İBB Başkanı İmamoğlu 16 milyon İstanbulluya 1 yılın hesabını verdi

İBB Başkanı İmamoğlu 16 milyon İstanbulluya 1 yılın hesabını verdi

İistanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 23 Haziran 2019'da yapılan seçimden bu yana İBB'de neler yaptıklarını anlattı. "Israrla ve sık sık hesap vereceğiz," diyen İmamoğlu, tüm faaliyetlerini tek tek anlatarak gelecekteki yol haritasını paylaştı.

23 Haziran 2019'da yapılan seçimle iş başına gelen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, geçen bir yılın faaliyetlerini ve önümüzdeki dönemin yol haritasını paylaştı.

"Bir yılda yaptıklarımızı sizlerle paylaşmak ve bundan sonraki yol haritamızın ip uçlarını vermek için bugünki toplantıyı düzenledik," diyen İmamoğlu, "Toplantımızın asıl amacı 16 milyona hesap vermektir! Biliyorsunuz 23 Aralık 2019’da benzeri bir toplantı daha yapmış ve ilk 6 ayımızın hesabını vermiştik. Bir kamu yöneticisi için en güzel, en onurlu görevlerden biri hesap vermektir. İyi bir yönetici, iyi bir siyasetçi, kamu gücünü ve bütçesini doğru ve yerinde kullanıp kullanmadığının hesabını vermekten ancak ve ancak memnuniyet duyabilir. Çünkü kamuda şeffaflık ve hesap verebilirlik kalmazsa çürüme başlar. O nedenle biz ısrarla ve sık sık hesap vereceğiz," ifadelerini kullandı.

23 HAZİRAN ÖNCESİ YAŞATILANLAR UNUTULMAMALI

23 Haziran seçimleri öncesi yaşatılanların unutulmaması gerektiğini söyleyen İmamoğlu, "Yüz yıllardır dünyanın en önemli devletlerinden birine sahip olmuş bu ülkeye, Avrupa’nın en büyük ve en kadim şehirlerinden İstanbul’a reva görülenler unutulmamalıdır. Kendi israf düzenlerini sürdürebilmek adına hesap vermekten tümden uzaklaşmış olanların, bu ülke vatandaşlarına yaşattığı o karanlık günler unutulmamalıdır. Bizim vergilerimizle kurulmuş ve hepimize ait olan Anadolu Ajansı’nın yozlaşmış yöneticilerinin 31 Mart gecesi seçmen iradesini manipüle etmek adına yaptığı algı operasyonlarını unutmamalıyız." dedi.

İmamoğlu şöyle devam etti:

"31 Mart seçimlerini bizim kazandığımız netleştikten sonra, iktidar blokunun seçim sonuçlarını değiştirmek adına her geçen gün ortaya attığı gayrı ciddi iddialar ve hukuk dışı ayak oyunları unutulmamalıdır.

İktidar medyasının, tüm süreçte sergilediği, her türlü etikten ve mesleki itibardan uzaklaşmış, yalan habere dayalı tavırlar unutulmamalıdır.

İktidar blokunun, hukuk dışı yollarla ve manipülasyonla da kazanamadığı seçimleri Yüksek Seçim Kurulu’nu kullanarak iptal ettirmek adına uyguladığı anti demokratik baskılar unutulmamalıdır.

Bu ülkede seçimleri yönetmek ve sandıkta adaleti sağlamakla görevli Yüksek Seçim Kurulu’nun, iktidar blokunun siyasi baskılarına direnemeyip, seçmenin aynı zarfa attığı 4 oydan sadece birini geçersiz saydığı o gün…

Kabul edilebilir hiçbir hukuki kanıt yokken ve ülkede sadece İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerini yenilemeye karar verdiği o 6 Mayıs 2019 günü unutulmamalıdır.

Evet, geçen yıl bu zamanlarda yaşanan tüm ayrıntılar unutulmamalıdır.

Ama asıl unutulmaması gereken, bu kirli oyunlar değildir.

Asıl unutulmaması gereken 16 milyon İstanbullunun bu oyunlara verdiği cevaptır!

Asıl unutulmaması gereken, demokrasi ve özgürlükler konusunda İstanbul’un ortaya koyduğu irade ve karardır!

Asıl unutulmaması gereken, oy çuvallarının üstünde haftalarca uykusuz nöbet tutan başta Millet İttifaki CHP ve İyi Parti üyeleri olmak üzere her partiden binlerce cesur ve demokrasi aşığı seçmenin, fedakarlığı ve azmidir.
Bundan tam bir yıl önce sizler, bu güzel şehrin asıl ve tartışmasız sahibi olan 16 milyon İstanbullu, dünyaya ilham olacak muhteşem bir irade sergilediniz.

İstanbul’da yeni bir başlangıca karar verdiğinizi ilan ettiniz.

Birlikte ve kardeşçe yaşamayı, umudu ve özgürlüğü seçtiniz.

Hepinize sonsuz derecede minnettarım.

EŞİTLİK, DAYANIŞMA, ÜRETİM, ÖZGÜRLÜK

Sizlere bir kez daha söz veriyorum ki, ne o tarihi kararınızı unutturacağız… Ne de umutlarınızı boşa çıkaracağız!

İstanbul’da kent yaşamı artık 4 kavram üzerinde yükselecek, 4 kavramın ağırlığı hayatın her alanında hissedilecek:

Eşitlik… Dayanışma… Üretim… Özgürlük…

Eşitlik derken, kadın – erkek eşitliği yolunda adımları, eğitimde fırsat eşitliği yolunda adımları, belediye kaynaklarının dağıtımı konusunda belirli vakıf ve derneklerin kayrılmasına son veren adımları, kamusal kaynakları adil şekilde dağıtan adımları ve farklı inançlara eşit muameleyi kastediyorum.

