Erhan Afyoncu 'sorumluları' buldu! Osmanlı'da zam yapanlara böyle karşılık verilirmiş

Erhan Afyoncu 'sorumluları' buldu! Osmanlı'da zam yapanlara böyle karşılık verilirmiş

Türkiye'de fahiş gıda fiyatları gündemdeki yerini korurken, iktidarın pahalılığa ilişkin sorumluluğu esnafa yüklemesinin ardından Sabah gazetesinde dikkat çeken bir yazı yayınlandı. Erhan Afyocnu, yazısında Osmanlı döneminde fahiş zam yapan esnafın nasıl cezalandırıldığını anlattı. 

Türkiye'de korona virüs ve geçim sıkıntısı her geçen gün daha da derinden hissedilirken, iktidar hayat pahalılığına ilişkin sorumluluğu esnaflara yüklemişti. 

İktidarın fiyat artışlarının nedeni olarak esnafı işaret etmesinin ardından AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Milli Savunma Üniversitesi rektörlüğüne atanan Erhan Afyoncu, Sabah gazetesinde "Osmanlı döneminde fahiş zam yapanlar falakaya yatırılırdı" başlıklı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.

"HERKESE İBRET OLMASI İÇİN..."

Yazısında Zeynep Dramalı'nın "Tarihi Tersten Okumak" isimli kitabından alıntılara yer veren Afyoncu, "Müşteriye kalitesiz veya eksik mal veren, devletin belirlediği fiyattan daha pahalı satan esnaf, herkese ibret olması için çarşının ortasında falakaya yatırılırdı" ifadesini kullandı.

Erhan Afyoncu'nun Sabah'ta yer alan yazısının ilgili bölümü şöyle:

"Osmanlı yönetimi, halkın mağdur olmaması için esnaf teşkilatını devamlı denetim altında tutardı. Hiçbir satıcı, malını devletin belirlediği narhın, yani üst sınır fiyatın üzerinde satamazdı. Piyasada satılan malların devletin belirlediği fiyatın üzerinde satılıp satılmadığının denetlenmesi, padişahın vekili olan veziriazamların en önemli göreviydi. Veziriazamın bırakın görevini aksatmasını, fiyat denetimini ihmal ettiği yönünde bir dedikodu çıkması bile azline sebep olurdu. Bu yüzden veziriazamlar, çarşamba günleri yanlarına İstanbul kadısı ile muhtesibi, yani dönemin zabıta müdürünü alarak esnafı denetler, karaborsacılık yapan, pahalı mal satan ve kalitesiz mal üreten esnafı cezalandırırdı.

 

(...)

 

Osmanlı İmparatorluğu'nda en fazla kontrolü yapılan iki ürün ekmek ve et idi. Nitekim 1774 ile 1789 yılları arasında Osmanlı tahtında bulunan Birinci Abdülhamid, devlet adamlarına hitaben kendi eliyle kaleme aldığı bir hatt-ı hümayunda, yani emirde, "Her şeyden önemli olan et ve ekmektir" demekteydi.

 

Et mevsimine ve ayına göre fiyatlandırılır, kışın pahalı yaz aylarında ucuz olurdu. Mayıs-haziran ile eylül-ekim ve kasımda 1 kilosu 1 akçe, temmuz-ağustos aylarında 1 kilo 200 gramı 1 akçe, aralıktan mayıs ayının sonuna kadar ise 850 gramı 1 akçeye satılırdı. Keçi eti, koyun etinden ucuz olurken, en pahalısı kuzu etiydi. Keçi ve koyun etleri ayrı ayrı satılır, karıştıran olursa kadı tarafından cezalandırılırdı. Devletin tayin ettiği fiyattan yüksek satanlar ile eksik tartanlar, sattıkları etin her 5 gramına 1 akçe ceza verirlerdi.
Halkın ucuz ve iyi buğdaydan yapılmış ekmek yiyebilmesi için sıkı bir denetim mekanizması vardı. Ekmek halkın ana gıdası olduğu için başta padişah olmak üzere bütün devlet görevlileri fırınları sıkı bir denetim altında tutarlardı. Ekmeğin içerisinde başka bir madde bulunursa veya çiğ pişmişse fırıncı falakaya yatırılırdı. Eğer ekmek kanunnamede belirtilen gramajın altındaysa fırıncının kafasına suçlu olduğunu belirten tahta bir külah geçirilir veya para cezası verilirdi. Ayrıca fırıncılar un gelmemesi ihtimaline karşı bir aylık kullandıkları miktarı depolarında bulundurmak zorundaydılar."