Kemal Kılıçdaroğlu: "Saray'da gidişattan memnun olmayanlar var"

Kemal Kılıçdaroğlu: "Saray'da gidişattan memnun olmayanlar var"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, KARAR TV'nin canlı yayınında gündeme ilişkin konuları değerlendirdi. Türkiye'nin gidişatından Saray'da memnun olmayanlar olduğunu ifade etti. Kılıçdaroğlu, bürokrasinin bazı araçları ile belli kişilere ve kurumlara paralar verilerek Millet İttifakı'nın bozulmak istendiğini belirtti.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı KARAR TV canlı yayında gündeme ilişkin konuları değerlendirdi. 

CHP lider Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şu şekilde: 

Ben Avrupa Birliği’nde gittiğimde bana Suriyeli mültecileri sordular, ben de onlara Avrupa’da iç savaş olduğunda hepiniz seyrettiniz dedim.

Siz daha sonra dediniz ki, ‘Mülteciler buraya nasıl gelir?’ Hayır, öyle değil sizin sorumluluğunuz çok büyük. Avrupa Birliği Suriye’nin tüm yollarını, okullarını yapmak zorunda.

Biz mülteci karşıtlığı yapmıyoruz. Bir insan kendisinin ve ailesinin hayatını kurtarmak için başka bir yere sığınırsa bizim geleneğimizde de onları kapı dışarı çıkarmak olmaz.

"DEPREMZEDELERE KONUT BULUN TALİMATI VERDİM"

Depremden sonra hemen bölgeye gittik. Milletvekili arkadaşlarımız da oradaydı. Grup Başkanvekilimiz organizasyonu gerçekleştirdi, belediye başkanlarımız da bir araya geldi.

172 hanenin bulunduğu bina çöktü. 3502 hane de oturulamayacak durumda, yani toplam 528 hanenin kendi dairelerine yerleşme imkânı yok. Belediye başkanımıza söyledik, bu ailelere konut bulacaksınız dedik. Belediye imkânı olanı kadarını karşılayacak, geri kalanlara da kiralık ev bulunacak ve kiraları 1 yıl boyunca karşılanacak.

İnsanlar yeni yerlerine taşındığında bu vatandaşların tüm ihtiyaçları da karşılanacak. Dolayısıyla hiç kimse kendisini aç ve açıkta zannetmeyecek. Beyaz eşya üreticileri, İzmir’de değişik yerlere yerleştirilen afetzedelerin beyaz eşya ihtiyaçlarını karşılarlarsa çok mutlu oluruz.

"KUDÜS'ÜN İSRAİL'İN BAŞKENTİ OLMASI KABUL EDİLEMEZ"

Gazeteciler gibi biz siyasetçiler de Amerika’daki seçimleri dikkatle izliyor. Elbette Trump ve Biden’in kendine ait özellikleri var. Trump’uın agresif olması, ifadelerini saldırganca dile getirmesi rahatsızlık yarattı. Amerikan medyası da bu rahatsızlığı zaman zaman dile getirdi.

Bizim açımızdan Kudüs’ün İsrail’in başkent ilan edilmesi pek mümkün değil.

IMF gibi kurumlar bizdeki gibi çok etkilenmiyorlar. Yasal görevler içinde varlıklarına devam ediyorlar. Tek adam olmayacağını, Amerika’daki otoritelerle beraber yol yürüyeceği şeklinde mesajları var.

Amerika’nın dünyanın ekonomik ve politik gidişine müdahil olmayacağı yönünde açıklamaları var.

Ancak sonuç ne olursa olsun Trump’ın Türkiye’ye bakışı bizde çok derin kaygılar yarattığının ötesinde derin sarsıntılar yarattı. Erdoğan’a gönderilen mektup, tamamen diplomatik nezaketten uzak.

Böyle bir endişe var, Erdoğan cephesinde de böyle bir endişe var. Trump ile damatlar arasında bir ilişki var, bu ilişkinin boyutlarını bilmiyoruz ama bu kaygıların Amerikan yönetimine aktarıldığını da biliyoruz.

