Cumhur İttifakı'nın üyelerinden Büyük Birlik Partisi bu Pazar günü Genel Kurulu'nu gerçekleştirecek.
BBP Genel Başkanı olan Mustafa Destici, Pazar günü yeniden Genel Başkanlığa aday olacak.
Ancak, Mustafa Destici şu anda AKP Milletvekili...
AKP üyesi olan Mustafa Destici'nin, BBP Genel Başkanlığı görevine nasıl devam ettiğine ilişkin Can Ataklı'dan dikkat çeken bir yazı geldi.
Can Ataklı'nın Korkusuz'da yer alan yazısının ilgili bölümü şöyle:
Önümüzdeki hafta sonu Büyük Birlik Partisi, genel kurulunu yapacak.
Aldığım bilgiye göre, mevcut Başkan Mustafa Destici’ye karşı, iki aday daha yarışa katılıyor.
BBP Muhsin Yazıcıoğlu ile özdeşleşmiş bir misyon partisi.
Parti, Yazıcıoğlu’nun tuhaf bir helikopter kazasında hayata veda etmesinden sonra biraz sağa sola savruldu.
Sonunda Genel Başkanı Mustafa Destici, AKP ile anlaştı ve bu partinin listesinden aday gösterildi, seçilerek Meclis’e girdi.
İşte bugünkü yazının konusu da bu… Geçen hafta milliyetçi kesime yakın bir hukukçu dostum aradı, “BBP ile ilgilenir misin?” diye sordu.
Ben de “Niye?” diye sordum.
Öyle ya, sonuçta seçimlere katılan, sayıları az da olsa kararlı seçmenleri olan bir siyasi parti ve niye ilgilenmeyeyim?
Dostum, “Önümüzdeki hafta genel kurul yapacaklar, ama ortada öyle bir hukuksuzluk var ki inanamazsın” dedi.
Sonra buluştuk bir yerde, konuyu açtı.
Anlattıklarını özetliyorum;
Mustafa Destici, 2018’deki seçimlere AKP listesinden girdi.
Destici seçildikten sonra, Yüksek Seçim Kurulu’na başvurarak, “Mazbatamı BBP milletvekili olarak verin” dedi.
Ancak YSK bu talebi reddetti ve Destici, “AKP milletvekili olarak” tescil edildi.
Meclis açıldıktan sonra Meclis Başkanlığı, YSK’nın kararını yok sayarak, “Destici, Büyük Birlik Partisi milletvekilidir” dedi ve Meclis kayıtlarına BBP’nin üyesi olarak geçirdi.Hukukçu dostum bunları söyledikten sonra “Ortada çok büyük bir hukuk ihlali var. Normal olarak Destici, BBP Başkanı olamaz, ama başkan sıfatıyla devam ediyor, imzalar atıyor ve genel kurulda da aday olabiliyor” dedi.
Nedenini şöyle anlattı;
“Siyasi Partiler Kanunu’na göre, partiler ortak liste yapamaz. Ancak bir kişi, bir başka partinin listesinden aday olabilir. Bu kişi milletvekili seçildiği an, seçildiği partinin üyesi sayılır. Kendi partisine dönmesi için istifa etmesi gerekir. Cihangir İslam, buna örnektir.”
Ben araya girdim, “Mustafa Destici için durum farklı mı?” diye sordum.
“Evet” dedi dostum ve anlattı;
“Destici, seçime katılırken BBP Genel Başkanı’ydı. Ancak seçilince AKP’li oldu. Bu durumda genel başkanlığı düştü aslında. Yeniden genel başkan olmak için önce AKP’den istifa etmesi, sonra BBP’ye tekrar üye olması gerek. Ondan sonra toplanacak BBP Genel Kurulu, Destici’yi tekrar genel başkanlığa seçebilir .”