Dayanışma derken, toplumsal yardımlaşma duygularını harekete geçirdiğimiz askıda fatura uygulamasını, ihtiyaç sahibi çocuklara ücretsiz süt dağıtımını, üniversitelilere verdiğimiz eğitim desteğini, İstanbul Gönüllülerinin fedakar çabalarını yaygınlaştırmayı ve toplamda bir milyon aileye yaklaşan ayni ve nakdi yardımlarımızı kastediyorum.

Üretim derken, süt üreticilerinin ve çiftçilerin desteklenmesini, istihdam ofislerini, İSMEK’te üretime dönük yeni yapılanmayı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin üretimde verimlilik ve liyakat temelli işe alım uygulamalarını kasdediyorum.

Özgürlük derken ülke tarihinde ilk kez başlattığımız 24 saat kesintisiz ulaşım uygulamasını, hizmete giren ve girecek olan kreşlerimizin annelere ve çocuklara sağlayacağı adaleti ve özgürlüğü, kültürel tercihlerde dışlayıcı ve yasaklayıcı tutumlara son verilmesini, 16 milyonun özgürce yaşayacağı yeni yeşil alan yatırımlarını, düzenleyip kullanıma ilk kez açtığımız kent ormanlarını ve hatta, Adalardaki atlara bile sağladığımız özgürlükleri kasdediyorum.

Sizlerin 23 Haziran’da ortaya koyduğunuz unutulmaz iradenizin sonunda bu kadim şehir, yıllar sonra yeniden, insani ve evrensel değerlerin geçerli olduğu, çevrenin, yaşam kalitesinin ve kardeşçe birlikte yaşamanın temel değer kabul edildiği bir yola girmiş oldu.

"İŞBAŞI YAPTIĞIMIZDA MAAŞ ÖDEYECEK PARA YOKTU"

Sevgili İstanbullular,

İşbaşı yaptığımızda devraldığımız mali manzara ile ilgili sizlere net olarak şunu söyleyebilirim:

30 Haziran 2019 günü resmen işbaşı yaptığımızda kasamızda personelimizin maaşlarını ödeyecek paramız dahi mevcut değildi.

Vadesi geçmiş yaklaşık 6 milyar liralık bir borçla ve bizden önceki yönetimin yaptığı bütçeden kaynaklanan 7,9

Milyar liralık bir büyük bütçe açıığı ile İBB’yi teslim aldık.

Yani toplamda 14 milyarlık acil çözüme muhtaç bir kara delikle İBB yönetimini devraldık…

Üstelik bize ödenmesi gereken 1 milyar liranın üstündeki nakit Maliye Bakanlığı payı, tarihte görülmemiş bir şekilde, göreve gelmemizden 15 gün önce bizden önceki yönetime avans olarak kullandırılmıştı.

İstirak şirketlerimizin çoğu ise vergi borçlarını ödeyemez duruma düşürülmüştü.

Fakat biz bu durumu kimseye şikayet etmedik.

Enkaz edebiyatı yapmadık. Milletin moralini bozmak istemedik.

Tersine, bu büyük hasarı onarmak üzere derhal çalışmalara başladık.

Hızlı bir mali disiplin ve etkili bütçe yönetimi uygulamasına geçtik.

İsraf düzenine son verdik…

Örneğin bir avuç dernek ve vakıfa sağlanmış olan, toplamda 700 milyonu bulan israfa son verdik

Hemen her birimimizde, hemen her iştirak ve bağlı şirketimizde büyük tasarruflar yaptık…

Bu sayede yeniden hem hizmet yapan, projeleri ayağa kaldıran, hem de borçlarını ödemeye başlayan bir yapıyı mümkün kılabildik.

Bu sayede koronavirüs salgını başladığında, koşullara uyum sağlamakta zorlanmadık.

Birinci yılımızın sonunda, tüm bu olumsuzluklara rağmen, her türlü engellemeye rağmen ve Covid 19’a rağmen büyük bir başarıdır.

Bu tabloda gördüğünüz gibi, gelirlerimiz planlı bütçemizden 5 milyar, bir önceki yıl aynı dönemden ise 1.5 milyar lira daha düşük noktaya geriledi. Aldığımız tasarruf tedbirleri ve etkin bütçe yönetimiyle giderlerimizi yöneterek, neredeyse denk bütçe seviyesine geldik.

Bu tabloda bizi zorlayan, en önemli faktör, bizden önceki yönetimlerin İBB’ye yüklemiş olduğu borçlar ve kredi geri ödemeleridir.

İkinci önemli faktör iktidar blokunun uygulamaları ve yaklaşımlarıdır.

Örneğin, kredi taleplerimiz konusunda kamu bankalarının engellenmesi…

Örneğin, Ulaştırma Bakanlığına devredilen Başakşehir gibi metrolara ilişkin ödemelerin, maliye payımızdan kaynağında, peşin peşin ve aylık 50 milyonluk dilimlerle kesilmesi…
Bizim kredi almamız engellenmese Başakşehir hattı için toplamda 300 milyon liranın bizden kesilmesi yerine biz 20 yıllık vade ile ve çok daha ucuza yapabiliriz.
Bir taraftan bizim ucuza ve çok uzun vadeli dış kredi kullanmamız engelleniyor, diğer taraftan da bizim naktimize el konurak bizim adımıza güya metro inşaatı yapılıyor…
Maliye payımızdan kaynağında yapılan kesinti uygulamaları o kadar enteresan noktalara ulaşıyor ki, bir örnek daha vereyim.

