Meral Akşener: Sandıkta senin için emeklilikten başka seçenek yok!

Meral Akşener: Sandıkta senin için emeklilikten başka seçenek yok!

Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Erdoğan’a “Sen kendini yorma. Sandıkta senin için emeklilikten başka seçenek yok” diyerek seslendi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuştu. İktidarın işi gücü bırakıp seçim tarihiyle uğraştığına dikkat çeken Akşener, Erdoğan’a şu sözlerle seslendi: “Sen kendini yorma. Önümüzdeki 5 ayda senin seçilebileceğin herhangi bir tarih yok. Sandıkta senin için emeklilikten başka seçenek yok. Cumhurbaşkanlığın kötü geçti bari jübilen güzel olsun."

Akşener’in açıklamalarında öne çıkan başlıklar şöyle:

"ERDOĞAN VE BECERİKSİZ YÖNETİMİNE ELVEDA DİYECEĞİZ"

Aziz milletim, değerli milletvekilleri, sevgili gençler, kıymetli basın mensupları sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Grup toplantımıza hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Geceleri uyutmayan dertlerimizin, biteceği günlere, bir hafta daha yaklaştık. Kaygıyla değil, umutla uyanacağımız sabahlara, bir hafta daha yaklaştık. Memleketimizi saran, kasvetli havanın, yerini, bayram coşkusuna bırakmasına, bir hafta daha yaklaştık. Düşüncelerimizi, önemsemeyen, tercihlerimizi, kabullenmeyen, değerlerimize, düşmanlık eden, bir garip siyaset anlayışının sonuna, bir hafta daha yaklaştık. Ez cümle; Sayın Erdoğan ve beceriksiz yönetimine, sandıkta elveda diyeceğimiz, o kutlu güne, bir hafta daha yaklaştık.

 

"SENİN SEÇİLEBİLECEĞİN BİR TARİH YOK"

Değerli dava arkadaşlarım Haziran ayına çamur atmalarının, elbette farklı bir sebebi var…Halının altına süpürdükleri pisliklerin, Haziran’a kadar, ortaya çıkmasından korkuyorlar. “Döviz kurlarını, Haziran’a kadar tutamayız.” diye korkuyorlar. Sayın Erdoğan, sen hiç kendini yorma! Buradan açıkça ilan ediyorum. Önümüzdeki 5 ayda, senin seçilebileceğin, herhangi bir tarih yok. İstediğin kadar uğraş, sandıktaki hazin sondan, kurtuluş yok. İster yarın yapılsın, ister bir ay sonra sandıkta senin için, emeklilikten başka bir seçenek yok. Sayın Erdoğan; “Yersen” siyasetiyle, devlet yönetilmez. Devlet yönetmek, ciddiyet ister, ciddiyet! Öyle keyfinize göre konuşamazsınız.  Öyle canınızın istediği gibi davranamazsınız.  Öyle bahis oynar gibi, milletin geleceğiyle oynayamazsınız.

"EYT ÇIKMIŞKEN BAKAN NEBATİ''Yİ EMEKLİ ET"

Aziz milletim gün geçtikçe derinleşen krizler, hayatımızın, dört bir yanına yayılıyor. Her geçen gün, bir öncekini aratırken, âdeta zincirleme bir şekilde, yeni krizler de kapıda bekliyor. Mesela 20 yılda yolsuzlardan hesap soramadın ama son 5 ayında hesap sor. Mesela hazır EYT çıkmışken Bakan Nebati''yi emekli et. 10 maaşlı danışmanlarını emekli et. Son 5 ayında partinin değil milletin başkanı ol. Nitekim EYT''nin ne olduğunu daha yeni öğrenen kabinenin ışıltılı şahsiyeti Bakan Nebati şimdi de ÖTV ile tanışmış. Şakacı şirin diyor ki ÖTV''yi indireceklermiş de araba kıtlığı çektiğimiz için indirmiyormuşlar. Buram buram liyakat konan bir açıklama. Nebati patronu bay kriz ile Edi ile Büdü gibiler. Kendisi de çıktı dedi ki Türkiye enflasyon karşısında ezilmiyor. Bay Kriz ve arkadaşları sanal iktidarlarında yaşaya dursun biz ülkenin gerçeklerini konuşmaya devam edeceğiz.

"MİLLETİMİZE YOKLAMA MI ÇEKTİN?"