Bir devleti yöneten kişilerin, devletlerin kaderleri ile ilgili kararları tek başlarına almalarını o ülkede ve dünyada felaket getireceğine inanan bir insanım.

Eğer bir insan devleti gerçekten yönetmek istiyorsa, liyakat süzgecindeki kişileri dinledikten sonra harekete geçirmesi taraftarıyım.

"KORONA SÜRECİ SOSYAL DEVLETİN ÖNEMİ GÖSTERDİ"

Kararı Amerikan halkı verecek ama yanlış bir politika izlenirse, dünyanın diğer ülkeleri de bu bedeli ödeyecek. Ben popüler liderliğin dünyada yükseleceğini görmüyorum.

Korona virüsün getirdiği süreç sosyal devletin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Sosyal devlet, ihtiyaç sahibi ailelere yardımda bulunan devlet demektir. Demokrasinin zaman içerisinde yükseleceğini ve demokratların çeşitli ülkelerde iktidara geleceğini düşünüyorum.

"İSLAM BİLME VE KÜLTÜRE DEĞER VEREN BİR İNANÇ"

Türkiye’yi yönetseydim, Avrupa’daki tüm devlet başkanlarından İslamofobi kelimelerini kullanmamalarını isterdim. Biz Hristiyan vatandaşların da görüşlerine saygılıyız. Gerçekten de İslamiyet bilime, kültüre değer veren bir inanç.

Sadece insana değil, bütün doğaya saygı duyulması gerektiğini söyleyen bir inanç. Tehdit kime yönelirse, bunun çok büyük bir önemi yok.

Irak’ta Suriye’de Afganistan’da gördüklerimize tüm Türkiye olarak karşı çıktık. Türbelerin bombalanması, farklı inanç grubundaki insanların öldürülmesi, bunların hepsine karşı çıkmak zorundayız. Gerekirse Avrupa’ya her partinin vekillerinden oluşan bir ekip gönderilmeli.

Türkiye teröre ağır bedeller veren bir ülke. Terörün din, kimlik adına yapılmış olması önemli değil, önemli olan burada terörün yok edilmesi.

Avrupa Parlamentosu’nda bizi temsil edenler var, diğer partilerin de temsilcileri var. Bunların dile getirerek, İslamofobi kavramının kullanılmaması gerektiğini söylemeleri gerekiyor.

Ekonomide de ciddi bir deprem var. Dolara bakın nerede, Euro nerede. Bizim Türk lirası, güneş altındaki kar gibi eriyor. Ekonominin yansımaları çok daha ağır olacak.

"HER GEÇEN GÜN FAKİR FUKARANIN YÜKÜ ARTACAK"

Fatura yine garibana çıkacak. Ben erken seçim çağrısını Türkiye’nin bir an önce kendi sorunlarını aşması için yol olarak gördüğüm için yaptım. Türkiye’nin sorunlarını açması için erken seçime gitmesi gerekiyor.

Her geçen gün fakir ve fukaranın üzerindeki yük artacak. Eğer benim bankada dolar hesabım varsa, tabii ki erken seçime gerek yok. Peki işsizler, fakirler, işçilere ne olacak? Bütün fatura bunların üzerine yıkılacak.

Daha önce ben 2018’de İstanbul’da 13 maddeyi saydım, ekonomik sorunları böyle aşarız dedim. Bunları acilen yapmaları gerekiyor. 10 milyon işsiz var.

Bu yıl üniversiteler mezun verecekler, haydi 100 binin babasının fabrikası var, 400 bin kişi nerede iş bulacak? Bunlar üniversite mezunu… Yeni bir yatırım mı var? Yurt dışından para mı geliyor? Hayır hiçbiri yok.

"VARLIK FONU BORÇ BULAMIYOR"

Eylül ayında HSCBC, birkaç daha yabancı grubu yetkilendirdiler ve bize para bulun dediler. Ekim ayında da bunu yaptılar ve yine borç bulamadılar. Ama aynı dönemde Ülker grubu çıktı ve ben borç istiyorum dedi, istediğinin dört katı talep geldi.

