Hukuk ve adalet üretmekten ziyade, tek kişilik hükümetin toplumsal muhalefeti hizaya çekmeye çalıştığını belirten Tatlıoğlu, tam bu dönemde 6 partinin Genel Başkanlarının parlamenter sisteme geçişi merkeze alan birlikteliğinin çok anlamlı olduğunu ifade etti.
Söz konusu toplantıda, birlikteliğin merkezinde parlamenter sisteme geçişin yer almasının sevindirici olduğunu ekleyen Tatlıoğlu, buna emek ve katkı veren Genel Başkanlara teşekkürlerini iletti.
12 Şubat'ta yapılan zirve için "Her birisi iyi bir Türkiye arayışında olan siyasi partilerin ortak zemin buluşmasıdır" değerlendirmesinde bulunan Tatlıoğlu, "Türkiye'de bu birlikteliğin ve sürecin devam ettirilmesi bir diplomasi özeni ile yürütülmelidir. Katılımcı partiler ve Genel Başkanları tarafından bu özenin gösterileceğine inanıyoruz ve bu özeni gösteriyoruz" şeklinde konuştu.
Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin demokrasiyi, diplomasiyi, devletin kurumsal yapısını, adaleti ve ekonomiyi ezdiğine vurgu yapan Tatlıoğlu, "Türkiye uzun süredir iki odalı evini ısıtma ve aydınlatmakta zorluk çeken milyonlarca vatandaşın feryadını konuşuyor. Bu vatandaşlar kendi yöneticilerine sesleniyorlar. Biz muhalefet partileri olarak, biz İYİ Parti olarak uzun süredir iktidara yaptığımız sesleniş, yol gösterme ve önerilerle beraber ne yazık ki, yanlış yapma yarışına girmiş bir siyasal iktidarın bu sürece gelişini takip ediyoruz" ifadelerini kullandı.
“TÜRK LİRASI KORUMASIZ KALMIŞTIR”
2015 yılında elektrik alımlarının, dağıtım özelleştirmelerinin ve iç borçlanmanın dünyada görülmemiş şekilde dövizle yapıldığını hatırlatan Tatlıoğlu, şöyle devam etti:
"128 milyar dolarla birlikte tükenen Merkez Bankası'na ilaveten bugün yürürlüğe konan projeler Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi'ni de tüketmeye yöneltmiştir. Sayın Erdoğan, Başbakanlık günlerinden itibaren dövizseverliği ile adeta Türk Lirası'nı tedavülden kovmuştur. Türk Lirası kış günü sokağa bırakılan çocuk gibi korumasız kalmıştır ve bugün asgari ücrete yüzde 50.4 zam yapan Türkiye'de asgari ücretli yüzde 150'ler civarında bir fiyat artışına çare aramaktadır. TÜİK'in yüzde 49'a varan enflasyonu orta ve dar gelirliler için gerçekten yüzde 100'ü aşmış durumdadır. Türkiye ciddi bir fakirleşme sürecindedir. Yaklaşık 9 milyon emekli asgari ücretlinin altında bir gelire sahiptir. Türkiye'de kayıtlı 20 milyon çalışan vardır.Bunların yaklaşık 4 milyonu serbest meslek, 16 milyonu ücretlidir. 12 milyon da emekli, dul ve yetimi saydığımızda 28 milyon yapar. 28 milyonun aşağı yukarı 19 milyonu asgari ücret ve altında gelir sahibidir. Bu Sayın Erdoğan'a teslim edilen Türkiye fotoğrafından daha kötü bir fotoğraftır."
“YAY ÇEKMEKTE ÜSTLERİNE YOK”
Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne girilen 2018'den bu yana Türkiye'nin milli gelirini yaklaşık 100 milyar dolardan daha fazla kaybettiğini, fert başına 25 bin lira daha az gelir elde eden ve hane başına 100 bin lira daha fakirleşen bir Türkiye içerisinde olduklarını ekleyen Tatlıoğlu, "Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının yaptığı sadece muhalefet edasıyla yarına yönelik umut vermek." yorumunda bulundu.
Hoca Ahmet Yesevi'nin "Başına destar sarar, ilmi yok neye yarar. Oku yok yay çeker, ahir zaman alimler…" şeklindeki sözlerini hatırlatan Tatlıoğlu, "Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının da oku yok ama yay çekmekte üstlerine mahir yok. 'O da olacak, bu da olacak, şu da olacak' şeklinde sözleri arka arkaya geliyor. Bu yolsuzluk ve dolarizasyon sürecinin getirdiği durumdur." diye ekledi.
