İYİ Parti Genel Başkanı'nın açıklamalarından satır başları şu şekilde:
Eveeeeet…
Nerede kalmıştık?!...
Aziz milletim, değerli milletvekilleri, kıymetli basın mensupları;
Sizleri, saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Yeni yasama yılındaki ilk grup toplantımıza,
hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
Bizi, Gazi Meclisimizin çatısı altında,
yeniden milletimizle buluşturan Yüce Allah’a, hamd-ü senalar olsun.
İYİ Parti olarak, bu yıl da, bu kutlu çatının altında;
milletimizin gür sesi olmaya,
hakikate ışık tutmaya,
dertlere derman olmaya devam edeceğiz.
Yeni yasama yılında da, her zaman olduğu gibi,
doğru bildiğimizden şaşmayacak,
doğruya doğru diyecek,
yanlıştan ise, sözümüzü sakınmayacağız.
Milletimizi yalandan, dolandan, talandan koruyacak,
devletimizi de, satıp savanlardan kollayacağız.
Ve o sandık geldiğinde, aynı söz verdiğimiz gibi;
Türkiye’yi, Milletin Evi’nde, milletimizle birlikte yöneteceğiz.
Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
"İKTİDAR İÇİN YOLUN SONU GÖRÜNÜYOR"
Aziz milletim;
İktidar için, artık yolun sonu gözüküyor.
Çünkü, mızrak artık çuvala sığmıyor.
3Y’yi yok etme vaadiyle iktidara gelen, Sayın Erdoğan’ın;
Yoksulluğu yöneten,
Yasakları normalleştiren,
Yolsuzluğun da, üstünü örten yönetim anlayışı,
Artık, gün gibi önümüzde duruyor.
"SAYIŞTAY'DA YOLSUZLUK VE HIRSIZLIK HIZ KESMEMİŞ"
Biliyorsunuz, geçtiğimiz günlerde Sayıştay,
denetim raporlarını açıkladı.
Ak Parti hükûmeti ve ucube sistemi sağ olsun;
bu seneki raporlarda da, yolsuzluk ve israf hız kesmemiş.
Saray’da sefa sürenler, eğlenmeye tam gaz devam etmiş…
Gelin, raporlardaki bazı satırbaşlarına, birlikte bakalım:
Mesela;
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı denetim raporuna göre;
Ankara’da kullanılmak üzere tahsis edilen, bazı araçlar,
yıl içinde, Çeşme, Altınoluk, Akçay, Abant, Mersin gibi yerlerden, yakıt almışlar.
Belli ki bu arkadaşlar;
millete hizmet yerine, kafalarına estikçe,
devletin, kendilerine Ankara için tahsis ettiği arabalarıyla,
tatil beldelerine gitmekte, bir sakınca görmemişler.
Şu devlet insanlığına bakar mısınız?
Mesela;
Sayıştay’ın, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı denetleme raporuna göre;
bu, fevkalade başarılı bakanlığımız,
Avrasya Tüneli geçişlerinde, kur hesabını yanlış yapmış…
Üstelik, sadece kur hesabını değil, geçiş garantisini de yanlış hesaplamış.
E hâl böyle olunca,
tünelden, garanti edilen 25 milyon araç yerine, yalnızca 12 milyon araç geçmiş.
Ama, bu pek bir düşünceli arkadaşlar,
ihale sahibi şirkete ayıp olmasın diye,
494,2 milyon lira, geçiş garantisi ödemesi yapmış.
Şu üstün yönetim becerisine bakar mısınız?
Eğer doğru bir hesaplama yapılsaydı;
garanti ödemesi, 456.3 milyon lirada kalacaktı.
Ama bakanlık, şirketin kasasına, 37.9 milyon lira fazladan, ödeme yapmayı tercih etmiş.
Yani, beceriksizliğin faturası, yine milletimize kesilmiş.
Yani milletimizin vergileri, yine bir şirketin, kasasını doldurmak için harcanmış.
Peki, milletimizin cebinden çıkan milyonlarca lirayı;
haksız ve hukuksuz bir biçimde yediren Bakanlığın,
Sayıştay raporuna, cevabı ne olmuş biliyor musunuz?
“Bunlar yalan.”
Tweet bu kadar…
Evet, yanlış duymadınız.
Verdikleri cevap, sadece bu kadar…
Böyle ciddiyetsizlik,
Böyle utanmazlık olmaz, olamaz.
Anayasal bir kurum olan Sayıştay,
bir genel müdürlüğün, yolsuzluk, usulsüzlük yaptığı tespit etmişse,
o genel müdürlük, ciddi ve kapsamlı bir açıklama yapmak zorundadır.
