İYİ Parti Gençlik Kolları Genel Merkez''i ve İzmir İl Gençlik Kolları''nın açıklaması şöyle:
"Türkiye Cumhuriyeti''nin vatansever, sağduyulu ve özverili her vatandaşına çağrımızdır: İzmir Aliağa''da yapılması planlanan asbestli gemi sökümü; denizlerimizin zehirle kirletilmesine, cennet vatanımızın, ağır derecede tahrip edilmesine sebep olacaktır!
Kıymetli Vatandaşlarımız;
Değişen dünya şartları, iklim koşulları, küresel ısınma gibi faktörler, cennet vatanımızın her karış toprağını, her damla suyunu büyük bir önemle korumamız gerektiğine işaret ederken; görüyoruz ki iktidarın sonu gelmeyen yanlış politikaları bizleri tam tersi bir istikamete doğru sürüklemeye devam ediyor. Bugün, alanında uzman profesörlerimizin, pek çok sivil toplum kuruluşumuzun ve vatansever Türk gençlerinin gündeme getirmek ve alınan kararı geri döndürmek için çabaladığı çok önemli bir sorunla karşı karşıyayız. Ege Denizi’miz, Ege’nin İncisi İzmir’imiz ve Aliağa çok ciddi bir tehdit altında!
Sökülmek üzere satın alınan savaş gemisi São Paulo, İzmir-Aliağa''da yaşayanların tamamını etkileyebilecek, hatta öldürebilecek miktarda asbest bombası ile ülkemize getiriliyor. Fransız donanması tarafından 2000 yılında Brezilya’ya satılan ve 2017’de ıskartaya çıkarılan, ülkenin en büyük savaş gemisi São Paulo, Nisan 2021’de sonuçlanan ihaleyle 1,85 milyon dolara sökülmek üzere satın alınmıştı. Türkiye’ye getirilmesi beklenen ve asbest tonajı üzerinden tartışılan Brezilya donanmasına ait São Paulo uçak gemisi, elimizdeki verilere göre çevre ve insan sağlığına zararlı pek çok tehlikeli toksik atık maddeye sahip. Yapılan açıklamalar ve incelemeler sonrası, sivil toplum kuruluşları ve çevre örgütleri, geminin 600 ile 900 ton arasında asbest barındırdığını belirtirken Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum "Gemide 9 ton asbest" var diyerek riskli bir durum olmadığını savunuyor. Oysa, sayın bakanın açıklamalarından çok daha vahim bir tabloyla karşı karşıyayız!
2003 yılında, Sao Paulo gemisi ile aynı tersanede, aynı tekniklerle, aynı ölçülerde üretilen ve “ikizi” olarak anılan Clemenceau gemisi sökülmek üzere ülkemize doğru hareket ederken, çevreci grupların aylarca süren yasal itirazlarından sonra Dışişleri Bakanlığı’mızın, geminin Türkiye karasularına girişinin engelleneceğini belirten bir açıklama yayımlaması ile kara sularımıza girmesine izin verilmemişti. 2010’da İngiltere’de söküm işlemi öncesi yapılan analizlere göre Clemenceau’nun barındırdığı asbest miktarı 760 tondu. 12 yıl önce sökümü tamamlanan bu gemide 760 ton ölçülen asbest miktarının, aynı şartlardaki bir gemide, günümüzde hangi ölçümlere göre 9 ton olarak beyan edildiğini gerçekten merak ediyoruz!
Her ne kadar dikkatler asbest tonajı üzerine yoğunlaşsa da geminin tehlike saçtığı tek konu asbest miktarı da değil. İçerisinde ister 900 ton asbest olsun, ister 9 ton asbest olsun, elbette ki 62 sene önce inşa edilmiş bir nükleer savaş gemisi pek çok tehlikeli maddeye de ev sahipliği yapıyor. Geminin Türkiye’ye getirilirken dengesini sağlamak için taşıyacağı balast suyu da ekolojik açıdan büyük risk taşıyor. Bu hurda nitelikli gemide kirlenen balast suyu, geldiği bölgedeki çeşitli canlı türlerini de karasularımıza taşıyarak biyolojik çeşitliliğimiz için de ciddi bir risk unsuru oluşturuyor. İçerdiği toksik atıklarla; kanser riski başta olmak üzere toplum sağlığımızı ciddi bir şekilde tehdit eden, çocuklarımızın gelişimlerini yavaşlatarak ülkemizin geleceğini tehlikeye atan, yüzen bir tehlike olan bu geminin, Aliağa’da sökülmesi kârların şirkete, bedelinin ise çok ciddi bir şekilde milletimize mâl edilmesi demektir!
Bu konuya ilişkin 2021 yılında, Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanı Murat Kurum’a;
Basel Eylem Ağı, Brezilya Asbeste Maruz Kalanlar Ağı, Fransa Asbestin Yasaklanması Ağı, Uluslararası Asbestin Yasaklanması Sekreterliği ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi tarafından hazırlanan, Gemi söküm Platformu Genel Sekreteri Ingvild Jenssen tarafından yazılan ve Brezilya Savunma Bakanlığı, Brezilya Çevre Bakanlığı, Fransa Silahlı Kuvvetleri ve Avrupa Komisyonu Çevre Genel Müdürlüğü’nü de içeren bir mektup ulaştırıldı. Çevre zararının engellenmesi için iş birliğinin teklif edildiği bu mektupta; Sao Paulo gemisinin tehlikeli madde envanterinin belirsiz olduğu ve bu şartlarda yapılan satışın yasal yükümlülüklere uymadığının altı çizilirken ülkemizin doğası ve milletimizin sağlığı konusundaki endişeler de aktarıldı. Yani maalesef bu tablodan görüyoruz ki; Türkiye Cumhuriyeti Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’nın göz önüne almadığı riskler ve umursamadığı toplum sağlığımız, yabancı STK’ların gündemini oluşturuyor.
Buradan bir kez daha yetkililere sesleniyoruz!
Biz İYİ Gençlik olarak; Türk Milleti’nin her bir ferdine, Türkiye’mizin cennet doğasına, her bir karış toprağına ve Atatürk’ümüzün emanetine sahip çıkmak için hissettiğimiz o büyük sorumlulukla; bu, sonu düşünülmeden gerçekleştirilen kıyımın tam karşısında duruyoruz! İzmirli vatandaşlarımızın, üzerimizde gördüğünüz bu kıyafetlere mecbur kalmaması için, vatanımızın her karış toprağında dilediğimizce gezebilmek için, memleketimizi ve milletimizi her şeyden çok sevdiğimiz için; İktidarın, ülkemizi gelişmiş ülkelerin çöplüğü hâline getirmesine asla izin vermeyecek, doğamıza ve insanlarımıza ihanet etmeye çalışan her türlü girişimin takipçisi olacağız. Bu inanç ve sorumlulukla bir kez daha söylemek isteriz ki; Hiç kimse merak etmesin; Yaşanabilir, mutlu ve huzurlu Türkiye''yi hep birlikte inşa edeceğiz!"