Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Doğan Satmış

Doğan Satmış

Yazar

Koalisyon iyidir, yoksa Netenyahu o koltuktan kalkmazdı

İsrail'de 12 yıldır başbakan olan ve bu süre içinde Filistinlilere yönelik akıl almaz zulmü ile neredeyse tüm dünyayı kendine düşman eden Başbakan Netanyahu nihayet gitti.

İzlediniz mi bilmiyorum ama İsrail Meclisi'nde oturduğu Başbakanlık koltuğundan uzun süre kalkmayınca, görevliler gelip kendisini uyardılar. Tabii koltuk tatlı olduğu için, kalkmak istemiyordu. Uyarılınca şaşırdı ve istemeye istemeye kalktı. Böylece demokratik ülkelerde koalisyon sayesinde iktidarın değişeceğini, insanların da bu haber nedeniyle sokakta göbek atabileceğini gördük.

Malum koltuklar geçicidir. Hele bir demokrasi varsa, koltuklar daha çok geçicidir.

Dünyanın en güçlü ülkesi Amerika'da bir başkan ancak 8 yıl görevde kalabilir. Rusya'da Putin koltuğundan kalkmamak için her türlü numarayı çeviriyor ama sonunda, o da bir gün gidecek. Bu konuda rekor ise 1952'den bu yana tahtta oturan İngiltere Kraliçesi Elizabeth. O görevdeyken kaç başbakan değişti kim bilir? Ama Kraliçe tahtta oturmaya devam ederse, sonuçta Azrail devreye girecek.

Türkiye'de de neredeyse 20 yıldır ilk kez, Recep Tayyip Erdoğan'ın 2023 seçimini kazanamayacağı öngörülüyor. Son 10 yıldır her seçim sonucunu neredeyse tam bilen, referandum sonucunu ise virgülüne kadar bildiği için dünya literatürüne girdiğini söyleyen Konsensüs Araştırma Şirketi Başkanı Murat Sarı da öyle diyor.  Murat Sarı'nın tahminlerine ben güveniyorum, çünkü geçmişte ne dediyse çıktı.

Vatandaş pahalılıktan, işsizlikten, çift maaşlılardan, torpillerden, iktidar şımarıklığına kapılmışlardan bıktı. Üzerine bir de anlamsız 'Kanal İstanbul' inadı var. Yapılacak ilk seçimin sonucunu tahmin etmek zor değil.

Mahkeme kadıya mülk değildir.

TÜRKİYE'NİN PARİS'TEKİ TURİZM TEMSİLCİLERİ

Mayıs başında Türkiye'nin Paris'teki Turizm Ofisi'nde görevli olanlar arasında Fransızca bilmeyenler olduğunu yazmıştım, hatırlarsınız. Bu bilgiyi, Clubhouse'da Türk turizminin sorunlarının tartışıldığı bir oturumda Avrupa'da yaşayan bir turizm profesyoneli anlatmış ve şöyle demişti:

"Paris'i bilenler bilir.  Türkiye'nin Paris'teki Turizm Ofisi Champs-Elysees'de, çok merkezi bir noktadadır. Geçenlerde Belçika'dan Paris'e gitmiştik, tam da bizim Turizm Ofisi'nin önünde park ederken, otomobilin lastiği kaldırıma çarpınca patladı. Ben de Paris'i çok iyi bilmediğim için, gidip bizim Turizm Ofisi'nden yardım isteyeyim, onlar buraları bilirler, bir tamirci çağırsınlar diye Turizm Ofisi'ne çıktım. Turizm Ofisi'nde 10 görevli vardı, 9'u Fransızca bilmiyormuş. Bilen tek kişi yönetici imiş, o da o anda ofiste değildi. Dolayısıyla yardım isteyecek birini bulmak için bir telefon açamadık."

Bunun üzerine ben de kendisine,  "Hanımefendi, anlattıklarınız inanılır gibi değil. Acaba biraz abarttınız mı? Yani 10 kişi var ve 9'u Fransızcayı gerçekten bilmiyor mu?"

Yanıtı netti hanımefendinin:

"Hayır, Doğan Bey, niye abartayım? Anlattıklarım birebir yaşandı. Bir telefon açıp tamirci çağıramadık."

Hatta kendisi, "Duyduğum kadarıyla Türkiye'de bir karar çıkarılmış, yurtdışında çalışmak için yabancı dil bilme şartı gerekmiyormuş. Olur mu böyle şey? Yabancı dil bilmeyen biri yurtdışında görevlendirilir mi?" diye ekledi.

Sözünü ettiği yabancı dil şartının kaldırılması kararı gerçekti. Pek çok temsilcilik için bu zorunluluk artık uygulanmıyordu.

Ancak bu arada, Fransa'daki gazeteci dostlarımdan Arzu Çakır Morin'le geçenlerde konuşurken, "Yazdığın yazıdan ötürü adın Paris'te çok konuşuluyor" deyince meraklandım. Meğer bize o gün anlatılanlar gerçeği yansıtmıyormuş. Konuyu daha fazla araştırdım ve Paris'teki Kültür ve Tanıtım Müşavirliği'ni bilenlerle konuştum. Paris'teki Türkiye Turizm Ofisi'nin durumu şöyle:

Turizm Müşavirliği'nde biri müdür, 4 kişi çalışıyor. Müdür İngilizce, Fransızca konuşuyor, üç çalışan ise, yıllardır Fransa'da yaşıyorlar ve Fransızcaları ana dilleri gibi.  Müşavirliğin bulunduğu binada bir de Yunus Emre Enstitüsü bulunuyor, oradakiler de aynı şekilde Fransızca biliyorlar.

Tüm bunlar Türkiye'nin yararına. Zaten ben de, 'böyle olmaması gerektiği' için yazıyı yazmıştım. Bu durumda, benim Paris'te çalışan ve Fransızca bilen görevlilere bir özür borcum var ve kendilerinden özür diliyorum.

Anlaşılan, 'Otelciler ve Acenteciler Platformu' tarafından düzenlenen bir 'Clubhouse' oturumuna katılıp, Türkiye'nin turizmiyle ilgili bu iddiaları ortaya atan, yazdıkları yazılınca da adının çıkarılmasını isteyen turizm profesyoneli, yardım istemeye gittiği Paris'teki temsilcilikte çok ilgi görmemiş.

Gazetecilerin, bu tür 'intikam seansları'nda da dikkatli olmaları gerekiyor.

Yazarın Diğer Yazıları