''KKM'ye her ay bir Çanakkale Köprüsü parası ödenecek''

''KKM'ye her ay bir Çanakkale Köprüsü parası ödenecek''

Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonomi Bölümünden Prof. Dr. Kamil Yılmaz, yaşanılan ekonomik kriz hakkında detaylı açıklamalarda budundu. Yılmaz, “Uygulanmakta olan politikalarda ısrar edilmesi halinde hepimizi daha da büyük zorluklar bekliyor” dedi.

AKP iktidarının ekonomideki çözülmeye ilaç olması için getirdiği ‘kur korumalı mevduat sistemi’ bu çözülmeyi daha derinleşirdi.

Cumhuriyet’ten Şehriban Kıraç, Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonomi Bölümünden Prof. Dr. Kamil Yılmaz ile güncel ekonomik sistem ve koşullar hakkında bir söyleşi gerçekleştirdi. Yılmaz, kur korumalı mevduat (KKM) sisteminin gelecek bir-iki yıl içinde bile sürdürülmesinin mümkün olmadığına dikkat çekerek “Her ay devlet kasasından bir 18 Mart Köprüsü yapacak kaynak KKM mevduat sahiplerine aktarılacak” dedi.

Ultra gevşek para politikasının uygulanmasına devam edilmesi durumunda yıl sonunda dolar/TL kurunun Aralık 2021’de gördüğü en yüksek seviye olan 18’in de üzerine çıkabileceği konusunda uyaran Prof. Dr. Kamil Yılmaz ile ekonomideki son gelişmeleri konuştuk.

ORTAM FAİZ İNDİRİMİNİN DEVAMINI ENGELELDİ

“Piyasa faiziyle Merkez Bankası faizi arasındaki bağın kopmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?”

“Eylül 2021’den bu yana uygulanan para politikasının ülke gerçekleriyle hiçbir ilişkisi bulunmuyor. Görevi fiyat istikrarını sağlamak olan Merkez Bankası, yüzde 20’ye yaklaşan bir enflasyona rağmen enflasyon hedeflemesi temelli para politikası uygulamasını eylülden itibaren bir kenara bıraktı. Para politikası faizini eylülden başlayarak arka arkaya dört toplantıda yüzde 19’dan yüzde 14’e indirdi. Para politikasının ülke gerçeklerinden kopmasıyla o gerçeklerle her gün yüzleşen piyasalar Merkez Bankası’nın politika faizini dikkate almamaya başladı. Ukrayna’nın Rusya tarafından işgalinin ortaya çıkardığı belirsizlik ortamında kurların yükselmesi Merkez’in faiz indirimine devam etmesini engelledi.”

‘HÜKÜMETE DÜŞEN GÖREV YANLIŞTA ISRAR ETMEK DEĞİL’

“Neden bu krize göz yumuldu?”

“Bu krizin yaratılmasının tek nedeni var. O da ülkenin en üst düzeydeki siyasi otoritesinin uzmanı olmadığı bir konuda karar alma yetkisini kendisinde görmesi ve danışmanlarının kendisini ikna edememesi. Şimdi hükümete düşen görev, yanlışta ısrar etmek değil, ultra gevşek para politikasından vazgeçmektir.”

Kur Korumalı Mevduat Hesapları''nın bileşik getirisi şok yarattı - Paraanaliz

YATIRIM GELMEZ

“Türkiye’nin uyguladığı modeli nasıl değerlendiriyorsunuz, böyle bir ortamda yatırım gelir mi?”

“Ne yazık ki ortada uygulanan bir model yok. Önce Kore modeliydi; sonra, Çin modeli oldu. En sonunda da halis muhlis Türk olan yeni ekonomi modeli (YEM) olarak lanse edildi. Bahsedilen modeli açıklayan eli yüzü düzgün resmi ya da gayri resmi bir rapor görmedim ben bugüne kadar. Ultra gevşek para politikasıyla yaratılan yüksek belirsizlik ortamında bırakın uzun vadeli doğrudan reel sektör yatırımlarını, sıcak para olarak bilinen kısa vadeli portfolyo yatırımlarının bile gelmesi mümkün gözükmüyor.”

