ANKARA - DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin ekonomi ve finans politikaları eylem planını açıkladı. Eylem planlarının başarı ile uygulanabilmesi için sağlam bir hukuk ve demokrasi zemini gerekliliğini belirten Babacan, “Ülkemizin demokrasisini güçlendirmeden, hukuk ve adalet sistemini sağlamlaştırmadan sağlam bir ekonomi inşa etmemiz mümkün değildir. Güçlü ekonomi tam demokratik Türkiye zemininde yükselecektir. Erdoğan’a dünyanın en büyük 16’ıncı büyük ekonomisini teslim ettim. Sadece 6 yılda ülkemiz 21’inci sıraya geriledi” dedi.
DEVA Partisi’nin daha önce açıkladığı eylem planlarının birbirini tamamlayan nitelikte olduğunu ifade eden Babacan, “Eylem planlarımız farklı başlıklarda olsa da vakti geldiğinde eş zamanlı olarak uygulanmaya başlanacaktır. Eylem planlarının başarı ile uygulanması sağlam bir hukuk ve demokrasi zemininde gerçekleşecektir. Ülkemizin demokrasisini güçlendirmeden, hukuk ve adalet sistemini sağlamlaştırmadan sağlam bir ekonomi inşa etmemiz mümkün değildir. Güçlü ekonomi tam demokratik Türkiye zemininde yükselecektir” diye konuştu.
Türkiye büyük bir ekonomik bunalımın yaşandığını bunun sebebinin ise verilen günü birlik kararların olduğunu belirten Babacan, “Sorunları tespit ederek işe başlamamız gerekiyor. Türkiye ekonomisini bitkin düşüren büyük bunalımın temelinde yanlış siyasi tercihler yatıyor. Büyük bunalım hukukun üstünlüğünün çiğnendiği, hak ve özgürlüklerin rafa kaldırıldığı, devlet yönetiminde ehliyet ve liyakatın yerini sözde sadakatın aldığı dönemin eseridir. Büyük bunalım Türkiye’yi keyfi ve günübirlik kararlar ile yönetebileceğini zanneden taraflı ve partili cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin eseridir. Büyük bunalım Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli ve Doğu Perinçek’ten oluşan troykanın eseridir” ifadelerini kullandı.
2002 yılında göreve başladıktan sonra kişi başına düşen milli gelirin nasıl arttırıldığını herkese gösterdiklerini ifade eden Babacan, kendisinin görevi bıraktıktan sonra kişi başına düşen milli gelirin gerilediğini vurgulayarak “Kişi başına düşen milli gelir çok önemli bir refah göstergesidir. Bilindiği üzere 2001 krizinin ardından Türkiye ekonomisini devraldığımızda kişi başına düşen milli gelir 3 bin 600 dolar seviyesindeydi. Biz AB istikametinde attığımız adımlar ile Kopenhag kriterlerini yerine getiren bir ülke olduk. Bununla eş zamanlı olarak ekonomide aklın ve bilimin gereğini yaptık. 2013 yılına geldiğimizde çalışmalarımızın karşılığını alarak kişi başına düşen milli geliri 12 bin 600 dolar seviyesine yükseldi. Vatandaşlarımızın 10 yılda neredeyse 4 kat daha fazla zenginleşebileceğini herkese gösterdik. Kişi başına düşen milli gelir şuanda 8 bin dolar civarında. Zamanında çok üstünde olduğumuz Romanya ve Bulgaristan gibi ülkelerin dahi gerisine düşmüş durumdayız” dedi.
Türkiye’de gelir dağılımındaki farkın hızla açıldığını söyleyen Babacan, “Vatandaş arasındaki gelir dağılımı hızla bozuldu bozulmaya da devam ediyor. Ülkemizin zenginin daha da zenginleştiği yoksuluğun daha da yoksullaştığı kabul edilemez bir girdaba sürüklenmiş durumda. Türkiye ortalamaya bakıldığında hızla yoksullaştı. Koskoca ülke bir kuru soğana muhtaç oldu. Ülkemizin neredeyse her tarafında bayat ekmek, akaryakıt, ucuz yağ kuyrukları var. TÜİK’e göre2020 yılında 3 milyon 200 bin kişi daha yoksulluk sınırının altına düşmüş durumda. 22.5 milyon vatandaşımız maddi yoksulluk çeker durumda. Toplumumuzun en yüksek gelir elde eden yüzde 5’lik kesimin elde ettiği kazanç ile en düşük gelire sahip yüzde 5’lik kesimin elde ettiği kazanç arasındaki fark da 26 katına çıktı. Bir önceki sene bu oran 22 kattı” diye konuştu.
Türkiye’nin yolsuzluk algı endeksinde de 2003 yılının gerisine düştüğünü ifade eden Babacan, “Ülkemiz uluslararası şeffaflık örgütünün yayınladığı yolsuzluk algı endeksinde içler acısı bir noktaya gelmiş durumda. 2003 yılında Türkiye yolsuzluk algı endeksinde 133 ülke arasında 77’inci sırada yer alan bir ülkeydi. Demokratik gerileme döneminde Türkiye şuanda 180 ülke arasından 96’ıncı sıraya düştü. 2003 yılının dahi gerisine düştük” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a partiden ayrıldığında dünyanın en büyük 16’ıncı ekonomisini bıraktığını şuanda Türkiye’nin ilk 20’de dahi olmadığını belirten Babacan, “2002 yılında Türkiye dünyanın 21’inci büyük ekonomisiydi. Biz demokratikleşme döneminde ülkemizin sıralamasını basamak basamak yükselterek 2015 yılında dünyanın en büyük 16’ıncı büyük ekonomisi yaptık. Erdoğan’a dünyanın en büyük 16’ıncı büyük ekonomisini teslim ettim. Sadece 6 yılda ülkemiz 21’inci sıraya geriledi. Ülkeyi tek başına yönetme sevdası sebebiyle daha büyük hezimetlerin altına imza atıldı. Ekonominin kitabının altında hezimetin imzası var” ifadelerini kullandı.