CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında gündeme dair açıklamalar yaptı.
Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz hain darbe girişiminin dördüncü yıldönümünde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı sert sözlerle eleştirdi.
Çoklu baro düzenlemesini de eleştiren Kılıçdaroğlu, düzenlenmenin Türkiye'yi ayrıştıracağını ifade ederek, "Peki nasıl oluyor da MHP böyle bir kanun teklifine 'Evet ' oyu veriyor? Çoklu baro projesiyle Türkiye Cumhuriyeti'nin birliğine ve bütünlüğüne dinamit konmuştur." şeklinde konuştu.
Ayasofya tartışmalarına da değinen Kılıçdaroğlu, "Şimdi milleti kandırıyorlar. Mustafa Kemal Atatürk’e, o dönemin yöneticilerine hakaret ediyor. Erdoğan kendi tarihini bilmez, İstanbul’un nasıl işgal edildiğini, padişahın İstanbul’u nasıl teslim ettiğini bilmez." dedi.
Kılıçdaroğlu, "Ama bir adam var, Haydarpaşa’dan iner, bir gemiye binerken düşman gemilerini görür, geldikleri gibi gidecekler der. Erdoğan Gaziantep’i, Sütçü İmam’ı, Dumlupınar'ı bilmez. Erdoğan’ın tek bildiği yeşil dolarlardır." ifadelerini kullandı.
İBB'den Kanal İstanbul planlarına itiraz: Berat Albayrak'a sert sözler...
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:
Biz hep birlikte huzur içinde, kavgasız bir ortamda ama düşüncelerimizi dile getirebileceğimiz bir dünyada yaşamak istiyoruz. Biz bunun çabasını gösterirken bütün vatandaşlarımızla birlikte olacağız. Bir sorun varsa o sorunu çözmek CHP’nin görevidir.
Bu sabah bir haber düştü. Adalet Ağaoğlu’nu yitirdik. Anılarıyla, günceleriyle, tiyatro oyunlarıyla edebiyat dünyasının önemli bir figürüydü. Bizim kültürümüzün dünyaya tanıtılması edebiyatçıların eliyle oluyor.
"ŞEHİTLER ARASINDA AYRIM YAPMAYIN"
Rize ve Artvin’deki sel felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah!tan rahmet diliyorum Irak’ın kuzeyinde bir askerimiz şehit oldu. Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum. Buradan sürekli şehitler arasında ayrım yapmayın diyoruz.
Toprağa, sonsuzluğa uğurluyoruz ama şehitler arasındaki ayrımcılığın kalkması lazım. Sakarya’da bir patlama oldu. 11 yılda 5 defa patlamanın olduğu fabrikada vatandaşlarımız hayatlarını kaybetti. Sonra enkaz başka bir yere kaldırılıyor.
Orada da 3 askerimiz şehit oluyor. Asıl beni üzen nokta şudur. Bu ülkede cumhurbaşkanı koltuğunda oturan zat, ölen işçilerin ailelerini değil, fabrikanın sahibini telefonla aramasıdır.
Bu devletin temelinde acı ve gözyaşı vardır. Bu makama oturan her zat onların hakkını gözetmek zorundadır. Bu fabrikada iş sağlığı ve güvenliği uzmanı olarak çalışan bir arkadaşımız var. Bu kardeşimiz, benim dediklerim olmuyor diye 5 gün önce işten ayrılıyor. Ama kendisi hapiste.
Biz hayatını kaybeden işçilerin hakkını ve hukukunu sonuna kadar koruyacağız. Varsın onlar lale devrinde yaşasınlar, saraylarda otursunlar. Bir emeğin değerini sarayda yaşayanlar biliyor mu? Onların yaptıklarının bedelini 83 milyon olarak biz ödüyoruz.
Ayasofya hakkında bilmeniz gereken 30 bilgi
"AŞEVİ İÇİN TOPLANAN PARALARA BİLE EL KOYDULAR"
Sakaryalıların da vicdanına seslenmek istiyorum. Artık gerçekleri görmeniz lazım. Daha cenaze kalkmadan patronu arayıp geçmiş olsun diyorsun. MÜSİAD toplanıp hemen ziyafetler düzenliyor. Bunlarda ahlak ve vicdan yok. Adalet duygusunu terazide tartan vicdandır.
