"Domuz" polemiği sertleşiyor! Fatih Altaylı Hilal Kaplan'ı yerin dibine soktu...

"Domuz" polemiği sertleşiyor! Fatih Altaylı Hilal Kaplan'ı yerin dibine soktu...

Habertürk gazetesi yazarı Fatih Altaylı, kendisine sosyal medyadan hakaret eden kişiye verdiği cevap üzerine, içinde "domuz" ifadesi geçen yazıyla polemiğe dahil olan olan Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan'a çok sert cevap verdi.

Fatih Altaylı, " Hayret anlamış" başlıklı yazısında şunları ifade etti: Epey bir zamandır kendisini muhatap almam için çırpınan bir gariban var. Bir yazısında adını anmam, kendisini yazar yerine koymam için yırtınıyor. Derdi dili benimle. Ha babam beni yazıyor, ha babam benden söz ediyor. Adını bir kez kullanmam için ölecek neredeyse. Bir kez adından bahsetsem, tüm ezikliğini atacak sanki üzerinden. Ben ise bu kişinin ne yazdıklarını takip ediyorum ne de söylediklerini. Eğer birileri bunun sözlerini alıp bana iletirse haberim oluyor ancak çırpınışlarından, hezeyanlarından. O ise sürekli bir yakarış içinde. "Beni an, beni an, beni an" diye yalvarıyor.

TERBİYE DIŞ ŞEKİLDE

Oysa benim sadece muhataplarımda değil, düşmanlarımda bile aradığım bir kalite sınırı, bir insanlık çıtası var. Bunun altına düşmeye, ne denirse densin bir zaviyenin altındakileri muhatap almaya hiç ama hiç niyetim yok. Ve anladığım kadarı ile kendisi de bu durumu artık anlamış ve dün en sonunda kendisini niye muhatap almadığımı kendisi şu sözlerle itiraf etmiş: "Asla bir domuzla güreşme, çünkü üstün başın çamur olur. Ama işin kötüsü bu domuzun hoşuna gider." Konuyu çözdüğü ve kendisini niye asla muhatap almadığımı bu kadar açıkça anlattığı için kendisine teşekkür etmek isterdim. Ama onu da yapmayacağım. Çünkü ben asla bu kadar terbiye dışı bir şekilde ifade etmezdim bu durumu.

O DOMUZLUĞU SEÇMİŞ...

Ben daha çok "İnsanların aptallıklarını düzeltmek konusunda yeteri kadar etkili olamayacaksanız bunu yapmaktan vazgeçmeli ve kendinizi korumalısınız" diyen filozofa katılırdım. Ya da Mark Twain gibi "Cahil insanla tartışmayın, önce sizi kendi seviyesine çeker sonra tecrübesiyle yener" derdim. Belki de, İmam Gazali'nin dediği gibi, "Cahillerle tartışmayın, ben hiç galip gelemedim" diyerek noktalardım. O ise domuzluğu seçmiş. Ayıp etmiş ama kendi bileceği şey. Başta da dediğim gibi. Zaviye meselesi.

NE OLMUŞTU?

Eski AKP Denizli İl Yönetim Kurulu üyesi Cemile Taşdemir, HaberTürk yazarı Fatih Altaylı'ya Twitter'dan gazetecilere rüşvet verdiği iddia edilen Sezgin Baran Korkmaz konusunda imâda bulunarak, "Uğur Dündar, Fatih Altaylı, Sevilay Yılman ve daha nicelerinin suskunları asaletlerinden değilmiş onu öğrenmiş olduk" yazdı. Altaylı da yanıt olarak, "Yaratık, benim bu rezillikle ne alakam var. Şerefsizlik yapma. Utanmaz olma. Ben senin etrafında toplanan alçak hırsızlardan değilim. Adımı kirli ağzınıza almayın" yazdı. Taşdemir de, Altaylı'nın kendisine hakaret ettiğini savunarak, "Dert farklı. Dert, batan toplu iğnem" dedi. Altaylı, bunun üzerine "Türbanlı olmak sana önüne gelene istediğin gibi saldırma, istediğin gibi hakaret etme özgürlüğü ve kimsenin sana yanıt verememesi gibi bir hak mı sağlıyor! Ben de pantolonluyum, ceketliyim! Kravat da takıyorum. Böyle giyindiğim için her türlü eleştiriden muaf mı olmalıyım?" diye cevap verdi. Polemiğe dahil olan Hilal Kaplan, Habertürk yazarı Fatih Altaylı'nın adını vermeden çok ağır ifadeler kullandığı yazısında şöyle dedi: Kalem tuttuğu her darbe döneminde, demokrasiye müdahale etmek isteyenlere hizmet etmiş bir isim... Yetmemiş, başörtülü kadınlar için medya tarihindeki en çirkin ifadeleri kendisi zikretmiş. Yani medya dünyasına tek katkısı hakaret ve demokrasi karşıtlarına hizmet... Bugün de eski zillet dönemini aratmayacak şekilde kaleminden salyalar saçıyor. En son sosyal medyada bir hanıma "yaratık" diyerek höykürmüş. Programının erkenden sezon finali yaptığını yazdım diye de bendenize yine hakaretler sıralamış. Ancak programında veda ettiği kısımda "Canım tatil yapmak istedi" derken, bana cevap yazısında ise "Yönetime iki ay önce bildirdim" diyor. "Hangisi doğru?" diye sorsam, yine en iyi bildiğini yapıp korkakça adımı anmayıp sonra da karakterinin gereği çirkinleşecek. Bernard Shaw'un sevdiğim bir sözü var: "Asla bir domuzla güreşme; çünkü üstün başın çamur olur. Ama işin kötüsü bu domuzun hoşuna gider."