Dolar sahiplerinin dili tutuldu: Sadece 5 gününüz kaldı

Dolar sahiplerinin dili tutuldu: Sadece 5 gününüz kaldı

Dolar kurundaki artışlarının önüne geçebilmek için yürürlüğe koyulan KKM'den çıkışlar giderek hızlanırken, 2 haftada eriyen 150 milyar liranın nereye gittiği merak konusu oldu. Ekonomist Alaattin Aktaş, çıkışlar hakkında açıklamalarda bulunurken, 26 Ekim tarihine dikkat çekti.

Türkiye'de yürütülen para politikaları sonucunda TL'nin değeri günden güne değer kaybederken, kur şokunun etkisini kısıtlayamayan hükümet son çare olarak Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemini hayata geçirmişti.

Uygulamadaki paranın tamamen dolara endeksli olduğu sistem, kısa süreli olarak ekonomiye can suyu vermiş olsa da uzun vadede yapısal problemlere yol açtı. 28 Mayıs sonrası göreve gelen yeni ekonomi ekibi, ilk olarak KKM'den çıkışların yollarını ararken, atılan adımların ardından havuzdaki parada ciddi bir gerileme yaşanmaya başladı.

Özellikle Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın 25 Eylül tarihli TL dönüşümlü KKM'lere uygulanacak taban faiz zorunluluğunda değişikliğe gitmesi, birçok KKM müşterisinin Türk lirası mevduatına yönelmesine neden olurken, hesaplarda 7 haftadır kesintisiz süren erimenin nerelere gittiği merak konusu oldu.

Ekonomim.com'da yer alan köşesinde konuya dikkat çeken Alaattin Aktaş; bu çıkışın doğrudan döviz tevdiat hesaplarına gitmesi halinde Türkiye'de çok daha ciddi kur ataklarının görülmesi gerektiğinin altını çizerek, paranın önemli bir bölümünün TL mevduat hesaplarına yöneldiğini belirtti ve yatırımcılara şu uyarılarda bulundu.

"YALNIZCA EKİM AYINDA 147 MİLYAR LİRA AZALDI"

"Türk Lirası cinsinden açılan kur korumalı mevduatta asgari faiz koşulunun kaldırılması ve bankaların şu dönem için normalde yüzde 30 olan bu faizi aşağı çekip normal TL mevduata dönülmesi durumunda görece yüksek faiz uygulamaya başlaması KKM’den çıkışı hızlandırdı.

Kur korumalı mevduat, ekim ayının ilk haftasındaki 74 milyar liralık azalmadan sonra ikinci haftada da 73 milyar lira geriledi. Böylece ekim ayının ilk yarısındaki azalma 147 milyar lirayı buldu.

KKM, 13 Ekim itibarıyla 3 trilyon 156 milyar liraya inmiş oldu. Söz konusu hesaplar, 18 Ağustos’ta 3 trilyon 408 milyar lira ile zirveye çıkmıştı. O tarihten 13 Ekim’e kadar geçen yaklaşık iki aydaki azalma 252 milyar liraya ulaştı.

AĞIRLIKLA MEVDUATA GİDİYOR

TL cinsi KKM’de asgari faizin kaldırılmasından sonra bankalar bu hesaplara yüzde 20 dolayında faiz veriyor. Bu bir anlamda ortalama faiz.

Bazı bankalar ise hem faizi çok daha aşağı çekti, hem de o düşük faize rağmen KKM'de kalmak isteyen tasarruf sahibini başka bankalara gitmeye ikna etmeye başladı.

Bankalar TL cinsi KKM’yi azaltamadıkları takdirde bir anlamda cezai yaptırımla karşılaştıkları için mudileri ikna yolunda yoğun çaba harcıyor. En geçerli ikna yöntemi hiç kuşku yok ki KKM'den çıkılıp normal mevduata geçilmesi halinde verilen görece yüksek faiz.

KKM’de kalınması halinde en düşük vade üç ay, yıllık faiz yüzde 20 dolayında ama tabii ki kur bu orandan daha fazla artarsa kur getirisi alınabiliyor.

