DÖVİZ KURUNA CİDDİ UYARI! TIRMANIŞ SÜRÜYOR!
Dünya Gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, cari açık ve dövizle ilgili dikkat çeken analizde bulundu.
Aktaş''ın Dünya Gazetesi''indeki yazısı şöyle:
"Ağustos, cari dengede fazla verilen ya da az açıkla geçilen aydır. Oysa bu ağustosta 3 milyarı aşan açık var. Açık eylülle birlikte daha da artacak. Sekiz ayda 40 milyara dayanan açığın yılın tümünde 55-60 milyar arasında oluşması beklenmeli. OVP''deki 47 milyar açık ise hoş bir tahmin olarak kaldı.
Ödemeler dengesiyle ilgili artık iki temel sorun var. Birinci sorun malum; cari açık bir türlü aşağı çekilemiyor. Hele hele bunu sağlayacağı düşünülen ya da umulan adımlar tam tersi etkide bulunmuşsa "Nerede hata yaptık" diye bir değil, defalarca düşünmek gerekiyor. İkinci sorun ise zaman zaman depreşiyor; bu sorun son dönemde had safhaya vardı. Net hata ve noksandan söz ediyorum. Önce şu asıl soruna, cari açığa bir bakalım...
Ağustos ayı cari açığı 3.1 milyar dolar oldu. Bir kere ağustos aylarında ya çok az açık verilir ya fazla oluşur. Mevsimsel etkidendir, özellikle turizm geliri sayesinde böyle bir tablo çıkar ortaya. Örneğin geçen yılın ağustosunda 1.1 milyar dolar fazla vardı. 4.1 milyar açık verilen 2020’nin ağustosu pek ölçü değil, pandemi koşulları hüküm sürüyordu.
BU YIL AÇIK YÜKSEK!
Yani bu yıl ağustostaki açık yüksek. Bu açığın dış ticaretten kaynaklandığı da ortada. Ticaret açığı yaklaşık 3 milyardan 10 milyara çıktı çünkü. Başta turizm olmak üzere diğer kalemlerde geçen yıl 4 milyar olan net gelir bu yıl 6.6 milyara yükseldi ama yetmedi. Finansman kalemlerinden gelen para 9.9 milyar; ama rezerve daha fazla ekleme yapılmış. Peki denge nasıl mı sağlanmış; son dönemde hep olduğu gibi tabii ki net hata ve noksanla.
Hep vurguluyorum, bazı değerlendirmelerde bir, hatta birkaç ayın pek önemi yok. Daha uzun süreye bakmak gerekir. Öyle yapalım ve ilk sekiz aydaki durumu irdeleyelim...
Sekiz ayda 40 milyar!
Merkez Bankası verileri gösteriyor ki sekiz ayda 40 milyar dolar döviz açığı, yani cari açık verilmiş. Geçen yılın ilk sekiz ayında 13 milyar dolar olan açık bu yıl 40’a tırmanmış. Buna yol açan en büyük etken ticaret açığındaki büyüme. Ağustosta olduğu gibi cari dengenin dış ticaret dışındaki kalemlerinde gözlenen hızlı döviz girişi (7''den 20 milyara) açığın daha da büyümesini önlemiş. 40 milyar dolar açık verilen sekiz aydaki finansman 11 milyar dolar. Bu, görünür finansman! Hep diyorum ya, ”finanse edilemediği sürece zaten açık verilemez” diye. Dolayısıyla bir de görünmeyen finansman var. Ya da diğer bir ifadeyle net hata ve noksan var. Sekiz aydaki net hata noksan tam 28.3 milyar dolar. Bu bir rekor. Daha önce bu düzeyde bir net hata noksan görülmedi.
Keşke o sıcak paradan kurtulmasaydık!
Son zamanlarda övüne övüne sıcak paradan kurtulduğumuz söyleniyor ya... Aslında tam tersi olsaydı da keşke o sıcak paradan kurtulmasaydık! Ağustosta 812 milyon dolar gelmiş ama ilk sekiz ayda 11 milyar dolardan fazla portföy yatırımı kaybetmişiz. 11 milyar dolar çıkmasa ve aynı miktar gelseydi ve bu parayı rezerve ekleme şansımız olsaydı şu an rezervimiz 22 milyar dolar daha yukarıdaydı.
Fena mı olurdu?
Sıcak paradan kurtulmuşuz!
Sakın yabancı zaten gelmediği için biz kendimizi teselli etmenin yolunu böyle bulmuş olmayalım!
YILLIK TAHMİN 47 MİLYAR, ANCAK GİDİŞAT 55-60 MİLYAR!
Bizde plan ve programlar ve bu çerçevedeki öngörüler, tahminler şahane! Şunun şurasında Resmi Gazete''de bir ay kadar önce, 4 Eylül’de yayımlanan, dolayısıyla hazırlıkları da bir buçuk, iki ay önce yapılan 2023-2025 dönemi orta vadeli programında bu yılın cari açığı 47.3 milyar dolar olarak tahmin ediliyor.
İlk sekiz ayın açığına bakıyoruz; yaklaşık 40 milyar dolar. Üstelik bu yıl yaz aylarını da açık vererek geçiriyoruz. Yani eylülde de açık verileceği kesin. Son çeyreklerde ise zaten hep açık veriliyor. Dolayısıyla bu yılın tümündeki cari açığı 55-60 milyar dolar arasında tutabilirsek bunu başarı saymalıyız. Bu düzeyde bir açığı verebilmenin olmazsa olmaz şartı, bu açık kadar finansman bulabilmek.
Peki nereden?
“Kaynağı belirsiz para olarak” tanımlanan net hata ve noksanla mı bu finansman sağlanacak, başka türlü kaynak mı bulacağız? Yoksa döviz bulamayacak ve bu kadar açık vermeyecek miyiz? Yeterince döviz bulamama durumuna gelirsek “arz-talep” dengesindeki bozulma döviz nereye tırmandıracak?"