Türkiye geçtiğimiz yıllarda "badeci şeyh" skandalı ile sarsılmış, yaşananlar herkesi dehşete düşürmüştü. Yargıtay kararında yer alan ifadelerle yeniden gündeme gelen skandallar zinciri, Türkiye'nin tarikatlara karşı durması gerektiği noktayı da bir kez daha hatırlattı.
Bursa’da U.K. isimli şahıs “Kırklar Dergahı” adı altında bir tarikat kurarak kendini tarikatın piri olarak tanıttı. Tarikata katılanlara “daha iyi bir Müslüman olma” vaadiyle istismarda bulunan şahsın müritleri yaşananların normal olduğunu savundu.
Gerçek Gündem'den Elif Ünsal'ın haberine göre, U.K. isimli şahsın kurduğu “tarikat”ta; talip, talebe, müstail, salih, mürid, murat, şeyh, mürşit, kutup, pir gibi basamak basamak unvanlar olduğu ifade edilirken; tarikata katılmak isteyenlerin unvan kazanabilmeleri, öldüklerinde cennete girebilmeleri ve kendisinin şahitliğini alabilmeleri için istismara uğradığı ortaya çıktı. U.K. ilk olarak “nur çeşmesi” olarak adlandırdığı cinsel organını tarikata katılanlara öptürüp, gelen sıvıyı içmeleri ve nurlanmaları gerektiğini söyleyerek istismarlarına başladı. Söz konusu eylemin “badeleme” olduğunu söyleyen U.K., ilerleyen aşamalarda “tarikata ve kendisine tamamen bağlılığı sağlamak” için tarikat mensuplarının kendisiyle ilişkiye girmeleri gerektiğini söyledi.
İLİŞKİYE GİRME İSTEĞİNİN ADI: CEZBELENME
Cinsel ilişkiye girmenin adının “tabi olmak” olduğunu söyleyen U.K., bade ve tabi olmak isteyen tarikat mensuplarının zikir sırasında içlerinin daralacağını, bunalacaklarını ve kendilerinin badelenmek ve tabi olmak isteyeceklerini, bunun için kendisine geleceklerini ve bunun adının cezbelenme olduğunu anlattı.
Badeci şeyh, “sır odası” adını verdiği odada mağdurlarla baş başa kalarak onlarla cinsel ilişkiye girdi. Sır odasında yapılan aramada çok sayıda görüntü ele geçirildi. Ele geçirilen görüntülerde istismarcı şeyhin çocuk ve hayvanlarla da cinsel ilişkiye girdiği görüntüler bulundu.
CİNSEL ORGANIMI ÖPTÜRDÜĞÜM VE ONLARLA İLİŞKİYE GİRDİĞİM DOĞRU
Badeci Şeyh savunmasında; "Benim yeni bir tarikat kurduğum hususu iddianamede yazılmıştır, bu husus doğru değildir, ben önceden mevcut bulunan ismi Nakşibendi Tarikatının Halidiye Kolunun Kırklar Tarikatı olarak bilinen tarikata tabi oldum, benden önce mürşitlik yapan H. B. isimli kişi tarafından bana mürşitlik görevi verilmiştir, bu konuda ben de Bursa'da bu tarikatın kolunu işler hale getirdim. Tarikat faaliyetlerinde bulundum, müştekilere karşı cinsel organımı yalattığım ve onlarla normal yoldan ya da livata yoluyla ilişkiye girdiğim hususları doğrudur, bunlar tarikatın gerektirdiği bir usul ve çabadır, bu kapsamda yapılmıştır, bu konuda emniyette ayrıntılı olarak hangi müştekiye karşı hangi eylemlerde bulunduğumu söyledim.