Biliyorsunuz her bölgede olduğu gibi bizim bölgemizde de bir kalkınma ajansı var.
İstanbul Kalkınma Ajansı adlı bu kuruluşa yasa ile belediyemizin de bir aidat ödemesi gerekiyor.
İşe bakın ki, bizden önceki yönetimler aidatları ödememiş, kimsenin de sesi çıkmamış.
Ama yönetim bize geçince ve hiçbir yasal dayanağı olmadığı halde Kalkınma ajansı ve Belediyeler Birliğine ait 123 milyon liralık aidat Maliye tarafından kaynağında kesilerek ilgili kurumlara aktarılabiliyor. Üstelik yürüyen davalar söz konusu iken.
Bunlar tuhaf işler.
Hakkaniyete ve devlet ciddiyetine uymayan işler.
Bir örnek daha vereyim…
Bizden önceki 1 yıl içinde İBB mülkiyetindeki 2.77 milyar liralık taşınmazın satışı yapılarak ek finansman kaynağı sağlanmış.
Sıra bize gelince 1.4 milyar TL tutarındaki taşınmaz satışına ilişkin meclis onayı Eylül 2019’dan itibaren bekletiliyor.
Biz tüm bu tuhaf işlere rağmen, hizmetleri ve projeleri azaltmadan ilk yılımızı tamamladık.

Bütçe disiplinini sağladığımız için dövizdeki büyük kur artışına rağmen, borç stokumuzda da bir artış olmadı.
Corona salgını belediyemizin finansal durumunu da derinden etkiledi. İkinci dalga söz konusu olursa Corona salgının İBB’ye toplam maliyetinin 6.5 milyar lirayı bulacağını hesaplıyoruz. İkinci dalga olmazsa salgının belediyemize maliyeti yaklaşık 5 milyar lira olacak.
Salgın sürecinde iştirak şirketlerimizin toplam gelirleri de dramatik şekilde geriledi. İETT, Metro, Ulaşım A.Ş., Beltur ve Kültür A.Ş gibi iştiraklerimiz başta olmak üzere bazı iştiraklerimizin gelirleri %10’lara ve altına kadar geriledi.
Tüm bunlara rağmen yıl sonunda iştirak şirketlerimizin toplamda zarar etmelerini önleyecek tedbirimizi aldık.
Özetle, vatandaşın vergileriyle oluşan kamu bütçesinin yönetiminde yıllardır görülen israfa ve yanlışlıklara son verdik.

Sevgili İstanbullular,

Birinci yılımıza, ne yazık ki dünyanın her bir ülkesi ve kentinde olduğu gibi Corona Virüs krizi damgasını vurdu.
Tüm insanlığın sağlığını, ekonomisini ve güvenliğini tehdit eden bu büyük salgın, bekleneceği gibi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni, çalışanlarını, iştiraklerini, hizmetlerini ve gelirlerini de olumsuz şekilde etkiledi.
Sağlık Bakanlığımız tarafından salgının varlığı henüz resmen ilan edilmeden önce, tedbirlerimize ve halkımızı bilgilendirecek kampanyalarımıza başladık.

Mart ayında salgının ilanıyla birlikte salgını milletimizin en az can kaybıyla ve en az ekonomik hasarla atlatabilmesi için tüm gücümüzle seferber olduk.

• Otobüs, metrobüs, metro, taksi, dolmuş ve minibüsler ile istasyon ve duraklar; meydanlar, sokaklar, kamu binaları, hastane olmak üzere toplamda 8 milyon metre karelik alanı düzenli olarak dezenfekte ettik.
• Hızla kurduğumuz Mobil Hijyen Filosunu vatandaşlarımızın talepleri için görevlendirdik.
• Toplu ulaşım kullanan vatandaşlarımıza 200 bin ücretsiz maske dağıttık
• İsmek’ler aracılığı ile 1 milyon adet maske üretimini ve dağıtımını sürdürüyoruz
• Otobüs ve metrobüslere şoför kabinleri koyduk
• Binalarımıza, metro ve metrobüs istasyonlarına termal kameralar yerleştirdik
• Hiçbir vatandaşımızın su ve doğalgazının kesilmesine izin vermedik.
• Sokağa çıkma yasağında belediye hizmetlerinin aksaksız yürümesini sağladık
• Sıkıntıya giren Özel Halk Otobüslerine finansal destek sağladık.
• 3.000’e yakın sağlık çalışanını otellerde ücretsiz olarak ağırladık, kahraman sağlıkçılara ücretsiz ulaşım ve park imkanı sağlandık.
• Halk Ekmek ve Hamidiye AŞ ile sokağa çıkma yasağı günlerinde İstanbulluların ekmek ve su ihtiyacını karşıladık.
• Darülaceze’de konaklayan vatandaşlarımızın sağlık ve bakım hizmetlerini aksatmaksızın sağladık.
• Covit 19 sürecini akla dayalı olarak yönetmek için İBB nezdinde derhal bir bilim kurulu oluşturduk. Covid’le mücadele kapsamında yaptığımız her uygulamayı Bilim Kurulumuzun tavsiye ve kararları doğrultusunda yaptık.

Günler ve saatler süren mesailerini ayırarak tüm bu süreçte İstanbul’a ve bizlere karşılıksız destek veren tüm kurul üyelerimize gönülden teşekkür etmeyi bir borç bilirim.

"HÜKÜMET BİZLE ÇALIŞMADI"

Salgın boyunca tek taraflı ısrar ve çabalarımıza rağmen, hükümetimizle normal iletişimin bile kurulamadığı aylar yaşadık.

Ne yazık ki hükümetimiz, bu büyük krizde bile bizlerle omuz omuza çalışmaktan uzak durdu.
Hatta tam tersine, toplumsal dayanışmayı harekete geçirmek için başlattığımız kampanyamız yasaklandı.

Vatandaşların bağışladıklara paralar bloke edildi.

Yaşadığımız finansal zorlukluklara rağmen, Covid19 sürecinde halkımızın ihtiyaçları doğrultusunda, adil bir İstanbul yaratmak ve fırsat eşitliği sağlamak adına sosyal yardımlarımızı ve yatırımlarımızı artırdık.
Kent yoksulluğu ile mücadeleyi asli görevimiz haline getirdik

Öncelikle, sosyal yardım bütçemizi, belediye meclisimizin onayıyla tam 4 kart artırdık.
Bu konuda yetki onayı talebimize destek veren meclis üyelerimize teşekkür ediyorum.

