Uzman diyetisyen Kaymakcı, “Ramazan ayında beslenmeye baktığımızda bireylerde oruç tutmak, aç kalmak olarak algılanabiliyor. Fakat bu durum aksine bedenimizi, ruhumuzu, nefsimizi terbiye etmek ve arındırmaktır. Birlik ve beraberliği de içermektedir. Uzun açlıklar ile birlikte sistemi korumak adına ise normal zamanda aldığımız enerji ve besin ögesi dağılımını, bu dönemde de yapmamız gerekiyor. Yine bu sebeple bağırsak hareketleri yavaşlayabileceği için sıvı alımları da çok kıymetli. Kişinin kilosuna bağlı su tüketim ihtiyacı değişmekle birlikte, iftardan sahura kadar ortalama 2 litreye yakın su tüketimi yapılması lazım. Halsizlik, yorgunluk yoğun yaşamamak adına da kronik rahatsızlığı olmayan bireylerin sodyum içeriğine dikkat edip, günde 1 sade maden suyu tüketimi yapmalarını öneriyorum. Besin dağılımının iyi yapılması konusunda ise protein destekli sahur yapmak çok kıymetli" şeklinde konuştu.
BESİNLERİ YAVAŞ ÇİĞNEYİN!
İftar sofralarında su ve yeşilliklerin önemine işaret eden Uzman Diyetisyen Kaymakcı, “İftar sofralarında, yeşilliklere yer vermemiz lazım. Hem posa içerikli oldukları için sindirim problemini önleriz hem de su içeriği fazla olduğu için sıvı alımını desteklemiş oluruz. Orucu açarken ise bireyler çok fazla susadığı için bir anda fazla su tüketimi yapabiliyor. Fakat bir anda sıvı alımı olması mide problemlerine davetiye çıkardığı gibi mideyi o şekilde doldurduklarında erken doymaları ile birlikte enerji yetersizliği de yaşanabilmektedir. Besinleri yavaş yavaş tüketmekte fayda var, direkt ana yemeğe geçmeden önce iftariyeliklerle başlanabilir. Sonrasında ise yoğun kremalı ve unlu olmayan çorbalar içilebilir. En kritik nokta ise uzun süre açlıkla birlikte düşük olan kan şekerinin hızla yükselmemesi adına ve gastrit, ülser gibi mide problemleri yaşamamak adına çorbadan sonra 10 dakika ara vermek gerekli” tavsiyesinde bulundu. (İHA)