Deprem değil cehalet
20 yıl önce Taliban, Afganistan''da ilk iktidara gelip okulları kapatmaya, kadınları eve hapsetmeye, radyoyu, müziği yasaklamaya, sokakta tek başına dolaşan kadınları dövmeye başladığı zamanlardı.
Dönemin Türkiye''deki Pakistan Büyükelçisi''ne, "Bir ülke nasıl bir gecede bu hale gelir?" diye sorunca, şöyle demişti:
"Eğer bir ülkeyi yöneten bilinçli, ehil kadrolarının tümünü bir gecede yok edip, onların yerine, kırsaldan yeni gelmiş, hiç eğitim almamış ve eğitime inanmayan, sadece taassuba inanan insanlara verirsen böyle olur."
Bunu söyleyen Pakistanlı Büyükelçi, Batı ülkelerinde eğitim almış, birkaç dil bilen yetkin bir insandı, ne kadar haklı olduğunu, her geçen gün daha iyi anlıyoruz.
Ülkemizde de maalesef, son yıllarda tüm önemli kadroları yetkin olmayan insanlar dolduruldu.
Layik olanları dışlamak için, halterciden banka yönetim kurulu üyesi, ilahiyatçıdan tıp fakültesi dekanı, rüşvetçiden diplomat, şark kurnazı tüccardan bakan, cambazdan parlamenter çıkarıldı.
Her yıl 3 milyon gencin girmek için can attığı üniversitelerin halini Prof. Celal Şengör, birkaç kelimeyle özetliyor:
"Türkiye''de üniversite yoktur."
Ee o zaman bu milyonlarca genç, neden yıllarca okutuluyor; cevabı basit: Boş gezeceklerine kantin gibi üniversitelerde zaman geçirsinler.
Bir tıp profesörü anlattı:
"Akademik kadrolar feci durumda. Hiçbir altyapı olmadan, profesörlük, doçentlik gibi unvanlar havada uçuşuyor, önüne gelene veriliyor."
Tabii tüm bunlara bir de, işleri yolunda olan patronların cinlikleri ekleniyor.
Bunu da en net, televizyonlarda röportaj yapan muhabirlerin, en ufak eleştiri karşısında, sırtlarını dönerek gittiklerinde anlıyoruz.
Sanıyor musunuz ki, bu muhabirler, kendi istedikleri için böyle yapıyorlar; yapmalarının tek nedeni var, emir almışlar.
Onları deprem bölgesine gönderen ''özel seçilmiş'' yöneticileri, "Sakın ha eleştirecek bir şeyi canlı yayında dile getirme" diye emirle göndermişler. Muhabir de ne yapsın, dönüşte işini kaybetmektense, eleştirene, ''kral çıplak'' diyene poposunu dönüp gidiyor.
Eğer müteahhit çürük yaptığı binadan para kazanırsa, eğer medya patronu, muhabiri talimatlarla işe gönderip, sansürleyerek parasını kazanmaya devam ederse, eğer üniversite rektörü, kendisine gelen listelere akademik kadroları dağıtarak görevinde kalırsa, eğer bakan ticari işleri büyürken makamını, forsunu korumaya devam ederse ve eğer yargı sistemini yönetenler, suçluyu değil masumu cezalandırdıkları halde terfi alırlarsa, başka ne sonuç bekliyorsunuz?
Ülkeleri yıkan deprem değil cehalettir.
Cehalet prim gördükçe, yetenek yerine sadakat arandıkça, gerçeği söyleyenler hain, yalakalar kahraman sayıldıkça Afganistan kaderi kaçınılmaz olur.
Yine Celal Şengör''ün başka bir sözünü hatırlatalım:
"Türkiye''de bikini giyilmesi, Mercedes''e binilmesi burayı ileri ülke yapmıyor, Türkiye Afganistan''dır."