Bu onayla pandemi sürecinde yüzbinlerce vatandaşımızın yanında olduk.

• Toplamda 860 bin aileye sosyal yardım desteği verdik
• 560 bin aileye gıda yardım kolisi dağıttık
• 40 bin aileye alışveriş kart desteği verdik
• 75 bin aileye nakit, 185 bin aileye alışveriş kart desteği vermeye düzenli şekilde devam ediyoruz.
• ‘Askıda Fatura’ uygulamamızla 180 bin ihtiyaç sahibi ailenin su ve doğalgaz faturasının hayırsever vatandaşlarımız tarafından ödenmesine aracılık ettik.
• Suda %46’ya kadar indirim yaptık
• Salgın nedeniyle çalışmaya ara vermiş iş yerlerinin su faturalarını 3 ay erteledik

Devlet ve devletin ayrılmaz bir parçası olan belediye, böylesi bir krizde vatandaşının yanında olmayacaksa, ne anlamı olur ki?

Her alanda kadınların yanında olduk

• İBB yönetiminde kadın temsiliyetini %100 artırdık
• İBB kadrolarında kadın oranını 2.5 kat artırdık.
• İştirak şirketlerinde de benzer uygulamaları başlattık. Örneğin, Metro İstanbul’da 118 kadın sürücü, İETT’de 9 kadın şöför işbaşı yaptı.
• Covid 19 sürecinde Kadın Sığınma Evi’ni hizmete açtık
• Kadın Destek Hattının alt yapısını tamamladık
Benzer şekilde ülkemizin geleceği olan üniversite öğrencilerine destek olduk.
Zira biz inanıyoruz ki, İstanbul gibi dünyanın en büyük metropollerinden birinin yönetimi eğitim alanına eğilmeden, ihtiyacı olan öğrencilere yardım etmeden o kentin geleceğini tasarlayamaz.
• 30 bin üniversiteliye yıllık 3.200 TL nakit eğitim desteği veriyoruz
• 50 liraya indirdiğimiz aylık öğrenci kartı uygulamasını, liseyi bitirip üniversite sınavını kazanamamış öğrencileri de kapsayacak şekilde genişlettik.
• Öğretmenler için uyguladığımız indirimli ulaşım hakkını “ücretli öğretmenleri” de kapsayacak şekilde genişlettik
• Beyoğlu ve Örnektepe Yurt İnşaatını tamamladık, hizmete açıyoruz.
• Çatalca Ekoloji Gençlik ve Bilim Köyü Projesini tamamladık
Her zaman söylediğim gibi, tüm gücümüzle en büyük projem olan çocuklarımızın yanında olduk.
• 115 bin çocuğumuza her ay süt dağıtıyoruz
• 23 Nisan ‘da 100 bin çocuğumuza hediye kolisi dağıttık
• Bu arada 95 bin çocuğumuza eğitim desteği verdik
• 3.300 çocuğumuzu Gezici Tiyatro ile buluşturduk
• 2.500 çocuğumuzu Sinebüsle buluşturduk
• 150 mahalleye 150 kreş sloganıyla yapımını başlattığımız kreşlerimizin 15’inde eğitim başlıyor. Yıl sonuna kadar hedefimiz 45 kreşimizi hizmete açmak.

Üreticilerimizin ve çiftçimizin yanında olduk.

Seçim sürecindeki vaatlerimiz doğrultusunda, İstanbul ve civarında 5 yıllık bir tarım ve gıda planı oluşturduk.
İstanbul ve civarında planladığımız tarımsal kalkınma projelerini, pandemi sürecinde hızlandırdık. Bu kapsamda

• İstanbul Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği ile işbirliği yaparak 115 bin ihtiyaç sahibi çocuğumuza ücretsiz olarak dağıttığımız aylık 750 bin litreyi aşan ücretsiz Halk sütünü Silivri ve Çatalca’daki üreticilerden temin etmeye başladık.
• Silivri, Çatalca, Arnavutköy, Şile, Beykoz, Sarıyer, Pendik, Başakşehir ve Büyükçekmece dahil 9 ilçemizde, 82 köyümüzde üreticilere domates, salatalık, biber, patlıcan ve karpuz olmak üzere toplam 3 milyon 591 bin fide dağıtımı yaptık..
• İBB tarihinde ilk kez, 11 Temmuz 2020 tarihinde Hasat Bayramı düzenleyecek, dikilen fidelerden ziraat mühendislerimizin denetiminde üretilen sağlıklı ürünlerimizi kentimizle buluşturacağız.
• Bunların yanısıra pandeminin en yoğun yaşandığı dönemde Anadolu'dan yükselen üretici sesine de duyarsız kalmadık. Mersin ve Adana'lı üreticiden doğrudan temin yoluyla limon, patates ve soğan satın aldık ve gıda kolileriyle ihtiyaç sahibi İstanbullulara dağıttık.

Özetle doğaya saygılı bir üretim tarzının kurgulanması, küçük çiftçinin korunarak desteklenmesi ve geliştirilmesi, kır yoksulu üreticilerin hakları yanında kent yoksullarının sağlıklı ve yeterli gıdaya ulaşmalarının sağlanması gibi temel ilkeler çerçevesindeki tarım ve gıda politikalarımızın meyvelerini almaya başlıyoruz.

İstanbulda işsizliğe çare olacak projeler başlattık

• 3 tane Bölgesel İstihdam Ofisi açtık.
• İstanbul Yatırım Ajansını, İstanbul Planlama Ajansını ve İstatistik Ofisini kurduk
• Özel sektörde 3.833 kişiye iş imkanı sağladık
• İbb Kariyer sitesini hizmete açtık ve tamamiyle liyakate dayalı biçimde 4.500 kişiye istihdam sağladık

ULAŞIM HATLARI

Sevgili İstanbullular

İkinci büyük önceliğimiz ulaşım alanı oldu.

