Sözcü gazetesi yazarı İsmail Saymaz bugünkü yazısında, usta halk sanatçısı Arif Sağ’ın, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yazdığı mektubu kaleme aldı.
‘Çok değerli başkanım’ diye başlayan mektupta Sağ, dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu.
Saymaz'ın aktardığı Arif Sağ’ın mektubu ise şöyle:
“Çok değerli başkanım, Bu mektubu, 78 yıllık ömrünü toplumuna, kültürüne, inancına sahip çıkmakla geçirmiş, sizin gibi her türlü saldırıya, haksızlığa karşı toplumunu ve kültürünü savunmakla geçirmiş bir yoldaşınız olarak yazıyorum.
İçinden çıktığım yoksul, sahipsiz, mazlum Alevi toplumuma ve inancıma olan sorumluluğum ile bu tarihi aşamada, sizinle görüşlerimi paylaşmayı önemli bir görev sayıyorum.
Bizler imkansızlıklar içinde, bazen annemizin, babamızın sofradaki son lokma ekmeği yemeyerek yetiştirdiği, bu topraklarda gün görmemiş bir toplumun çocuklarıyız. Annelerimiz, babalarımız Anadolu'nun kuru toprağını bize lokma etti. Dedelerimiz, ninelerimiz kuş uçmaz kervan geçmez dağların başında, sahipsiz köylerimizde çocuklarını sakladı, gözetti; bu toplumu bugüne getirdi. Asla emekten, üretmekten, birbirine can demekten vazgeçmediler.
İşte böyle bir toplumun evladı olarak siz, güzel gönlünüzle ve fikirlerinizle ülkenin kaderine yön vereceğiniz Cumhurbaşkanlığı adaylığınızla milyonların umudu oldunuz. Dürüstlüğün, adaletin, kardeşliğin iktidarını tüm gönüllere taşıdınız. Bir tane insan çıkıp sizin dürüstlüğünüz ve erdemleriniz için söz söyleyemedi, söyleyemez de. Bizi temsil eden birisi olarak mahcup etmediniz.
Sizin genel başkanlığınız bizim gözümüzde, binlerce yıllık Anadolu tarihimiz içerisinde çok özel, çok kıymetli bir eşiktir. Cumhurbaşkanlığınız da öyle olacaktı ama olmadı, eğer olsaydı tarihsel ve ideolojik gerekçelerle bu toprakların kaderi değişecekti ve buna en çok ben sevinecektim.
Verdiğiniz tüm mücadelelerin, yürüdüğünüz o uzun yolun yanı sıra bu ülkenin kardeşliğine yaptığınız bu eşsiz katkı için bir kez daha çok teşekkür ediyorum.
Sarsıcı bir dönemden geçtik.
Hak ettiğimizi alamadık.
Ülkemizde demokrasi, eşitlik ve güzel bir yaşam için bizimle yürüyen milyonlarca insan da hak ettiğini alamadı. Çocuklarımız, gençlerimiz ne yapacaklarını düşünüyorlar.
Şimdi artık, hepimiz için geleceğe bakma zamanı.
‘YARIŞA GİRMEYİN'
Bu toplumun son dayanağı; emekle, cefayla ayakta tutmak için her türlü badireyi göze aldığı partisi CHP'dir.
Çünkü partimiz, bu ülkede bizim gibi kimliklere sahip olanlar için vazgeçilmez güvencemizdir.
Sizin iradenizle partimiz kendisine yakışır demokratik süreçlerini başlattı, seçim yenilgisini tehlikeli arayışlara savrulmadan atlattı ve olgunluk içerisinde il kongrelerini tamamladı.
Tarih boyunca topluma hizmet etmiş, yol göstermiş ailenizden aldığınız bilgelik ve kemalet ile bu zorlu günleri olgun tavrınızla yöneterek, CHP'yi güvenli limana ulaştırdınız.
Ancak bugün tarihi bir eşikteyiz, yine zor günlerin eşiğindeyiz.
Bugün itibarıyla hayatın getirdiği bir görev değişikliği, kaybetmenin değil görevi devretmenin, hepimizin şahsında sırtladığınız tarihsel yükün, demokratik işleyiş ile devredilmesinin ifadesi olmalı.
Siz, bu süreçte tutumunuzla öncü olmalı, özne olmalı, 8 Mayıs 1972 günü emaneti genç kuşaklara teslim eden batı cephesi kumandanı İsmet İnönü gibi tarihe geçmelisiniz.
Bize ve tarihsel yükümüze yakışan böylesi bir yarışa girmek değildir.
Siz el ele, el hakka anlayışı ile her zaman hizmet ehli olmuş bir ulu yolun evladısınız.
Cetlerinizden bu yana yüzyıllardır bu topraklarda turab olmanın, kâmil insan olmanın; hırsın ve kibrin değil, hal ehli olmanın kültürünü bize ömürleri ile aşılamış bir ulu ocağın evladısınız.
Ne sizin güzel emeğiniz ne de edeb-erkan ile işlenmiş bu ulu yolun, bir yarışa konulması, bir teraziye konulması doğru değildir.
‘GENÇLERE EL VERİN'
Bizim aşıklardan sadıklardan duyduğumuz bir söz var ki ondan büyük değerimiz yok: “Yol, cümleden uludur… “
Annelerimiz, babalarımız, dedelerimiz, kardeşlerimiz yüzyıllardır hizmet makamını her şeyin üstünde tutarak gerektiğinde kendisini geri çekip yolu yürüttüler.
Geldiğimiz aşamada bu siyasi yarışın, temsil ettiğiniz değerlere ve toplumumuza zarar vereceğini düşünüyorum ve bir yoldaşınız olarak kendimi, böyle bir yarışta olmamanız gerektiğini söyleme sorumluluğunda hissediyorum.
Şimdi size yakışan, bizim için hayati yeri ve önemi tartışılmaz olan partimizin yenilenerek büyümesine liderlik etmektir. Dileğim kimseyi zorda koymadan; yurttaşlarımızın, iyi geldiğiniz yaralı kalplerin, umut olduğunuz insanların gözlerinin içine baka baka ‘Sevgili evlatlarım, ben gerçek bir demokratım, gerçek bir Cumhuriyetçiyim' demeniz ve güvenli limana taşıdığınız partimizin yeni rotasını çizmeleri için gençlere el vermenizdir.
Dileğim, yol, edep, erkan bilmenin değerini bizlere bir kez daha göstererek, bu milletin hafızasında size yakışacak olan onurlu yerinizi almanızdır.
Bizlere yakışan budur.”