Varlık Fonu, devletin yetkili kurumu borç para bulamazken, bir şirkete dört kat daha fazla talep geliyor. Üstelik dünyada negatif faiz varken. Bir ara Yunanistan ile dalga geçiyorduk, onlar binde dokuz ile borçlanıyor, biz dışarıdan borç aldığımızda yüzde 6 borç ödüyoruz ancak bu rakamla bile borç alamıyoruz.

Varlık Fonu’nun başkanı Erdoğan, vekili de damadı. Burası bir kabile devleti mi? Eğer olur da Sayıştay olursa denetlesin, o da yok. Zaten kimse güven duymadığı için Varlık Fonu’na para vermiyor.

"ANKETÇİYE OY VERECEĞİM DİYEN AMA SANDIKTA OY VERMEYECEK İNSANLAR VAR"

Anketlerde gösterilen rakamlar hala yüksek rakamlar. Böyle bir buhran içinde korunması önemli. Bu rakamın içinde yardım yapılanlar var, geçinenler var. Gerçekten bugün ben Ak Parti’ye oy vereceğim diye anketçilere söyleyen daha sonra sandıkta vermeyecek insanlar var.

Tek adam her şeye hâkim olmamalı. Her şeyden önce devlet dediğimiz kurumun şeffaf olması gerekiyor. Tüyü bitmemiş çocuktan vergi alıyoruz. Böyle bir yapı uzun süre gidemez. Bütçe geldi mesela, bütçe toplumda heyecan uyandırdı mı?

"SARAY'DA DA GİDİŞATTAN MEMNUN OLMAYANLAR VAR"

Bu bütçenin önümüzdeki yıl topluma hangi avantajları sağlayacağı anlatılırdı. Bütçenin ekleri 3-4 gün sonra Meclis’e gönderildi. Bürokrasi tamamen yok edildi.

Saray’da bir çevre var ve onun içinde iyi insanlar da var. Onların da gidişattan memnun olmadığını biliyorum. Ancak sayın damat da dahil kimse Erdoğan’a gerçekleri anlatmıyor.

Bu toplumun daha büyük dramlarla karşılaşmaması gerekiyor. Gençler umudunu yitirmiş noktaya geldi. Onlara sakın umudunuzu yitirmeyin diyoruz.

Siz büyük bir güçsünüz ve bir araya gelin diyoruz. Gençler, kendilerini işsiz bırakanlara oy vermemeli. Ben gençlere güçlüsünüz ve gücününüz farkına varın diyorum.

"MİLLET İTTİFAKI İÇİNDEKİ BAZI İSİMLERE PARTİ KURDURMA ÇABALARI VAR"

Acaba ittifakı dağıtmak için geçmişte ittifakın içinde yer alan kişilere ayrı parti kurdurabilir miyiz, şimdi bu çabaları var.

Muharrem Bey henüz ayrılmış değil. İttifakın içinde yer alan belli kişileri finanse ederek, ayrıca ayrı parti kurdurabilir miyiz gibi bir çaba içindeler. Hatta bu kişilerden birinin doğrudan doğruya kişileri arayarak, uçak biletin her şeyin hazır dediğini biliyorum.

Ben bu ülkede yaşayan insanların ferasetine güveniyorum. Bizim insanınız o kadar kararsız değil, aslında yapılanları görüyor. Kimin hangi hareketi hangi gerekçe ile yaptığını görüyor. Ben bütün çabalara rağmen Millet İttifakı’nın büyüyeceğine inanıyorum.

Bütün sorunları Millet İttifakı çözecektir. Ben bunu görüyorum. Demokrasiden yana olanlar kazanacak. Her birimiz ayrı partiyiz ancak hepimiz demokrasiyi savunuyor. Vatandaşlarımız Millet İttifakı’na oy verebilir ancak Millet İttifakı’nı eleştirebilir.

Türkiye gerçekten bu bölgenin en güçlü ve dinamik ülkesi haline gelecek, evet biz bunların hepsini yapabiliriz. Biz Türkiye’de yaşanan ekonomik buhranı 5 yıl içinde atlatmak ve bunların hepsini başarabiliriz.