CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yeni yasama dönemini yeni ekonomi paketi ve yeni rejimin sorunlarını Yeniçağ'dan Orhan Uğuroğlu'na değerlendirdi.
Kılıçdaroğlu, AKP ve MHP koalisyonunun 2 yıl 2 aylık karnesini, "Tek adam rejimi bir felaket tablosu getirmiştir. AK Parti-MHP ittifakı her alanda tam bir felaket tablosu ortaya çıkardı. 10 üzerinden sıfır puan bile yüksek. Çünkü her şey negatife gidiyor" diye değerlendirdi.
Kılıçdaroğlu'nun, Orhan Uğuroğlu'na verdiği yanıtlar şöyle:
TBMM'nin yeni yasama döneminde Meclis vatandaşın beklentilerini karşılayabilecek mi?
"Tek adam rejiminde ne yazık ki, TBMM'deki AK Parti-MHP çoğunluğu, gözünü ve kulağını Saray'a çevirmiş durumda. Meclis, milletin değil sarayın önceliklerine göre gündemini oluşturuyor.
Ucube başkanlık sisteminde TBMM etkinleşecek ve kanun tekliflerini milletvekilleri hazırlayacaktı. 27'inci dönemde TBMM'de kabul edilen kanun tekliflerinin hemen hemen hepsi TBMM dışında hazırlandı ve milletvekilleri de sadece bunları imzaladı.
Böyle olunca da milletin dertleri TBMM'ye yansımadı. Esnafın, çiftçinin, emeklinin, emeklilikte yaşa takılanların, 3600 ek gösterge bekleyen öğretmen, polis, sağlık personeli ve din görevlilerinin beklentileri gerçekleşmedi.
Yeni yasama yılında 5 müteahhit yerine 83 milyon için çalışmaya devam edeceğiz."
Yeni yasama döneminde Cumhurbaşkanlığı hükümetinin ele alması gereken öncelikli sorunları sıralar mısınız?
"Ekonomide bir buhran var. Ekonomik krizin boyutlarını fazlasıyla aşan bir ekonomik buhranın içinde Türkiye…
Sosyete damadın açıkladığı Yeni Ekonomik Program'da da bu buhranın nasıl aşılacağına ilişkin elle tutulur hiçbir adım yok. Ekonominin temel unsuru güvendir. Sürekli "V" diyerek bu güveni oluşturamazsınız. Adalet yoksa demokrasi yoksa orada güven olur mu?
İkinci konu sağlık ve sağlık çalışanları olmalıdır. Salgın sürecinin de iyi yönetilmediği, gerçek rakamların perdelenmeye çalışıldığı bir tablo var karşımızda. Doktorlarımız aslında çok önceden uyardı. Hasta sayıları çok arttı, "ölüyoruz" dediler.
Önlem alması gerekenler doktorları suçladı. 'Gerçekleri nasıl açıklarsınız' diye Türk Tabipleri Birliği'nin kapatılmasını savundular. Salgınla mücadele aklı ve bilimi önceleyen bir mücadele programı oluşturulmasına ihtiyaç var. Canlarını ortaya koyarak çalışan tüm sağlık çalışanlarının haklarının eksiksiz ve ayırımsız olarak verilmesi gerekiyor.
Üçüncü başlık olarak eğitim temel önceliklerden biri olması gerekiyor. Eğitimde bakan değiştikçe sistem değişiyor ve Türkiye geleceğini kaybediyor. Bugün milyonlarca çocuğumuz okula gidemiyor, uzaktan eğitime de erişemiyor.
Londra bankerleri ve 5 müteahhit yerine çocuklarımıza öncelik verelim. 'Belediyelerimizle birlikte çocuklarımız için hazırız' dedik ancak bir yanıt alamadık."
Yeni Ekonomik Program vatandaşa nimet mi külfet mi getirecek?
YEP nimet değil külfet getirecek. Bugün açıklanan elektrik zammı da bunun kanıtı.
Yeni Yasama döneminde beklentileriniz neler?
"Eğitimle ilgili çağrımızı yaptık, Derslik yapımından, öğretmen alımına, ücretsiz internet erişiminden, Türkçe, matematik, fen bilimleri gibi derslerin okullarda verilmesine kadar bir dizi önerimizi yaptık.
