Kılıçdaroğlu'ndan Muharrem İnce çıkışına dikkat çeken gönderme

Kılıçdaroğlu'ndan Muharrem İnce çıkışına dikkat çeken gönderme

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 37'nci Olağan Kurultay'da seçilen Parti Meclisi (PM) ve Yüksek Disiplin Kurulu (YDK) üyeleri ile birlikte Anıtkabir'i ziyaretinin ardından Parti Meclisi Toplantısı açılışında konuştu.

CHP'de 37. Olağan Kurultay sonrasında ilk Parti Meclisi Toplantısı gerçekleştirdi.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, isim vermeden "Bizim önümüze engeller koyacaklar, bizi hapse atmaya kalkacaklar. Atmazsanız namertisiniz. Bizi linç etmeye kalkacaklar. Etmezseniz namertsiniz. Besleme köşe yazarlarıyla bize iftiralar atacaklar, bizi bölmeye çalışacaklar. Biz çiftçiyi, köylüyüz, esnafız, sağlık çalışanlarıyız, biz halkız. Biz halktan yanayız. Biz tepeden tırnağa Kuvay-ı Milliyeciyiz. Biz siyaseti halk için yaparız. Biz ahlaklı bir siyasi partiyiz. Bireysel hesaplar bu anlayışın dışında olmak zorundadır." ifadelerini kullandı. 

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde;

37. Kurultay’da bir şey yaptık. İkinci yüzyıl çağrı beyannamesini okuduk, oyladık, onayladık. Oy birliği ile kabul edilmesi hepimize tek tek sorumluluklar yükledi. Birinci sorumluluk benim, ikinci sorumluluk MYK üyelerinin, üçüncü sorumluluk siz Parti Meclisi üyelerinin.

"TÜRKİYE'NİN SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNE TALİBİZ"

Hiçbir zümreye egemenliğin verilmesini kesinlikle kabul etmiyoruz. Parti Meclisimizin yüzde 41,6’sı yenilendi. Hep beraber 60 kişiyi oluşturdu. Yaş ortalamamız 48.

Sosyal medyadan ve televizyondan bizi izleyenlere seslenmek isterim. Biz kapsayıcı bir siyaseti yaşama geçirmek istiyoruz. Biz CHP’nin Parti Meclisi üyeleri olarak Türkiye’nin 18 yıldır çözülemeyen sorunlarının çözümüne talibiz.

Kılıçdaroğlu’nun Anıtkabir ziyareti, korona virüsü tedbirleri kapsamında sınırlı sayıda katılımcıyla yapıldı

Biz, yeni Parti Meclisi olarak bu sorunların çözümüne talip olduğumuzu herkese anlatmalıyız. Biz siyasete hangi katkıda bulunabiliriz diye sorarız. İktidar partisi siyaseti zenginleşme aracı olarak görüyor. Biz mal varlıklarımızı açıklıyoruz, onlar korkudan açıklayamıyor. Siyaseti temiz ve ahlaklı zeminde yürütmek zorundayız.

"SİYASET, ÇATIŞMA ALANI DEĞİL, UZLAŞMA ALANIDIR"

Siyaset, geleceği ön görme sanatıdır. Geleceği ön görürsünüz. Biz çağdaş dünyadan kopuyor muyuz yoksa orayı aşacak hedef mi koyduk? Siyaset bir özveri alanıdır. Siyaset kolay bir şey değildir.

Siyaset yapan arkadaşlarımızın doğru dürüst aile hayatları bile yoktur. Bazen eve sadece uyumaya gideriz. Siyasete giriyorsanız 24 saat telefonunuz açık olacak, vatandaşın derdini dinleyeceksiniz.

Eğer size ulaşıp derdini anlatıyorsa o vatandaş mutlu vatandaştır. Siyaset adanmışlıktır. Herkesin huzur içinde yaşadığı bir Türkiye düşünün. Bizim hedefimiz. Siyaset, bir çatışma alanı değil uzlaşma alanıdır. Eğer siyaseti bir uzlaşma alanına sokarsanız bundan yararlı çıkan ülke olur.

Siyaset aynı zamanda yetkin kadrolarla çalışma alanıdır. İster muhalefet, ister iktidar, siyasete gidiyorsanız yetkin kadrolarla çalışmak zorundasınız. 21. Yüzyılda hiç kimse her şeyi biliyorum diyemez. 21. Yüzyılda gelişmişliğin tanımı yetkin kadrolardan geçer.

