçbir değişikliğe gitmeden..
Bir şeyi yapabilecek olmanız, yetkinizin olması, istediğiniz bir şeyi, istediğiniz zaman ve istediğiniz şekilde hakkı vermez kimseye.
Hukuk keyfiliği korumaz.
Öyle yaparsanız, Allah’ın rahmeti ve bereketi aradan çekilir ve o işte evdeki hesaplar çarşıya uymaz.
“Zamane siyasileri” şöyle düşünüyorlar: Milletin menfaati için benim iktidarda olmam gerek. Ötekiler gelirse millet zarar görür.
Bu; rakibini düşmana dönüştürür.
Bu kavgada herkesin, diğerine uzaklığı eşittir. Yani benim fikirlerim ne kadar diğerine uzaksa, onun fikirleri de bana o kadar uzaktır.
Herkes kendini ve milleti kurtarayım derken, sulh etme sanatı olması gereken siyaset, çatışmanın aracı olur.
Hani, yaşadığımız zaman ve mekana adil şahidler olacaktık. Dürüst olacaktık. Şeffaf olacaktık. Hani kader denen bir şey vardı. Rızık vardı. Hani Allah servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirir-çevirirdi, hani Allah (cc) bizi mallarımız, canlarımız, sevdiklerimizle kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan ederdi?
Ne oldu! Ne oluyor!
Kim neyi ihtirasla isterse, ya da başkalarına, onların arzularının gerçekleşmesi için kendini mutlak, zaruri, zorunlu gibi göstermeye kalkarsa, Allah o kişileri ve onlara inananları ağır bir imtihanla imtihan eder.
Göklerin hazinesinin anahtarı, ya da göklerin ordularının komutası kimsenin elinde değildir. “Mehdi”, “Mesih” beklentisinden kurtulun.
Sonuçta herkes yaptıklarının, hakettiklerinin karşılığını görecek! Kimse onu öne alamaz ve erteleyemez.
Kader de, rızık da, ecel de öyle.
Hemen herkes bir kurtarıcı bekliyor. Bu bir kişi, topluluk, bir lider, bir ideoloji, bir parti de olabilir.
Kimileri için sosyalizm kurtuluş için tek reçetedir, kimileri için liberalizm, ya da milliyetçilik.
Bazan siyasi bir lider, bazan bir komutan. Haberiniz olsun böyle biri yok. Tarihte de olmadı.