Beşiktaş'ın en büyük kronik hastalığını açıkladı: Zafer Arapkirli yazdı...

Beşiktaş'ın en büyük kronik hastalığını açıkladı: Zafer Arapkirli yazdı...
Beşiktaş ve Rizespor Trendyol Süper Lig'in 35. haftasında karşı karşıya geldi. Kara kartallar, Rizespor'u 3-2 yendi. Zafer Arapkirli yazdı...

BEŞİKTAŞ İTTİRE KAKTIRA...

Kulakları çınlasın, değerli ustamız Orhan Ayhan'ın kulaklarıımızda taht kurmuş güzel bir klişesi vardı TRT radyosundan maç anlatırken:

"Mithatpaşa'dan selamlar, sevgiler" diye başlardı söze.

"Mithatpaşa'lı, Dolmabahçe'li, İnönü'lü, Vodafone Park'lı" yıllardan geldik, Tüpraş'lı yıllara...

Böylesine "yitik sezon" tanımını hak eden bir sezon, çok az hatırlıyorum.

Taraftar kimliği ile, "Yine kahır ve cefa çekmeye" gelmişlik duygusu, spor yazarı kimliği ile, "Ya Rabbim, yine mi aynı şeyleri yazacağız? Bir şeyler değişmeyecek mi bu takımda?" duygusu ile yerimizi aldığımızda sağağnak yağmur başladı.

Yağmurla birlikte de taraftarın o muhteşem "Yağmurlu bir Gündü Görmüştüm Seni.. Üstünde Çubuklu..." şarkısı başladı.

Daha 25'inci saniyede Semih Kılıçsoy'un şansı yaver gitse, sezonun belki de ligin erken gollerinden biri ile siftah yapacaktı Kara Kartal.

O olmadı, Muçi'nin yine müthiş şutu da girmeyince, o top döndü ve bir korner atışında Rizespor'un golü olarak daha 5'inci dakikada Beşiktaş ağlarıyla buluştu. Olawoyin, altı pasın sol cenahında bomboş önünde bulduğu topu kaleye gönderdiğinde. Beşiktaş'ın sol kanadından ve stoperlerinden eser yoktu orada. 0-1

Ama ev sahibi takımın yanıtı gecikmedi.

7'nci dakikada Rashica'nın soldan ortasını uzak köşede Salih kafayla indirdi ve Colley ön direkte yakın mesafeden dokundu. Durum 1-1 oluverdi.

Tam 2 dakika sonra Ghezzal'ın serbest vuruşunda Salih yine altı pas içine indirdi ön direkte Semih çok akıllı dokundu. Tabelaya 2-1 yazıldı ama. Salih'in topu dışarıdan çevirdiğine hükmeden VAR hakemi uyardı ve gol iptal oldu. Semih'in gol sevincinin ve tribünleri ateşleme hareketinin kursağında kalmasına üzüldük en çok.

Sonrasında Beşiktaş yine bildiğimiz "geriden çıkamama ve sürekli topla oynayıp bir türlü pozisyonu dönüştürememe" hastalığını hatırladı. Boşa geçen bir 15 - 20 dakika izledik.

38'de Ghezzal'ın olağanüstü bir mühendislik hesabı ile uzak mesafeden "doksana" doğru yolladığı top direkte patladı. Aylar sonra Ghezzal'ın muhteşem dönüşü olabilirdi.

O da olmadı.

Rashica'nın direği yalayan bir şutu haricinde "dişe dokunur" bir pozisyon göremedik.

Ta ki 45+3'e kadar...

O dakikada ara pasına hareketlenen Muleka hamle yapınca ceza sahası içinde resmen biçildi. Hakem "devam" dedi ve başlayan Rizespor atağını durduran Beşiktaşlılar'a (doğru kararla) "cart" diye faulü çalıverdi.

Uzun süre ıslıklanan hakem Ali Şansalan, ısrarla "penaltı"yı çalamadı.

Veremediler bir türlü. VAR masası "gel izle" bile demedi.

Buna çalmazsanız daha neye çalacaksınız kardeşim?

O zaman bu yağmurda bu soğukta bu kadar insan niye geliyor buraya?

O kadar oyuncu niye ter döküyor?

Sırf "spor olsun" diye mi?

Kimse "ikram" istemiyor. Zaten versen de, gol olsa da Beşiktaş galip gelse de bir şey değişmeyecek. Ama bu kadar bariz bir hak gaspı olur mu?

Kimse bana, "Yahu zaten bir iddian mı kalmış? 5'inci sıradasın. Rize'ye yenilsen 7'nciliğe bile düşebilirsin... Daha neyin hesabını yapıyorsun?" demesin.

