28 Mayıs sonrası göreve başlayan yeni ekonomi yönetimi, değişen isimlerle birlikte mevcut ekonomik modeli de 180 derece değiştirirken, Türkiye'de klasik iktisat çizgisine yakın bir anlayışa dönüldü.
Yüksek enflasyonu düşürebilmek ve fiyat istikrarı sağlamak için ekonominin başına Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek getirilirken, para politikalarının belirlenmesi için TCMB Başkanlığına Hafize Gaye Erkan atandı.
Faiz artırım sürecine kademeli olarak başlayacağının sinyallerini veren TCMB, sırasıyla Haziran PPK'sında başladığı 650 baz puanlık faiz artışını, 250, 750 ve 500 puanlık artışlarla destekleyerek politika faizini yüzde 30'a kadar yükseltti.
KREDİ KARTLARINDAN SONRA SIRA KREDİ KULLANANLARA GELDİ
Buna karşın Türkiye'deki mevcut enflasyonun söz konusu seviyenin çok üzerinde olması, ve TCMB'nin enflasyonu arkadan kovalayan kararlar alması ekonomistler tarafından eleştirilirken, alınan kararların önemli bir yansıması da kredi faizlerinde görüldü.
Bankalar, yıllardır bireysel ihtiyaç kredileri, konut ve taşıt kredileri ve ticari kredilerde Merkez Bankası'nın politika faizine bağlı olmadan, diledikleri oranda faiz seçeneği sunabilmelerine karşın, yasal zorunluluk gereği kredi kartı akdi faizleri politika faizine göre belirleniyor ve piyasa şartlarının çok altında seyrediyordu.
Alınan PPK kararları sonrası yaklaşık 4 ayda iki kattan daha fazla yükselen faiz, kredi kartı sahiplerini doğrudan etkilese de, bu sürecin öncesinde kredi çekmiş vatandaşlar ve yatırımcılar, yeniden yapılandırma yapmamaları halinde faiz oranlarında herhangi bir değişiklik gözlemlemedi.
BANKALAR, KREDİ FAİZLERİNİ SONRADAN DEĞİŞTİREBİLECEK!
Ekonomist Erdal Sağlam'ın iddiasına göre, TCMB tarafından verilen mesajlara göre gelecek aylarda faiz artırımları devam edecek. Bu nedenle bankalar, müşterilerine kredi kullanmadan önce yeni bir sözleşme imzalatmaya başladı. Sağlam imzalanan yeni sözleşme için "Kredi faizi tavanı yüzde 70-75 aralığına geldi. Bankalar, kredi çeken müşterilerine 'Merkez Bankası faizi artarsa kredi faizi de artar' diye sözleşme imzalatmaya da başlamış" ifadelerini kullanırken, söz konusu uygulama şimdiden büyük tepki çekti.
KREDİ MUSLUKLARI SONUNA KADAR KAPANIYOR
Parasal sıkılaşma sürecinin temel ayağını faiz artırımları oluştururken, enflasyon ile mücadele etmek için yeni ekonomi yönetiminin önemli planlarından biri de kredi sıkılaşmasını sağlayarak, kredi kullanımını neredeyse yarı yarıya düşürmek.
Gelecek birkaç yıl içerisinde Türkiye ekonomisinde soğuma yaratmayı amaçlayan Şimşek ve ekibi, Merkez Bankası'nın aldığı faiz kararları sonucu 1 Ekim itibarıyla 3.26'ya yükselecek kredi akdi faizinin ardından, krediler için de düğmeye bastı.
Bankaların, ilerleyen günlerde kredi türü fark etmeksizin kullanımı kısıtlayacak ve kredi çekmeyi zorlaştıracak yeni önlemler alması beklenirken, Sağlam'ın iddia ettiği şekilde sonradan kredi oranlarının değiştirilme yetkisinin yasaya uygun olup olmadığı ise henüz tartışma konusu.
Böyle bir durumda bankalar, arzu etmeleri halinde sözleşmeye uygunluğu oranında 10 yıl vadeli konut kredilerinde dahi faiz değişikliğine gidebilecek.