Bay Kriz sözde lütuflarını milletimizle paylaştı. Daha önce yüzde 25 olarak açıkladığı memur ve emekli zammını yüzde 30''a çıkarttı. Padişahımız, efendimiz lütfettiler. Niye en başında yapmadı kimse bilmiyor. Hangi hesaba dayandı onu da kimse bilmiyor. Sayın Erdoğan yersen siyaseti ile devlet yönetilmez. Öyle keyfine göre konuşamazsın. Öyle bahis oynar gibi milletin geleceği ile oynayamazsın. Madem yüzde 30 artış yapma imkanın vardı neden önce yüzde 25 açıkladın? Milletimize yoklama mı çektin, memura emekliye kupon mu yaptın? Ekonomimizdeki tahribat eğitimde de yeni krizlere neden oluyor. 1,5 milyon öğrencimize hizmet eden 400 bin öğretmen için istihdam oluşturan, 1,6 milyon kişinin geçimini sağlayan özel okullar mali krizle karşı karşıya. 1100 özel okul kapandı. Bu durumdan en çok etkilenenler de öğretmenlerimiz oldu. AK Parti iktidarı yüzünden hayatı atanamama kaygısıyla geçen öğretmenlerimiz. Bu sefer de işsizliğe mahkum edildiler.

"ÖĞRETMEN MAAŞLARI NE OLACAK?"

Yeni yılla birlikte özel okul ücretlerine yüzde 65 zam yapılacağı öngörülüyor. Öğretmenlerimizin maaşları ne olacak? Yüzde 30''luk artışı bile alamayacaklar. Biz de bu sorunu çözmek için hem öğretmenlerimizi hem velilerimizi hem özel okul sahiplerini gözeterek kanun teklifi verdik. Kanun yasalaşırsa, özel okullarındaki öğretmenlerimizin SGK primlerinin yüzde 50''si devlet tarafından karşılanacak. Hem öğretmenlerin maaşları artacak hem okullardaki yük azalacak. Özel okullardaki KDV''nin de kaldırılmasını öneriyoruz. Ak Parti iktidarı, 20 yıl boyunca yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın hayatını, bir nebze olsun, rahatlatmak yerine Avrupa’da bulunan, tüm sivil toplum kuruluşlarına, siyaseti sokmayı tercih etti. Sivil toplum kuruluşlarını, âdeta parti bürolarına dönüştürdüler. Avrupa toplumu ile siyasi, sosyal ve kültürel ilişki kurulmasını sağlayamadılar. Avrupa ülkeleri ile suni krizler oluşturup Avrupa Türklerini, bu krizde, aparat olarak kullandılar. Hatta Türkiye’deki kutuplaşma ve kamplaşma atmosferini, aynen alıp, Avrupa’ya taşıdılar.

 

"YURT DIŞINDA YAŞAYAN VATANDAŞLARIMIZI DA CİDDİYE ALIYORUZ"

Türkiye Cumhuriyeti, yeni asrında imzaladığı sözleşmelere rağmen, AİHM kararlarını uygulamayan, iç hukukta, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını tanımayan yargıyı da siyasetine sopa yapan, vesayetçi bir iktidar ile demokrasi liginde küme mi düşecek? Çünkü AK Partinin nazarında yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın AK Parti''nin siyasi hedefleri doğrultusunda kullanışlı oldukları sürece bir değerleri vardır. Yani AK Parti iktidarı için yurt dışında yaşayan insanlarımız koltuklarını korumak uğruna araçsallaştırılan bir siyasi istismar aracından başka bir şey değildir. Tam da bu nedenle İYİ Parti olarak yurt dışındaki vatandaşlarımızın meselelerini Türkiye''deki meseleler ile aynı ölçüde ciddiye alıyoruz.

Bu ciddiyetimizin bir göstergesi olarak da hem sizlere hem de yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza bir müjde vermek istiyorum. Önümüzdeki dönemde milletimize sunacağımız seçim beyannamesinin haricinde yurt dışındaki vatandaşlarımıza yönelik ayrı bir beyannamemiz daha olacak. Türk Dünyası Bakanlığı haricinde gerekli görüldüğü taktirde Yurt Dışı Türkler Bakanlığı''nın oluşturulmasını ya da mevcut bir bakanlığı bu bağlamda genişletilmesini sağlayacağız. AK Parti''nin son dört yılda yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın elinden aldığı hakları geri vereceğiz. Devletlerarası sosyal güvenlik anlaşmalarının, güncellenmesini ve bu bağlamda Yurt Dışı Provizyon Aktivasyon Sağlık Sistemi uygulamasındaki sıkıntıların giderilerek özellikle Almanya´daki vatandaşlarımızı izinleri süresince bütün sağlık hizmetlerinden faydalanabilmelerini sağlayacağız.