11 büyükşehir belediye başkanımızla bir toplantı yaptık. Bunlar 5 maske dağıtamazken bütün vatandaşlara maske dağıtmak için neler yaptıklarını dinledim. Onlar 24 saat durmadan çalıştılar. Saray’daki beyler aş evi için toplanan paraya bile el koyarken, onlar günün 24 saati çalıştılar. CHP gelirse yardım kesilir dediler. Ama baktılar ki daha fazla yardım yapılıyor. Herkese ön koşulsuz yardım yapılıyor. Saray zevatının ezberi bozuldu.
"YOLSUZLUĞU YAPANLAR YOLSUZLUĞU SORUŞTURAMAZLAR"
Ankara Büyükşehir Belediyesi, daha önce 60 dolardan aldığı asfaltı şimdi aynı firmadan 25 dolardan alıyor. Şimdi Saray’ın sorması gerekmiyor mu burada malı kim götürdü diye. Onlar sormaz ama biz soracağız Yolsuzluğu yapanlar yolsuzluğu soruşturamaz.
Dedik ki yaptığınız her ihaleyi dijital ortamda yayınlayın. Biz diğerleri gibi olmayacağız. Biz dürüst insanlarız. Biz kul hakkı yemeğiz. Diğer belediye başkanlarımızla da toplantılarımız olacak. İl ve ilçe belediyelerimizin de güzel çalışmaları var 2013 yılında bir yasa çıktı. Engelliler, kamuda taşıtlara ücret ödemiyorlar. Parlamentodan bir yasa çıktı. Kamuya ait olan yerlerde ücretsiz ulaşımın yolu açıldı. Pandemi döneminde yasak geldi.
Ama pandemi başladı, engelliye sen binemezsin dediler. Bunu bütün engelli kardeşlerimizin bilmesini isterim. Bizim belediyelerimzde bir sorun yok. Ama TCDD’nin araçlarına gelince parasıyla bine binemiyorlar. Saray’a sormak istiyorum. Dünya kadar boş kadro var engellilerin atanması gereken. 18 yıldır bu kadrolar boş kaldı.
Eğer parlamentodan bir yasa çıkmışsa o kadroların doldurulması gerekmiyor mu. Saray’ın engelli diye bir derdi yok. İhaleleri alanların bir eli yağda bir eli balda. Öyle olunca tüm ülke böyle sanıyorlar. Son 2 yılda tarımsal sulamada kullanılan elektiriğin bedeli yüzde 108 arttı. Mardin’de onlarca köyün elektiriği 14 mayıstan bu yana kesik. Aynı şekilde Şanlıurfa’da da çiftçiler perişan. Oturup Şanlıurfalıların düşünmesi lazım. İstanbul’da Ankara’da insanşlar rahat ediyor.
İBB'den Kanal İstanbul planlarına itiraz: Berat Albayrak'a sert sözler...
"50 BİN DOLARLIK ÇANTAYA OY VERİYORSUN"
Peki Şanlıurfalı ne yaptı? Bütün oyları ak partiye verdi, elektirikleri kesiliyor. Onlar nasıl olsa sen bana oy vereceksin diyorç Bunu saray sosyetesi diyor. Urfalı kardeşim o hanımının elindeki çantanın değerini biliyor musun? 50 bin dolar. Sen alın terinin değerine değil, 50 bin dolarlık çantaya oy veriyorsun Sonra da ağlaşıyorsun. Çözümü belli. Sandığa gidip oy vereceksin.
Artık kanmaycaksın, bu sefer sana oy vermiyorum diyeceksin. Göreceksin bu sefer onlar ayağına gelecek sen niye oy vermiyorsun diye.
İnsanı yoksullaştırarak kendilerine bağımlı hale getirmeye çalışıyorlar. Bizim karşı çıktığımız nokta bu. Ispartalı da Urfalı da bu hakkını savunacak. Her sene olduğu gibi yine fındık tartışması başladı. Çünkü o bölgede halkın tek geçim kaynağı bu.
FINDIĞIN TABAN FİYATI 25 LİRA OLSUN
Dünyada fındık üretiminde 1 numarayız. Fındık ihraç ettiğimizde para olduğu gibi buraya geliyor. Ama fındık üreticisi bir yabancı firmanın eline bıraktılar. Toprak Mahsulleri Ofisi geçen yıl 14 liradan fındık aldı.