Biraz nefeslendikten sona da “hukuki dille” durumu aktardı;
“Destici’nin, AKP’den seçildiği andan itibaren, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı sıfatını kullanması ve kullandırılması, hem Siyasi Partiler Kanunu’na hem de seçim mevzuatına tamamen aykırıdır, illegaldir, yetki ve görev gaspına muhtevidir. Mustafa Destici tarafından; genel başkanlık sıfatıyla Büyük Birlik Partisi’ne ait araçlar, menkul ve gayrimenkuller kullanılamaz. Tazmin sebebi olacağı için, parti namına hiçbir harcama yapılamaz. Büyük Birlik Partisi adına, hiçbir karar alınamaz, İmzalar atılamaz, parti toplantıları yapılamaz, basın açıklamalarında bulunulamaz.”
Peki niye böyle oluyor, olabiliyor?
Güldü hukukçu dostum, “ AKP, sırf Destici’yi dilediği gibi kullanabilmek için hukuku böylesine eğip bükmekten çekinmiyor. BBP belki küçük partidir, oy yüzdesi düşüktür ama bugünkü sistemde artık bir oyun bile önemi var ve BBP’nin ‘Alperenler’i, Erdoğan’a çok lazım.”Bu söz üzerine, “İyi de Alperenler bu durumu görmüyor mu, bilmiyor mu, bu oyuna alet olup AKP destekçiliği yapar mı?” diye sordum.
Cevap çok açık ve netti; “İşte önümüzdeki pazar günü bu da ortaya çıkacak.”
BBP'den Can Ataklı'nin yazısıyla ilgili açıklama geldi.
İŞTE O AÇIKLAMA:
"BBP’DEN ‘ÖNEMİNE BİNAEN’ AÇIKLAMA
Bugün bir Gazetede ve Televizyonda yer alan haberler üzerine zorunlu açıklamadır:
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Sekrteri Üzeyir Tunç yaptığı açıklamada; “Bugün bir gazetede ve Televizyon da BBP hakkında yer alan haberlerin asılsız olduğunu..” ifade etti.
Tunç açıklamasında şu görüşlere yer verdi: “12 Ekim 2020 tarihli, Korkusuz adlı gazetede, Can Ataklı imzasıyla, partimizi ve Sayın Genel Başkanımızı hedef alan, hukukla, nezaketle ve de hayatın doğal akışıyla bağdaşmayan, çirkin bir yazı yer almıştır.
Yazıya konu olan iddiaların, herhangi bir önem ve kayda değer olmadığını ifade etmediğini belirterek, bu asparagas haberin halkımızın doğru bilgi alma hakkına saygısızlık olduğunu söyledi.
Tunç, Büyük Birlik Partisinin ve Sayın Genel Başkan Mustafa Destici’nin gazetede yer alan sözde habere binaen yasal hakları saklı kalmak kaydıyla cevaplamak mecburiyetinde kaldıklarını kaydederek şunları söyledi: “Büyük Birlik Partisi, Cumhur İttifakı’na, 4 Mayıs 2018 tarihinde imzalanan protokolle katıldı. Adaylarını, 7102 sayılı Kanun’un 16. Maddesi’ne göre gösterdi. Tuhaf, saçma ve gülünç bir şekilde gerçeklerin tahrif edilmeye çalışıldığı, iddialara konu olan kanun maddesi, aslında herkesin bir tuşla ulaşabileceği ve okuma yazma bilen herkesin kolaylıkla anlayabileceği bir cümleden ibarettir:
Kanun No: 7102, Madde: 16
“Seçimlere katılma yeterliliği taşıyan siyasi partinin seçimlere katılmaması halinde, bu partinin üyesi, kendisinin ve üyesi olduğu siyasi partinin yazılı muvafakati alınarak başka bir siyasi parti tarafından aday gösterilebilir.”