"YURT DIŞINDA EĞİTİM KURUMLARIMIZI ÇEŞİTLENDİRECEĞİZ"

Sivil toplum kuruluşlarının üzerindeki siyasi baskıyı ortadan kaldıracak, ayrımcılıkla mücadele ve eşit vatandaşlık hakkı için vatandaşlarımıza gerekli kurumsal desteğin verilmesini sağlayacağız. Özellikle STK´lar ve vatandaşlarımızla, doğrudan iş birliği yaparak kurumsal çalışmaları güçlendireceğiz. Yurt dışında, özellikle de Avrupa’da yaşayan gençlerimizin ülkemiz ile olan bağlarını entelektüel düzeyde koruyabilmeleri için gerek dil eğitiminde, gerekse de, akademik çalışmalar bağlamında başta Türk Alman Üniversitesi olmak üzere eğitim kurumlarımızı çeşitlendireceğiz.

 

"T.C BU İKTİDARLA DEMOKRASİ LİGİNDE KÜME Mİ DÜŞECEK?"

Atatürk''ün söylediği gibi ''Yüksel Türk senin için yüksekliğin hududu yoktur'' işte parola budur. Bu kritik dönemeçte, bazı önemli soruları biz de milletçe, kendimize sormak zorundayız: Türkiye Cumhuriyeti yeni asrında yola demokrasiden korkan, fikirlerden korkan, millet iradesinden korkan, otoriterleşmiş bir iktidar ile mi devam edecek? Yoksa modernleşme yolculuğuna demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü kuvvetler ayrılığını, denetimi, şeffaflığı ve hesap verilebilirliği, içselleştirmiş bir iktidar ile güçlenerek mi devam edecek? Türkiye Cumhuriyeti yeni asrında imzaladığı sözleşmelere rağmen, AİHM kararlarını uygulamayan; iç hukukta Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını tanımayan; Yargıyı da siyasetine sopa yapan vesayetçi bir iktidar ile demokrasi liginde küme mi düşecek?

"DEMOKRASİ DESTANI YAZMAYA GELİYORUZ"

Yoksa tam ve kâmil bir demokrasiyle, anayasal bir hukuk düzeniyle yaratıcı ve sürdürülebilir bir kalkınma hamlesiyle, hak ettiği seviyelere mi yükselecek? Ez cümle Türkiye Cumhuriyeti yeni asrında tarih mi yazacak, yoksa tarih mi olacak? Milletçe cevabını vermemiz gereken, temel soru işte budur. Hiç şüphesiz ki biz İYİ Parti olarak Türkiye Cumhuriyeti’ne yeni asrında milletimiz için bir demokrasi destanı yazdırmaya geliyoruz! İnsanımız için, bir hürriyet mücadelesini, taçlandırmaya geliyoruz!

İYİ Parti iktidarında Avrupa Birliği’yle olan ilişkilerimizi, memleketimizin geleceğine odaklı millî menfaatlerimize odaklı, milletimizin taleplerine odaklı bir dış politika ekseninde geliştireceğiz. Bu doğrultuda temel önceliğimiz ülkemizin, başta Avrupa Birliği olmak üzere ortak değer ve menfaatler çerçevesinde şekillenen mevcut ittifaklarını koruyup, geliştirmek ve bu ölçütler üzerinden şekillenen, daha kalıcı ve sahici ittifaklara dahil olmasını sağlamak olacak. Çünkü bugünün dünyasında, ülkelerin gücü, ittifak yapabilme yetenekleri ile ölçülüyor. Ülkelerin uluslararası alanda karşılaştıkları risk ve maliyetleri azaltan, devletlerin itibarını ve caydırıcılıklarını arttıran ittifaklar artık birer diplomatik araç olarak kullanıyor. İşte o nedenle biz de Türkiye’nin Ak Parti döneminde zafiyete uğratılan, bu stratejik özelliğini güçlendireceğiz. Elbette bu hedefin, iç politikaya dair yansımaları da olacak. Bu doğrultuda, İYİ Parti iktidarında, hukukun üstünlüğünü tesis etmek, temel özgürlükleri kalıcı hale getirmek, insan haklarını evrensel standartlara kavuşturmak ve sonuçta gelişmiş bir demokrasi kültürünü, ülkemizde yaşatmak en önemli önceliklerimiz olacak. Ve biz biliyoruz ki Türkiye’yi uluslararası alanda güçlendirip, hak ettiği seviyeye taşımak, bu değerleri yansıtan, reformlar ile mümkün olabilir.