Bu kadar basit.
Ama gelin görün ki;
devletin bakanlığı, devletin denetleme kurumuna yalancı diyor.
İşte size, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde,
koskoca Türk Devleti’nin düşürüldüğü durum.
Ayıptır, günahtır.
Bir başka akıl dışı yolsuzluk örneği de, Karayolları Genel Müdürlüğü’nden.
Sayıştay’ın raporuna göre;
Karayolları Genel Müdürlüğü,
toplam maliyetini, 1588 lira olarak hesapladığı bir işe,
sıkı durun,
tam, 8 milyon 646 bin lira ödemiş.
Yani;
asgari ücretin, yarısı kadar hesapladıkları işe,
3 milyon asgari ücret ödemişler.
Durun daha bitmedi…
Yine KGM, pazarlık usulüyle yaptığı bir ihalede;
birim fiyatı, 7 lira 94 kuruş olan, muhafaza borusunu,
tam 300 katı bedel ödeyerek, 2 bin 239 liraya satın almış.
"EYT'LİLERE KAYNAK YOK DİYENLER..."
İşte size;
EYT’lilere,
3600 ek gösterge bekleyenlere,
Esnafa, çiftçiye, işsiz gence gelince;
“Kaynak yok” diyenlerin, kaynaklarımızı nereye akıttığının cevabı…
İşte size;
zengin Türkiye’yi, fakirliğe mahkum eden bu zihniyetin, ibretlik fotoğrafı.
"BU BÜROKRATLARIN İLHAM KAYNAĞI BİZZAT SENSİN"
Sayın Erdoğan;
Bu atadığın bürokratlar, sence kimi örnek alıyorlar?
Cevabını ben vereyim.
İsraf ve yolsuzluk batağına batmış bu bürokratların, ilham kaynağı bizzat sensin.
Çünkü balık baştan kokar.
Sayıştay raporlarına göre;
Geçen sene bir günde tam 7,9 milyon lira,
senede ise, 2,8 milyar lira harcamışsın.
6 yıl içindeki harcamalarını da, 10 katına çıkarmışsın.
İsrafın büyüklüğüne bakar mısınız?
Sayın Erdoğan;
Bu öyle bir israf ki;
Şayet, israfın dibini böylesine sıyırmasaydın,
Şayet, itibardan değil ama, bari keyfinden birazcık tasarruf edebilseydin,
Şayet harcamalarını, 10 katına değil de, bari 5 katına çıkarsaydın,
ne olurdu biliyor musun?
Mesela bugün, barınma sıkıntısı çeken, hiçbir öğrencimiz olmazdı.
Mesela, üretmeyi bırakan çiftçilerimiz olmazdı.
Mesela, pandemide açıkta bıraktığın için, iflas eden esnaflarımız olmazdı.
Bu aziz millet sana güvendi, o koltuğa oturttu.
Peki sen ne yapıyorsun?
Şu zor günlerde, milletinin devletine en çok ihtiyaç duyduğu, şu zor dönemde,
milletin parasını çarçur ediyorsun…
Yazıklar olsun.
Aziz milletim;
Gandhi’nin çok sevdiğim bir sözü vardır:
“Dünya, herkesi doyuracak kadar kaynağa sahiptir;
ama, herkesin açgözlülüğünü doyuracak kadar değil.” der.
Biz de diyoruz ki;
“Türkiye, belki saray bürokratlarının, açgözlülüğünü doyuracak kadar değil;
ama, her vatandaşını doyuracak kadar kaynağa sahiptir.”
Yeter ki;
Yolsuzluk Algısı Araştırması’nda, 180 ülke arasında, 86’ıncı sırada olmayalım.
Yeter ki;
Beceriksiz bürokratlarla, yandaş müteahhitler arasında, sıkışıp kalmayalım.
Yeter ki;
Kaynaklarımızı, ranta değil, milletimize ayıralım.
O nedenle biz,
işte tam olarak, bu iş bilmezliğin, bu hoyratlığın, bu vicdansızlığın karşısındayız.
Yapılan tünellere, köprülere, yollara değil;
plansızlığa, haksızlığa, beceriksizliğe karşıyız.
Milletimizin parasının, millete hizmet olarak dönmesine değil;
ısrarla yandaşını kayıran, bu ahlaksızlığa karşıyız.
Ez cümle,
Biz, projeye değil, ranta karşıyız!
