Anafartalar Zaferi 107 yaşında! ''Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!''
Anafartalar Zaferi 107 yaşında.
Çanakkale Savaşı''nda Türk ve İngiliz kuvvetleri arasında yaşanan muharebe soncunda kazanılan zaferle birlikte savaşın seyri değişmiş, düşmana geçit verilmemişti. Anafartalar Grup Komutanı Kurmay Albay Mustafa Kemal ve Mehmetçikler''in emperyalist ve sömürü anlayışıyla hareket eden devletlere karşı kazanılan bu zafer, tarihe geçti.
Gelibolu Yarımadası''na 18 Mart''taki Deniz Zaferi sonrasında denizden geçemeyeceklerini anlayan emperyalist kuvvetler, karadan hareket etmeye başlamıştı. 25 Nisan 1915''te İngiliz ve Fransız birliklerine ait donanmalar Seddülbahir ve Arıburnu''na sabah saat 05.30 sıralarında çıkarken o bölgeyi 27. Alay savunuyordu. Kurmay Albay Mustafa Kemal öncülüğündeki 57. Alay saat 09.45-10.00 sıralarında 27. Alay''a yardım için bölgeye ulaştı.
MUSTAFA KEMAL''İN TARİHE GEÇEN O SÖZÜ
Savaşın olumsuz koşulları içerisinde mühimmat, gıda, ilaç gibi temel ihtiyaçlar karşılanamadı. Yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen Yarbay Mustafa Kemal; "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum! Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve komutanlar geçebilir" sözüyle alayını düşmanın üzerine sürdü. 27. Alay''ın ve 57. Alay''ın mühimmatsız bir şekilde süngü ve silah dipçikleriyle boğaz boğaza verdiği mücadelenin sonucunda her iki alay da çok fazla kayıp verirken; düşman çıkarması sonuçsuz kaldı.
Mustafa Kemal ise bu kazanılan tarihi başarının arından "Arıburnu Kuvvetler Komutanlığı"na getirildi ve 25 Nisan 1915''ten 16 Mayıs 1915''e kadar o bölgedeki tüm kuvvetleri komuta etti.
Kazanılan bu büyük zaferi İsmet Görgülü şöyle anlatır;
" Yarbay Mustafa Kemal, düşmana taarruz etmek için Ordu Komutanından gerekli izni almayı bekleseydi, düşman muharebenin ilk saatlerinde, bölgenin en hâkim tepeleri olan Conkbayırı ve Kocaçimen''i ele geçirecek ve Boğaz yolunu açmış olacak, Seddülbahir''i de savunan Türk kuvvetlerini de kuzeyden kuşatmış olacaktı. Aynı zamanda düşmanın çıkarma yaptığı Arıburnu ve Seddülbahir bölgelerine, muharebenin ilk gününde müdahale edebilecek mesafede Türk birliği bulunmadığından (M. Kemal''in tümeni hariç) Mustafa Kemal''in bu tarihi müdahalesi olmasaydı Çanakkale Muharebeleri, 25 Nisan günü kaybedilebilirdi" (İsmet Görgülü, On Yıllık Harbin Kadrosu, (1912-1922), Ankara, 1993, s.83,84)
Mustafa Kemal''in göğsündeki saatin sayesinde yaralı olarak atlattığı savaşta, resmi kayıtlara göre Türk tarafı 20 bin, düşman tarafı ise 25 bin kayıp verdi.5 gün süren bu savaşta General Boldwin ve Kurmay Başkanı öldü.
Mustafa Kemal Conkbayırı''nda yaşananları hatıralarında şöyle anlatır;
“Gün doğmak üzereydi. Çadırımın önüne çıktım. Hücum edecek askeri görüyordum.
Oradan hücumun yapılmasını bekleyecektim. Gecenin karanlık perdesi tamamen kalkmıştı.
Artık hücum anıydı. Saatime baktım. Dört buçuğa geliyordu.
Birkaç dakika sonra ortalık tamamen ağaracak ve düşman askerlerimizi görebilecekti.
Düşmanın piyade, mitralyöz ateşi başlarsa ve kara ve deniz toplarının mermileri bu sıkı düzende duran askerlerimiz üzerinde bir defa patlarsa hücumun imkânsızlığından şüphe etmiyordum. Hemen ileri koştum. Tümen kumandanına rastladım.
O da ve her ikimizin refakatimizde bulunanlar beraber olduğu halde hücum safının önüne geçtik.
Gayet kısa ve seri bir teftiş yaptım. Önünden geçerek yüksek sesle askerlere selam verdim ve dedim ki:
‘Askerler! Karşımızdaki düşmanı mağlup edeceğimize hiç şüphe yoktur. Fakat siz acele etmeyin. Evvela ben ileri gideyim. Siz, ben kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birden atılırsınız.''
Kumandan ve subaylara da işaretimle askerlerin dikkatini çekmelerini emrettim.
Ondan sonra hücum safının önünde bir yere kadar gidildi ve oradan kırbacımı havaya kaldırarak hücum işaretini verdim.
Bütün askerler, subaylar, artık her şeyi unutmuşlar, bakışlarını, kalplerini, verilecek işarete yöneltmiş bulunuyorlardı.
Süngüleri ve bir ayakları ileri uzatılmış askerlerimiz ve onların önünde tabancaları, kılıçları ellerinde subaylarımız kırbacımın aşağı inmesiyle demirden bir kitle halinde aslanca bir saldırıyla ileri atıldılar.
Bir saniye sonra düşman siperleri içinde gökyüzüne yükselen bir sesten başka bir şey işitilmiyordu.
Allah, Allah, Allah… Düşman silah kullanmaya vakit bulamadı.
Boğaz boğaza kahramanca mücadele sonunda ilk hatta bulunan düşman tümüyle imha edildi”.