Ancak KKM’den vazgeçilip TL mevduata dönülürse, vade artık bir ay da olabiliyor. Türk halkı genellikle kısa vadeyi tercih ettiği için bu durum tasarruf sahibini iknada işe yarıyor. Ayrıca faiz de yüzde 40'tan başlıyor ve bankadan bankaya değişmekle birlikte tutara da bağlı olarak yüzde 50'lere kadar uzanıyor.

Kur artışı faizden düşük kaldığı takdirde KKM’ye yıllık yüzde 20 faizle üç ayda yüzde 5 faiz veriliyor.

Ancak KKM’den TL cinsi mevduata geçilmesi halinde yıllık yüzde 40’tan bir aya yüzde 3.3, üç aya ise yüzde 10 faiz almak mümkün oluyor. Üstelik bu neredeyse en düşük oran.

KKM’de kalıp (kur az arttığı takdirde) üç ayda yüzde 5 faiz mi, TL mevduata geçip üç ayda yüzde 10 faiz mi?

Üstelik ikinci seçenekte vade bir ay olabildiği için bir hareket kolaylığı, mevduattan çıkıp başka bir finansal araca geçme olanağı da var.

ÇIKIŞ BİRAZ YAVAŞLAYABİLİR

Gazze’deki çatışmalardan kaynaklanan son gelişmelerle birlikte dövizdeki artış geçen haftalara göre biraz daha belirgin.

Bu durum bazı tasarruf sahiplerinin tercihlerini değiştirmelerine yol açabilir.

TL cinsi KKM'de, hesaplarının vadesi dolduktan sonra düşük faize razı olarak kur artışını gözetenler, bekleyenler ve bu nedenle TL mevduata geçmekten kaçınanlar olabilir.

Bu yüzden de KKM’de içinde bulunduğumuz haftadan itibaren önceki iki haftada gözlenen boyutta bir çıkış yaşanmayabilir.

Gelişmenin bu yönde olup olmadığını görmek için bir hafta beklememiz gerekecek.

YABANCI NE GELMİŞ, NE GİTMİŞ!

Yurt dışında yerleşikler ya da dilimize yerleşmiş adıyla yabancılar geçen hafta Türkiye ile adeta hiç ilgilenmemiş.

Merkez Bankası verilerine göre yabancılar 6-13 Ekim haftasında 12.6 milyon dolarlık hisse senedi ve 1.1 milyon dolarlık devlet iç borçlanma senedi satmış.

Oysa yabancılar bir önceki hafta 237.8 milyon dolarlık hisse senedi ve 36.3 milyon dolarlık iç borçlanma senedi satmıştı.

Yabancıların elinde 13 Ekim itibarıyla 31.5 milyar dolarlık hisse senedi ve 1.1 milyar dolarlık devlet iç borçlanma senedi bulunuyor.

Bu veriler gösteriyor ki yabancılar iç borçlanma senetlerini tümüyle satıp çıksalar bile bu durum Türkiye için hiçbir etki doğurmaz. Çünkü ellerindeki senetlerin tümünü satsalar, hepi topu zaten 1.1 milyar dolarlık bir tutar söz konusu...

5 GÜN SONRA ALINACAK KARARIN DOLARA ETKİSİ SERT OLABİLİR

Aktaş'ın uyarılarının yanı sıra birçok uzman, bankaların politika faizleriyle paralel olarak mevduat faizlerini yukarı çektiğine dikkat çekerek, 26 Ekim'de yapılacak Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında belirlenecek faiz kararının dolar kuruna doğrudan etkisi olabileceğini belirtti.

Piyasaların, verilen parasal sıkılaşma mesajları nedeniyle 500 baz puanlık faiz artışına göre konumlanması, bu seviyenin daha altında bir artırım kararı gelmesi halinde bankaların mevduat faizlerine yapacağı yukarı yönlü güncellemelerin de önüne geçebilir.

Mevduat faizlerinin ilerleyen haftalarda artmaması ise, KKM'den çıkışları yavaşlatacağı gibi, hesaplardan çıkan paranın TL mevduatı yerine döviz tevdiat hesaplarına yönelmesine yol açabilir. Bu risk, çıkışların hızlanması ve söz konusu mevduatın yeniden dövize yönelmesi halinde Türkiye'de yeni bir dolar krizini tetikleme riski barındırmakta.

İlgili Haberler