İşbaşına gelir gelmez, bir yandan tasarruf tedbirleri uygularken bir yandan da yeni finansman arayışlarına başlamıştık.

Çabalarımız sonuç verdi ve her türlü engellemeye rağmen metro inşaatlarında yeni bir hamle başlattık.

• Ümraniye – Ataşehir – Göztepe Metro Hattı İnşaatını yeniden başlattık.
• Çekmeköy – Sancaktepe – Sultanbeyli Metro Hattı İnşaatını yeniden başlattık.
• Kaynarca – Pendik – Tuzla Metro Hattı İnşaatını yeniden başlattık.
• Rumeli Hisarüstü – Aşiyan Metro Hattı İnşaatını yeniden başlattık.
• Dudullu – Bostancı Metro Hattı İnşaatını yeniden başlattık.

Bu hatları hızla açacağız:

• Eminönü – Alibeyköy Tramvay hattını 2020 yılında hizmete açıyoruz.
• Mahmutbey – Mecidiyeköy Metro Hattını 2020 yılında hizmete açıyoruz.
• Rumeli Hisarüstü – Aşiyan Metro Hattı İnşaatını 2021 yılında hizmete açıyoruz.
• Dudullu – Bostancı Metro Hattı İnşaatını 2021 yılında hizmete açıyoruz.
• Ataköy – İkitelli Metro Hattının ilk kısmını 2021 yılında hizmete açıyoruz.

• Özetle, halen 9 metro hattında inşaatlarımız devam ediyor, Kirazlı - Halkalı Metrosu ile Mahmutbey - Bahçeşehir - Esenyurt Metro hatları için kaynak bulma çalışmalarımız devam ediyor.
Ulaşım ve trafiğin rahatlatılması alanında önemli projelere imza attık:
• Hafta sonu ve resmi tatillerde 24 saatlik kesintisiz ulaşım uygulamasını başlattık.
• Tüm bayramlarda toplu taşımayı ücretsiz hale getirdik.
• Adalar hattında 24 saat kesintisiz seferler başlattık.
• İSPARK otoparklarının tamamında İstanbulKart ve kredi kartları ile ödeme hizmetini başlattık.
• Kadıköy – Moda tramvayı’nın kapasitesini yüzde 30 artırdık
• Adalarda esnafla anlaşarak fayton uygulamasına son verdik ve yayalaştırarak elektrikli araç uygulamasına geçtik
• Covid 19 sürecinde yolcu kaybına uğrayan Özel Halk Otobüslerine 76 milyon, deniz motorlarına 3 milyon, raylı sistem araçlarına 55 milyon liralık destek sağladık.
• Covid 19 sürecindeki sokağa çıkma uygulamlarından da yararlanarak 419.000 ton asfalt döktük, 223.112 m2 yaya alanı inşa ettik
• 4’ü kapalı, 10’u zemin olmak üzere 14 otopark inşatını tamamlayarak hizmete açtık,
• Önceden faaliyeti durdurulmuş olan İETT Motor Yenileme Fabrikasını tekrar hizmete açtık.
• Büyük İstanbul Otogarını devraldık. Hızla temizlik, tadilat, bakım ve onarım çalışmaları yaparak güvenli ve işlevsel hale getirdik.
• 10 köprülü kavşak, 8 yaya üst geçidinin inşaatını bitirdik ve hizmete açtık, 9 tanesini ise yıl sonuna kadar açmış olacağız.
• 14 yol genişletme çalışmamız tamamlandı, 8’i ise yıl sonuna kadar tamamlanmış olacak.
Önemli alt yapı projeleri başlattık ve büyük bir kısmını tamamladık.
• Mart Haziran döneminde ana arterlerde 38 farklı güzergahta atıksu, yağmur suyu ve dere ıslah çalışması başlattık. Büyük bir bölümünü tamamladık, kalan bölümleri sonbahara kadar tamamlamış olacağız.
• İstanbul`un kronik problemlerinden biri olan Kurbağalıdere ıslah çalışmasının büyük bölümünü bitirdik. Eylül ayı itibariyle Kurbağalı’dere sorununu kökünden temizlemiş olacağız.
• 8 ana arterde, içme suyu isale hattı projesi başlattık. Büyük bölümünü tamamladık. Kalanlarını ise Temmuz sonuna kadar tamamlanmış olacak.
• Toplamda 143 km içme suyu, 600 km atık su, 58 km isale hattı inşaatını tamamladık.
• İçlerinde kültür merkezleri, sağlık merkezleri, gençlik merkezleri, İsmek binaları, okullar olan toplam 21 yatırımımız tamamlandı ve hizmete alındı.
• İstanbul, Kahramanmaraş, Hakkari ve Elazığ’da 4 emniyet müdürlüğü binası ve Polis lojmanı tamamlandı ve hizmete açıldı.
• Siirt İtfaiye İstasyonu ve Mezbahane İnşaatı tamamlanma aşamasına geldi.
• İşbaşı yaptığımız günden itibaren Haliç’e kıylarına ve Haliç suyunun temizliğine önem verdik. Bir kazar tarama gemisi, 2 dökü gemisi ve bir anfibi gemisiyle düzenli olarak Haliç tabanında temizlik yapıyoruz.Dipten yüzeye çıkan plastik şişe vb. yabancı cisimleri dağılmadan topluyoruz.
• Ayrıca İSKİ vasıtasıya Boğazdan Haliçe Can suyu projesiyle günde 300 bin metre küp su pompalıyoruz. Haliçteki su kalitesini korumak için 4 su alma yapısı vasıtasıyla Haliçteki durağan su taze suyla değiştiriyoruz.
• Bu çabalarımıza rağmen besleme medyada bir Haliç propagandasıdır gidiyor.
Efendim “Haliç kirlenmiş.” Bir yılda Haliç kirlendi öyle mi? Buna kargalar güler. Bilim insanları Haliç’teki renk değişiminin doğal bir fotosentez işi olduğunu, hemen hemen her yıl farklı boyutlarda görüldüğünü açıkladılar. Nitekim, bugün giderseniz Haliç’in hangi renkte olduğunu görürsünüz.