“Büyük Birlik Partisi seçimlere bu maddenin tarif ettiği usullerle girdi.” Diyen Tunç, “Dolayısıyla Ak Parti listelerinden aday olan Sayın Genel Başkanımız ve 17 parti yöneticimizin, iddia edildiği gibi, partimizden istifa etmeleri ya da Ak Parti’ye üye olmaları gibi bir durum söz konusu değildir, hiçbir zaman da olmamıştır.
Siyaseti takip eden herkesin bileceği ve hatırlayacağı gibi Demokrat Parti de aynı usulle seçimlere katılmış ve TBMM’de temsil edilmektedir.
Yazıda örnek olarak verilen ve Büyük Birlik Partisi’yle anlamsız bir şekilde ilişkilendirilmeye çalışılan Sayın Cihangir İslam, seçimde, kendi adı ve amblemiyle katılan Saadet Partisi listesinden değil, CHP listesinden aday olmuş ve seçilmiştir. Sayın Cihangir İslam ve arkadaşlarının, partilerinden istifa etmeleri, CHP'den aday olmaları, sonrasında tekrar Saadet Partisi’ne dönmeleri başka bir konudur ve detayları siyaseti takip eden herkes tarafından bilinmektedir. Konunun hukuki boyutu özetle budur.”
“Can Ataklı’nın partimiz ve Sayın Genel Başkanımız hakkındaki yazısında, asgari siyasi ve insani nezaketle bağdaşmayan, edep ve terbiye dışı ifadeler yer almıştır.” Diyen Tunç, “Büyük Birlik Partisi, TBMM’de temsil edilen, HDP dışındaki tüm partiler gibi, seçime bir ittifakın bileşeni olarak girmiştir.
2018 yılında yapılan seçimlerde, Sayın Cumhurbaşkanımız %52,39, Cumhur İttifakı %53.66 oy almıştır. Hemen ardından, 2019 yılında yapılan yerel seçimlerde, genel seçimlere birlikte girdiğimiz Cumhur İttifakı’na zarar vermemek adına, Türkiye’nin ancak 1/4’inde aday göstermemize ve burada aldığımız oy tüm Türkiye geneline dağıtılmasına rağmen aldığımız %2’lik oy, mensup olduğumuz ittifaka yaptığımız katkının somut bir belgesi olmuştur.
Büyük Birlik Partisi’nin ve Sayın Genel Başkanımızın bir kullanma/kullanılma ilişkisi içinde olduğu cümlesi alçakça, adice bir iftiradır.”
“Büyük Birlik Partisi varlığını hiç kimseye borçlu değildir. Büyük Birlik Partisi’nin 27 yıllık siyasi hayatında karanlık, şaibeli, şüpheli tek bir noktaya bile rastlayamazsınız.” Diyen Tunç daha sonra şunları söyledi: “Yazıda yer alan iddiaların hayatın doğal akışıyla da bağdaşmadığını söylemiştik. Şöyle ki, esas ve usul yönünden hukuki çerçevesi çok açık olmasına rağmen, herhangi bir problem olsa bile bunun çözüm yeri, sosyal medya veya Can Ataklı’nın köşesi değil, yargıdır. Bunun yerine, bir problem uydurup, bunun kongre arifesinde partimizi karalamak için kullanılmaya çalışılmak art niyetli ve ahlak dışı bir davranıştır.
Partimizle, Genel Başkanımızla veya parti yöneticilerimizle, herhangi bir yasaya aykırılık olduğunu düşünen herkese mahkemelerin kapısı açıktır. Yargıya, herhangi bir mahkemeye, herhangi bir müracaatı olmayanların, var olmayan davaların adaletsizliğinden ve Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı’nın mahkemeler tarafından korunduğundan bahsetmelerinin, ayrıca, yargı kurumlarına yöneltilmiş bir iftira ve suç olduğunu düşünüyor, bu iftiranın ayrıca bir dava konusu olacağını hatırlatıyoruz. İddia bile diyemeyeceğimiz bu saçmalıklara boğulanlar hiç unutmamalıdırlar ki;
Büyük Birlik Partisi’nin ve onun Genel Başkanının kimsenin korumasına ihtiyacı yoktur.