Sonra 24 liradan satışa çıkıtı, 400 bin ton fındık sattı. Şimdi yeni fındığın piyasa değerinin 18-20 lira arasında olduğu söyleniyor. Toprak Mahsulleri Ofisi bu fındığı 24 liradan satıyorsa üreticiden daha toprağa düşmeden en az 24 liradan almalı. Ordulu üreticilerin buna isyan etmesi lazım. Senin alın terini sömürüyorlar. O zaman bölge halkı itiraz etmeli ve taban fiyatı en az 25 lira olmalı.
"BUNA KARŞI ÇIKMAK CHP'NİN GÖREVİYDİ"
Bütün milletvekili arkadaşlarıma yürekten teşekkür ederim. Türkiye’yi bölecek çoklu baro düzenlemesine karşı tüm arkadaşlarımız yürekten çalıştılar. Bütün arkadaşlarımın konuşması akademik düzeyi yüksek bir konuşma gibiydi. Yanlışı bütün ayrıntılarıyla ortaya koydu. Ama iradesini Saray’a teslim edenler elini kaldırıp indirdi. Bu, çoklu hukuk porojesiydi. Buna karşı çıkmak CHP’nin göreviydi.
İYİ Parti'nin önergesini reddetmişlerdi: MHP, "FETÖ'nün siyasi ayağını" sordu
"MHP BU TEKLİFE NASIL OY VERİYOR"
Beni şaşırtan Sayın Devlet Bahçeli oldu. Partinin sempatizan ve üyelerine bir şey demiyorum. AKP Grup Başkaın Bülent Turan, “Bu yasa geçtiğinde PKK, FETÖ baro kurarlarmış, kursunlar arkadaş” dedi. Peki nasıl oluyor da MHP bu teklife evet oyu veriyor. Vatanı bölmek değil, birleştirmek esastır.
Çoklu baro ile ğlkenin birliği ve bütünlüğüne dinamit kondu. Bunu biz söyleseydik muhalefet söyledi derlerdi. Ama söyleyen iktidar partisinin grup başkanvekili. Hangi gerekçe ile el kaldırdılar merak ediyorum. Milliyetçilerini, bayrağını sevenlerin vicdanına sesleniyorum. Nasıl olur da bu kanuna evet dersiniz? Tarihinizi reddediyorsunuz.
15 Temmuz darbe girişimi olduğu sırada İstanbul’da Bakırköy Belediyesindeydim. Dış politika strateji belgesini açıklayacaktık ama olmadı. Darbe girişimi oldu her yer kapandı. Ben diğerleri nerede bilmiyorum. 16 temmuz’da mecliste konuşma yaptım. O gün Meclis’te ne dediysem AKP’liler alkışlıyordu, bugün yuhalıyorlar.
"RAPOR NEDEN 4 YILDIR YAYINLANMIYOR"
Bir Saray’ın bir de halkın 15 temmuzu var. Halkın 15 Temmuz’unda şehitlerimiz, gazilerimiz,sokağa çıkan yüz binler bedel ödeyenler, demokrasi sevdalıları var. O gün bedel ödeyenler için para toplandı. Eğer biz takip etmeseydik o paralar yok olacaktı. 250 bin şehit derneklerine verecekti Erdoğan. Kaddafi’den aldı Erdoğan…
Nerede bu paralar, niye vermiyorsunuz. TBMM’de araştırma komisyonu kuruldu. Grubu olan paritlerin milletvekilleri kuruldu ve darbe girişimi araştırıldı. Bu araştırma komisyonuna 2 kişinin gelmesini Erdoğan yasakladı. Birisi MİT Müsteşarı, diğer, Genelkurmay Başkanı.
Bu isimlerin bilgi vermesini Erdoğan neden yasakladı? Failleri ortaya koyup bilgi alacağız. Milletin önüne atamayla gelmiş 2 kişiyi çıkartmadılar. 15 Temmuz’un perde arkası ortaya çıkmasın diye. Rapor çıktı, 4 yıldır neden yayınlanmıyor?
