DHA- Konya Taşkent ilçesinde yaşayan Mustafa Y., Hadım ilçesinde oturan A.Y. (38) ile 2005'te görücü usulü evlenip, Selçuklu ilçesinde yaşamaya başladı. Evlenmeden önce, sağlık sorunu yaşayan Mustafa Y., doktorların, 'Sağlığın için bu ameliyat gerekli, yalnız ameliyat olursan çocuğun olmayabilir' dedikleri bir ameliyat geçirdi. Mustafa Y. ve A.Y. çiftinin 10 yıl çocukları olmadı. Selçuklu Belediyesi'nde temizlik görevlisi olan Mustafa Y., televizyonda gördüğü bir bitkisel ilaç tedavisine başladı. Bu sürede, eşi A.Y. hamile olduğunu söyledi. Çocuğu olacağı için çok sevinen Mustafa Y., eşinin rahat etmesi için krediyle otomobil de aldı. Hamilelik sürecinin ardından özel hastanede doğum yapan A.Y., Temmuz 2015'te bir kız çocuğu dünyaya getirdi.
DNA TESTİ TALEP ETTİ
Bir süre sonra tartışmalar yaşayan çift, boşanma aşamasına geldi. Eşi boşanma davası açarken, Mustafa Y., yaşadığı sağlık sorunu nedeniyle baba olamayacağını anlattığı avukatının yönlendirmesiyle kızı için DNA testi yapılmasını talep etti. Eylül 2019'da yapılan DNA testi ve adli tıp raporuyla çocuğun babası olmadığı belirlenen Mustafa Y., Ocak 2020'de karşı boşanma ve soy bağının iptali davası açtı. Süreç içinde karşılıklı açılan davaların birleştirilmesine karar verildi. Konya 3'üncü Aile Mahkemesi'nde görülen boşanma davasında tarafların boşanmasına karar verilirken, A.Y.'nin Mustafa Y.'ye 40 bin lira maddi ve manevi tazminat ödemesi kararlaştırıldı. A.Y., Konya Bölge Adliye Mahkemesi'nde (BAM) karara itiraz etti. BAM, A.Y.'nin maddi ve manevi tazminat ödemesi kararını kaldırıp, Mustafa Y.'nin boşanma kesinleşinceye kadar olan süre için A.Y.'ye aylık 400 TL tedbir nafakası, ayrıca kadın yararına 1 defaya mahsus toplam 12 bin lira yoksulluk nafakası ödemesini kararlaştırdı.
YARGITAY KARARI BOZDU
Mustafa Y. de Bölge Adliye Mahkemesi kararına Yargıtay'da itiraz etti. Yargıtay 2'nci Hukuk Dairesi, 14 Aralık 2022 tarihli kararında, Mustafa Y.'nin boşanma davasını Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 161'inci maddesinde belirtilen 'zina' sebebine dayandırarak açtığı belirtilerek, şu ifadeler kullanıldı:
"Zina nedeniyle boşanma davasının yasada öngörülen zina eyleminden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı anlaşılmaktadır. Erkeğin zina sebebine dayalı boşanma davası mahkemece, süresi içerisinde açılmadığından reddi gerekirken, kabul edilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Davanın hak düşürücü sürede açılmadığı için zina eyleminde kadına kusur yüklenemeyeceği, tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde erkek tarafından başkaca kusurlu davranışın ispatlanamadığı için davacı ve davalı kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, bu yönde hüküm kurulmamış olması bozmayı gerektirmiştir."
Yargıtay'ın bozma kararının ardından çiftin boşanma davasına ilişkin dosya yeniden görülmek üzere Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2'nci Hukuk Dairesi’ne gönderildi.
'ZOR DOĞUM OLDU, İLİŞKİ İSTEMİYORUM'
Mustafa Y., "Önceden çocuğum olmuyordu. Belediyeye girdim, temizlik görevlisi olarak çalışıyordum. Doktora gittim, kese ameliyatı oldum, 'Ameliyattan sonra çocuğun olmaz' dediler. Ama ben bunlara pek güvenemedim, bitkisel ilaç kullanmaya başladım. Bitkisel ilaç kullanırken eşim bir gün, 'Hamileyim' dedi. Çok sevindim, adaklık kurban kestim. Evlilikten 10 yıl sonra çocuğum olacağı için, çocuk filan düşer diye 9 ay eşimle ilişkide bulunmadım. Çocuk doğduktan sonra da eşim bana 'Zor doğum oldu, seninle ilişkiye girmek istemiyorum' diyerek bana sıkıntılar yapmaya başladı" dedi.
'DNA TESTİNDE BABASI OLMADIĞIM ORTAYA ÇIKTI'
Çocuğu çok sevdiğini anlatan Mustafa Y., "Daha sonra eşim, annesinin evine gitti ve ayrılık yaşadık, mahkemelik olduk. Hanımımla 'anlaşmalı boşanalım' deyince, avukatla bunu konuştuk. Bana 'Doktora bir daha git, çocuğun olup olmayacağını iyi bir öğren' dedi. Ben de hastaneye yeniden gittim, doktor bana 'Senin çocuğun olmaz' dedi. 'Ben de bitkisel ilaç tedavisi gördüm, çocuğum oldu' deyince bana bunun mümkün olmadığını söylediler. Çocuğun bana benzediğini söylediğimde, tıbben çocuk kimin yanında durursa ona benzermiş, bunu sonradan öğrendim. Daha sonra çocuğun DNA testinde babasının ben olmadığım ortaya çıktı" şeklinde konuştu.
Çocuğun kendisinden olmadığını öğrendiğinde travma yaşadığını aktaran Mustafa Y., "Beynime pıhtı attı. Pandemi döneminde 20 gün yoğun bakımda kaldım. Bu sürede akrabalarıma yaşama şansımın yüzde 20 olduğunu söylemiş doktorlar. Yoğun bakımdan çıktıktan sonra bir süre konuşamadım, hala sağ elimde güç kaybı var. Bu durum rahatsızlığın ardından bende kalıcı hale geldi. Bu olay nedeniyle maddi olarak yaklaşık 1 milyon lira zararım var. Bunu hala kabul edemiyorum, geceleri uyuyamıyorum. Çocuğun babasının kim olduğunu hiç bilmiyorum ama merak ediyorum. Bu kimse çıksın ortaya, bana yaptığı eziyetin cezasını çeksin. Benim sağlığımı geri getiremez ama cezasını çeksin" diye konuştu.
Mustafa Y.'nin avukatı Ertekin Kök, dava her ne kadar zina yönünden açılmış olsa da mahkeme heyetinin 'Evlilik birliğinin temelinden sarsılması'ndan karar vermesi gerektiğini belirterek, "Bu evlilikte kadın zina yapmıştır, eşine yalan söylemiştir ve bu yalanı devam ettirmiştir. Çocuk nedeniyle psikolojik şiddet uygulandığı dahi düşünülebilir. Bütün şartlar ortadayken, Mustafa Y. davada mağdur taraf olmasına rağmen sadece TMK'nin 161'inci Maddesi'ne göre zina değerlendirmesi yapılması talihsizliktir. Öyle bir durum ki bütün ailelere şüphe düşer. Çünkü erkek bir çalışandır ve işine gitmektedir. Eşine güvenmektedir. Eşinin zina yaptığını bilebilme ihtimali yoktur" dedi.