Ülke seçim öncesi döneme giriyor. Benim ziyaretimin temel amacı muhalefet partileriyle görüşmek. Elbette AKP ile de görüşmek istedim, ama ne yazık ki Numan Kurtulmuş Covid oldu. Ayrıca AYM Başkanı ve Barolar Birliği başkanıyla da görüşeceğim. Partilerin büyük bölümüyle AKP dahil, muhalefet partileriyle, AB Büyükelçileriyle bir değerlendirme yapacağım. Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakçı ile de görüşeceğim.
''MÜZAKERELERİN ASKIYA ALINMASINI YİNE HATIRLATACAĞIZ''
Evet (müzakerelerin askıya alınması konusunu raporda) yine hatırlatacağız çünkü ilişkilerimizin diğer alanlarında bazı gelişmeler olmasına karşın insan hakları ve hukukun üstünlüğü konusunda hiç ilerleme yok.
''HİÇ İLERLEME YOK''
Benim amacım, katılım sürecinin hala ilişkilerimizin temelini oluşturduğu mesajını iletmek. Ve katılım sürecinin odağında insan hakları yer alır. Bu nedenle katılım süreci büyük bir değişim geçirmiyor. Ama ilişkilerin başka yönleri de var mesela sondaj çalışmaları, Doğu Akdeniz, Yunanistan… Göç konusunda normal şekilde çalışıyoruz. Çevre ve güvenlik konularında yeniden üst düzey temaslarda bulunuyoruz. Bunlar güzel haberler. Ama aday ülke olduğu için ayrıştırmamız lazım. Bu aşamada Türkiye’den beklentimiz AB’nin politikalarıyla, ki buna elbette dış politika da dahil, yapıcı olarak uyum sağlaması. Şu an bulunduğumuz noktada siz, Türkiye bir aday ülke. Bu da demek ki, bağımsız bir ülke olarak, dış politikanızı istediğiniz gibi idare edebilirsiniz. Ama siz AB üyesi olmak istediğiniz için, her konuya değinmelisiniz. Ve fark ettik ki mesela yeşil barışta, sağlıkta, Covid’de, çevre sorunlarında yakınlaşmalar var ama ilişkilerin diğer yönünde, insan hakları ve hukukun üstünlüğünde, hiç ilerleme yok. Bu AP için temel mesele. Ve elbette taslak rapor bu durumu resmedecek.
''MUHALEFETİN BULUŞMASI OLUMLU''
Son dönemdeki izlenim, seçimlerde gerçek bir değişiklik anlamına gelebilecek muhalefeti temsil eden birçok yeni yüz ve ses olduğu yönünde. Görelim... Bence muhalefetin ülkeye birçok konuda ortak-genel bir gündem sunmak için birleşmesi olumlu.
''PARLAMENTER SİSTEM ÖNERİSİ OLUMLU''
Bence, daha önce de söylediğimiz gibi aşırı merkezileştirilmiş başkanlık sistemi demokrasi için iyi olmadı. Olgun bir demokrasiyi kişisel bir düzenlemeyle geliştirmek kolaydır. Bu nedenle ülkede daha çok olanak sağlayan ve Avrupa deneyimlerine yaklaşan parlamenter sistem önerisinin olması bence olumlu. Ama sorun sadece yasal süreç değil. Fransa’da bir başkanlık sistemi var. Problem denge ve denetim. Ve Türkiye’deki tüm sorun sadece aşırı merkezileşmiş başkanlık sisteminin dizaynı değil, ama denge ve denetlemenin olmaması.
Parlamento, asıl siyaset kurumu, neredeyse yok oldu ve hatta hükümet bile sarayın politikalarıyla gölgelendi. Ve karmaşık yapıdaki her şey, saray diyebileceğimiz yere bağlıysa, bu ülke ve imajı için çok zarar verici. Ve bu açıdan baktığınızda sesli ve çoğulcu bir muhalefetin olması kamuoyu için toplumun karmaşıklığı ve toplumun sorunları için olumlu. Türkiye’deki siyasetin ortak zemini milliyetçilik. Bu da vatandaşların ideolojik bakışını azaltabilir. Ve bence birlikte hareket eden farklı partilerin olması, ülkeyle ilgili çok daha gerçekçi bir imaj sunuyor.
''İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NE GERİ DÖNÜN''
Sözleşme ile dünyaya mücadelemizi gösterdik. Bu basit bir konu değil. Bu AB’deki bir sürü politika merkezinde olan bir şey. Ve bence, biz Türkiye’nin buna dahil olmasını isteriz. Bunun adı İstanbul Sözleşmesi. Türkiye’nin burada olmaması biraz garip. Bu nedenle, bir kez daha durumu tekrar değerlendirmeniz ve İstanbul Sözleşmesi’ne tekrar dahil olmanız için çağrıda bulunuyoruz.