Hapiste olan gazeteci Müyesser Yıldız aslında 15 Temmuz’un perde arkasını araştırıyordu. Yakaldılar, hapse attılar. Araştırmasın diye… Daha önce siyasi ayağı bulunamadı demişti sayın Bahçeli. Çıkarmıyorsanız size destek vermiyorsunuz desene? Söyleyemez. Bunu ancak CHP söyler.
"KENDİSİ FETÖ'NÜN 1 NUMARALI SİYASİ AYAĞIDIR"
Erdoğan, 15 Temmuzla ilgili şüphe bulutları kaldırılmalı demiş. Kılıçdaroğlu, kiminle konuştuğunu anlatsın demiş. HTS kayıtları elinde. O gece kim, kiminle neyi konuştu hepsi devletin arşivinde. Açıkla kardeşim. Lafa gelince dil bir karış, olmuyor, bu maya tutmuyor. Asıl kendisi FETÖ’nün 1 numaralı siyasi ayağıdır.
Erdoğan neden Marmaris’te saklanır? Yaverleri zaten FETÖ’cüymüş. Marmaris’te neden saklandın? Çünkü sen darbe girişiminin olacağını biliyordun. Yaveri FETÖ’cü çıktı, suçu Sözcü gadzetesine attı. 15 Temmuz’un Saray bölümü neydi? 15 Temmuz’un Allah’ın lütfu olarak görülmesiydi. Soruşturmalar açılırdı.
Nevşin Mengü, Berat Albayrak'ın arazisiyle ilgili öyle bir paylaşım yaptı ki...
"SARAY'A EN ÇOK YARANAN EN ÇOK PARAYI ALIYORLAR"
Asker içeride, fakir fukara içeride. Parası olan, dayısı olan dışlarda. Hele Cumhurbaşkanı’nın avukatını tutmuşsanız savcı iddianame bile düzenlemiyor.
15 Temmuzu darbe girişimi ve 20 Temmuz sivil darbesi Saray’ı başka bir yere taşıdı. Saray ve beslemeleri var. Onlar için lale devri başladı. Devleti tamamen arka bahçelerine çevirdiler. Liyakat denen bir şey kalmadı. Onun liyakatinin ölçüsü sadakattir. Büyük rüşvetler almışsa deyme keyfine. Hemen büyükelçi ya da genel müdür.
Rejimi değiştirdiler. Tek adam parti devletine geçtik. Bir kişinin söylediği bütün devlet aygıtında kabul ediliyor. Parlamentodaki AKP- MHP koalisyonu bir kişi için ellerini kaldırıp indirdiler. Saray’dan gelen talimata göre hareket ederler. Bir de havuz beslemeleri var. En çok kim saraya yaranıyorsa en çok parayı o alıyor.
"SÖYLEDİKLERİMDE BİR HARF YANLIŞ VARSA, ÇIKIP ÖZÜR DİLERİM"
Bir de birden fazla maaş alanlar var. Güreşçi, Halk Bankası Yönetim Kurulu’nda maaşı yetmiyorsa hemen zam yapıyorlar. Ama dışarıda daha kimler var? Evine ekmek götüremeyenler var.
AKP’ye oy verenlere sesleniyorum. Eğer burada söylediklerimde bir harf yanlış varsa çıkıp özür dilerim. Eğer sen emeğini, ruhunu Saray’a teslim ediyorsan, ben senin insanlığını sorgularım arkadaş.
Yazlık sarayda oturur, kışlık sarayda oturur, yetmiyor arkadaş. Yoksulun, esnafın, çiftçinin derdini bilmezler.
Halkın gündemiyle sarayın gündemi arasında siyahla beyaz kadar fark var. Cebinde 5 kuruş parası olmayan bir kişinin arkadaşıyla selamlaşmaktan nasıl kaçtığını bilirler mi?
"ULAN FAKİRLER DİYEN ŞAHIS SARAY'I ÖRNEK ALIYOR"
Üniversiteyi bitirip Türkiye’de iş bulamadığı için yurt dışına gidenlerin dramını bunlar bilir mi? Bunlar millete haya kurmayı bile unutturdular. 2 yılda 2,5 milyon kişiye istihdam getireceğiz dediler, 3 milyon yeni işsizimiz oldu.
