Korkusuz yazarı Can Ataklı, Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi'nin Giresun'daki sel felaketinde üç bakanın kepçeye çıkmasını övdüğü yazısıyla ilgili bir detayı kaleme aldı.
Ataklı konuyla ilgili şunları yazdı:
Yandaş yazarlar işin suyunu çıkarıyor bazen.
Sadece işin suyunu çıkarsalar neyse de öyle itiraflarda bulunuyorlar ki insan “pes yani” demekten kendini alamıyor.
Bunların en aklı başında olanlarından Abdülkadir Selvi önceki gün hızını alamamış.
Muhtemelen ne yazdığının farkında bile değil. Çünkü son derece popülist bir yazı yazmış ve bunun nereye varacağını hiç hesaplamamış bile.
Ama bana göre yazdığı muazzam bir itiraf. Önce yazının ilgili bölümünü sizlere sunayım, sonra neden bunun muazzam bir itiraf olduğunu düşündüğümü yazacağım.
“Üç bakanın sel felaketinin vurduğu Giresun’un Dereli İlçesi’nde bir mahallede mahsur kalan vatandaşlarla görüşmek için iş makinesinin kepçesinde gittikleri bir görüntü var.
İlk gördüğümde bana “İşte devletimiz bu” dedirten görüntüden söz ediyorum. Hani Nâzım Hikmet, “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin” diyor ya, o kepçedeki üç bakan bize özlediğimiz devletin resmini çizdiler. Ayaklarında çizme, ne koruma var, ne protokol, operatörün kepçesine binip vatandaşın ayağına giden üç bakan. İşte özlediğimiz devlet bu. Bravo üç bakana. Bize bunu yaşattıkları için İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’a yürekten teşekkür ediyorum. Bana “Özlenen devlet nerede?” diye sorarlarsa, “Giresun Dereli’de, o kepçenin içinde” diyeceğim.
Şimdi geleyim Abdülkadir Selvi’nin neden aslında muazzam bir itiraf yazısı yazdığını.
Gerçi sanıyorum siz de hemen fark ettiniz.
Selvi “İşte özlediğim devlet bu” derken “Vatandaşın ayağına giden devlet” tanımlaması yapıyor.
Yani üç bakanın ayaklarına çizme bile giymeden bir dozerin kepçesine çıkmaları ve suları yara yara mahsur kalanların ayağına gitmesi “çok büyük bir olay” ve bugüne kadar hiç görmediğimiz bir manzara.
Daha da yanisi, Abdülkadir Selvi’ye göre 18 yıllık AKP iktidarı hiçbir döneminde vatandaşın ayağına kadar gitmemiş.
Bu Abdülkadir Selvi olduğu kadar bütün milletin de en büyük özlemiymiş.
Biz söylediğimizde inanmayanlar umarım Selvi’nin yazısından sonra ikna olmuşlardır. Keşke yandaş takımın en aklı başında isimlerinden biri olan Abdlkadir Selvi, bu muazzam itirafnameyi yazarken özlenen devleti neden daha önce dile getirmediğini/getiremediğini ve en önemlisi neden özlenen devleti görememesi nedeniyle hiçbir eleştiri yazısı kaleme almadığını da yazsaydı.
Tabii bu arada özlenen devlet neden “mahsur kalanın” yanına kadar gider de, onları “mahsur kaldıkları” yerden kurtarmaz?
O kadar kusur kadı kızında da olur değil mi?
Berat Albayrak'ın canlı yayında anlattığı fıkra olay oldu
Türkiye siyasi tarihinde bir ilk gerçekleşiyor
Ahmet Davutoğlu'ndan eski partisine 'müjde' göndermesi: "İnşallah geçmişteki gibi olmaz"
Çavuşoğlu’ndan Yunanistan’a bir uyarı daha... "Gereği neyse onu yaparız"