GÜNBOYU/ SİNAN ŞAHİN
Partisinin grup toplantısında konuşan Meral Akşener, İYİ Parti’ye yapılan silahlı saldırıya “ Şimdi bizi, bu kurşuna, adres verenler mi ayıracak? Şimdi bizi, bu kurşun mu öldürecek? Şimdi bizi, bu kurşun mu korkutacak? Söyleyin! O zaman bugün, burada, sizlerden bir söz istiyorum! Tüm tehditlere, tüm iftiralara direneceksiniz! Söz mü? 15 Mayıs günü burada gülmeyen yüzleri güldürmek için, susmuş sesleri haykırmak için, çöken karanlığı dağıtmak için, 40’dan 40 bin olacaksınız! Söz mü? “ diyerek tepki gösterdi.
Akşener''in konuşmasında öne çıkanlar şöyle:
Aziz milletim, kadim kültürümüzle harmanlanan, cennet vatanımızda, hakkımız olan, tüm değerlerden, tüm olanaklardan, tüm fırsatlardan, mahrum bırakıldığımız, ucube bir dönemin, nihayet sonuna geliyoruz.
Mesela uzun bir zamandır adaletten mahrumuz… Çünkü adaleti gölgeleyen bir iktidar tarafından yönetiliyoruz.
Hukuka, keyfine göre, yön veren, kendi çıkarları için, zalime boyun eğen, başkentin göbeğindeki, alçak bir cinayetin, gerçek faillerini bulmaktan bile, aciz bir iktidar!
"SON KULLANMA TARİHİ GEÇMİŞ BİR İKTİDAR"
Mesela uzun bir zamandır samimiyetten mahrumuz. Çünkü kalbini karartmış bir iktidar tarafından yönetiliyoruz. Bir milletin ahını, bir annenin acısını, İki küçücük çocuğun gözyaşlarını bile, görmezden gelen, vicdansız bir iktidar!
Mesela uzun zamandır ciddiyetten mahrumuz. Çünkü görev bilincini kaybetmiş bir iktidar tarafından yönetiliyoruz.
Verdiği hiçbir sözü, tutamayan, mafyaları, simsarları, uyuşturucu kaçakçılarını kollayan, Sinan Ateş’in katillerine göz yuman, zalim bir iktidar! Sorumsuz bir iktidar! Korkak bir iktidar! Ve artık vaktini, çoktan doldurmuş, son kullanma tarihi geçmiş bir iktidar!
BÖYLE DEVLET YÖNETİLİR Mİ?
Düşünün ki; Emniyet teşkilatımız, cinayeti planlayan şahsı, bir milletvekilinin, evinde yakalıyor. Buna ilişkin, tutanak tutuyor. Nasıl oluyorsa oluyor, o tutanak, ortadan kayboluyor. Ve bugün, o tutanak, dava dosyasında yok. Böyle bir rezalet olabilir mi? Böyle devlet yönetilir mi?
Hey gidi hey… Neydin, ne oldun Recep Bey? “Cesaretin sembolüyüm” diye geldin;
giderayak, esaretin sembolü oldun. “Milletin adamıyım” diye geldin giderayak, mafyaların, simsarların, kuklası oldun.
Bir zamanlar, geçmiş iktidarların hatalarından, ders alırdın. Şimdiyse, kendi hatasını göremeyecek kadar kör, doğruları duyamayacak kadar da, sağır bir adam oldun.
“RECEP BEY’İN YAPAMADIĞINI, BİZ YAPACAĞIZ!”
“Neredeeen, nereye?” değil mi Recep Bey? Görüyorum ki, artık sende; Ayşe Ateş’e verdiği sözü tutacak, basiret yok! Babasız kalan Banuçiçeğin, Bengüsu’nun, karşısına çıkacak, yüz yok! Elindeki sınırsız yetkiye rağmen, katillerden hesap soracak, cesaret ise, hiç yok! Değerli dava arkadaşlarım, hiç merak etmeyin! Recep Bey’in yapamadığını, biz yapacağız! Onun tutamadığı sözü, biz tutacağız! Ne olursa olsun; Sinan Ateş’in kanını, yerde bırakmayacağız! Katiller, cezasını çekecek! Azmettirenler, cezasını çekecek! Yataklık edenler, cezasını çekecek! Bu işin üstünü örtmeye kalkışanlar da, cezasını çekecek! Nereye giderlerse gitsinler. Hangi deliğe girerlerse girsinler. İsterlerse dünyanın, öbür ucuna kaçsınlar; o alçakları, mutlaka bulacağız! Sinan Başkan’ı unutmayacağız, unutturmayacağız!
Aziz milletim seçimlere 39 gün kala, BTK, yeni bir sosyal medya düzenlemesini, yürürlüğe aldı. Bu düzenlemeye göre, artık sosyal medya platformları, kişisel bilgileri adli makamlara, iletmekle yükümlü olacak.