ZAM AÇIKLAMASI
Aziz milletim;
Daha kış gelmeden, ne kadar zorlu bir kış geçireceğimizi;
iktidarın açıkladığı zamlarla, görmeye başladık.
Elektrik üretiminde kullanılan, doğal gaz fiyatına;
Temmuz ayında, yüzde 20 zam yapılmıştı.
Bu ay, üzerine yüzde 15 daha yapıldı.
2018’den bu yana, elektriğe, yüzde 122 zam yapan hükûmetin;
emekli, asgari ücretli, memur maaşlarına yaptığı zamlar ise,
yüzde 66 ile, yüzde 69 bandında kaldı.
Şu vicdansızlığa bakar mısınız?
Yazıktır, günahtır.
Gittiğimiz her yerde, elektrik faturasını ödeyemediği için;
tarlasını sulayamayan çiftçiyi,
üretim yapamayan sanayiciyi,
zor durumda kalan esnafı dinliyoruz.
Ama iktidar oralı bile olmuyor,
milletimizi, zam yağmuruna tutmaya devam ediyor.
Bir lütuf gibi sunduğu, maaş zamlarını,
yıl içerisinde fazlasıyla geri almaktan, zerre utanmıyor.
Değerli milletvekilleri;
Hesap verebilirliğin yerini, biat etmenin,
liyakatin yerini, vasatlığın,
devlet terbiyesinin yerini, ciddiyetsizliğin aldığı bu ucube sistem;
ülkemizin içinde bulunduğu tüm problemlerin, esas sebebidir.
Bu durumun, bir diğer örneğini;
Merkez Bankası’nın, son kararlarında gördük.
AMAÇ SAYIN ERDOĞAN'I MEMNUN ETMEK
Biliyorsunuz, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’yle birlikte;
Merkez Bankası Başkanları’nın, görev ve sorumluluklarına, bir güncelleme geldi.
O da, Sayın Erdoğan’ı memnun etmek.
Merkez Bankası’nın, son faiz indirimi kararıyla;
8 Eylül’de, 8,30 seviyesindeki dolar,
8,90’a kadar yükseldi.
Bu 60 kuruşluk artışla birlikte;
ithal ettiğimiz malların maliyeti, yüzde 7 yükselirken,
dış borç stokumuz, 270 milyar lira,
kısa vadeli borcumuz da, 101,2 milyar lira arttı.
Ama şimdiden söyleyeyim:
Bu artışların sorumlusu, Merkez Bankası Başkanı değildir.
Çünkü kendisi,
aynı çöp öğütür gibi, bürokrat öğüten bu sistemin,
son kullanma tarihi yaklaşan bir bürokratından fazlası değildir.
Bu maliyetlerin esas sorumlusu;
Türk Devleti’ni, ucube bir sisteme hapseden,
Türkiye Ekonomisi’ni, akıl dışı teorilerine kurban eden,
Ve her olaydan, elini yıkayıp çıkmasıyla bilinen Sayın Erdoğan’ın, ta kendisidir.
"MERKEZ BANKASI BAŞKANI'NI HARCAYACAKTIR"
Nitekim, eminim ki;
Bu olaydan da, elini yıkayıp çıkmak için,
Merkez Bankası Başkanı’nı, yakın zamanda harcayacaktır.
O nedenle, buradan Sayın Başkan’a,
Sonradan açıkta kalmaması için,
şimdiden iş aramaya başlamasını tavsiye ediyorum.
Aziz milletim,
Peki, sırf Sayın Erdoğan memnun olsun diye kaybettiğimiz,
270 milyar lira ile, neler yapılabilirdi biliyor musunuz?
Mesela;
son 7 yıl içinde, tarıma verilen desteğin 3 katı,
bizim yakın zamanda açıklayacağımız, tarım reformu için kullanılabilirdi.
Mesela;
Pandemi döneminde verilen, kısa çalışma ve nakit desteğinin 5 katı,
vatandaşımıza ve esnafımıza dağıtılabilirdi.
Mesela;
128 devlet üniversitesine, 2022 için ayrılan bütçenin 5 katı,
bu üniversitelerin, eğitim ve barınma sorunlarının, çözümüne ayrılabilirdi.
Böylece, tam 4 milyon öğrencimizin, yurt ihtiyacı karşılanabilirdi.
Hep söylediğimiz gibi:
Biz kaynakları olmayan, yoksul bir ülke değiliz.
Biz, yoksul olduğuna inandırılan bir ülkeyiz.
Türkiye’nin, çözülemeyecek sorunu yok.