• Siz asıl Riva’dan bahsedin, Riva’dan! Devlet Su İşlerinin ve Şehircilik Bakanlığı’nın sorumluluğundaki Riva Deresi balçık deryasına döndü. Çözün dedik, çözmediler, çözmeye yanaşmadılar.
• Sonuçta, İSKİ ve Deniz Hizmetleri Müdürlüğümüzle Riva’nın temizlenmesi sürecini geçen hafta itibariyle başlattık. İki hafta içinde Riva’da su sirkülasyonunu yeniden sağlamış olacağız.

Sevgili basın mensupları

Değerli İstanbullular

İstanbul yeşil bir kent olacak diye çıktığımız yolda önemli aşamalara ulaştık

• Geçtiğimiz sonbaharda Kemerburgaz Kent Ormanının 1,5 milyon metre’lik ilk etebını hizmete açtık. 3,5 milyon metre 2’lik ikinci etabını bu sonbahara yetiştiriyoruz.
• Söz verdiğimiz gibi içinde 3 gölet ve 12 kilometrelik yürüyüş parkı bulunan 1 milyon 100 bin metre2’lik Atatürk Kent Ormanını 19 Mayıs 2020’de hizmete açtık
• Benzer şekilde Haliç ve Örnektepe semt parklarını tamamladık ve hizmete açtık. Rumeli Kavağı sahil parkı gibi çok sayıda semt parkımız yakında tamamlanacak.
• Ayamama Vadisi, Eşkinoz Vadisi, Baltalimanı Vadisi, Ortaköy Vadisi, Beylikdüzü Yaşam Vadisi 3. Etap, Hacet Deresi Peyzaj Projesi ve Haliç Kıyıları peyzaj projeleri gibi toplamda 30 milyon metre 2’lik büyük yeşil alan projelerini başlattık, bir kısmını kısa sürede başlatıyoruz.
• 1,3 milyon ağaç, 8,5 milyon soğanlı lale, 23 milyon kış, 32 milyon yaz çiçeği diktik
• Vatandaşlarımıza 3.5 milyon fide dağıttık.

İstanbullulara ayrıca Haramidere Vadisi, Nakkaşdere Vadisi, Tavukçudere Vadisi, Çırpıcı Vadisi, Ayvalıdere Vadisi, Kavaklıdere Vadisi, İdealtepe Vadisi, Çamaşırcıdere Vadisi, Tugay Vadisi ve Tuzla Vadisi de dahil olmak üzere yeni yaşam vadileri için de çalışmalara başladığımızı müjdelemek isterim.
Bütün bu tamamlanmış, devam eden ve başlayacak olan vadi, park ve kent içi orman projelerimiz, İstanbul’daki aktif yeşil alan oranını artırmakla kalmayacak, vatandaşlarımızın nefes almalarına, ailecek yeşile doymalarına da yardım edecek.

Bu projeleri tamamlayarak, peyderpey halkımızın hizmetine ve kullanımına açacağız.
Benim hayatımın en mutlu günü, tüm bu vadilerin tamamlandığı ve çimlerinde çocukların özgürce oynadığı, gençlerin, annelerin ve büyüklerimizin yeşile olan hasretini giderdiğimiz o günler olacak.
İnanın ki, o günler öyle çok da uzakta değil.

Sevgili İstanbullular,

Bir kenti kent yapan ve o kente kimlik veren en önemli kamusal alanların başında meydanlar gelir. Biz bu muhteşem şehirde meydanların yeniden açılmasına ve halkın kullanımına sunulmasına ilk günden beri çok önem veriyoruz.

Yeni kurduğumuz İstanbul Planlama Ajansı 20 ilçede 25 kentsel tasarımı tamamladı. Bunlardan Mecidiyeköy Meydanı, Kartal Meydan, Bağcılar Meydan, Bayrampaşa Yenidoğan ve Küçükçekmece Cennet Mahallesi meydanları uygulama projesi aşamasına geldi.

Taksim Meydanı, Haliç Kıyıları, Bakırköy Cumhuriyet Meydanı, Salacak Burnu ve Kent Mobilyaları alanında ise ulusal ve uluslararası tasarım yarışmaları düzenlendi.

Tüm bu yarışmalar Ağustos ayında sonuçlanmış olacak.

Böylelikle şehrimizin kimliğine değer katan kentsel alanları yeniden inşa edecek ve halkımızın kullanımına açmış olacağız.

EĞİTİM ÇALIŞMALARI

Bunların yanısıra ilk yılımıza bazı yeni eğitim kurumlarını da açma başarısını sığdırdık.