''ANKARA İLE AÇIK KONUŞUYORUZ''
Ülke seçim öncesi döneme giriyor. Benim ziyaretimin temel amacı muhalefet partileriyle görüşmek. Elbette AKP ile de görüşmek istedim, ama ne yazık ki Numan Kurtulmuş Covid oldu. Ayrıca AYM Başkanı ve Barolar Birliği başkanıyla da görüşeceğim. Partilerin büyük bölümüyle AKP dahil, muhalefet partileriyle, AB Büyükelçileriyle bir değerlendirme yapacağım. Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakçı ile de görüşeceğim.
''MÜZAKERELERİN ASKIYA ALINMASINI YİNE HATIRLATACAĞIZ''
Evet (müzakerelerin askıya alınması konusunu raporda) yine hatırlatacağız çünkü ilişkilerimizin diğer alanlarında bazı gelişmeler olmasına karşın insan hakları ve hukukun üstünlüğü konusunda hiç ilerleme yok.
''İNSAN HAKLARI VE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNDE HİÇ İLERLEME YOK''
Benim amacım, katılım sürecinin hala ilişkilerimizin temelini oluşturduğu mesajını iletmek. Ve katılım sürecinin odağında insan hakları yer alır. Bu nedenle katılım süreci büyük bir değişim geçirmiyor. Ama ilişkilerin başka yönleri de var mesela sondaj çalışmaları, Doğu Akdeniz, Yunanistan… Göç konusunda normal şekilde çalışıyoruz. Çevre ve güvenlik konularında yeniden üst düzey temaslarda bulunuyoruz. Bunlar güzel haberler.
Ama aday ülke olduğu için ayrıştırmamız lazım. Bu aşamada Türkiye’den beklentimiz AB’nin politikalarıyla, ki buna elbette dış politika da dahil, yapıcı olarak uyum sağlaması. Şu an bulunduğumuz noktada siz, Türkiye bir aday ülke. Bu da demek ki, bağımsız bir ülke olarak, dış politikanızı istediğiniz gibi idare edebilirsiniz. Ama siz AB üyesi olmak istediğiniz için, her konuya değinmelisiniz. Ve fark ettik ki mesela yeşil barışta, sağlıkta, Covid’de, çevre sorunlarında yakınlaşmalar var ama ilişkilerin diğer yönünde, insan hakları ve hukukun üstünlüğünde, hiç ilerleme yok. Bu AP için temel mesele. Ve elbette taslak rapor bu durumu resmedecek.
''MUHALEFETİN BULUŞMASI OLUMLU''
Son dönemdeki izlenim, seçimlerde gerçek bir değişiklik anlamına gelebilecek muhalefeti temsil eden birçok yeni yüz ve ses olduğu yönünde. Görelim... Bence muhalefetin ülkeye birçok konuda ortak-genel bir gündem sunmak için birleşmesi olumlu.
''PARLAMENTER SİSTEM ÖNERİSİ OLUMLU''
Bence, daha önce de söylediğimiz gibi aşırı merkezileştirilmiş başkanlık sistemi demokrasi için iyi olmadı. Olgun bir demokrasiyi kişisel bir düzenlemeyle geliştirmek kolaydır. Bu nedenle ülkede daha çok olanak sağlayan ve Avrupa deneyimlerine yaklaşan parlamenter sistem önerisinin olması bence olumlu. Ama sorun sadece yasal süreç değil. Fransa’da bir başkanlık sistemi var. Problem denge ve denetim.
Ve Türkiye’deki tüm sorun sadece aşırı merkezileşmiş başkanlık sisteminin dizaynı değil, ama denge ve denetlemenin olmaması. Parlamento, asıl siyaset kurumu, neredeyse yok oldu ve hatta hükümet bile sarayın politikalarıyla gölgelendi. Ve karmaşık yapıdaki her şey, saray diyebileceğimiz yere bağlıysa, bu ülke ve imajı için çok zarar verici. Ve bu açıdan baktığınızda sesli ve çoğulcu bir muhalefetin olması kamuoyu için toplumun karmaşıklığı ve toplumun sorunları için olumlu. Türkiye’deki siyasetin ortak zemini milliyetçilik. Bu da vatandaşların ideolojik bakışını azaltabilir. Ve bence birlikte hareket eden farklı partilerin olması, ülkeyle ilgili çok daha gerçekçi bir imaj sunuyor.