İstanbul Aksaray’da bir üst geçitte kendini asan bir vatandaş, beni korona virüs değil, çaresizlik ve sahipsizlik öldürdü dedi. Saray’ın böyle bir derdi yok. Bursa’da yaşayan 53 yaşında bir vatandaş elektriği kesildiği için solunum cihazı çalışmıyor ve hayatını kaybediyor.
Bütün bunlara rağmen vatandaşa IBAN numarası verdiler, bize para verin dediler. Geçen sosyal medyada AKP Şanlıurfa Gençlik Kolları Başkanı jakuzi keyfi yapıyor. Ulan fakirler beni rahatsız etmeyin diyor. Bunlar halkı değil, Saray’ı örnek alırlar.
"BUNUN ADI SAHTEKARLIKTIR"
Ayasofya’nın ibadete açılması ilk kez 2005 yılında gündeme açılmış. Danıştay talebi reddetmiş. 2008’de bir dava daha açılıyor, o da reddediliyor. Anaya Mahkemesi ayrıca kişi bakımından yetkisizlik kararı veriyor. 2016’daki davada Cumhurbaşkanı’nın avukatı da dahil oluyor.
Bu dava daha önce defalarca görülmüş, reddedilmiş. Buranın ibadete açılması tamamen Erdoğan’ın ve idarenin kararıdır diyor ve davanın reddedilmesini istemişti. Şimdi Danıştay, Bakanlar Kurulu’nun kararını iptal etti. Erdoğan da çıkıp Ayasofya’nın camiye dönüşmesi bu kararlılığımızın sonucudur diyor. Hangi kahramanlık? Bunun adı sahtekarlıktır.
"KOLTUK İÇİN FEDA EDEMEYECEĞİ HİÇBİR ŞEY YOK"
Biz daha önce Bakanlar Kurulu’ndan karar çıkartın bu iş bitsin dedik. Samimi olun kardeşim. Etrafını dolanıp iki yüzlülük ediyorsun. Erdoğan bu konuların hiç birinde samimi değil. Erdoğan’ın tek düşündüğü koltuğudur. O koltuk için feda edemeyeceği hiçbir şey yoktur.
İstanbul’un en güzel silüetini hançerlediler. Sonra kendileri itiraf etti İstanbul’a ihanet ettik diye. Devletin bütün imkanları senin elinde. Ver Valiye talimatı 2 günde normal seviyeye indirsinler kuleleri. Asla samimi değiller. Yetkin var kardeşim. Çıkarırsın bir kararname olur biter.
Fatih Altaylı'dan Ayasofya yorumu: Boşuna mı açtık acaba?
"ERDOĞAN İSTANBUL'UN NASIL İŞGAL EDİLDİĞİNİ BİLMEZ"
Şimdi milleti kandırıyorlar. Mustafa Kemal Atatürk’e, o dönemin yöneticilerine hakaret ediyor. Erdoğan kendi tarihini bilmez, İstanbul’un nasıl işgal edildiğini, padişahın İstanbul’u nasıl teslim ettiğini bilmez. Ama bir adam var, Haydarpaşa’dan iner, bir gemiye binerken düşman gemilerini görür, geldikleri gibi gidecekler der. Erdoğan Gaziantep’i, Sütçü İmam’ı, Dumlupınar'ı bilmez. Erdoğan’ın tek bildiği yeşil dolarlardır.
Erdoğan, Ayasofya ile ilgili yaptığı konuşmada Ayasofya’nın müzeye dönüştürülmesi kararını eleştiriyor. Bunu yapanlar en büyük günahı işlemiş olur dedi.
Mazbut vakıflar diye bir vakıf grubumuz var. Bu vakıfların da mal varlıkları var ve hala faal. Bu vakıfların mallarıyla Vakıflar Bankası kuruldu ve yüzde 58 hissesi bu vakıflara ait. Peki bu bankasının hissesi nereye gitti? Hazine’ye ve Varlık Fonu’na gitti. O zaman soruyorum. Madem bu vakıfların mallarına el koyuyorsun, Allah’ın, peygamberlerin ve bütün yöneticilerin laneti bunların üzerinde olsun. Bence bir sorun yok
Ali Şeriati, Bir yerde yangın varken, Türkiye yanıyor 190 milyon işsizimiz var, biri seni ibadete çağırıyorsa bil ki bu, bir hainin davetidir diyor.
Bu dairelerde kimler oturuyor? Dudak uçuklatan satış fiyatı