• İstanbul Küresel Kent Akademisini kurduk
• 2 adet Dünya Dilleri Merkezi hizmete açtık
• Enstitü İstanbul’u hayata geçirdik
• 300.000 İstanbulluya online eğitim verdik
Yeni spor alanları ve spor salonları inşa ettik
• Gaziosmanpaşa, Maltepe, Kartal, Üsküdar, Kadıköy, Pendik, Bahçeşehir, Eyüp ve Büyükçekmece’de tamamladığımız 10 okulun spor salonunun yanısıra, yıl sonuna kadar 23 okulun spor salonunu daha tamamlayacak ve hizmete açacağız.
• Sultanbeyli 75. Yıl Spor Kompleksi ve Yenikapı’da tamamlamakta olduğumuz iki futbol sahası başta olmak üzere 11 spor tesisini daha yıl bitmeden İstanbul’a kazandırmış olacağız.
Sosyal Konut anlayışını kökten değiştirecek projelere başladık
• Yola çıkarken demiştik ki İstanbul’da yaşam kalitesini yükselteceğiz.
• İstanbul’un yeni yönetimi olarak istedik ki, kira öder gibi ev sahibi olma fikri bu ülkede gerçekten mümkün olsun!
• İstedik ki, dar gelirliler dahil herkes bu şehirde adaletli bir ödeme sistemiyle mülk sahibi olabilsin.
• Çünkü biz inanıyoruz ki, bu şehirde iyi yaşamak herkesin hakkıdır…
• Bu maksatla başlattığımız 1.450 civarında bağımsız bölüm ve dükkandan oluşan Kiptaş Silivri Konutları’na tam 30 kat başvuru geldi.
• Benzerlerinde asla görülmeyen bu yüksek başvuru oranı, hem projenin fianansal ve mimari açıdan doğruluğunu hem de yönetimimize olan güvenin bir kanıtı.
• Bundan sonra da benzeri projelerimizle halkımızın ev sahibi olmasını sağlayacağız.
Değerli konuklar,
Şimdi İstanbul’un üç önemli tehdidini konuşacağız:
1.Depreme ve afetlere hazırlıkta seferberlik çalışmalarımız devam ediyor.
• Göreve geldiğimiz günden bu yana önümüze koyduğumuz hedefleri Deprem Seferberlik Planı çerçevesinde kamuoyu ile paylaştık.
• İstanbul Deprem Çalıştayını düzenleyerek konunun tüm taraflarını bir masa etrafında topladık ve yol haritamızı katılımcı bir yöntem ile belirledik.
• Şehrimizin toplumsal yaşamında, ekonomisinde ve kültüründe etkin olan başlıca kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan İstanbul Deprem Platformu’nu kurduk ve tüm aktörleri bir araya getirdik.
• Bu sorunun üstesinden gelmek için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İstanbul Valiliği ve Belediyemizce koordine edilen; ilgili kuruluşların ve özel sektör temsilcilerinin yer alacağı kapsamlı bir Deprem Konseyi’nin kurulması zorunludur.
• Bu konudaki çağrılarımıza ve resmi yazılarımıza hükümetimizden ve baklanlığımızdan maalesef hiçbir cevap alamıyoruz.
2.İstanbul’un Mülteci Meselesi’nde hükümetimize sesleniyoruz.
• Kayıtlı ve kayıtsız 1 milyondan fazla göçmen ve Suriyeliler sorunu uluslararası bir sorundur; çözümü de uluslararası arenada bulunmak zorundadır.
• Bu denli büyük bir yabancı nüfusun varlığının büyük toplumsal sorunlara dönüşmemesi için göreve geldiğimizden beri uzman sivil toplum kuruluşları ve akademisyenlerle toplantılar yaptık. Yapmaya devam ediyoruz.
• Uyum ve güvenlik politika ve hizmetlerini konuşmak üzere Ankara ile; merkezi idareye bağlı kamu kurum ve kuruluşları ile birlikte çalışmak istiyoruz.
• Nihai hedefimiz, Suriye’nin istikrara kavuşturulması ve mültecilerin kendi vatanlarında topraklarına ve oradaki hayatlarına huzurla dönmelerinin sağlanmasıdır.
3. Bunca gerçek ve büyük sorunun yanında, aziz İstanbul’un bir de suni sorunu var bilindiği gibi. Kanal İstanbul!
Hatırlanacağı gibi bu yılın başında Su Çalıştayı ve Kanal İstanbul Çalıştaylarını düzenledik. Sayıları binleri bulan uzman, akademisyen, sivil toplum görevlisi ve mühendisleri dinledik.
• Tüm otoriteler ve bilim insanları bizi ciddi kanıtlarla ikaz ettiler ki, akıldan ve mantıktan tamamıyla uzak olan bu projeyle dünyanın gözbebeği biricik İstanbul’umuz yaşanamaz bir kent olacak… Depremi tetikleyecek…
• Temiz hava, su altyapı trafik açısından çözülemez sorunlarla baş başa kalacak…
• Ne boğaz geçişi, ne deniz deniz trafiği geçişi, ne de ekonomik olarak böyle bir ihtiyaç söz konusu değildir.
• Birileri ve onların yakın çevresi para kazanacak diye bu kadim şehrin doğal çevresinin, yaşam alanlarının ve su havzalarının yok edilmesine izin veremeyiz, vermeyeceğiz.

Değerli basın mensupları,​

Biz İstanbul’da halkın yönetime demokratik katılımını esas prensip kabul ediyoruz.

İstanbul’da yaşayanlar, İstanbul'u ilgilendiren tüm önemli kararlarda söz sahibi olsunlar istiyoruz.
O yüzden işbaşı yaptığımız ilk günden başlayarak yerel demokratik mekanizmalar kurmaya başladık.
İstanbul Kent Konseyi’ni, İstanbul Turizm Platformunu, İstanbul Deprem Platformunu, İstanbul Kültür Sanat Platformunu kurduk ve bu alanlarda onlarca çalıştay düzenledik.

O çalıştaylardan çıkan iradeleri uygulamaya başladık.

İstanbul Gönüllüleri’nin kent gönüllülerine dönüşmesini sağladık ve kentsel dayanışma konusunda çok sayıda uygulamaya başladık
Çünkü biz biliyoruz ki, bir kentte ve ülkede demokrasi varsa, orada umut olur, kalkınma olur.

