KONUT FİYATLARI NASIL DÜŞER? EKONOMİST ALAATTİN AKTAŞ'TAN 4 ÖNERİ
Ekonomist yazar Alaattin Aktaş, Dünya’daki bugünkü köşesinde hızla artan konut fiyatlarına değindi. Aktaş, konut fiyatlarında son bir yılda ‘kaydedilen’ artışın yüzde 150’ye dayandığını dile getirdi.
Aktaş, konut fiyatlarının düşmesi için 4 önerisini sunduğu yazısında şunları söyledi:
“CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun ÖTV konusundaki açıklaması bugünden yarına gerçekleşmeyecek olsa da bir umut yarattı. Bu açıklamayı kim yapmış olsa bir umut doğardı. Çünkü konu vergi ve idari bir kararla üstesinden gelinebilir. Vergiyi düşürdünüz mü, fiyat düşer. Bunu ister Erdoğan söylesin ya da yapsın, ister Kılıçdaroğlu ya da görevde olan bir başkası. Ama alınacak bir kararla üstesinden gelinemeyecek sorunlar da var. İşte konut fiyatları! Bu köşede dün de yazdım. Konut fiyatlarında son bir yılda kaydedilen artış (o da resmi ve tam olarak ölçülmesi pek mümkün olmayan verilerle) yüzde 150’ye dayandı. Artış oranı aslında ikinci planda. Mutlak değer çok küçük olsa artış oranı önemsenmeyebilir. Ancak tutar da öyle bir boyuta ulaştı ki, kıyıda köşede birikmiş parası olmayan birinin maaşla konut alması otomobil almaktan da zor. İşte Merkez Bankası verileri ortada… 100 metrekare büyüklüğünde bir evin fiyatı Türkiye genelinde 1 milyon 195 bin, İstanbul’da 1 milyon 962 bin, Ankara’da 842 bin, İzmir’de ise 1 milyon 380 bin lira. Bunlar ortalama fiyatlar ve herkes biliyor ki özellikle sıfır evlerin fiyatları bu tutarların kat kat üstünde. Sıfır evin fiyatı fırlayıp gidince ona denk evi olan fiyatı yukarı çekmez mi, o da çekiyor ve tüm fiyatlar artıyor. Şimdi, hangi iktidar olursa olsun tutup ev fiyatlarını aşağı çekmeyi sağlayacak ve hemen etkisini gösterecek bir karar alamaz. Çünkü konutta alım-satım vergisinden başka vergi yok ve bu vergi de tümüyle kaldırılsa bile konut fiyatını etkileyecek boyutta değil ki. Dolayısıyla konut fiyatlarındaki sorun görünürde çok yalın olmakla birlikte çözümü hiç de öyle değil.
Bugünden yarına bu sorunu kimse çözemez. Ama çözüm için yapılacaklar da belli:
– Konuta böylesine yoğun talep oluşmasını önlemek gerek. Bunun yolu da TL’yi güçlendirmek ve TL’de kalmayı cazip kılmaktan geçiyor. Türk parası tasarruf eden, geçen yıl eylülden beri olduğu gibi her gün “dayak yememeli”!
– İlk çözümü sağlayacak TL’yi güçlendirme adımı beraberinde enflasyonda düşüş de getirecek. Böylece enflasyonun tırmanıp gideceği algısı kırılabilecek. Bu sayede finans sistemi uzun vadeli ve düşük faizli kredi açabilir hale gelecek. Şimdiki gibi “maaş kadar taksit” dönemi sona erecek.
– TL güçlenince inşaat maliyeti baskısı kırılacak.
– Bir yandan talebin, diğer yandan maliyet baskısının azalmasıyla fiyatlar hızla geri gelmese bile en azından uzunca bir süre sabit kalacak.
Yani konutta sorun çok daha derin ve cin şişeden çıktı bir kere…”