Bayern'in gücü, o dik yokuşa yetmedi! Zafer Arapkirli yazdı

Bayern'in gücü, o dik yokuşa yetmedi! Zafer Arapkirli yazdı

Şampiyonlar Ligi çeyrek final rövanş maçında Bayern Münih ile Manchester City 1-1 berabere kaldı. İlk maçta rakibini 3-0 Yenen Manchester City, bu sonuçla yarı finale çıkarak Real Madrid'in rakibi oldu. Yazarımız Zafer Arapkirli maçla ilgili yorumunu okurlarıyla paylaştı.

Futbolun en klasik senaryolarından ya da “Ders başlıklarından” birinin sergilendiği bir akşam yaşadık.

Konu: “İki ayaklı bir çeyrek finalin ilk maçındaki 3-0’dan nasıl geri dönülür?”

Dersin, ya da senaryonun icrasında taraflardan biri, böylesine “imkansız” bir geri dönüşü gerçekleştirme görevini üstlenmiş Bayern Hocası Thomas Tuchel, diğer tarafta, bu tür maçları kariyeri boyunca bir çok kez başarı ile oynamış, “kupalara doymayan” Pep Guardiola vardı.

İngilizler, açık farklı skorlar ortaya çıktığında, bu tür “İmkansız senaryolar” için çok güzel bir deyim kullanırlar:

“A very steep hill to climb...” (Çıkılması gereken çok dik bir yokuş)

Bayern Münih, Avrupa’nın en görkemli statlarından biri olan Allianz Arena’da, taraftarı ile muhteşem bir atmosfer yaratmıştı, işte bu “dik yokuşu tırmanırken” takıma destek olsun diye.

Tuchel’in yapacağı şey belliydi: Saldırmak. Başka çare var mı 3-0’dan geri dönüş için? Beklediğin her dakika, soğukkanlı top yapmaya çalıştığın her saniye aleyhine çalışacak.

Guardiola ise, rakibe gazla top kullandırmamak için elinden geleni yaptı ama yine de atak üstünlüğünü engelleyemedi.

16’ncı dakikada Leroy Sane’nin şutu gole dönüşse, erken bir umut ışığı belirebilirdi. Ama Bayern buna benzer çok sayıda fırsatı akıllıca kullanamayınca, kronometre City’nin lehine çalıştı. 18’nci dakikada bir hakem skandalına tanık olduk.

Erling Haaland’ın topu ofsayt pozisyonunda iken almasına anında bayrak çekemeyen yardımcı hakem, atağın sürmesine ve Haaland düşürülünce de, hakemin penaltı verip bir de Upamecano’ya kırmızı kart göstermesine yol açtı. Bereket ki, VAR devreye girip bu skandalı “kuvvetli bir silgi ile silmeyi” başardı. Hem penaltı, hem de kart iptal oldu.

Bu yardımcı hakemler bu tür ofsaytlarda neden beklerler ve pozisyonun akışını izleyip olası bir skandalı hatta belki bir sakatlığı önlemezler? Anlayabilmiş değilim.

35’de yine Haaland sahneye çıktı.

Bu kez yine Upamecano’nın topa, (üstelik öncesinde arkada bağlamışken son anda açarak) elle değmesi sonucu kazanılan penaltıyı, Avrupa’nın en önemli golcülerinin başında gelen Haaland “karavana” atarak topu üstten dışarı gönderdi.

Bayern’e biraz ümit. Biraz “gaz” gelince peşpeşe yokladılar City kalesini ama.. Nafile..

Olmayınca olmuyordu.

İlk yarı böyle sonuçlandı.

46’ncı dakikadan itibaren, artık seçenekler belli ve daha da kısıtlı olur böyle maçlarda.

City için her geçen dakika, yarı finale bir adım yaklaşmak, Bayern için ise, kaderine razı olmak anlamına geleceği için maç Alman ekibi için “Ne pahasına olursa olsun saldırmak” moduna geçti.

Bu da “geri hattın” iyice boş kalması ve Haaland’ın öldürücü darbelerine açık hale gelmek anlamına geliyordu.

O darbe 57’de bir kontrataktan geldi.

Bu defa affetmedi Norveçli dünya yıldızı.

Durumu (toplamda) 4-0 yapıverdi ve ev sahibi taraftarın sesi iyice kısıldı. 

Geride kalan dakikalarda Bayern’in kazandığı ve Joshua Kimmich’in ayağından gole çevirdiği penaltı, sadece sembolik olmaktan öteye bir anlam taşımadı.

Futbolda her an her şey olur.

Ama karşınızda Manchester City gibi bir dev varsa, çok da zor olur.

Yarı finaldeki I. Milan – AC. Milan ve City – Real eşleşmelerini heyecanla bekliyoruz.

Tadından yenmez maçlar olacak her ikisi de.

İlgili Haberler