Peki nasıl iletecek? Herhangi bir yargı kararı olmadan iletecek. Bir soruşturma bahanesi bulmak, yeterli olacak. Yani bir İçişleri Bakanlığı yetkilisi “Şu kişi hakkında soruşturma var. Bana bilgilerini verin.” Dediğinde o bilgiler, derhâl iletilecek. Bu şekilde yargı önünde, suçu ispatlanmamış kişilerin, tüm şahsi bilgileri, talep edilebilecek.
"ENAG VERİLERİNİ PAYLAŞAN HESAPLAR DA SUSTURULACAK"
Düzenlemenin ilgili kısmı, aynen şöyle diyor “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak, Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, Devletin sırlarına karşı suçlar ve bu kapsamda içerik oluşturan ve yayan faillere, ulaşmak için, gerekli olan bilgiler…”
Düşünün ki Emniyet teşkilatımız, cinayeti planlayan şahsı, bir milletvekilinin, evinde yakalıyor. Buna ilişkin, tutanak tutuyor. Yani mesela gerçek enflasyon verilerini inceleyen ENAG, “yanıltıcı bilgi yaymaktan” susturulacak. Üstelik sadece ENAG değil; ENAG verilerini, paylaşan hesaplar da susturulacak.
Mesela “Kızılay’ın çadır satışını” haber yapanlar ve yayanlar, “devlet sırrını açığa çıkardı” diye susturulacak. Mesela “Dört gün oldu, bir tane arama kurtarma ekibi gelmedi” diyenler, “Devletin birliğini bozuyor.” diye susturulacak.
Yani böylece tek adam rejiminin, diktatörlüğe doğru uzanan yoluna, bir taş daha döşenecek. Türk demokrasinin önüne, ördükleri duvarlara, bir tuğla daha konulacak. Türk gençlerine, layık gördükleri hapishane düzenine, bir pranga daha eklenecek. İşte size, Recep Bey ve arkadaşlarının, Türkiye’ye layık gördüğü, yüksek demokrasi standardı… Gerçekten ibretlik…
"RECEP BEY İNTERNETE SINIR ÇİZMEYE ÇALIŞIYOR"
Üstelik düzenleme, bununla da sınırlı değil. Aynı zamanda, sosyal medya platformlarının, tüm kişisel verileri, Türkiye’de tutmasını da mecbur kılıyor. Hâlbuki 30 yıl önce, internetin hayatımıza girişi ile birlikte, tüm sınırlar ortadan kalkmıştı. Ama bugün Recep Bey, internete sınır çizmeye kalkıyor. Böyle bir vizyonsuzluk olabilir mi?
Biz, verilerin ülkemizde tutulmasına itiraz etmiyoruz. Biz, bunun zorla, yasakla ve iktidarın, hukuksuz çıkarları için yapılmasına itiraz ediyoruz. Bakın, artık bulut bilişim çağındayız. Dolayısıyla artık, bu şirketler, verilerini, kendi ülkelerinde bile tutmuyorlar. Peki nerede tutuyorlar biliyor musunuz? Enerjinin ucuz olduğu ülkelerde tutuyorlar. İnternet altyapısının, güçlü olduğu ülkelerde tutuyorlar. Hukukun üstün olduğu ülkelerde tutuyorlar. Çünkü tüm yatırımlarını, ekonominin, öngörülebilir olduğu ülkelere yapıyorlar.
İşte biz, bu çapsızlığa, bu vizyonsuzluğa isyan ediyoruz. Çünkü, Türkiye de, bu ülkelerden biri olabilirdi. Ama Recep Bey ve liyakat abidesi kadrosu yüzünden, maalesef olamadı. Çünkü her konuda olduğu gibi, bu konuda da, kendi beceriksizliklerini kabullenmek yerine, yasaklar koyarak, esas meseleyi görmezden gelmeyi seçtiler. Ve en sonunda, bu iktidar sayesinde Türkiye, bu son düzenleme ile birlikte internete sansür getiren, demokrasi öncüsü ülkelerin arasında yerini aldı.
Aziz milletim BTK’nın yapmış olduğu bu düzenleme; sosyal medya platformlarını, saray medyasına çevirme girişimidir.
Neydin ne oldun Recep bey? Cesaretin sembolüyüm dedim esaretin sembolü oldun. Bir zamanlar geçmiş iktidarın hatalrından ders alırdın şimdi kendi hatalarını göremez oldun. Recep Bey''in yapamadığını biz yapacağız. Ne olursa olsun Sinan Ateş''in kanını yerde bırakmayacağız. Yataklık edenler cezasını çekeek, üstünü örtmeye çalışanlar da cezasını çekecek. O alçakları mutlaka bulacağı
"BU İKTİDARIN BİZE VERECEK BİR ŞEYİ KALMADI"
14 Mayıs''ta çok kritik bir seçim yapacaksınız. Kim Jong-un''un uzun boylu ruh ikiziyle Millet İttifakı''nın adayı arasında bir tercih yapacaksınız. Kim Jong-un''un izinden gidenlerle Atatürk''ün gösterdiği istikamete yürüyenler arasında bir seçim yapacaksınız. Gider ayak artık bu iktidarın bize verecek bir şeyi kalmadı. Bozuk plak misali kendilerini tekrara başladılar. Yeni bir dönemi başlatıyoruz dedi. Sen daha dün şahlanıyoruz diyordun 2018''de 2020''de şahlanıyoruz demiyor muydun? 2022''de yine bir şahlanasın gelmişti... Hani önündeki tek engel parlamenter sistemdi... Hani nutuklar atıyordun, ne oldu ne değişti? Sana her istediğini veren bu millet, senin şahlanamayışlarının ceremesini çekmeye mecbur mu? Türkiye senin bu beceriksizliğine daha fazla tahammül etmeye mecbur mu. Meydanda verdiğin sözü göreve gelince unuttun. Çok değil geçtiğimiz sene cari fazla vereceğiz diyordun. Ne oldu rekor cari açık verdik. Sen hala aynı şeyleri söylüyorsun. Zahmet edip de seçim söylemini bile değiştirmiyorsun.