İYİ Parti iktidarında;
rant musluklarını kapatınca;
milletin vergileriyle, millete nasıl hizmet edileceğini,
yandaş kayırmayan projelerin, nasıl hayata geçeceğini,
kaynaklarımızın nasıl verimli kullanılacağını, cümle aleme göstereceğiz.
Milletimizi, hak ettiği, zengin, mutlu ve huzurlu bir Türkiye ile buluşturacağız.
Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Değerli dava arkadaşlarım,
Türkiye maalesef;
Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının elinde,
psikiyatrik bir iktidar anlayışıyla yönetiliyor.
Memlekete akıl hastanesi, milletimize de, akıl hastası muamelesi yapılıyor.
Adeta, Guguk Kuşu filmini yaşıyor gibiyiz…
Sayın Erdoğan, Hemşire Ratched,
bakanları, zorba hasta bakıcılar,
Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi de, milletimize giydirilen deli gömleği…
Gömleğin içinde, her geçen gün, daha da bunalıyoruz.
Ama Hemşire Erdoğan ve ekibi, oralı bile değil.
Kıpırdayanın, kafasına vuruyorlar.
Ne zaman birileri, bu gömleğe itiraz etse,
Hemşire Erdoğan ve hasta bakıcılarının etmediği hakaret, yapmadığı kötülük kalmıyor.
Her hafta, toplumumuzun yeni bir kesimi, terörist ilan edilir hale geldi.
Çiftçimiz, esnafımız, üreticimiz, zaten bayağıdır, iktidarın terör listesinde.
Yakın zamanda, marketler bu kategoriye alındı.
Daha geçen hafta, barınamayan öğrencilerimiz terörist ilan edildi.
Dün itibariyle de, kebapçılar terörist oldu.
KÜRSÜYE KEBAPÇI İBRAHİM YALÇINKAYA DAVET EDİLDİ
İşte o nedenle, bu hafta, Milletin Kürsüsü’nde,
hem kebapçı, hem de aspavacı bir kardeşimizi misafir ediyoruz.
İbrahim Çetinkaya aramızda.
Bu vesileyle, tüm kebapçı kardeşlerimize, aramıza hoş geldiniz demek istiyorum.
Buyrun İbrahim Bey, söz de kürsü de senindir.
"Bizden külhanbeyi de olmaz, terörist de olmaz. Buyursunlar soframızda kebap yesinler bölüşelim ama bölücü olmayalım" dedi.
Akşener konuşmasının devamında,
TÜİK verilerine göre; bu ülkede günde 3 simit bile almaya gücü yetmeyen 16 milyon vatandaşımız var. 5 milyon 800 kişi açlık sınırının altında yaşıyor.
RÜZGARGÜLÜ PROJESİ
Okul çağındaki her çocuğa kahvaltı ve öğle yemeğini ücretsiz vereceğimiz 'Rüzgargülü' projemiz milletimize hayırlı olsun. 'Rüzgargülü'nü sağlıktan eğitime, yoksulluktan, gelir eşitsizliğine kadar Türkiye'nin can alıcı sorunlarına parmak basan bir proje olarak tasarladık. İYİ Parti iktidarında hiçbir çocuğumuz açlığını düşünmek zorunda kalmayacak.
İktidar nasip olur da gariban Ahmetleri unutursam Allah canımı o anda alsın.
Bu proje; istihdamı da artıracak. Benzer projelerin uygulandığı ülkelerde her 50 öğrenci için bir kişinin istihdam edildiğini gördük. Bu projeyle 303 bin yeni iş imkanı ortaya çıkacak.
"Ben başbakanlığa talibim" dedim ve çarşı karıştı. Söylediğim çok açık; Millet İttifakı olarak bir Cumhurbaşkanı adayı göstereceğiz. Bu aday Türkiye'nin 13. Cumhurbaşkanı olacak ama Cumhur İttifakı'nın aksine biz yeni bir sayın Erdoğan seçmeyeceğiz. Bizim aday göstereceğimiz kişi çok becerikli bile olsa Türkiye bu sistemle yönetilemez. Sorunumuz bir sistem sorunu. Sorunumuz, tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanının bir partiden taraf olması. Türkiye'nin nefes alması için bu ucube sistemden kurtulması gerekiyor.
Nitekim, bu durumun sonuçlarını,
ekonomiden eğitime, sağlıktan hukuka kadar, her alanda görüyoruz.
İçine sokulduğumuz devlet krizini, her yeni olayda tekrar tekrar yaşıyoruz.
Bu sistemin, milletimize yükten başka bir şey getirmediğine, ibretle şahit oluyoruz.
