Ankara Tabip Odası, tıp fakültelerinin güncel durumuyla ilgili tabloyu verilerle açıkladı.
Verilere göre;
Cumhuriyet öncesi kurulan İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi de dahil olmak üzere AKP iktidarının ilk tıp fakültesini açtığı 2006 yılına kadar devlet üniversiteleri bünyesinde 43 tıp fakültesi bulunuyorken nitelikli eğitim olanakları düşünülmeden son 15 yılda 48 tıp fakültesi daha açıldı. Her yıl neredeyse devlet üniversiteleri bünyesinde 3 yeni fakülte açılmışken AKP iktidarı öncesinde 5 olan vakıf üniversitesi sayısı da 32’ye çıktı. Hem İngilizce hem Türkçe programı bulunun 11 devlet ve 13 vakıf üniversitesi ile birlikte toplam tıp eğitimi program sayısı da 152 oldu.
Fakülte sayılarındaki artışı değerlendiren ATO Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Asuman Doğan, şu açıklamada bulundu:
“Tıp Fakültesi açmakta çok mahir olan AKP hükümeti tıp fakültesi uygulama hastanesi açmakta aynı mahareti gösterememiştir. Bu hastanelerin tıbbi-teknik donanımı, bilgi-birikime sahip teknik çalışları, sağlık çalışanları ve olmazsa olmazı öğretim elemanları/araştırma görevlilerini kapsayan akademik kadronun oluşturulması konusundaki beceriksizlikleri ortadadır.”
HASTANESİZ FAKÜLTELER
Dr. Doğan, Balıkesir, Tekirdağ Namık Kemal ve Yozgat Bozok Üniversiteleri dışında yeni açılan tıp fakültelerinin hiçbirinin kendi hastanesi olmadığını, mevcut hükümetin bu sorunu eğitim araştırma veya devlet hastanelerinin tabelalarını değiştirip üniversite hastanesine dönüştürerek çözmeye çalıştığını söyledi.
Sağlık Bakanlığına bağlı 61 eğitim ve araştırma hastanesi Sağlık Bilimleri Üniversitesi ile 33 eğitim ve araştırma hastanesi de 33 devlet tıp fakültesiyle ortak kullanım protokolü imzaladı. Bolu İzzet Baysal ve Marmara Üniversitesi hariç ortak kullanımda olan tıp fakültelerinin de hastanesi bulunmuyor. Sağlık Bilimleri Üniversiteleri 4 eğitim ve araştırma hastanesi hariç bu hastanelerin tümünde ortak kullanım protokolü ile tıpta uzmanlık eğitimi veriyor.
Dr. Doğan bu durumla ilgili görüşlerini şu şekilde dile getirdi:
“Türkiye’de doktor ihtiyacı belirlenmeden, hatta ihtiyacın çok üzerinde yeterli-nitelikli eğitimden geçmeden doktor mezun vermek sorunları çözmediği gibi, mevcut sorunları daha da artırmaktadır. Hükümet tıp fakültelerinin uygulama ve araştırma hastaneleri sorununu, EAH ile ortak kullanım yoluyla çözmeye çalışırken bu hastanelerde akademik kadro oluşturulmasında çuvallamışlar, yüzlerine gözlerine bulaştırmışlardır. Nitelikli bir tıp eğitimi için teknik donanım ve fiziki şartlardan daha önemli yetişmiş, bilimsel nitelikleri olan yeterli sayıda akademik kadro gerekmektedir. Oysa bu koşulların hiçbiri sağlanmadan bilimsel verilerden uzak, ihtiyacın dışında, etik kuralları da göz ardı ederek adrese teslim kadrolarla akademik kadro oluşturmaya, başka şehirlerden taşıma-görevlendirme gibi göz boyayıcı yöntemlerle tıp eğitimi hatta uzmanlık programı vermeye çalışmaktadırlar.”
Dr. Doğan, nitelikli ve yeterli akademik kadro oluşturulmadan her yere tıp fakültesi açılması ile tıp eğitimi ve uzmanlık eğitimi verilemeyeceğini söyledi. Açılan tıp fakültelerinin yeterliliğinin gözden geçirilmesi gerektiğini ifade eden Dr. Doğan sözlerini şöyle bitirdi:
“Her yere gecekondu tıp fakültesi açmak yerine mevcut tıp fakülteleri bilimsel nitelikli ve yeterli akademik kadro ile güçlendirilmelidir.”