‘OLDUBİTTİ İLE YASA YAPMA ALIŞKANLIĞI TERK EDİLMELİ’
Yasaların oldubittiye getirildiğine dikkat çeken Saraç, “Temel hakları ilgilendiren konularda farklı görüşlerin dikkate alınmadan yapılan yasa çıkarma alışkanlığı derhal terk edilmelidir” dedi.
İstanbul Barosu Başkanı Filiz Saraç, kentsel dönüşüme ilişkin TBMM’de kabul edilerek Resmi Gazete’de yayınlanan yasanın, temel haklara ve Anayasa’ya aykırı olduğunu söyledi. Saraç, “Temel hakları ilgilendiren konularda barolar, diğer ilgili meslek odaları, akademisyenler, uygulamacılar, STK’larla görüşülmeksizin ve görüş bildirildiğinde de görüşler dikkate alınmaksızın oldubitti ile yasa çıkarma alışkanlığı derhal terk edilmelidir” dedi. TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildikten sonra geçen 9 Kasım’da Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”a karşı baroların, meslek odalarının ve sivil toplum kuruluşlarının tepkileri sürüyor. Kentsel dönüşüm bahanesiyle yurttaşların mülkiyet gaspına neden olacağı görüşü savunulan yasaya karşı İstanbul Barosu Başkan Filiz Saraç da baronun Beyoğlu’ndaki binasında dün basın toplantısı düzenledi.
TEMEL HAKLARI İHLAL
Yapılan değişikliklerin birçok yönden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki ve Anayasa’daki temel hakları ihlal ettiğini vurgulayan Saraç, şunları söyledi: Düzenlemede yargılamanın adeta derhal tüketilmesi gereken bir prosedür olarak görüldüğü, işin esası ile ilgili hakkaniyetli bir yargılama yapılması amaçlanmadığı, tersine buna engel olacak mahiyette sınırlamalar getirildiği görülmektedir. Tebliğ usulü, hakların kullanılabilmesi için özellikle önem arz etmekte iken hukukumuzda görülmedik şekilde istisnai yöntemlerle bireylerin haklarını kullanmasına mâni olacak şekilde sürecin yürütülmesine yol açılmaktadır. Mülkiyet, barınma, sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşam haklarını gözetmeyen, sosyal devlet anlayışı ile bağdaşmayan, idarenin her türlü engelden arındırılmış olarak istediği yere insani faaliyette bulunma yolunu açan bu yasa, Anayasa’ya aykırıdır. Yasanın bu hâliyle uygulanmasının sosyolojik sonuçları olacağı, toplumsal barışı zedeleyeceği, yeni davalara yol açacağı, yargı yükünü artıra[1]cağı ve yurttaşın hak arama özgürlüğünü zorlaştıracağı tartışmasızdır.
DİKKATE ALINMIYOR
Özellikle temel hakları ilgilendiren konularda barolar, diğer ilgili meslek odaları, akademisyenler, uygulamacılar, STK’larla görüşülmeksizin ve görüş bildirildiğinde de görüşler dikkate alınmaksızın oldubitti ile yasa çıkarma alışkanlığı derhal terk edilmelidir. Yasama organının keyfi düzenlemelerinin temel hakları ihlal etmesi hâlinde yurttaşlar tarafından Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapılmasının ne derece önemli olduğu, bu yasa düzenlemesi sonrası bir kez daha açığa çıkmıştır. Son günlerde Anayasa Mahkemesi’nin yıpratılmasına yönelik tutumun bu yasa öncesine denk gelmesi de bu nedenle düşündürücüdür. Avukatlık Kanunu’na göre insan haklarını korumak ve işlerlik kazandırmakla yükümlü olan baromuz, 6 Şubat depreminden sonra da yurttaşların mağduriyetinin azaltılması için aktif olarak çalışmış, Afet Hukuku ve Koordinasyon Merkezi kurmuştur. Sonuç olarak ilgili yasal düzenleme, adil yargılanma hakkı ve usulü güvencelerin sağlanması, mülkiyet hakkı, özel yaşam hakkı, barınma hakkı, konut dokunulmazlığı hakkı, mahkemeye erişim hakkı, etkili başvuru hakkı ve iki dereceli yargılama hakkı ile savunma ve hak arama özgürlüğünü ihlal etmektedir.
İLKELER İHLAL EDİLMEKTE
Yasa ile hukuki güvenlik, demokratik devlet ve hukuk devleti ilkeleri ihlal edilmekte, kanuni düzenlemenin bütününde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde ve Anayasa’da yer alan temel haklar göz ardı edilmektedir. Çevre ve Kent Komisyonumuz tarafından hazırlanan, İnsan Hakları Merkezi ile Tüketici Hakları ve Rekabet Hukuku Merkezi tarafından katkı sunulan raporu bugün basın ve kamuoyuyla paylaşıyoruz. Bu yasa ile temel hakları ihlal edilen yurttaşlarımız da yargı yollarının tükettikten sonra Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapabilirler ancak yasanın uygulanması ve yargı yollarının tüketilmesi aşamasında birçok yurttaş mağdur olacağı için bugün buradan ana muhalefet partisine, bu yasanın iptali ve yürütmenin durdurulması için Anayasa Mahkemesi’ne dava açması çağrısında bulunuyoruz. Ayrıca bu rapor, TBMM’de grubu olan tüm siyasi partilere de gönderilmiştir. Raporun hazırlanmasında emeği geçen tüm merkez ve komisyon üyelerimize tekrar teşekkür ederiz.”
Gazetemizin birinci sayfasını okumak için tıklayınız...