Dava arkadaşlarım;
İnsanlık tarihinin hiçbir döneminde;
Anti demokratik yönetim biçimleriyle, adaletli ve özgür bir toplum inşa edilememiştir.
Çünkü, tek bir kişiye bağlı olan tüm düzenler, zamanla yozlaşmaya mahkûm olmuştur.
Aksini iddia etmek, insanlığın, binlerce yıllık kültürel birikimini hiçe saymaktır.
Tam olarak da bu nedenle;
demokrasi tarihi, her dönemecinde,
gücün, tek bir kişide toplandığı değil,
gücün dağıtıldığı sistemlerle ileriye gitmiştir.
Kişiler yerine, kurumları güçlendirerek gelişmiştir.
Kuvvetler ayrılığı ile gelişmiştir.
İşte bu yüzden;
İster 2023, ister daha önce yapılacak olan bir seçimde,
Millet İttifakı’nın adayının,
yani Türkiye’nin 13’üncü Cumhurbaşkanı seçilecek olan kişinin, öncelikli görevi;
Türkiye’yi hızla, bu çağdışı sistemden kurtarmak,
ve kuvvetler ayrılığına dayalı bir demokrasiyi, hayata geçirmek olacaktır.
Evet ben, bu ucube sistemdeki Cumhurbaşkanlığına talip değilim.
Ama seçimlerden 1’inci parti olarak çıkmaya,
ve bunu hep birlikte başardığımızda,
İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in, ilk Başbakanı olmaya talibim.
Millet ile devlet arasındaki bağları, yeniden kurmaya,
Türkiye’yi güçlendirmeye, milletimizi zenginleştirmeye talibim.
Avrupa’nın en yoksul milletini, hak ettiği zenginliğe kavuşturmaya,
sermaye ve beyin göçünü, tersine çevirmeye talibim.
Özgürlüklerin doyasıya yaşandığı,
adaletinden şüphe duymayacağımız, bir hukuk düzeni kurmaya,
yolsuzluğu, hırsızlığı, haksızlığı bitirmeye talibim.
Bu vesileyle, Saray Medyası’na da bir tavsiyede bulunmak istiyorum.
Son üç buçuk yılda, Türkiye’yi hızla fakirleştiren Sayın Erdoğan yerine,
Cumhur İttifakı’nın kendine acilen, çok daha güçlü bir aday bulması gerekiyor.
O nedenle, bir zahmet, gidin, Cumhur İttifakı adayını tartışın.
Sayın Erdoğan yerine, kim aday olursa, daha fazla oy alır, gidin bunu konuşun.
Sayın Erdoğan yerine, kim aday olursa, Millet İttifakı ile arayı kapatabilir, gidin bunu tartışın.
Millet İttifakını da, artık rahat bırakın…
Dava arkadaşlarım,
Biz hep birlikte, omuz omuza vererek, imkânsızları mümkün kıldık.
Önümüze çıkartılan tüm engelleri, korkusuzca yıktık.
İftiralara, yalanlara, cesurca karşı çıktık.
Hatırlayın,
Başlarda, bizi görmezden geldiler.
Sonra, “Rahatınızı bozmaya geldik.” dediğimizde, bize güldüler.
Şimdilerde ise;
milletimizin, her geçen gün artan teveccühünü,
ailemizin, her geçen gün büyüdüğünü gördükleri için, bizimle uğraşıyorlar.
Varsın uğraşsınlar!
O sandık geldiğinde, bizim kazanacağımızı, artık onlar da biliyor.
Anadolu’nun dört bir yanından yükselen o sesi, artık onlar da duyuyor.
Millet Bizi Çağırıyor, artık onlar da görüyor.
Varsın uğraşsınlar!
Biz, memleketimizin dertlerine derman olmaya,
milletimize umut olmaya devam edeceğiz.
Milletimizden yetkiyi alıp, Türkiye’yi düze çıkartacağız.
Adil, bereketli ve huzurlu bir Türkiye’yi mümkün kılacağız.
Bugüne kadar başardıklarımız, başaracaklarımızın teminatıdır.
Çünkü bizim yolumuz, hak yoludur, hakikat yoludur, millet yoludur.
Milletimizin gönlü ferah olsun.
Bu kutlu yolda, Yüce Allah, yar ve yardımcımız olsun.
Sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun.
Mehmet Acet'ten çarpıcı anket analizi: Durum bıçak sırtı
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Rüzgargülü projesini tanıttı
Uzm. Dr. Ferda Aksel ve kızı Dr. Doğa Aksel aynı koronavirüs servisinde!