Bunların hepsi doğrudur ancak benim hakkımda çocuk ve hayvan ilişkilerinin bulunduğu porno CD depolamak ve üretmekten de dava açılmıştır, bu suçlamayı kabul etmiyorum, bahsedilen tarikatın toplanma yeri ya da dergah denilen yerde bu CD'ler bulunmuş ise de ben koymadım, kim koymuş bilmiyorum, benim buna ihtiyacım yoktur, bu yerin başka birçok kişide de anahtarı vardır. Tarikatın Bursa kolunun başı ya da şeyhi ya da mürşiti benim, bir önceki genel olarak tarikat kolunun mürşiti vefat ettikten sonra kalan bölgelerle sorumlu mürşitler arasında genel mürşitlik konusunda bir mücadele olur, bu da doğaldır, bu konudaki suçlamayla ilgili söyleyeceklerim de bundan ibarettir" dedi.
MAĞDURLARIN İFADELERİ
Ekşi Sözlük’te bir kullanıcı, mağdurların ifadelerinin bir kısmını paylaştı. O ifadelerde çok çarpıcı sözler yer aldı.
Badeci şeyh mağdurlarından olan B.Ş., ilk olarak eşinin tarikata girdiğini ve tabi olduğunu aktardı. B.Ş. ilk olarak eşinin kendisini tarikata götürme isteğini reddettiğini, birkaç kez badeci şeyhin fotoğrafını eşinin kendisine getirdiğini ancak onun yırttığını aktardı. Yaşanan gayriahlaki durumlardan haberi olmadığını söyleyen B.Ş. “Eşim büyülenmiş gibi tarikata gidiyordu, bazen 3-4 gün gelmediği oluyordu ve tüm paralarını tarikata veriyordu.” diyerek sözlerini sürdürdü. B.Ş. yuvasını kurtarmak için şeyhin yanına gitmeye razı olduğunu söyleyerek eşinin okunmuş su getirdiğini ve içmesini istediğini aktardı. B.Ş., sözlerinin devamında “Ben o suları içmedim ancak eşim yemeklerime katmış, eşyalarıma ve evin her köşesine serpmiş, bu da beni etkilemiş olmalı, ilk zamanlar önemli bir şey olmadı ki şeyh bana ders veriyordu.” dedi.
BEN MEVLANA OLDUM
B.Ş., sözlerine “Mevlana’yı sevdiğimi ve derse gerek olmadığını söyledim. Daha sonra bana ‘bana gece vahiy geldi, ben Mevlana oldum’ dedi. Bu şekilde bir sene kadar tarikata gittikten sonra bana “badeleme”den bahsetti. Artık zamanının geldiğini ve yapmazsam müritliğimin kabul olmayacağını, İslâm’da ilerleyemeyeceğimi ve bana şefahat edemeyeceğini söyledi. Badelemeyi anlattığında benim midem bulandı ve cinsel organını ağzıma alamadım. Sonraki zamanlarda bana ısrarla su içirdi ve bu suyu içince kendimden geçiyordum. Şu an nasıl olduğunu anlatamıyorum ama her dediğini yapmak zorunda hissediyordum. Bu anlardan birinde sır odasında benimle cinsel ilişkide bulundu.” diye devam etti.
CİNSEL İLİŞKİ İÇİN BENİ ZORLAMADI
B.Ş., badeci şeyhin kendisini cinsel ilişkiye zorlamadığını ancak su içmek için zorladığını anlattı. “Suyu içmek istemesen de eliyle ağzını açar suyu ağzına boşaltırdı. ‘Buranın suyu pis mi neden şüpheleniyorsun?’ diyerek zorla suyu içirirdi. Bu herhangi bir su değildi.” diyen B.Ş., bu suyu içenin kendinden geçtiğini yineledi.