Büyükşehir belediyelerimizin meslek kursları olan İSMEK ve BELMEK'in olanaklarını çocuklarımıza tahsis ettik. Eğitimi gerçekten milli bir konu olarak görmeli, ortak akılla bir sistemi oluşturmalıyız.
Kovid salgınında en ön saflarda yer alan ve şehitler vererek çalışan TÜM sağlık çalışanlarımızın kapsayan ek ödemelerin yanında, Kovid salgınının meslek hastalığı sayılması gerekiyor. TBMM'nin en öncelikli işi bu olmalıdır.
Ekonomide buhran yaşanıyor. Erdoğan'ın sürekli söylediği 2023 hedeflerinin çökmesi de bu buhranın açık kanıtıdır.
2023 yılı için 10'uncu 5 Yıllık Kalkınma Planı'nda Milli Gelir Hedefi 2 trilyon dolar, kişi başı milli gelir 25 bin dolardı.
Sosyete damadın açıkladığı Yeni Ekonomik Program'da ise 2023 için Milli Gelir hedefi 875 milyar dolar, kişi başı milli gelir hedefi ise 10 bin dolar olarak öngörülmüştür.
2 trilyon dolardan 875 milyar dolar hedefine gerilen bir Türkiye tablosu. İşte bu çöküşün, buhranın tablosudur.
Bu tablo bir zamanlar Galata Bankerleri'ne bugün ise Londra Bankerleri'ne ve 5'li müteahhit çetesine tesliminin tablosudur.
Tarımda yapılması gereken öncelikli şey, Tarım Kanunu'ndaki hükmün uygulanması, milli gelirin yüzde 1'i kadar üreticiye destek verilmesidir.
AK Parti iktidarları yıllardır, Tarım Kanunu'nu açıkça ihlal ediyor ve üreticiye kanuni desteğini vermiyor.
Üretici bankalara borçlandırılıyor. Bugün çiftçilerin bankalara borcu 123 milyar TL'ye çıkmıştır.
Çiftçilerin devletten alacağı ise 176 milyar TL'dir.
Devlet çiftçiye borcunu öderse, Türkiye'de üretim yeniden hız kazanır, saman ithalatı, Yunanistan'dan pirinç ithalatına, pamuk ithalatına, hayvan ithalatına gerek kalmaz.
Sanayinin en büyük sıkıntısı maliyetlerdir. Bugün yine elektriğe zam yapıldı. Bir yılda elektriğe, doğalgaza yüzde 40 zam yapılan bir ortamda sanayi üretimi artar mı?
Zincir marketler ve AVM'ler nedeniyle zor durumda olan esnafımız, salgın süreci ile birlikte iyice dara düştü.
40 yıl prim ödeyen esnafa, devlet 40 gün bakamadı. Esnafa 'kredi al, borç al' deniyor. Esnaf kredi alıyor ama ödeme zamanı gelince ödeyemiyor. Bugün Türkiye'nin her köşesinde kepenkler kapanıyor.
Türkiye'de basın özgürlüğü olsa, bu kadar gazeteci cezaevinde olur mu?"
Dış Politikada yaşananları, Doğu Akdeniz krizini nasıl değerlendiriyorsunuz?
"Türk Dış Politikasında hem Dışişleri Bakanlığı hem de TBMM devre dışı bırakıldı ve Türkiye yalnızlaştı.
Türkiye, en haklı olduğu konularda bile yalnız kalıyor. Türkiye güçlü bir birikime sahip bir ülkedir. Türkiye'nin Doğu Akdeniz ve Ege'deki haklarının korunması için her türlü katkıyı vermeye hazırız. TBMM mutlaka bu süreçle ilgili bilgilendirilmelidir. TBMM sürecin paydaşı olduğunda, Erdoğan da dışarıya karşı daha güçlü hale gelecektir."
Millet İttifakı'nın önderi olarak siyasi paydaşlarınıza ne mesaj vermek istersiniz?
Hep birlikte, Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandıracağız. Milletimize bunun sözünü veriyoruz.
Yılmaz Özdil'den çok konuşulacak sözler! Dün itibarıyla yepyeni bir “vatan haini” katıldı aramıza
Soma’da eşini kaybetmişti... Yürekleri dağlayan konuşma!