"İKTİDAR TÜRKİYE''Yİ STRATEJİK KONUMUNDAN UZAKLAŞTIRDI"

Geçmişte, hem Avrupa Birliği ülkeleri, hem de Ak Parti iktidarları, bu ilişkilerde yalpaladı. Çok önemli hatalar yapıldı. Bu durum da, sadece Avrupa’daki Türkiye karşıtlarına ve Türkiye’deki Cumhuriyet, demokrasi ve birlik karşıtı eğilimlere yaradı. Elbette, Avrupa Birliği hedefi önündeki tek engel, Türkiye’nin, demokrasiden uzaklaşması değil. Türkiye’ye karşı yapılan haksızlıkları da, unutmuş değiliz. Avrupa ülkelerinin, Türkiye’ye karşı, adil ve objektif davranmadığı gerçeğini, asla görmezden gelemeyiz. Türklere düşman liderlerin ve lobilerin var olduğu gerçeğini, asla yadsıyamayız. Bunlar, geçmişte olduğu gibi gelecekte de Türkiye’nin karşısında yer almaya, teröre destek çıkmaya, ülkemize tuzaklar kurmaya devam edecek. Ama unutulmasın ki Avrupa’da, düşmanımız olduğu kadar, dostlarımız da var. Türkiye’nin dostluğunun, değerini bilmeyen, akılsızlar olduğu gibi, Türkiye’nin AB üyeliğinin, her iki taraf için de, kazançlı olduğunu görebilecek kadar, akıllı ve vizyon sahibi insanlar da var. Biz Türkiye’nin, batı ve doğu arasında uyumu sağlayacak, en önemli denge olacağına inanıyoruz. Ancak maalesef, bugünkü iktidar Türkiye’yi, bu özgün ve stratejik konumundan tamamıyla uzaklaştırdı.

"AK PARTİNİN YAPAMADIĞINI YAPACAĞIZ"

Son 20 yılda yaşadıklarımızın tecrübesiyle, sabittir ki Sayın Erdoğan ve arkadaşları tarafından, beceriksizce yönetilen bir ülkenin, Avrupa Birliği üyesi olması mümkün değil. Çünkü Cumhuriyet değerlerimizden haz etmeyen, demokrasiye inanmayan, kurumlarımızın bağımsızlığına, saygı duymayan, temel özgürlükleri sürekli aşındıran, ucube bir yönetim anlayışının AB ile ilişkilerimizi ilerletmesi mümkün değil. Hatta, bırakın ilişkileri ilerletmeyi, bu liyakatsiz ekip, AB ile ilişkilerimizde, ülkemizin haklarını ve milletimizin çıkarlarını, korumaktan bile aciz… Nitekim, bunun en yakıcı örneğini, sığınmacılar konusunda yaşadık. Yaşamaya da devam ediyoruz… Sığınmacılar konusunda, Avrupa ülkelerinin takındığı tavır, sürdürülebilir değildir. Biz İYİ Parti olarak, Ak Parti’nin yapamadığını yaparak, AB ülkeleri ile mutabakata varıp, bu adaletsiz bakışı düzelteceğiz. Geri gönderme anlaşmasını da, gerekirse yeniden gözden geçireceğiz. Değerli arkadaşlarım hâlbuki Avrupa Birliği ile ilişkiler, ülkemiz için her zaman; tüm iktidarların sürdürdüğü, stratejik bir devlet politikası oldu.

Hatta Ak Parti de, iktidarının ilk yıllarında bu devlet politikasını sürdürmeye çalıştı. Ancak hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da, çırak çıkmayı başardılar. Çünkü Sayın Erdoğan ve iktidarları Türkiye için, hukuki ve demokratik adımları içeren, Avrupa Birliği normlarını kişisel hesapları için kullandılar. Vesayeti yıkma bahanesiyle, sığındıkları standartları vesayetin kendisine dönüştükleri an, bir kenara attılar. Yani aslında Avrupa Birliği’ni memleketi parti devletine çevirme emellerinin, üzerini örtecek, bir süs perdesi yaptılar.

