Bir şeyler varsa yarım kalan
Bir şeyler varsa yarım kalan. En fakirinden en zenginine, en zayıfından en kudretlisine, en delisinden en akıllısına bir şeyler eksik, bir yanımız eksik, birimiz eksikse yani ölüp giderken. Bir kare eksikse, bir beste tamamlanmamışsa, dudakta yarım kalan bir söz, bir gülüş, bir öpüş varsa ve ölüm bütün pozisyonları eşitleyerek, koyuyorsa bedenleri mezara, bu işte bir tamlık var demektir.
Hangi yazar, yazdığı roman yarımken onu öylece teşhir eder ki... Hangi senarist yarım senaryosu ile filmini beyaz perdede görmek ister? Dünyaya geldiğiniz andan itibaren artan bir şeylere rağmen, sürekli bir yanınız eksikse, kırıksa bir tarafınız, içinizdeki boşluk her geçen büyüyüp sizi yutacak bir kara deliğe dönüşüyorsa, dolduğunuzu sandıkça boşalıyorsanız bir iş var bu işte.
Sevgi beklediğiniz cenahlardan nefret değilse bile kayıtsızlık rüzgâr gibi vuruyorsa yüzünüze. Emek verdikleriniz her geçen gün biraz daha nankörce çekiyorsa sizi vefasızlık adlı darağacına. Siz de her beklentiye yetemez halde bir ömür durağında soluk alışlarınızı kaybettiyseniz. Bu işte bir iş var demektir.
Bütün bir dünya edebiyat tarihi olanların boşluğunda olması gerekenlerin listesidir. "Bu işte bir iş var diyenlerin, bu şarkı, bu öpüş, bu özleyiş, bu özlem, bu gidiş, bu geliş, bu büyüyüş, bu çocukluk, bu babalık, bu annelik, bu kocalık, bu kardeşlik, bu kadınlık, bu sevişme, bu gülüşme, bu varış, bu şekilde bitmemeliydi." demenin kaydını tutmaktır edebiyat. Günü geldiğinde bu projenin mimarına arz etmek için ya da alıp bütün inkisarlarını aldığı gibi gitmenin kaydını düşmektir. Bir başka gelen okusun da ders alsın diye.
Ama yine de bir şeyler varsa yarım kalan tam olmalı değil miydi? Olduğu yer belki cennetin adıdır.