Dünyayı dehşete düşüren işkence! 6 yaşındaki Arthur Labinjo-Hughes...

Dünyayı dehşete düşüren işkence! 6 yaşındaki Arthur Labinjo-Hughes...

Öz babası ve üvey annesi tarafından türlü işkencelere maruz kalarak ölen 6 yaşındaki Arthur Labinjo-Hughes'un yaşadıkları kan dondurdu. Tüm dünyayı dehşete düşüren olay, "Bu kadar da olmaz" dedirtti.

Emma Tustin, 6 yaşındaki Arthur Labinjo-Hughes'u öldürmekten suçlu bulunarak en az 29 yıl ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. İngiltere'de görülen cinayet davasında mahkemeye kanıt olarak sunulan siyah-beyaz güvenlik kamerası görüntüleri ise görenleri dehşete düşürdü. Sadece 6 yaşındaki masum bir çocuk, "Kimse beni sevmiyor" diye ağladığı kamera kaydından kısa bir süre sonra hem zehirlendi hem de ölesiye dövüldü. Çocuk hayatını kaybetmeden birkaç saat önce Tustin'e "İşi bitir" mesajı atan baba da suçlu bulunarak 21 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

AYLARCA ZEHİRLENDİ VE AÇ BIRAKILDI

Ölümcül saldırıya uğramadan saatler önce Arthur en az 34 gram tuz yemişti, bu miktar 1 yemek kaşığı tuzdan daha fazlaydı. Zavallı çocuk o kadar zayıftı ki, üvey annesi dövdüğünde onunla savaşamadı bile. Üstelik Arthur, bu şiddeti ilk defa da yaşamıyordu. Son aylarında tecrit edildi, zehirlendi ve aç bırakıldı.

'KİMSE BENİ SEVMİYOR, BANA YEMEK VERMİYOR'

Kafası, kolları, bacakları, ayakları ve gövdesi de dahil olmak üzere 93 kere yaralandı, 130 yerinde de morluklar oluştu. Polisler, mahkeme jürisiyle zavallı çocuğun ölmeden önceki son görüntülerini paylaştı. Güvenlik kamerası kayıtlarında çocuğun, "Kimse beni sevmiyor, kimse bana yemek vermiyor" diyerek ağladığı görüntüler ise vicdanları derinden yaraladı. Arthur'un yatağının olmadığı ve salonda yerde uyuduğu da kayıtlarda görüldü.

Evin salonunda bulunan kamera tarafından kaydedilen görüntüler, geçen yılki koronavirüs karantinası döneminde çekilmişti. Videonun bir yerinde küçük çocuğun korku içinde, "Babam beni camdan atacak, babam beni camdan atacak" diye bağırması dikkat çekti.

Emma Tustin’in acil çağrı merkezini çocuğu dövdükten 13 dakika sonra aradığı ve yetkililere "Düşüp kafasını çarptı, zor nefes alıyor" dediği de ortaya çıktı.

OTOPSİ RAPORUNDA YAZANLAR DEHŞETE DÜŞÜRDÜ 

Eve gelen sağlık görevlileri Arthur'u yerde yatarken, yüzü bembeyaz olmuş ve dudakları morarmış halde buldular. Arthur, bir sonraki gün hastanede son nefesini verdi. Hastanedeki ölüm raporunda yazanlar ise şöyleydi: “Kafa travması, sert şekilde sarsılmak ve kafasının sert bir yere sürekli olarak vurulması...”

OLAYIN KAN DONDURAN DETAYLARI 

Ancak olayın kan donduran detayları bununla da sınırlı değil. Doktorlar yapılan otopside, çocuğa çok miktarda tuz verilip zehirlendiğini ve bu sebeple de kendine yöneltilen şiddete karşı koyamayacak kadar kötü durumda olduğunu tespit ettiler. Arthur'un vücudunda 6 çay kaşığından fazla tuz bulundu, adli tıp doktorları bunun gördükleri en fazla miktar olduğunu belirtti. Tustin, çocuğa şiddet uygulamadan önce 34 gram tuz vermişti. Arthur'un hastanede yapılan  tahlillerde kan değerinde, litre başına 180-187.2 milimol (mmol/L) arasında sodyum bulundu ancak normal bir sodyum aralığının 140 mmol/L olması gerekiyordu.

