Dolarda yaşanan atağın önüne geçmek için 2021 yılının son günlerde çıkartılan ve dolarda ani bir düşüşe neden olan KKM''ye revizyonlar gelmeye devam ediyor. Son olarak KKM''de faizlerin kapısını tamamen açan hükümet, kurun sabit kalması nedeniyle bu üründen kaçışların önüne geçmeyi amaçlıyor.
Eski düzenlemede en fazla Merkez Bankası’nın politika faizinden 3 puan daha fazla olabilen ve son oranların ardından yüzde 11,5 olan faizlerin artması bekleniyor.
PEKİ YENİ FAİZ KAÇ OLACAK?
Reuters’ın görüşlerine başvurduğu toplam beş bankacı yeni ürün için; kur koruması sunmayan yüzde 30 civarında faizi olan TL mevduattan daha düşük, kur koruması sunan ve sınır kaldırılmadan önce yüzde 11.5 olan faizden daha yüksek bir seviyede piyasanın oluşmasını bekliyor.
Bir bankacı, “Kamuda ilk fiyatlamalar yüzde 20 yüzde 24 arasını gösteriyor” dedi. Bir bankanın döviz masası müdürü ise bu sabah “Bireysel TL faizlerinin serbest bırakılması yine bireysel tarafta spot döviz talebinin KKM cinsi mevduata yöneltmeyi amaçlıyor. TL mevduat faizi yüzde 30 civarı, TL KKM faizi ise mevcut yüzde 11,5’ten yüzde 20’ye doğru belki biraz üzerine yükselebilir” demişti.
Yurt içi yerleşik kişilere ait kur korumalı mevduatın (KKM) bankalar tarafından belirlenecek alt sınırı ise mevcut yüzde 8,5 seviyesindeki repo faizi olacak.
DOLARI BASKILAMA ADIMLARI SÜRÜYOR
Uygulanan politikalarda kur, kredi, mevduat ve Hazine tahvillerinde yön kamu tarafından belirleniyor. Ekonomi yönetimi kur politikasındaki bu süreci “istikrarlı TL” olarak tanımlıyor. Ancak ihracatçılar rekabetçiliğini kaybettiği için kamudan TL’de yeni değer kayıpları talep ediyor.
Mevcut politikalarla dolar/TL’nin kamu tarafından seçim öncesinde olması gerektiğinden daha aşağıda fiyatlandığı ve TL’nin değer kaybetmesi gerektiğine ilişkin artan görüşler dövize ilgiyi artırıyor. Ekonomi yönetimi dün ve bugünkü adımları ile bu artan talebi azaltmayı amaçlıyor.
Depremden sonra artan şekilde son 1.5 yılda atılan tüm adımlar ise döviz talebini azaltmaya veya ülkeye döviz girişini artırma amacı taşıyor. Bankacılar bu yöndeki adımların 14 Mayıs’ta planlanan seçimlere kadar devam edeceği görüşünde. Seçimler ise ekonomi politikalarında köklü değişimler getirilebileceği için piyasalar tarafından yakından izleniyor.