“SENİ TAM MÜSLÜMAN YAPACAĞIM” DEDİ, TERS İLİŞKİYE GİRDİK
Mağdurlardan A.Ş., tarikat ile ilişkisini ve yaşadıklarını şöyle anlattı: "Ben sanığın başında olduğu tarikata gitmeye başladım, konuşmalar sırasında eşimin de aynı tarikata gelmesi durumunda aile huzurunun daha iyi olacağını söyledi, telkinlerde bulundu. Ben de eşime birlikte tarikata gitmeyi teklif ettim, eşim önce kabul etmedi, sanık kabulü sağlamak için bana eşime içirmek üzere bir su verdi, götürdüm. Ayrıca eve verdiği sudan serptim, bundan sonra eşim de tarikata gitti. Bu şekilde bir müddet de beraber gittikten sonra sanık sır odasına beni bir keresinde aldığında yol bu yol dedi, başka yolu yok senin daha iyi Müslüman olman için badelenmen lazım dedi. Ben de ‘o zaman tamam’ dedim, cinsel organını ağzıma alıp dediği şeyi yaptım, bu birkaç kere oldu. Bundan sonra bir keresinde de seni tam Müslüman yapacağım dedi, bu defa da arkadan benimle cinsel ilişkide bulundu, birkaç ay geçtikten sonra ben tarikattan soğuduğum için eşimle birlikte ayrıldık "
BADELEME OLDU, CİNSEL İLİŞKİ OLMADI
Mağdurlardan N.K., "Sanık bana karşı badeleme denilen eylemde bulundu, aramızda cinsel ilişki olmadı. Ancak ben emniyette de söylemiştim, benim gibi bayanları hocayla görüştüren, oraya gitmemize aracılık eden S. C. isimli kişi neden buraya gelmiyor, neden ifadeleri silinmiş merak ediyorum. Ondan da şikayetçiyim, çünkü o bizi götürdü. En son bu olaylar ortaya çıkınca S. C., hoca sapıtmış bir daha gitmeyin diye bize söyledi" diyerek yaşadıklarını anlattı.
RÜYAMIZDA EFENDİ HAZRETLERİNİ YANİ SANIK U.K.’Yİ GÖRDÜK
Mağdurlardan M.Y. ise badelemenin birden çok kez yaşandığını söyleyerek şunları anlattı: Daha önce başka bir tarikatta idik, fakat herhangi bir ilerleme olmuyordu, tarikattan da soğuyorduk. Kardeşlerimle birlikte istişare ettik, istihareye yattık, rüyamızda efendi hazretlerini yani sanık U. K’yi. gördük. Bu olaydan sonra onun dergahına gittik, bize ders ve vird verdi. Biz bunları sürekli tekrarladık, tekrarladığımızda kalp gözümüz açılıyordu. Verilenin işe yaradığını anlıyorduk, bundan sonraki işler isteğe bağlıydı.” M.Y. “Badeyi almak isteyen mürit alır ve alınca mertebesi artar, canlılığı artar. Badeyi almayanı tıp bile kurtaramaz, tamamen halsizleşir. Ben badeleme işinin doğru olduğunu ve yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bizim gibi ders ve vird çekmeyen insanların bunu da anlayamayacağını düşünüyorum, şikayetçi değilim” diyerek U.K.’yı savundu ve yapılanların doğru olduğunu düşündüğünü ifade etti.
KALP GÖZÜMÜZ AÇILINCA BİZİ BADELEMESİNİ İSTEDİK
Mağdur M.Y.’nin kardeşi olan M.Y. “Kardeşim M. ın beyanları doğrudur, biz araştırmak suretiyle, rüyamda da görerek hazreti pir dediğimiz sanık U. K. ile buluşup onun tarikatına girdik. Verdiği virdleri ve dersleri yaptık, bundan sonra kendiliğinden hatta o istemeden biz kalp gözümüz açılıp kendisinden bizi badelemesini apış arasını almak istediğimizi söylerdik. Hatta o da bazen ‘sen henüz olmamışsın, git biraz daha vird çek, zikir çek’ derdi. Zamanı gelince badeleme dediğimiz işi yapardı, onun dışında livata ilişkisi olmamıştır, ben de bu olayın hak olduğunu ve gerçek yapılması gereken bir şey olduğunu düşünüyorum, şikayetçi değilim" diyerek U.K.’yı savundu.
