GÜNBOYU HABER MERKEZİ
Ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) 750 baz puanlık faiz artışına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Faiz artırımının doğru yönde bir karar olduğunu savunan Acemoğlu, "Doğru politikalara doğru giden yolun daha en başındayız. Sadece yüksek faiz aktarılmasıyla ekonomi düzelmez" dedi.
Acemoğlu, değerlendirmesinde "yapılması gerekli gördüğü dört politika değişikliği olduğunu" belirterek şunları sıraladı:
Birincisi faizleri arttırıp enflasyonu kontrol altına almaya başlamak için reel faizleri sıfırın üstüne doğru taşımak.
-İkincisi, aynı sırada kurumsal reform sürecine başlamak.
-Üçüncü olarak enflasyona karşı mücadele ve kurumsal yapıdaki reformların başlangıcıyla beraber yurtdışından kaynak getirilmesi.
-Dördüncüsü ise fakirliğin artmamasını sağlamak."
Faiz kararına ilişkin "Doğru yöne doğru bir adım, ama bence arkası gelip gelmeyeceği belli değil" diyen Acemoğlu, "Bence Türkiye ve Türk halkını zor günler bekliyor" ifadelerini kullandı.
Daron Acemoğlu'nun X hesabından yaptığı değerlendirme şöyle:
"Merkez Bankası’nın faizi arttırması konusunda bazı düşünceler. Objektif olarak baktığımız zaman 7.50% faiz artırımı doğru yönde bir karar.
Geçen ayki hayal kırıklığı yaratan ve beklentinin çok altında kalan faiz artırımından sonra, bu yeni karar Merkez Bankası’nın belki de gerçekten enflasyona karşı mücadeleye başladığının göstergesi olabilir.
Ama bence doğru politikalara doğru giden yolun daha en başındayız. Sadece yüksek faiz aktarılmasıyla ekonomi düzelmez. Benim bu konuda hep vurguladığım ve yapılması gerekli gördüğüm dört politika değişikliği var.
Birincisi faizleri arttırıp enflasyonu kontrol altına almaya başlamak için reel faizleri sıfırın üstüne doğru taşımak. Bu enflasyona karşı mücadele için çok önemli. Bu birinci maddenin başındayız. Ben hala emin değilim devlet bankaları duracak mı?
Başka yollardan rant dağıtımına devam edilebilirler. Yani şimdilik sadece birincinin bir bölümüne doğru bir adım atıldı.
İkincisi, aynı sırada kurumsal reform sürecine başlamak. Bu da çok önemli. Bu süreç ifade özgürlüğü ve demokratik hakların kuvvetlendirilmesi ile başlamalı. Ama aynı zamanda ekonomiyi direk olarak etkileyecek yapısal reformlar da çok önemli.
Bunların içinde yolsuzluğu kontrol altına almak, rekabeti azaltan uygulamaları durdurmak, yargı kurumlarının bağımsızlığını sağlamak ve yatırımın önünün açılması özellikle önemli. Bu konularda hiçbir gelişme yok ve olacağını düşünmüyorum.
Benim Murat Üçer’ile beraber yaptığım analizde Türkiye’nin en büyük problemlerinin verimsizlik ve teknolojik gerilik olduğu ortaya çıkıyor. Bunlar kurumsal ve büyük yapısal reformlar olmadan çözülemeyecek problemler.
Bu verimsizlik devam ettiği sürece de ücretler reel olarak artmayacak ve enflasyonu tetikleyecek problemler her zaman ortaya çıkacak. Fakirlik ve işsizlik problemleri devam edecek.
Üçüncü olarak enflasyona karşı mücadele ve kurumsal yapıdaki reformların başlangıcıyla beraber yurtdışından kaynak getirilmesi. Bu kaynaklar şirket ve banka bilançolarındaki kötü durumu düzeltmek için ve depremden dolayı ortaya çıkan büyük harcama gerekliliği için kullanılmalıdır.
Bu konuda bir şey yapılacak mı? Ekonomi kurmayları tabii ki yurtdışından kaynak getirmek istiyorlar. Ama bunları doğru kullanacaklarına emin değilim. Türkiye bankalarının ve şirketlerinin gerçek durumunun ne olduğunu şu ana kadar tartışmadılar.