"HİÇBİR VAKA BU KADAR İŞKENCEYE MARUZ KALMAMIŞTI"

Mahkeme, çocuğun günde 14 saate varan süre boyunca yalnız bırakıldığını, bir yatağı olmadığını ve yeterli beslenemediğini açıkladı. Mahkemeye ifade veren bir doktor ise mesleğini yaptığı süre boyunca hiçbir vakanın bu kadar derin işkenceye maruz kaldığını görmediğini dile getirdi.

Arthur'un babası Thomas Hughes polise verdiği ifadede, "Arthur'u bu duruma getiren benim, tüm sorumluluk bana ait. Benim yaptıklarım yüzünden annem, babam ve Emma ceza çekmemeli. Tüm sorumluluk benim" sözlerini kullandı.

Arthur'un kâbus dolu yaşantısının, babasıyla birlikte üvey annesinin yanına taşındıktan sonra başladığı, babaannesinin sosyal hizmetleri arayıp yardım istediği ama durumun araştırılmadığı da mahkemeye sunulan iddialar arasında yer aldı. 

HAPİSHANE ARKADAŞLARI DA ONUN YEMEĞİNE TUZ KATTILAR!

Gaddar üvey annenin eski hücre arkadaşı, hükümetin çocuğun ölümüyle ilgili büyük bir inceleme başlatacağı açıklandıktan sonra hapishanedeki mahkûmların Arthur'a uyguladığı korkunç tacizin intikamını almak için Emma Tustin'in yemeklerini tuza boğduklarını söyledi. Eski hücre arkadaşı Elaine Pritchard açıklamasında, "Yaptığımız bazı şeyler acımasızdı ancak Arthur'a yapılandan daha kötü değildi. Biz hak ettiğini düşündüğümüz şeyi yaptık" dedi.

Tustin'in 6 haftalık hücre arkadaşı Elaine, onun mahkûmlara yalan söylediğini ve Arthur'u biraz ihmal ettiğini aktardığını belirtti. Ardından da üvey anne, Arthur'un ölümü hakkında hiçbir yorumda bulunmadı. Elaine, "Sadece kendisinin çok üzüldüğünü söylüyordu ancak işkence ve cinayetten yargılanmasına rağmen telefonda konuşurken gülüp şakalar yapıyordu. Bir gün savunma duruşmasından döndü ve üzgün olduğunu görüp neler olduğunu sordum. O da eşinin kendisine hiç bakmadığını söyledi" diye konuştu.

"HER TÜRLÜ YALANI SÖYLEYECEK VE..."

Arthur'un 130 çürüğü olduğunu okuduğunda sinirlenip banyo yaptığında çocuktaki morlukları nasıl fark etmediğini soran Elaine, "Çocuğa sadece havlu verdiğini söyledi. Hücreden seslenerek hapishane memurlarına onu dışarı çıkarmazlarsa uzun süre daha hapishanede kalacağımı söyledim. Emma daha sonra başka bir hücreye alındı" diyerek sözlerini sonlandırdı.

Hakim Mark Walll QC, çiftin cezasını sonuçlandırırken karşılaştığı en üzücü ve rahatsız edici davalardan biri olduğunu belirtti. Emma Tustin için, "Her türlü yalanı söyleyecek ve kendini kurtarmak için suçu herkese atabilecek potansiyelde olan manipülatif bir kadın" açıklamasında bulundu. ( Fazilet Şenol / Milliyet.com.tr)

u1-004.jpg

u2-004.jpg

u3-004.jpg

u4-003.jpg

u5.jpg

u6.jpg

u7.jpg