Sabah Gazetesi yazarı Dilek Güngör'ün "Fiyatlar düşer mi?" başlıklı yazısı şöyle:
"ÖNÜMÜZDEKİ DÖNDEMDE İŞLERİ ZORLAŞTIRABİLİR"
"Pandemi ile birlikte dünya olağanüstü bir dönemden geçti. Özellikle son 1.5 yılda... Bu durum ekonomilerde büyük hasara yol açtı. Buna rağmen, Türkiye, hükümetin teşvik ve destekleriyle geçen yılı büyüme ile kapatan nadir ülkelerden oldu. Hükümet bu yıl da pandemi nedeniyle zorlanan sektörlere nefes aldırmak için çalışıyor. Bir yandan da döviz kurları ve enflasyonla mücadele ediliyor. Fakat, uluslararası piyasalarda emtia fiyatlarında yaşanan yükselişler, önümüzdeki dönemde işleri zorlaştırabilir.
Neden mi?
Geçenlerde birkaç işadamı tanıdıkla sohbetteydim.
İnşaatçı, girdi fiyatlarının artışından dem vurdu. Demir bir yılda yüzde 124, hazır beton yüzde 64, gazbeton yüzde 77, çimento yüzde 42, PVC doğrama yüzde 207, saç levha yüzde 258, bakır hammadde yüzde 130 artmış. Bunlara KDV de dahil değil... Geçen yıl tonu 2.776 TL olan inşaat demiri 6.227 TL'ye çıkmış. Çimento 250 TL'den 355 TL'ye yükselmiş. Hazır betonun metreküpü 201 TL'den 330 TL'ye çıkmış. Kerestenin metreküpü son 1 yıl içerisinde 500 dolardan 1.372 dolara yükselmiş. Malzemenin çoğu ithal olduğu için hem kurdaki yükseliş hem de küresel emtia fiyatlarının artması maliyetleri epeyce zorluyor. Herkesin hesabı şaşmış durumda... Düşünsenize, 'şu fiyata mal olur' dedikleri evin maliyeti neredeyse ikiye katlıyor. Önlerinde iki seçenek kalıyor: Ya erittikleri stokların yerine yeni üretime başlayamayacaklar ya maliyet artışını konut fiyatlarına yansıtacaklar. Her türlüsü sıkıntı..
O anlattıktan sonra tekstilci lafa girdi... Polyester elyafın kilogram fiyatı yüzde 60'lar, pamuğunki yüzde 40'lar, viskonunki ise yüzde 68'ler civarında yükselmiş. Tüketiciye bu maliyet artışının yansıyacağını söylüyor.
"ÜRETİMİ YAVAŞLATAN YAVAŞLATANA"
Pandemi sürecinde işleri açılan mobilyacıya 'senin durum iyidir' demeye kalmadan başladı anlatmaya... Bir yıl öncesine kadar plakasını 195- 200 liradan aldıkları MDF'nin şu anda 340 TL'ye çıktığını söylüyor. Hammaddeciler ihracat daha kârlı olduğu için oraya yönelmişler. Hal böyle olunca, mobilyacılar da üretim kapasitesinin yüzde 30'unu karşılayabilecek hammadde bulabiliyorlar. O nedenle üretimi yavaşlatan yavaşlatana... Bu da yarın öbür gün büyümeye yansıyabilir.
"MİLLET DÜKKANI KAPATACAK"
Tarımda da benzer bir tablo var. Çiftçinin girdi maliyetleri artıyor. Tarımsal girdi fiyat endeksi yıllık olarak yüzde 21.03 artmış durumda. DAP gübresinde geçen martta 2 bin 654 lira olan fiyat, bir yılda 4 bin 25 liraya çıkmış. Yüzde 67'yi aşan artış... Mazotta da artış yaşanıyor. Çiftçiye gübre ve mazot desteği veriliyor ama ekimi yaptıktan sonra... Yani gelecek yıl... Bir de kuraklık eklenince üretici için durum daha da zorlaşıyor.
Otomotivde de hammadde fiyatları pek farklı değil... Sac maliyeti yüzde 80'e yakın, plastik yüzde 100 civarında arttı. Keza lojistik maliyetleri de... 250 dolarlık sacın fiyatı 1.500 doları bulmuş vaziyette... Bakır, nikel maliyetleri de aynı şekilde... Dolayısıyla Türkiye'de üretilen en boş denilecek arabanın fiyatı bile 180 bin TL'yi buluyor.
Küresel emtia fiyatlarındaki artış, kurlardaki yükseliş durmadıkça fiyatların geri gelme olasılığı zor görünüyor.
Bunlara bir de bazı hammadde sağlayıcıların 'kartel' davranışlarınıyla piyasayı bozucu faaliyetlerini ekleyin.
Öyle görünüyor ki, artan girdi maliyetleri yüzünden ya fiyatlar daha da artacak ya da millet dükkânı kapatıp, üretim yapmamaya başlayacak. Bu da her halükarda enflasyonu ve büyümeyi etkileyecek. Dolayısıyla vatandaşın cebini..."
Parti içindeki soğuk savaş ayyuka çıktı! AKP 3'e bölündü...
Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Soylu'ya bayrak açtı: Nasıl görevden alacak görelim bakalım