“ÜLKEMİZİ “GRİ LİSTE” UTANCINDAN KURTARACAĞIZ”

Nitekim bu emellerinin bir neticesi olan Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin sonuçlarını bugün hep birlikte yaşıyoruz. Türkiye’nin, potansiyelini hayata geçirmesindeki, en büyük engelin bu ucube sistem olduğunu, hep birlikte görüyoruz. Geçtiğimiz 5 yılda Ekonomideki tahribatı, adaletteki yozlaşmayı, dış politikadaki tutarsızlığı, hep birlikte her alanda hissediyoruz. İşte o nedenle biz inatla ve ısrarla, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem diyoruz! Çünkü Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’le birlikte Türkiye’yi, şahsım devletinden kurtarıp, hukuk devletine dönüştürecek. Yargıyı da, siyasetin gölgesinden çekip çıkartacağız. Çünkü Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’le birlikte kuvvetler ayrılığını yeniden tesis edecek, kurumlarımızı, şeffaf ve denetlenebilir hâle getireceğiz. Çünkü Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’le birlikte medyayı, devleti denetleyen, 4’üncü kuvvet olarak kabul edecek, özgürce çalışması için, anayasal güvence sağlayacağız. Çünkü Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’le birlikte hırsızlara madalya, yerine kelepçe takacağız. Suç şebekelerini çökertecek, ekonomimizi, kara para tüccarlarından ayıklayıp, ülkemizi, “Gri Liste” utancından kurtaracağız.

“TÜRKİYE, AVRUPA’NIN TA KENDİSİ”

Çünkü Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’le birlikte kanunlarımızı, evrensel insan hakları sözleşmesine göre kurgulayacak “hak ve özgürlük gasplarına” son vereceğiz. Ve tüm bunları, birileri dayatıyor diye değil doğru olduğuna inandığımız için yapacağız. Zenginleşmenin yolunun, demokrasiden geçtiğini, bildiğimiz için yapacağız. Kerim devlet anlayışımıza, Cumhuriyetimizin kurucu değerlerine, sıkı sıkıya bağlı olduğumuz için yapacağız.

Türk Milleti’nin, asırlar boyu süregelen devlet geleneğinde, demokrasi, adalet ve liyakat, bir başucu kaynağı olmuştur. Bu sebeple bugün, Avrupa’nın değerler siteminde, öne çıkan bu kavramlar, bizler için ancak, özümüze dönüşün bir ifadesidir. İşte o nedenle, İYİ Parti olarak biz, diyoruz ki Türkiye, birileri dayatıyor diye çağdaş ve Avrupalı değildir. Türkiye, Avrupa’nın ta kendisidir!

Buradan açıkça ilan ediyoruz! Önümüzdeki seçimlerde Türkiye’nin, bir kabile devleti olmadığını, Türklerin, istibdata asla boyun eğmeyeceğini ve Türkiye’nin, dünyadaki haklı yerini yeniden aldığını tüm dünyaya ilan edeceğiz. Değerli dava arkadaşlarım şunu hiçbir zaman unutmayın ki İYİ Parti’yi milletimiz kurdu, biz de tabelaları astık. Bu yüzden bize uzanan kollar, bize bağlanan umutlar ve bizim için edilen dualar karşısında vakit kaybetmeye hakkımız yok. Başkaları kum havuzlarında oyalanadursun, bizim küçük hesaplarla oyalanma lüksümüz yok.

“BU MEDENİYET YOLUNDA DURMAYACAĞIZ”

Önümüze kimler dikilirse dikilsin, başarmaktan başka seçeneğimiz yok! Hürriyete, adalete ve fazilete aşık vatan evlatlarıyla, en ücra köyden, en büyük şehirlere kadar, ülkemizin dört bir yanında, gözümüzü kırpmadan çalışacağız! Dönüşü olmayan bu medeniyet yolunda, Durmayacağız, Yılmayacağız, Yorulmayacağız! Hakkın da, sözün de, devletin de sahibi, yeniden milletimiz olana kadar, Vazgeçmeyeceğiz! Vatanımıza duyduğumuz sonsuz aşkla,

Atamızın büyük vizyonuyla, milletimizden emanet aldığımız kutlu iradeyle, Cumhuriyetimizin yeni asrında, tarih yazacağız! Hiç merak etmeyin o sandık geldiğinde İYİ Parti, vatanımızın üzerinde bir umut güneşi gibi, tüm ihtişamıyla doğacak. Çünkü O sene, bu sene! Parolamız Vatan; İşareti namus! Pusulamız Devlet; İğnesi Millet! Kahrolsun istibdat; Yaşasın hürriyet! Sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun. “

 

İlgili Haberler