" 21 YIL OLDU BİR ŞEY ÖĞRENEMEDİN"
Sana yolunu yordamını defalarca söylememize rağmen yapamadın. Eksiklikleri biz tamamlayacağız. Ay sonunu düşünmekten dertlenen vatandaşımızın derdini biz çözeceğiz. Bizimle beraber tertemiz bir sayfa açacak. Türkiye bu sayfada tarih yazacak. Siz sakın kürsülerde kül bırakmayan Recep Bey''e bakmayın. O yüzden huysuz ve gergin. Recep Bey gerginsin deyince bana ve arkadaşlarımı tehdit etmek bu tabloyu değiştirmeyecek. Tam 21 yıl oldu ama sen hiçbir şey öğrenemedin. Bana utan utan diyorsun evet utanıyorum ben. Cumhurbaşkanı olmanın zerresini bile taşıyamamandan ben utanıyorum. Küfür bulanmış dilinden, iftiralarından biz utanıyoruz. Ama belli ki sen utanmıypprsun. Muhalefeti Cudi''ye Gaba''ra gömecekmiş. Cudi senin için vatan toprağı olmayabilir ama bizim için Rize ne kadar vatan toprağıysa Cudi''de o kadar vatan toprağıdır.
“NE HİKMETSE KURŞUNLAR GELMİŞ İYİ PARTİ’Yİ VURMUŞ”
Recep Bey’in bu tehdidinin, yansımasını, hemen ertesi gün gördük. Biliyorsunuz, İstanbul İl Başkanlığımıza, silahlı bir saldırı yapıldı. Devlet ciddiyeti olan bir iktidar, böyle bir durumda, sizce ne yapar? Konunun araştırılması için, hemen harekete geçer, değil mi? Peki Recep Bey ve arkadaşları ne yaptı? Bize kızdılar. Kamera önüne geçip laf attılar. Sosyal medyadan hakaret ettiler. Neymiş efendim? İnşaat bekçisi bir kardeşimiz, hırsız kovalıyormuş. Hırsızları kaçırmak için de, havaya ateş etmiş; Ne hikmetse, kurşunlar gelmiş, İYİ Parti’yi vurmuş. Bakın siz şu işe…
“HOLLYWOOD PRODÜKSİYONLARINA TAŞ ÇIKARTACAK FANTASTİK AÇIKLAMA”
Allah’tan, il binamız Kabataş’ta değil. Bilmeyenler için söyleyeyim; İstanbul İl Başkanlığımız, sanılanın aksine, havada değil, yerdedir. Üstelik ateş edilen yer ile binamız arasında, belediyenin reklam panoları ile koskoca bir E5 karayolu var. Yani; binamızın girişi, E5’in altında kaldığı için, ateş edilen yerden, bina girişinin vurulma ihtimali, gerek fizik, gerek de, geometri kurallarına göre, imkansız. Yani; ya ifade yanlış, ya da bu bekçi kardeşimiz, bir aksiyon filmine özenmiş olacak, “mermiye falso vermiş” ve olağanüstü bir nişancılık sergileyerek, “yanlışlıkla” binamızı vurmuş. Ayrıca; iddiaya göre, bu bekçi kardeşimiz, hırsızlığı engellemek için, defalarca ateş etmiş. Ama ne hikmetse; bu kadar ciddi bir hadiseyi, şirketteki üstlerine bildirmemiş. Tutanak tutmamış. Polise haber vermemiş. Hatta bunları yapmadığı gibi; üstüne de; sanki hırsızlık hadisesi, normal bir olaymış gibi hırsızlara ateş etmek de, bu Teksaslı kardeşimizin, günlük rutiniymiş gibi gitmiş evine, bir güzel yatıp uyumuş. Hollywood prodüksiyonlarına, taş çıkartacak, bu fantastik açıklamanın, sonunda ise, Recep Bey çıkmış, benden özür bekliyormuş. Çünkü, kendisi çok kırılmış. Duyguları incinmiş. Rencide olmuş. Vah vah… Yazık ki ne yazık. Utanmasan, mermiye saldırdı diye, parti binamızı tutuklayacaksın. Bir de senden, özür dileyeceğim, öyle mi? Hadi oradan be hadi oradan. Çok beklersin.