MUCİZELERE İHTİYAÇLARI VAR

“Türkiye’nin önündeki riskler neler, çözüm için ne önerirsiniz?”

“Şu anda Türkiye ekonomisinin önünde duran en büyük risk, ultra gevşek para politikasına devam edilmesidir. Bu politika bu yıl kamu bütçe açığını artırmakla kalmayacak; halihazırda yüzde 40’ın üzerinde olan kamu borç stokunun 2022’de hızlı bir şekilde yüzde 50’lere yaklaşması ve sürdürülemez hale gelmesi olasılık dahilindedir.

2023’e doğru giderken yaşanabilecek bir mali ya da ekonomik krize yol açmamak için Merkez Bankası’nın bir an önce savaş ya da yaptırımların etkilerini bahane ederek politika faizinde arka arkaya dört ay, her ay yüzde beş puan ya da üstünde olmak üzere, artışa gitmesi gerekiyor. Bundan sonra faiz artırsa da artırmasa da bütün uyarılara rağmen izlediği yanlış politika sonucunda enflasyonu yüzde 55’e çıkaran bir hükümetin bir sonraki seçimi kazanması için mucizelere ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.”

Koç Üniversitesi İİBF, Prof. Dr. Kamil Yılmaz

 

ÜÇ HANELİ RAKAMLARA ÇIKABİLİR

“Tüketici enflasyonu yüzde 55’e dayandı. Üretici enflasyonu üç haneyi aştı. Enflasyonla ilgili öngörünüz ne?”

“Rusya’nın Ukrayna’yı işgali hızlı bir şekilde çözümlenmeyecek gibi gözüküyor. Yılsonu tüketici enflasyonunun yüzde 60’ın biraz üzerinde gerçekleşmesini bekliyorum. Savaşın yılın büyük bir kısmında devam etmesi durumunda hem emtia hem de döviz piyasalarının durulmasını beklemiyorum. Bu durumda KKM kalkanının yetersiz kalmasını ve TL’den kaçışın devam etmesini beklerim. Bir de buna maaş ve ücret zamlarının altı ayda bir yapılmasını eklediğimizde yılsonu TÜFE enflasyonunun üç haneli rakamlara yaklaşma ihtimali oldukça artıyor.”

“Yurttaşı nasıl günler bekliyor?”

“Ülke olarak zor günlerden geçiyoruz. Uygulanan bu ultra gevşek para politikasının sonucunda TL’nin hızla değer kaybetmesi hepimizin daha da yoksullaşmasına yol açtı. Bu politikalardan en çok etkilenenler yoksul aileler ve maaş ve ücret zammını ancak yılda bir ya da altı ayda bir görebilen sabit gelirli aileler. Bu politikalarda ısrar edilmesi halinde hepimizi daha da büyük zorluklar bekliyor: Yüksek enflasyonun üç haneye çıkması, kamu borcunun sürdürülemez hale gelmesi ve onun tetikleyeceği bir krizin yol açacağı ekonomik daralma ve halihazırda yüzde 11.4 ile oldukça yüksek olan işsizlik oranının birkaç puan artması.”

‘SÜRDÜRÜLMESİ MÜMKÜN DEĞİL’

“KKM uzun vadeli sürdürülebilir mi, Hazine’ye yükü ne kadar olur?”

“Bırakın uzun vadeyi kur korumalı mevduatın orta vadede, yani önümüzdeki bir-iki yıl içinde bile sürdürülmesi mümkün değil.