Yeni uzmanlık alanlarının ortaya çıktığını görüyoruz. Yetkin insanlarla çalışmak siyasetçinin toplum üzerinde güven oluşturmasını saplar. Siyaset dünyayı okumaktır. Afrika’da, Japonya’da, Orta Doğu’da neler oluyor?

"YENİ BİR MUHALEFET ÇİZGİSİ BELİRLİYORUZ"

Avrupa Birliği ile ilişkilerimiz nasıldır? Siyasetçinin bunları iyi okuması gerekir. Sorunu biliyoruz, bilmiyorsak öğreniyoruz. Herkese eşit davranmak bizim temel felsefemiz.

Kavgadan uzak yeni bir muhalefet çizgisi belirliyoruz. Çözümsüz bir sorunu asla dile getirmiyoruz. Çözümümüz eleştirilebilir ama sorunu ve çözümü dile getirmişiz. Bu en çok iktidar partisine yarar. Çünkü iktidar farklı bir partinin çözümlerini de öğrenecek. Sadece iktidar değil, geniş bir kitle de eksiğimizi tamamlayabilirler.

Biz önerilerimizi sunuyoruz ve sunmaya devam edeceğiz. Biz bu vatan ve bayrağın altında yaşıyorsak kimseyi ötekileştirmeye hakkımız yoktur. Bu talebi gittiğiniz her yerde dile getireceksiniz. Biz iktidarı defalarca uyardık. Kimse aç ve açıkta kalmasın. 18 yıldır bir kişi Türkiye’nin her noktasına egemen. Eğer 18 yıldır siz ülkeyi yönetiyor ve hala bir çocuk yatağa aç giriyorsa burada bir sorun var demektir.

"BUNU NOT EDİN, HER YERDE SÖYLEYECEKSİNİZ"

Devleti yönetenler bir çocuk yatağa aç giriyorsa uyumazlar hemen ona ulaşırlar. 18 yıldır memleketi yöneteceksiniz, 10 milyonun üzerinde işsizimiz var. İşsizlik bütün kötülüklerin anasıdır. Bunu not edin, gittiğiniz her yerde söyleyeceksiniz.

"GELECEK GÜVENCESİ OLMAYAN BİR KİŞİ BIRAKMAYACAĞIZ"

Bu çokları önce uyuşturucuya alıştırıyorlar sonra torbacı yapıp sokaklara salıyorlar. Bunda kimin vebali var? Her çocuk bizim çocuğumuzdur. Bir çocuk yata aç giriyorsa bunun sorumlusu lale devrini yaşayanlardır.

Herkesin bir gelecek güvencesi olmalı. Türkiye’de yaşayıp gelecek güvencesi olamayan bir kişi bırakmayacağız.

Akşam notlarıma baktım. Adana’da bir baba intihar etmek istiyor, polisler vazgeçiriyor. Polise şu soruyu soruyorlar. Diyelim ki senin çocuğun var. Manavdan geçerken çocuklar bir meyve görür de canı çeker diye montunu çocuklarının önüne çekiyor musun? Ben her gün bunu yaşıyorum işte.

Adalet mülkün temelidir. Ekosistemin de bir adaleti var. Devleti niye adaletle yönetmiyorsunuz? 18 yıldır adaleti bu hale kim getirdi? Oy veren vatandaşların oturup düşünmesi lazım. Atamaları yapan ben değilim onlar. Beğenmediği kararı veren hakimi süren onlar. Partinin il başkanlığından avukatı alıp hakim yapan onlar.

"83 MİLYON LONDRA'DAKİ BİR AVUÇ TEFECİYE ÇALIŞIYOR"

Daha acı olan şu: Adaleti isteyenler de hapiste. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir tablo yok. Biz yaşıyoruz böyle bir tabloyu. Dedik ki israf yapmayın haramdır. Bol para harcayan kişiye vatandaş enayi gözüyle bakar. Bu kadar parayı harcıyorsanız orada sizin alın teriniz yoktur.

Biz onlara söyledik bunları yapmayın diye. Yüzlerce örnek verdik ama yapmaya devam ettiler. Her taraftan borç alırsanız gırtlağınıza yapışırlar dedik.

83 milyon Londra’daki bir avuç tefeciye çalışıyor. Borç alan emir alır. Osmanlı’nın çöküşünde böyleydi. 18 yılda sadece yurt dışında tefecilere ödediğimiz para 178 milyar dolar. 178 milyar dolarla ikinci bir Türkiye inşa edersiniz. Bu para sadece faiz, ana para değil. Bir günde 48 milyon 703 bin dolar faiz ödüyorlar. Memleketi bu duruma kim getirdi?