KALP GÖZÜ AÇILAN, ALLAH’IN NURUNUN HAZRETİNİN APIŞ ARASINDA OLDUĞUNU GÖRÜR
Mağdurlardan Y.Y., ifadesinde “Daha önce 10-15 sene başka tarikatlarda gezip dolaştım, daha sonra yine rüya yoluyla hazret dediğim sanık U. K. ile görüştük, onun tarikatına girdim. Zaten insan bu olayları yaşayınca vird ve zikirleri yapınca kalp gözü açılıyor, Allah'ın nurunun orada yani hazretin apış arasında olduğunu görüyor, onu kendisi istiyor. Bu şöyle de tarif edilebilir: Bir kadının göğsü eşine karşı başka şey ifade eder, çocuğuna karşı başka şey ifade eder, biz bade dediğimiz olayı yaparken çocuğun annesinin göğsünü emmesinden farklı duygular hissetmiyorduk. Zaten hoca da bunu verirken çok zorlanıyordu, istemiyordu. Şikayetçi değilim" sözlerini sarf etti.
YAŞANMASI GEREKEN BİR OLAY
Mağdurlardan Ç. Ç. yaşadıklarını, "Ben de araştırma sonucu rüya vasıtasıyla sanığa ulaştım. Önce verdiği vird ve dersleri tekrar ettim, daha sonra badeleme denilen olay benim rızam ve isteğimle oldu şikayetçi değilim" dedi. Badeleme ve ters ilişkinin birden fazla kez yaşandığını söyleyen mağdur “Bana göre bu olaylar tarikatta yaşanması gereken olaylar.” diyerek yaşadıklarını normal karşıladığını söyledi.
CEZBE SONUCU BADELEME YAŞADIM, İNSAN KENDİSİ İSTİYOR
Mağdurlardan A.R.Ç. ifadesinde “Ben de diğer arkadaşlarımın anlattığı gibi zikrin meydana getirdiği cezbe sonucunda badeleme olayını birden fazla kere yaşadım. Zaten zikir ortamında meydana gelen maneviyat ve yanma sonucunda bu badelemeyi insan kendisi istiyor, bizim elimizde olan bir şey değil. Bu olayın yapılması gereken bir olay olduğunu düşünüyorum. Badeye ulaşamasaydım, bizim hayatımız belki de çok daha kötü olacaktı, şikayetçi değilim" dedi.
BÜYÜ YAPARAK KANDIRDI
Mağdurlardan E.K. “Sanık büyü yaparak, sihir yaparak etrafındaki insanları kandırarak kendi nefsi arzularını tatmin etmiştir. Bana maddi manevi zararları olmuştur, eşimle aramı açmıştır, bu sebeple en ağır şekilde cezalandırılmasını isterim" şeklinde konuştu.
AİLEMİN BU OLAYI DUYMASINI İSTEMİYORUM
Mağdur G.G. ise “Ben doğuluyum, ailemin bu olaydan haberi yok, duymasını da istemiyorum. Bu sebeple de şikayetçi olmak istemedim" dedi. G.G.; “Şimdi bu işler sebebiyle çok sıkıldığım halde, o zaman zannediyorum verilen su ya da çaylara bir şey katıldığı ve sonrasında okunup üflendiği için ben o zaman yapılan işlemlere karşı koymadım, ayrıca sanık bana A. C. ile evlenmene engel olurum dediği için de karşı koyamadım” diyerek istismara uğradığını ifade etti.
TİMUR SOYKAN KİTAPLAŞTIRDI
Gazeteci Timur Soykan, 2019 yılında "Badeci Şeyh’in Sır Odası" ismini verdiği kitabında yaşanan skandal olayları teker teker aktardı. Kitabın tamamı resmi belgelere dayanarak hazırlandı ve kitap kısa sürece üçüncü baskısına ulaştı. Kitapta "Zikirlerde kendinden geçtiğini anlatan müritler, sır odasında neler yaşadı?", "Vird, zikir ve rabıtayla müritler şeyhe nasıl âşık ediliyor?" gibi soruların yanıtı da gözler önüne serildi.