Sporda "geride götürdüğün yarışta, haksızlıklara isyan hakkın" yok mu yani?

Haklı olmak için illa ki "tepelerde" mi olmak gerekiyor?

Sporun, sportif yarışma ruhunun anlamı kalkar ortadan...

Devre böyle bitti ve soyunma odasına bu tatsızlıkla girildi.

Beşiktaş, ikinci devreye Colley'in yerine Joseph Worrall'ı oyuna alarak başladı.

Hücuma çıkmadaki tereddüt, "Aman sağlam yan pas geri pas yapayım da bir sakat durum olursa bana yazmasın" tedirginligi, bu Beşiktaş'ın üzerinden bir türlü gidemiyor. Bu da hızlı hücum etmeyi engelliyor haliyle.

Bildiğiniz kronik Beşiktaş hastalığı bu sezon. Böyle olunca da rakibin topu kapar kapmaz, hamle ve şut iştahı kabarıyor. Bu sezon bu stada gelen hiçbir takım da, ne kadar güçsüz olursa olsun, bu fırsatı kaçırmıyor.

Ve biliyor ki, Beşiktaş geri geri koşarken, inanılmaz bir panik içinde karşılıyor rakibi.

Bir kaleci için kabustur bu durum.

Nitekim Mert Günok, bence bu sezon ligin en talihsiz kalecisidir. Önünde böyle bir takımla oynadığı için.

Senden "kilometrelerce" uzakta ligin tepesinde olan "Ezeli Rakiplerinin" üstünlüğü bu işte.

Puan cetveline fena halde yansıyor tabii.

Boşuna "yitik sezon" demiyorum.

5 kere değil, 55 kere hoca değiştirsen de, şu kronik hastalığa çare bulmadıkça, bu sezon Temmuz'a kadar devam etse bir şey değişmez.

Daha da dibe gidersin.

Kimse de oyunculara "Bunu aşmamız lazım" demiyor herhalde.

"Lig bitsin de bir bakarız o zaman" diyorlar herhalde...

Bilinen hastalıklar 64'e kadar devan edince, Beşiktaş'ın hocası Serdar Topraktepe iki "dokunuş" yapmaya karar verdi.

Muleka ve Salih'i çıkarıp, Cenk Tosun ve Chamberlain'i oyuna soktu.

Ve anında hareketlenen oyunda, soldan Semih'in getirip Ghezzal'a verdiği topu Ghezzal kaleye kadar götürüp soldan kale içine şandelledi. Neredeyse çizgi üzerinde kafayla dokunan Milot Rashica, stada derin bir "Ohhh" çektirdi.

Dakika 67. Durum (nihayet) 2-1

Ama burası İnönü.. Beşiktaş'a rahat yok.

Cevap tam 1 dakika sonra geldi.

Rizespor'un sağ kanattan bir serbest vuruşunu bütün defans (ve kaleci) izlemeyi tercih edince bir kafa vuruşu ile durum yine eşitlendi. 2-2

Rize'den maç boyunca 2 ölü/duran top, 2 gol...

Ve sonrasında panik içinde telaş içinde saldıran bir Beşiktaş ve nafile şutlar, kaybedilen toplar. Haliyle bundan yararlanıp akıllıca vakit geçiren Rizespor.

Cenk'in 86'da yan ağlarla buluşan nafile şutu.

Serdar Hoca bu dakikada oluna Ghezzal'ın yerine Aboubakar'ı aldığında, bu oyuncunun topluca "yuhalanacağını" hesap edemedi herhalde.

Koca bir sezonu "tık" demeden harcayan Abou ne yapacaktı, rakip ceza sahasında dolaşmaktan başka?

Bir sürpriz?

Olmayacak duaya amin.

Bari, aylar sonra zar zor maça getirebildiğimiz sevgili meslektaşım Mustafa Sönmez'e bir galibiyet tattırabilseydik.

O da olmadı.

Bu takıma "kurşun döktürmekten" başka çare yok.

Şöyle kafalarına kafalarına...

Derken....

Son düdükten birkaç saniye önce, ittire kaktıra da olsa, Joseph Worral, topu Rizespor ağlarına yolladı da, Mustafa'yı sevindirip yolladık Üsküdar'a.

90+7'de, nihayet! Durum 3-2

Ama bu sahada, üstelik de doğru dürüst saldırmaya bile çekinen bir rakip önünde, "Mithatpaşa'da" böyle mi maç almalı koca Beşiktaş?

Yitik Sezon...

Filmin adı bu.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İlgili Haberler
Öne Çıkanlar