İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı iddianamede, Avşar ve kızı Zehra Çilingiroğlu müşteki olarak yer alırken, PTT'ye bağlı taşeron firmada kurye olarak çalışan İbrahim K. ise sanık konumunda bulunuyordu.
İddianameye göre, İbrahim K. tarafından dağıtıma çıkarılan icra tebligatının, Avşar'ın banka hesaplarına haciz konulmasıyla öğrenildiği belirtildi. Tebligatı alan kişi olarak Zehra Çilingiroğlu'nun isminin ve imzasının yer aldığı ancak tebligatın sanık tarafından doldurulduğu ortaya çıktı.
İbrahim K. mahkemede yaptığı savunmada, tebligat dağıtımı konusunda kendilerine herhangi bir bilgi verilmediğini belirterek, işe başladıktan sonra durumun kendisine açıklandığını ifade etti. Avşar'a daha önce de tebligat yaptığını ve bir seferinde tebligatı almadığı için muhtara bıraktığını dile getiren K., olay tarihinde Avşar'ın evine gittiğinde Zehra Çilingiroğlu ile karşılaştığını ve tebligatı ona verdiğini söyledi. Telaşından dolayı imzasını almayı unuttuğunu belirtti.
“SUÇ OLDUĞUNU BİLMİYORDUM”
Sanık, PTT'de imzasız tebligat parçasının sisteme giriş yapılamayacağını düşündüğü için kendi imzasını attığını ve bunun suç olduğunu bilmediğini savundu. Kötü niyetinin olmadığını belirterek beraatını talep etti.
Hülya Avşar ve Zehra Çilingiroğlu'nun avukatı ise müvekkillerinin yaşadığı maddi ve manevi sıkıntılardan dolayı sanıktan şikayetçi olduklarını ifade ederek, cezalandırılmasını talep etti.
RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK
Mahkeme heyeti, İbrahim K.'ya "Resmi belgede sahtecilik" suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezası verirken, daha öncesinde herhangi bir mahkûmiyet kararı bulunmaması sebebiyle hükmün açıklanmasını geri bıraktı. Bu kararla birlikte, sanık 5 yıl içinde kasıtlı bir suç işlemezse hakkındaki dava düşecek.