Sevgili konuklar,

Hayat normale dönünce, turizmde ve kültür sanat alanlarında şehrimizin yeniden yükselmesi için çalışamalarımıza devam ediyoruz. Tasavvuf Müzesi, Yenikapı Arkeopark, Oyun Bilim Çocuk Müzesi, Yarımburgaz Arkeopark, Müzik Müzesi, İstanbul Tılsımlar Müzesi ve Doğa Müzesi’ni de ilk yılımızda projelendirmeyi başardık.
Bir kısmına başladık, bir kısmında ihale aşamasına geldik.
İstanbul'un kimliği ile bütünleşmiş önemli yapıları korumak ve hayata kazandırmak için büyük çaba harcıyoruz.
25 yıldır hiçbir restorasyon veya koruma çalışmasına konu olmamış, yıkılmaya yüz tutmuş İstanbul Surlarının onarımı için projeleri bitirdik ve Bölge Koruma Kurulu onayına sunduk.
UNESCO dünya mirası kapsamındaki Surlar için Koruma Kurulu’nun acilen karar vermesi ve çabamıza destek vermesi büyük önem taşıyor.
Benzer biçimde İstanbul'un kimliğini oluşturan 55 tarihi çeşmeyi restore edip içilebilir suya kavuşturuyoruz. Tarihi mezarlıkları şehrimize yeniden kazındırıyoruz.
Keza yıllardır harabe halde duran Gazhane binalarının restorasyonunu tamamladık, sonbaharda İstanbul’un kültür varlıklarına katıyor ve halkımızın kullanımına açıyoruz.
Biz bu çabalarla aziz İstanbul’un tarihine sahip çıkarken, diğer tarafta İstanbul’un
iş başına gelmemizden sonra İstanbul’un kimliğinin ana unsuru olan tarihi yapılarla ilgili iktidar blokundan gelen çabaları da izliyorsunuz.
Galata Kulesi, Haydarpaşa Garı, Sirkeci Garı gibi İstanbulun incisi konumunda olan yapıların İstanbul’un belediyesinden koparılma çabalarını görüyorsunuz.
Örneğin Galata Kulesi’nin, tutarlı bir tarihsel belge sunulmadan, hiç bir tarihçinin onaylamadığı bir usulle İBB’nin elinden alınması gibi devlet anlayışına uymayan partizan uygulamalarla karşı karşıyayız.
Örneğin Haydarpaşa Garı gibi İstanbul’un kimliğinin bütünleşik parçası olan çok simgesel binanın halkın kullanımına sunma çabamız engellenmiştir.
Yine Sirkeci Garı’nı da ihale yolu ile alma çabamız da engellenmiştir.
İmtiyaz bile istemeden, önceki dönemlerde olduğu gibi bila bedel tahsis edilmesini bile talep etmeden, kiralama ihalesine girmemize rağmen hukuksuzca ihale dışında bırakıldık.
Her üç konuda da yargıda açtığımız davalardan olumlu sonuç bekliyoruz.
Biliyorsunuz İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Saraçhane binasını Türkiye’nin en zengin kütüphanelerinden biri yapacağımıza söz vermiştik.
Ne yaptılar biliyor musunuz?
Biz seçimi kazandıktan sonra apar topar Saraçhane binamız için 1. grup “Anıt eser” statüsü ilan ettiler. Yani hizmet binamızı Süleymaniye Camii ve Ayasofya Camii gibi tarihi eserler mertebesine aldılar.
Oysa ki, bu kararla çivi çakılamayacak statüye getirilen binamızda bizden önceki yönetim hiçbir izin almadan bütün orjinal kısımları tahrip ederken aynı kurul sessiz kalabilmişti.
Düşünebiliyor musunuz, biz kütüphane yapıp halkımıza kazandıracağız diye çalışırken birden bire Ayasofya statüsüne alınıyor ve elimiz kolumuz bağlanmaya çalışılıyor.
Hiç şüpheniz olmasın, söz verdiğimiz gibi kendi hizmet binamızı kütüphane olarak halkımıza kazandıracağız.
Yine hatırlatayım… Kent meydanları ile ilgili olarak yapmakta olduğumuz projeleri halkın dikkatine sunmak için “İstanbul Meydanlarına Kavuşuyor” diye kampanya başlatmış ve Taksim meydanında “Kavuşma Durağı” adında bir tanıtım alanı kurmak istemiştik.
Daha bizim tanıtım alanımız bitip halkın kullanıma sunulmadan ve suç duyurusuyla apar topar kaldırıldı.
Oysaki hemen yanı başında aylardır kimsenin en ufak bir işlem yapmadığı cumhurbaşkanlığı iletişim çadırı orada öylece duruyordu. Kavuşma Durağını kaldırınca, o devasa boş çadırı da mecburen kaldırdılar.
Konu Ekrem İmamoğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi olunca hemen harekete geçen Koruma kurulları, bakanlıklar, devlet kurumları, siyasetçiler…
Bunlar, 23 Haziran’a gidilen yolda şahit olduğumuz organize işlerin yeni versiyonları…
23 Haziran’ın anlamını tam olarak kavrayamanlara tekrar hatırlatmak isterim:
Artık ne İstanbul, ne de Türkiye 23 Haziran öncesindeki İstanbul ve Türkiye değildir…
Bu millet ne yaptığınızın farkında. İstanbulun iradesini yok saymanın, İstanbulluya fatura ödetmenin bedeli ağır olur.

Bu arada konuşmamın başında söylediğim gibi…
İşbaşına geldiğimizde, devraldığımız koşullar hakkında hiç şikayette bulunmadık…
İşimize odaklandık…
Devri sabık yaratmak istemedik…
Bu demek değil ki, bizden önceki dönemde yapılan anormallikleri, yanlışları, tuhaflıkları görmezden geleceğiz…
Bizden önceki 5 + 5 yılı incelemek üzere iç incelemelerimiz en titiz şekliyle sürüyor…
Hiç acele etmiyoruz…
Gerekli durumlarda, gerekli hukuki işlemleri başlatacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın…
16 milyonun hakkını savunacağız…
Belediye kadrolarında da, belediye ve iştiraklerinin iş ve işlemlerinde de, taksi plakalarıyla ilgili kararda da…
Tek pusulamız var, halkımızın yanında olmak.
Hiç kimse unutmasın, hiç kimse görmezden gelmesin!