"DIŞ POLİTİKA İFLAS ETTİ"

Siyaseti kirlilikten arındıralım dedik. Gelin bir siyasi ahlak kanunu çıkaralım, kabul etmediler. Geçen bir arkadaşım bir anket getirdi. Vatandaşların TBMM’tye güveni yüzde 1,2. Çok acı bir tablo. Bu meclis Cumhuriyeti kuran meclisti. Bunun sorumlusu kim?

Eğer rüşvet alan adamı milletvekili yaparsan, bakan yaparsan, yolsuzluklar alır başını giderse bu meclis bu konuma gelir. Devlet, liyakatle yönetilir. İşi ehline vereceksin. Konunun uzmanı bir sürü insan var. Neden bunları devletin kadrolarında yetiştirmiyorsun? 

Dış politikada iflas ettik çünkü Dışişleri işlemiyor. Büyükelçi olmak üniversitede akademisyen olmak kolay mı? Bir Kızılay yöneticisi güreşçiden banka yöneticisi olmaz diyor, Kendisi Ak Parti üyesi. Hemen AK Parti'den atıyorlar.

Bir pandemi süreci yaşadık, yine eleştiri getirmedik, çözüm önerilerini söyledik. Nelerin yapılması gerektiğini tek tek söyledik. Büyük bir kısmını yapmadılar. İşyerini kapananlara dediler ki siz evinize gidin biz kısa çalışma ödeneği vereceğiz. 1168 lira vereceğiz dediler. Asgari ücretliye 1168 lira vereceğiz dediler.

Ben 83 milyona seslenmek istiyorum. Günde 39 lirayla kim, hangi aile geçinir? Verdiği para kendi işsizlik sigortası. Vicdanı olan ülke yöneticilerine çağrıda bulunuyorum. 1168 lirayı barı asgari ücrete çıkarın.

"DOLARLA İHALEDEN VAZGEÇİN"

Bu, kendi aylığından kesilip işsizlik sigortasına yatan para. Bunlara asgari ücret dahi vermiyorlar ama kendi yandaşları 3-4 yerden maaş alıyor. Ahlakı olan bunu kabul eder mi?

10 milyon işsizin olacak. Beyler bir eli yağda bir eli balda. Altında lüks arabalar şatafatlı yurt dışı seyahatler. Bunlar ahlakı nerede kaybettiler. Bütün bunlar olurken hep yapmayın dedik. Siyaset öç alınacak kin duyulacak bir alan değildir. Yanlış yapıyorsa söyleyeceksin. Ama batsınlar demedik. Çünkü batan devlet.

İktidara yol gösterdik bunlar bildikerlini okudular. Ekonomik krizin başlangıcı, 13 Ağustos 2018. MYK üyeleri ve ekonomi kurmaylarıyla birlikte oturup tartıştık. Ve 13 madde halinde krizden nasıl aşılacağını açıkladık.

"KRİZ SARAY'DA YAŞAYANLARDA YOK"

Maddelerin birincisi sorun var, sorunları yaşayanlar var. Bir çağır bu insanları sor, biz buradan nasıl çıkabiliriz diye. İkincisi dolarla ihaleden vazgeç. Ya biz niye dolarla ihale yapıyoruz? Bir de çözümsüzlük durumunda adres olarak Londra’daki mahkemeyi gösteriyorlar. Biz bunları söyledik ama yapmadılar, kendi bildiklerini okudular. Sonuçta bu noktaya geldik.

Kriz derinleşti, işsiz sayımız 10 milyonu aştı. Kriz sarayda yok, lale devrini yaşayanlarda yok. Onların mutfağında adını bilmediğimiz yemekler var. Sarayda yaşayanların cepleri dolar dolu. Bu parayı 83 milyonun alın terini sömürerek yaptılar.

Pandemi ile birlikte ekonomik kriz daha da derinleşti. Son 2 gündür gördük ki durumu kontrol edemiyorlar. Üreten bir ülke olacaksınız ki paranız değerli olsun. Üretmezseniz dolar ve euroya muhtaç olacaksınız. Müteahhit Türk, ihaleyi yapan Türk, ihaleyi niye dolar üzerinden yapıyorsunuz? 