Bahsedilen bütün hususların dışında; Can Ataklı’nın, Büyük Birlik Partisi’nin kongresine herhangi bir şekilde tesir etmeye gücü yetmez. Bu acemice tezgâhtan daha kötüsü, Büyük Birlik Partisi üzerinden kariyer hesabı yapan birilerinin, bunu gerçekleştirebilmek için Can Ataklı’ya sığınması olmuştur. Belki de hayatı boyunca bizim değerlerimizle hiç barışık olmamış, son olarak, zor şartlarda, fedakârca, kutsal saydığımız bir görevi yerine getiren başörtülü bir öğretmenimizi başörtüsünden dolayı suçlayan, aşağılayan, sırf bu sebeple ona çalışma, dolayısıyla hayatını idame ettirme hakkı tanımayan birine, partimizin mensuplarının itibar etmesi, ciddiye alması söz konusu bile olamaz. Ancak kimden gelirse gelsin, partimize yönelen bir yalanı ifşa etmenin yürüttüğümüz görevin sorumluluklarından biridir.”
Tunç açıklamasını şöyle tamamladı: “Büyük Birlik Partisi’nde yer bulabilmek için, kişisel hayallerine, hesaplarına, planlarına, ahlak dışı yolları ulaşabileceğini sanan insanlarla ilgili mensuplarımızın hissedecekleri en iyimser duygu belki “acıma” olabilir.
Hayatının kısa bir kesitinde Büyük Birlik Partisi’yle yolu kesişip, bu tarihin öncesinde ve sonrasında camiamızla, mücadelemizle, acılarımızla, mutluluklarımızla hiçbir ilgisi olmayan, sonrasında aniden Büyük Birlik Partisi’nin genel başkanı olmaya karar veren, buna dair ortaya koyabildiği tek şey, cahilce, gerçekliği olmayan, saçma, kurgusal bir hukuk problemi üzerinden, genel başkanlığına aday olmaya çalıştığı siyasi partiyi mahkûm ettirmeye çalışan birilerini, ciddiye alan olursa siyasi tarihimizde ancak komik ve küçük bir ayrıntı olarak yer alacaktır.
Ahlaksızlık, Büyük Birlik Partisi’nin içinde yürütülecek bir mücadelede, netice alabilmek için uygun bir yöntem değildir. Hiç olmadı, asla da olmayacak... Büyük Birlik Partisi’nin her işi, meşru zeminde, mensuplarının ortak kararıyla, fedakârlıkla, ferasetle, hukuka, geleneklere ve teamüllere uygun şekilde yürür. Bu sebeple, hırsını aklının önüne koyanların veya sureti haktan görünen münafık tiplerin partimize, hakim olması yada kripto profillerin sızmaları, partimizin istikametini değiştirmeleri, camiamızı mücadelesinden, değerlerinden, ideallerinden koparmaları mümkün olmamıştır. Sarsıldığımız zamanlar oldu ama unutmayın, hiç yıkılmadık.
Konumları ne olursa olsun, siyasi partiler çöplüğünü andıran Türk siyasi tarihinde, bütün imkânsızlıklara rağmen Büyük Birlik Partisi’nin neden ve nasıl hala ayakta olduğunu anlayamayanlara, ezberlerinden vazgeçip, konuyu tekrar değerlendirmelerini tavsiye ediyoruz. Kamuoyuna saygılarımla arz ederim.”
Son anketten AKP'yi sarsacak sonuç: Kararsızlar dağıtıldığında sonuç bakın ne çıktı
Ertuğrul Özkök Ayasofya'nın açılışını sordu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca bakın ne yanıt verdi
İBB ile o belediye birbirine girdi: Simge mi rant kaynağı mı?