“ALINAN TEDBİRLER PANİK HAVASINDA”
Siyaset bilimcilerin tabiri ile "Devlet krizi" yaşandığını savunan Tatlıoğlu, "Bu çerçevede alınan tedbirler bir panik havasındadır ve dediğimiz gibi Türkiye'nin Hazinesini tüketme risklerini çoğaltmakta, Türkiye'ye her geçen gün zaman kaybettirmektedir. Artık sopalı ekonomi militarist ekonomiye döndü. Enflasyon denetim timlerinin kurulacağını duyuyoruz. Dünyada bunun önlenmiş bir enflasyon yok, geçmiş yüzyılda da yoktu, önümüzdeki yüzyılda da olmayacak. Türkiye'de kampanya ve talimat ile istihdam atakları nasıl işsizliği artırdıysa korkunun salındığı ekonomide kıtlıktan başka bir şey çıkmaz. Üretim bir heyecan ve özgürlük işidir. Türkiye'nin de hızla özgürleşmesi ve bu heyecana, arzuya kavuşması lazım." diye ekledi.
“TÜRKİYE’NİN MİLLİ İRADEYE BAŞVURMASI LAZIM”
Türkiye'nin önümüzdeki 10 yılda milli gelirini yükseltebilecek bir potansiyele sahip olduğunu kaydeden Tatlıoğlu, "Türkiye önümüzdeki 10 yılda 1.5 trilyon dolarlık bir üretime sahip olabilecek bir ülkedir. Türkiye önümüzdeki 10 yılda milli gelirini fert başına yaklaşık 15 bin dolarlara yaklaştırabilecek bir ülkedir. Türkiye önümüzdeki 10 yılda 27 milyon çalışana 10 milyon ilave istihdam yaratabilecek imkanlara sahiptir. Türkiye sahip olduğu ekonomik coğrafya ile bugünkü ihracatına ilave bir 150 milyar dolar katabilecek güce sahiptir.
Türkiye kendi gücü ile buluştuğunda dünyanın en iyi yükselen ülkelerinin başında gelecektir. Geçmişte bunun örneklerini vermiştir. Önümüzdeki dönem de buna şahit olacaktır. Bu nedenle Türkiye'nin bugünkü sıkıntılarından kurtulması için Sayın Erdoğan'ın tam tabiri ile zulüm sisteminden çıkması için milli iradeye başvurması lazım. Sayın Erdoğan'ın da kafasında ve önünde hangi projeler varsa bunları gerçekleştirebilmesi için de milli iradeye gitmesi, güven tazelemesi gerekir. Türkiye'nin temel sorunu budur. Gelecek sandıktan kendisi çıksa da bu memleket için bugünden daha hayırlıdır ama inşallah Millet İttifakı 24 Haziran 2018'de başladığı iktidarı tasfiye sürecini önümüzdeki seçimde siyasal iklimi değiştirerek huzurlu, zengin ve mutlu bir Türkiye'ye ulaşacaktır." şeklinde konuştu.
Ukrayna-Rusya arasındaki gerginliğe değinen Tatlıoğlu, bu durumu istikrarsızlık olarak gördüklerini dile getirdi.
İstikrara sahip olması durumunda Türkiye’nin bölgede en büyük güçlerden biri olacağına işaret eden Tatlıoğlu, bu istikrarın sağlanmasını önemsediklerini ve Türkiye'nin her türlü inisiyatifi almasını beklediklerini ekledi.
“BUGÜN 28 ŞUBAT’I DA GEÇEN BİR VESAYET VAR”
Tatlıoğlu basın açıklaması ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı.
Yeni sistemle ilgili mutabakat metinin 28 Şubat'ta paylaşılacağının açıklanması ardından tarihle ilgili gelen eleştirilere yanıt veren Tatlıoğlu, "28 Şubat bir vesayet sürecinin adıdır. Bugün 28 Şubat'ı da aşan bir vesayet vardır. Parlamentoda gördük ki, siyasi sıfatı olmayan bakanların bile milletvekillerine hakaret ettiği, parlamentoda iktidar partisi mensubu milletvekillerini bile aşağılayan bir üsluba sahip saray ve iktidar dilini gördük. O nedenle 28 Şubat 1997'yi aşan bir dönem içerisindeyiz. Parlamenter sistem Türkiye'de milli iradenin ağırlık merkezini saraydan parlamentoya alma amacı gütmektedir. Hukukun üstünlüğünü, adaleti ve liyakati tesis etme amaçlıdır. Bugünkü vesayeti kaldırmayı hedeflemektedir. Onun için çok anlamlı bir gündür." şeklinde konuştu.
Liderler buluşması ardından HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın açıklamaları hatırlatılan Tatlıoğlu, HDP ve Türkiye İşçi Partisi'nin de bir ittifak çalışması olduğuna dikkat çekti.
6 partinin de bir çalışması olduğunu kaydeden Tatlıoğlu, buna saygı duyulması gerektiğini ekledi.
MetroPOLL açıkladı: Kararsızlar anketinde fark azalıyor
CHP İzmir Teşkilatı'ndan Fred Çakmaktaş'lı akaryakıt protestosu: Taş devrine geri dönüyoruz!
Bomba kulis bilgisi sızdı! 6 liderin görüştüğü zirvede Ahmet Davutoğlu ne önerdi?