"İKİ KATMANLI TOPLUM HALİNE GELDİK: LALE DEVRİNİ YAŞAYANLAR, EKMEK KAVGASINDA OLANLAR"

2019’da buhrandan çıkış toplantısı düzenledik. Kimseyi eleştirmedim, çözüm önerilerini sıraladım. Dedim ki bu önerilerle ilgili yasa değişikliği gerekiyorsa her türlü katkıyı vermeye hazırız dedim, kabul etmediler.

18 yılın sonunda iki katmanlı bir topluma geldik. Biri lale devrini yaşayanlar, diğeri ekmek kavgasında olanlar. Lale devrini yaşayanlar alın terini sömürerek yaşıyorlar. Öbürleri alın teriyle mücadele ediyor. Sosyal sigorta primi yatmıyor. Eşi ya da çocuğu hastalandığında doktor da bakmayacak onlara çünkü primi yatmıyor. Bir grup ay başını nasıl getireceğim diye düşünüyor.

Tinanic gemisini anlatmak istiyorum. İlk seyahatinde buz dağına çarpıp batmıştı. Filmde görmüşsünüzdür. Orada da iki katmanlı toplum var. Bir kısmını durumu çok iyi, lüks kamaralar var. Hiçbir dertleri yok. Bir de ikinci sınıflar vardı. Onların lüks kamaraları yoktu ama umutları vardı.

Ama bizde umudu tükettiler. Bu gemi battığında filikaya ilk binenler kimlerdi? İkinci sınıflar mı, hayır. O lüks kamarada olanlar gidecek dediler. Son 7 ayda 79 milyar lira para basıldı. Nereye verdi bu parayı? Beşli çeteye verdi. Vatandaşa sana bin lira veriyorum kes sesini dediler. Parayı alanlar koşa koşa dolar aldı. Çiftçi, esnaf, işsiz perişan.

"ERDOĞAN'A BİR ÇAĞRIM VAR: DAMADIN GÖREVİNE SON VER"

Biz sıradan bir parti değiliz. Gelir, geçer bir parti değiliz. Temelinde Kuva-yi Milliye olan bir gelenekten geliyoruz. Bu ağır buhranı aşmak zorundayız. Türkiye yönetilmiyor, savruluyor. Türkiye’yi kim yönetiyor? Hep beraber freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı ilerliyoruz. Ama salondakiler uçakta.

Sayın Erdoğan’a bir çağrım var. Hala bu milleti seviyorsan ilk yapacağın iş o sosyete damadın görevine son vermektir. Onu savunma. Bu sosyete damadın ekonomiden, fakir fukaradan anladığın yok. Al kardeşim bunu görevden. Bu işi bilen dünya kadar insan var.

"BİZİ BÖLMEK, PARÇALAMAK İSTEYECEKLER"

Bu sömürü düzenini kuran damattan kurtulabilirse ikinci üçüncü adımları da atabilir ama atamaz. Çünkü başka kimseye güvenemez.

Kaygıyla kuşkuyla ülke yönetemezsiniz. 37 kurultayımızda kabul ettiğimiz ikinci yüzyıla çağrı beyannamesinin bu anlamda ayrı önemi var. Bu çağrı beyannamesi ülkeyi yeniden inşa beyannamesidir. Bunu her arkadaşımız küçük cebe girecek şekilde yapacaksınız. Size gerekirse 50’şer 100’er tane yapalım, gittiğiniz yerde dağıtın.

Ben dostlarımızla yapacağız dediğimde onlar kavağa çıkıyorlar. Güçlü bir demokratik parlamenter sistemle biz bunu yapacağız. Malı götüren değil hesap soran siyaset anlayışıyla. Cumhuriyetin 100. yılında cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracağız. Bu hepimizin sözüdür.

Bizim önümüze engeller koyacaklar, bizi hapse atmaya kalkacaklar. Atmazsanız namertisiniz. Bizi linç etmeye kalkacaklar. Etmezseniz namertsiniz. Besleme köşe yazarlarıyla bize iftiralar atacaklar, bizi bölmeye çalışacaklar. Biz çiftçiyi, köylüyüz, esnafız, sağlık çalışanlarıyız, biz halkız. Biz halktan yanayız. Biz tepeden tırnağa Kuvay-ı Milliyeciyiz. Biz siyaseti halk için yaparız. Biz ahlaklı bir siyasi partiyiz.

Bireysel hesaplar bu anlayışın dışında olmak zorundadır. Her birimizin tek tek çalışması lazım. Halka umut vereceğiz. 18 yılda memleketi bu hale getirdiler, 5 yılda bu memleketi bölgenin yıldızı yapacağız. Çünkü biz siyaseti herkes için yapıyoruz.