İHA’da yer alan habere göre, Son zamanlarda yapılan araştırmalar istikametinde TÜİK verilerine göre ölüm nedenleri incelendiğinde ilk sırada dolaşım sistemi hastalıkları yer alıyor.
Bu istatistikler üzerine, birçok uzman sağlıklı yaşamın ve düzenli kontrollerin önemli olduğuna vurgu yapıyor. Özel Denizli Tekden Hastanesi de multidisipliner yaklaşımı ile hastalıkların önüne geçebilmek için tam teşekküllü hastane olarak kalp dahil birçok alanda hizmet veriyor. Ölüm nedenleri arasında kalp hastalıklarından korunmak için önemli önerilerde bulunan Özel Denizli Tekden Hastanesi Kardiyoloji doktorlarından Uzm. Dr. Mustafa Demir, “Dolaşım sistemi olarak adlandırdığımız kardiyovasküler hastalıklar iki gruba ayrılır.
Bunların birincisi kalp kökenli olanlar, ikincisi de kalp hastalıklarının dışındaki hastalıklardır. Kalp kökenli olan hastalıkların en çok bilinen türleri, kalp damarlarını besleyen koroner arter hastalıkları, kardiyomiyopatiler, kalp kapak hastalıkları, kalp ritim bozuklukları ve primer kalbin kendi hastalıklarıdır. Kalp hastalıklarının dışındakiler ise, damarların aterosklerozu, vaskülit dediğimiz damarların kendi hastalıkları, inme, hipertansiyon gibi hastalıklar da vasküler hastalıklar grubuna girmektedir. Dolaşım sistemi hastalıklarında hastalarımızın yaşadığı semptomları değerlendirdiğimizde en çok karşımıza çıkan nefes darlığıdır. Özellikle gece yatarken ya da yürüyüş yaparken, iş yaparken gelen nefes darlığı kalp ve damar hastalıkları yönünden en önemli keşiflerden biridir. Diğer bir semptom göğüs ağrısıdır. Hem istirahatte hem de eforla gelen göğüs ağrısı kardiyovasküler damar hastalıkları yönünden önemli keşifler arasında sayılmaktadır. Bunların dışında bir de ödemi sayabiliriz” dedi.
Uzm. Dr. Mustafa Demir, “Hem elde hem de ayaklarda bulunan şişlikler ve ödem keşifleri kardivasküler hastalık keşiflerdendir. El ve ayak parmaklarında üşüme, morarma, kızarıklık gibi belirtiler varsa damar sisteminin yeterli olmadığını ve o bölgenin yeterli beslenemediğini gösteren keşiflerdir. Dolaşım sistemi hastalıklarının tedavisinde 3 aşamalı bir tedavi protokolümüz bulunmaktadır. Hastanın semptom ve şikayetleri tanılarına göre değerlendirdiğimizde ilk yaptığımız ilaç tedavisi başlamaktır. Daha ciddi problemler gelişen ve ilaç tedavisinin cevap vermediği hastalarda genel olarak perkütan koroner ya da perkütan periferik girişim dediğimiz anjiyo yöntemi ile damarsal problemini açmaya çalışıyoruz. Aslında Kardiyologlar olarak vücudun neredeyse tamamına anjiyo ile görüntüleme ve müdahale etme şansımız var. Bu iki aşamada hasta verilen tedaviye cevap vermezse periferik ve kalp olarak By-pass girişimleri yapılmaktadır” şeklinde bilgi verdi.