Son aylarda Marmara Denizi’nde oluşan, denizin dibini ve yüzeyini kaplayan deniz salyası, yoğunlaşmaya devam ediyor. Marmara Denizi’nde temizliği için çaba sarf edilen deniz salyası, Ege Denizi'ne akmaya başladı.
Uzmanların, 15 metre kalınlığında bir kütle olarak Ege'ye hareket ettiğini açıkladığı deniz salyası; gökyüzünden görüntülendi. Denizin dibinde ve içindeki canlıları yok edeceği ifade edilen salyanın İzmir Körfezi'ne ulaşma ihtimali endişe yarattı.
Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Uğur Sunlu, şunları söyledi:
"Bu müsilajın üç sebebi var. Su sıcaklığı, güneş ışınları, akıntı hareketleri gibi çevresel faktörler, bitkisel organizmaların varlığı ile evsel ve endüstriyel atıkların denizlere akıtılması. Bu üç faktör bir araya gelince aşırı alg çoğalması olayı ile karşılaşıyoruz. Bu sebeplerden sadece biri üzerinde insanlık etkili. O da denizlere arıtılmadan atık suların verilmesi. Sularımızı iyi arıtabilirsek bu olayı engelleriz. Türkiye denizleri birbiriyle bağlantılı ve etkileşim halinde. Sular birbirine karışıyor. Denizlerimizde sirkülasyon var. Bu olay Ege'ye gelebilir mi, gelme ihtimali var. Ancak yayılarak Ege'yi komple saracak demek doğru değil. Suları arıtabildiğimiz sürece Ege'nin sahil kesimlerinde şu an için ciddi bir sıkıntı görünmüyor."
DENİZ SALYASI KARADENİZ'E DE SIÇRADI
Ordu'nun Fatsa ilçesi Yalıköy Limanı'nda önceki gün küçük çaplı alanda deniz salyası görüldü. Balıkçıların ihbarı ile belediye ekipleri, deniz yüzeyindeki kirliliği temizledi. Denizdeki salya tehdidi uzmanlarca takip ediliyor.
"İNSAN KAYNAKLI DOĞA OLAYI"
Ordu Üniversitesi (ODÜ) Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi Balıkçılık Teknolojisi Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Aydın, deniz salyasının insan kaynaklı doğa olayı olduğunu söyledi. Karadeniz'e akan evsel ve tarımsal atıkların yanı sıra sanayi, kanalizasyon gibi atıkların denizi kirlettiğini belirten Aydın, "Marmara kapalı deniz, Karadeniz de kapalı deniz. Bu sonuç itibarıyla doğa olayı ama bizden kaynaklı etkilerle gerçekleşmiş bir olay. Azot ve fosfor, evsel atık, kimyasal atık, sanayi atıkları ya da tarımsal kaynaklı kirlilikten dolayı oluşan bir olay. Karadeniz’de çay ve fındık tarımında gübre olarak çok fazla miktarda azot ve fosfor kullanılıyor. Dolayısıyla bunlar zamanla belki Marmara kadar yakın bir zamanda böyle etki göstermez ama bu kirliliğe devam edersek yarın öbür gün 3, 5, 30 yıl sonra bunlarla biz de karşı karşıya kalacağız" diye konuştu.
Can Ataklı'dan bomba iddia! Sedat Peker'in videolarından sonra dostları panikledi
Sadettin Tantan: Yolsuzlukla mücadele için hukuki araç yok