CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Burdur'da muhtarlar buluşmasında konuştu.
İşte Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları:
Ülkeyi saygın kılmak varken neden bu kavgalar oluyor. Her birimizin sorumluluğu var.
Öyle bir strateji geliştirelim ki farklı siyasi görüşlerde olanlar dahi bu doğrudur diyebilsinler.
4 ayaklı bir stratejiyi hayata geçirmek zorundayız.
Nedir bu halkalar:
CAN VE MAL GÜVENLİĞİ.. HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ.. YARGI BAĞIMSIZLIĞI
1. Halkamız: Bu ülkede herkesin can ve mal güvenliği olmalıdır. Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı demektir. Sorunla karşılaşan kişinin sorununun dile getirmesine ortam hazırlamak, medya özgürlüğü demektir. Tarafsız, bağımsız bir yargıya başvurarak hakkımı alabilmeliyim. İşsiz birisi, sanayici de haksızlığa uğrayabilir. Buna demokrasi diyoruz. Vazgeçilemeyen alan demokrasi.
Demokrasiden, yargı bağımsızlığından, herkesin kimliğine saygı duymaktan yanayız. Tamamına demokrasi diyoruz. Olmazsa olmazımız. Otoriter rejim değil halkına saygı duyan bir rejim.
DEVLET MİLLETİNE HESAP VERMEK ŞEFFAF OLMAK ZORUNDADIR
Köprüler yapılıyor. Kaça yapılıyor? Kimse bilmiyor. Demokrasilerde devletin hesap vermesi lazım: Senden vergiyi aldım ama şunları yaptım. İhaleyi açtım, en düşük bedeli verene verdim demesi lazım.
Otoriter rejimlerde millete hesap verilmez millete hesap verilir.
128 MİLYAR DOLAR NERDE?
128 milyar dolar nereye gitti? 83 milyonun parası nereye gitti? Bu soruyu sormak suç konusu haline geldi. Demokrasi bu kadar önemli bir şey.
Ülkenin aydınlığa çıkmasının birinci yolu demokrasi.
2. önemli halka: üreten Türkiye: Ekonomi, maliye, para politikası üretim üzerine endekslenmelidir. Üretime teşvik edeceksin. Alın teri dökeni koruyacaksın.
Katma değer üretmezseniz katma değer üreten ülkelerin pazarı haline gelirsiniz. Nasıl üreteceğiz biz bu ürünleri? Üniversiteler bilgi üretecek ki sanayici o bilgiyi elle tutulur metaya dönüştürsün. Üniversitesi bilgi üretmeyen bir ülkenin büyüleşme, demokratikleşme şansı yoktur. Üniversite demek aklın özgürce kullanılması demektir.
Allah'ın bize verdiği en değerli organ beyindir. Kur'an-ı Kerim'de de diyor: Aklınızı kullanmıyor musunuz?
Aklımızı nerede kullanacağız? Edebiyatta, sanatta, her alanda Türkiye'nin üretmesi lazım.
10 milyonu aşkın işsizimiz var. Türkiye üretimden kopartıldığı için. Türkiye'yi üretimden, tarımdan koparmak kimin stratejisidir?
Vatanseverlik nedir? O ülkede herkesin karnı doyuyorsa bunu sağlayan iktidar vatanseverdir.
Üretirseniz istihdam yaratırsınız. Saygınlığınız artar. Afrika'ya, Filistin'e gönderirsiniz. Dışarıya daha ne kadar el açacağız?
3 stratejiye ihtiyacımız var: Güçlü bir sosyal devlet kurmak zorundayız. Sosyal devlet fakirin fukaranın yanında olan devlettir. İşsizliğin, yoksulluğun olduğu yerde huzur olmaz.
Fakire fukaraya paket gönderip fotoğraf çektireceğiz. Hani sağ elin verdiğini sol el görmeyecekti?
Teknolojiyi bilimi takip etmek zorundasınız. Osmanlı'nın batışı sanayi devrimini kaçırmaktan olmuştur. Teknolojiyi takip etmek zorundayız.
Sürdürülebilirlik. 4. ayak da bu. İşi ehline vermek zorundayız. Devlet Planlaama Teşkilatı vardı. Yok oldu. Elin oğlu, 50, 100 yılı planlıyor. Biz yarın sabah ne olacağını bilmiyoruz.
Şundan emin olmanızı isterim: Devlette 27.5 yıl çalıştım. En az süre SSK'da çalıştım, 4-5 yıl çalıştım. Maliye Bakanlığı'nda çalıştım.
Kaynağı nereye tahsis edeceksin? Konu yanlış siyasi tercihlerdir. Kanal İstanbul'u yapalım parayı oraya harcayalım diyorlar. Bucak Ovası'nı sula. Yer altı suları yerinde kalacak, Burdur Gölü' yükselecek. Haran Ovası'nı sula. Dışarıdan alacağına çiftçi üretsin. Kim kazanacak çiftçi kazanacak. Siyasi tercihi kimden yana kullanacaksın?
Londra'daki bir avuç tefeciye 183 milyar dolar faiz ödüyorsunuz. Bizim çiftçiye versen dünyayı besler.
Birileri rahatsız olacak ama: Devleti namuslu insanların yönetmesi lazım. Devleti soyulacak bir insan gibi görmemeleri lazım. Kaybeden biz oluyoruz, 83 milyon.
O yüzden Millet İttifakı olarak güçlendirilmiş bir sistemden yanayız. Devletin bir insanın eline teslim edilmemesi lazım.
Bu devlet fazilet, erdem, bilgi üzerine kurulmuştur. Talan üzerine inşaa edilen bir devlet yaşayamaz.
Cumhurbaşkanının tarafsız olması lazım. Her gün konuşmaması lazım. Ayın belli günlerinde konuşur herkes de ne söyleyecek diye dinler. Cumhurbaşkanının tarafsız olması lazım. Hakemdir. Şimdi bunu yapacak cumhurbaşkanı yok Türkiye'de. Erdemli, namuslu kişi olması lazım. Egemen güçler tarafından mal varlığı ile tehdit edilmemesi lazım. Boğazından haram lokma geçmemesi lazım.
Parlamentonun ne yetkisi var? Genel başkana geliyor liste adaylar bunlar. Siz milletvekilini seçmiyorsunuz. Mühür basıyorsunuz. Milletvekilini halkın seçmesi lazım.
Bunları söylerken yeni bir Türkiye'nin inşaasından, herkesin imrendiği bir Türkiye'den söz ediyorum. Türkiye milli kurtuluş savaşında nasıl mazlum milletlere örnek olduysa şimdi de bütün az gelişmiş ülkelere örnek olması lazım.
"GETİR SANDIĞI... VATANDAŞ SENİ SEÇİYORSA BAŞIMIN ÜSTÜNDE YERİ VAR."
Türkiye'nin beklemeye tahammülü yok. Çağrımı bir daha yapıyorum. Türkiye'yi bu kadar yükün altına sokmaya gerek yok. Getir sandığı, vatandaş seni seçiyorsa başımın üstünde yeri var.
Karnım tok, sizin verdiğiniz vergilerle maaşımı alıyorum. Sanayici Romanya'ya kaydı. Birisi mal varlığıma el koyarsa ne yaparım diyor.
Halktan korkulmaz. Hepimizin milli iradeye saygı duyması lazım. Hesaplaşma, devri sabık yaratma derdinde de değiliz. Biz bu ülkenin şeffaf yönetilmesini istiyoruz.
Korkusuz Gazetesi yazarı Can Ataklı'dan dikkat çeken sözler: Erdoğan'dan ilk kez bu kadar korktum