2022’nin tamamı dikkate alındığında KKM’nin kamuya maliyeti yüzlerce milyar TL’yi bulabilir. İlk hafta açılan KKM hesaplarına devletin ek olarak yapacağı ödemenin 13 milyar TL’yi bulması bekleniyor. Bakan Nebati’nin zamanında yaptığı açıklamalardan 23-30 Aralık arasındaki altı işgününde yaklaşık 70 milyar TL’lik bir KKM hesabı açıldığını biliyoruz. O hafta ortalama 12 TL civarında olan dolar kurunun üç ay sonra bugün 14.8 civarında olduğunu dikkate alırsak KKM hesaplarının üç aylık getirisini yüzde 23 buluruz. Bankanın ödeyeceği yüzde 4 faiz oranını çıkardığımızda, kamu bütçesinden ödenecek getiri yüzde 19 olacaktır. 70 milyar TL’nin yüzde 19’u ise 13 milyar TL ediyor. Yani ilk hafta açılan KKM hesap sahiplerine devlet kasasından yaklaşık olarak 13 milyar TL’lik bir ödeme yapılacağını tahmin ediyoruz. İlk haftayı baz alırsak açılan KKM hesaplarının vadesi geldiğinde devlet tarafından her ay yaklaşık 45-50 milyar TL arası bir ödeme yapılacağını söyleyebiliriz. Bu da 3 milyar Euro’ya mal olduğu bildirilen 18 Mart Köprüsü’nün inşaatının maliyetine yakındır. Yani her ay devlet kasasından bir 18 Mart Köprüsü’nü yapacak kaynak KKM mevduat sahiplerine aktarılacaktır. Bu küçük hesap KKM’nin yükünün hükümetin umduğundan çok daha yüksek olabileceğini göstermekte.

KKM’nin önemli bir bölümünün kura bağlı ek getirisinin Merkez Bankası tarafından ödeneceği, o yüzden Hazine’ye yük olacak kısmın daha az olacağı söylenebilir. Merkez Bankası’nın yapacağı ödemeler para tabanı ve arzının daha hızlı genişlemesine yol açacağı için enflasyon ve kuru artırıcı yönde etki yapacağını dikkate almamız gerekir.”

Vatandaş ''yarın bir gelirim olur mu'' endişesiyle yaşıyor - Son dakika  ekonomi haberleri – Sözcü

KUR DAHA DA YUKARILARA TIRMANABİLİR

“2022’de işsizlik, büyüme, kur ve faiz ile ilgili öngörüleriniz neler?”

“Bu belirsizlik ortamında koşulsuz bir öngörüde bulunmak mümkün değil. Ultra gevşek para politikası uygulamasına devam edilirken Ukrayna’da kısa vadede ateşkes sağlanması durumunda yıl sonunda dolar/TL kurunun 20 Aralık 2021’de gördüğü 18 seviyesi biraz üzerinde yılı tamamlamasını bekliyorum. Savaşın devam etmesi, bölgesel ve küresel çapta ekonomileri etkilemesi durumunda dolar/TL kurunun daha da yukarılara çıkması mümkün.”

“Rusya Ukrayna savaşı Türkiye’nin ekonomi ile ilgili hedeflerini nasıl etkileyecek?”

“Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin küresel enerji, metal ve tarımsal emtia fiyatlarında yol açtığı artış nedeniyle enflasyonu yukarı çekmesi kaçınılmaz. Öte yandan, Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımlar nedeniyle Türkiye’nin turizm, taahhüt hizmetleri, sanayi ve tarımsal ürün ihracat gelirleri düşecektir. Gelir tarafındaki kaybın toplam 20 milyar doları bulması mümkün. Fiyatlardaki artışın da enerji ve tarımsal ürün ithalatımızda 15-20 milyar doları bulacak bir artışa neden olması söz konusu. 2022 başında cari fazla vermesi beklenen Türkiye’nin savaş nedeniyle 30 milyar doların üzerinde gerçekleşecek bir cari açık vermesinden bahsediyoruz. İhracattaki yavaşlama büyümeyi aşağıya çekecektir. Bu durumda, Türkiye’nin 2022’de yüzde 3 büyümeyi sağlaması bile başarı olarak addedilebilir.”

İlgili Haberler