Ekonominin bir bileni Mahfi Eğilmez kesin konuştu: Düşecek!

Ekonominin bir bileni Mahfi Eğilmez kesin konuştu: Düşecek!

İktisatçı Mahfi Eğilmez, yeni bir yazı kaleme aldı. Hitit uygarlığının para politikasını ilişkin bir yazı yayımladı. Eğilmez ayrıca enflasyon ve faiz hakkında önemli bir açıklamada bulundu.

MAHFİ EĞİLMEZ: DÜŞECEK!

‘ZATEN DÜŞECEK’

Mahfi Eğilmez, döviz kurlarının TL karşısında değerine değer kattığı ve enflasyonun üç hanelere çıktığı bu dönemde, faiz ve enflasyon ilgili de bir yorumda bulundu.

Eğilmez, “Merkez Bankası yüzde 13 ile bankaları fonluyor. Bankalar yüzde 17 ile mevduat topluyor. 40 ile 55 ile kredi kullandırıyor. Buna bakarak haksızlık olduğu söylüyorsunuz bende diyorum ki resmi enflasyonun yüzde 80 olduğu bir yerde yüzde 50 kredi faizi bedavadır. Normalde faizin yüzde 80 olması gerek. Bizim odaklanmamız gereken faiz değil enflasyon. Enflasyon düşünce faizler zaten düşecek “dedi.

HİTİT PARA POLİTİKASI

Ayrıca Eğilmez, hükümetin yanlış para politikaları yüzünden krizin değiştiği bu dönemlerde, Hitit uygarlığının para politikasını ilişkin bir yazı yayımladı.

Eğilmez şunları aktardı:

“Hititlerin para yerine kullandığı şekel, aynı zamanda, tıpkı bugünkü İngiltere parası Sterlin’de olduğu gibi, bugünkü ölçüyle 12,5 grama eşit bir ağırlık ölçüsüydü. Para yerine kullanılan şekel, 12,5 gram ağırlığında gümüş çubuk ve halkalar şeklindeydi. Bir üst ağırlık ve para birimi olan 1 Mina, 40 şekele, yani 500 gram ağırlığa eşitti. Hitit yasalarında bazı malların fiyatları yazılıydı: Koyun 1 Şekel; yünüyle birlikte koyun derisi 1 Şekel; koyun eti 1/10 Şekel; keçi 0.75 Şekel; inek 7 Şekel; at 14 Şekel; katır 1 Mina; dana derisi 1/10 Şekel; mavi yün elbise 20 Şekel; geniş keten kumaş 5 Şekel ediyor. Katırın, attan daha pahalı olması ilginç görünüyor. Ya katır sayısı azdı ya da katır, attan daha fazla işe yarıyordu. Koyununu satmak isteyen kişi, bu satışı yapıp 1 şekel alacak yerde, koyunu kesip etini 1/10 Şekele, yünüyle birlikte derisini de 1 Şekele satarsa 1 tam 1/10 Şekel alabiliyordu. Buna göre koyunu kesme ve derisini yüzme emeğinin karşılığı da onda bir Şekel olarak belirlenmiş oluyor.

Asurlular ve Babilliler de aynı paraları kullanıyorlardı. Yalnız onlarda 60 şekel 1 Mina ettiğine göre Asur / Babil Şekeli 8,4 gram ağırlık taşıyor demektir. Gümüş değerlerinin aynı olduğunu varsayarsak 1 Hitit Şekeli, 1,5 Asur / Babil Şekeline denk geliyor. Yani Hitit ekonomisiyle Asur ya da Babil ekonomileri arasında 1 Hitit Şekeli = 1,5 Asur / Babil Şekeli biçiminde bir döviz kuru ortaya çıkıyor. Böylece Asurlu / Babilli bir tüccarın Hitit başkenti Hattuşa’da pazara getirdiği koyuna karşılık 1 Hitit Şekeli alması durumunda 1,5 Asur / Babil Şekeli elde etmiş olması gerekiyor. Burada dikkat edilmesi gereken konu paraların değerinin farklı olmamasına karşılık ağırlıklarının farklı olmasından kaynaklanan bir kur ilişkisi taşıyor olmasıdır. Hitit yasalarının yaşamın değişimine uygun olarak zaman içinde değiştiğini biliyoruz, ama yine de yasa değiştirmek pazarda fiyat değiştirmek kadar kolay değil. Para olarak kullanılan gümüşe başka bir metal katılmaması paranın değerinin düşürülmesinin söz konusu olmadığını, başka ülkelerden Hitit ülkesine gümüş girişine ilişkin bir kanıta rastlanmamış olması da para arzı artışı yaşanmamış olduğunu gösteriyor. Bunlara ek olarak pek çok ayrıntıyı düzenlemiş olan Hitit yasalarının, eğer var olsaydı, fiyat artışları ve karaborsa gibi konuları düzenlememiş ve ceza öngörmemiş olması düşünülemez. Bu kanıtlar Hitit dünyasında enflasyon ve karaborsa gibi sorunların görülmediği sonucuna götürüyor bizi. Paranın azami miktarı, para kesmekte kullanılan gümüş miktarıyla sınırlıydı. Dolayısıyla para basmanın gümüş miktarıyla sınırlı bir doğal sınırı olduğuna göre para politikası neredeyse otomatik yürüyordu.

‘130’LARA ÇIKMASI SÖZ KONUSUYDU’

Günümüz dünyasında para basmanın sınırı yok. Bu durumda siyasetin, para basmanın enflasyona yol açacağı bilincine varmasıyla kendiliğinden bir sınır oluşturması gerekiyor. Bu sınır, birçok ülkede para otoritesi konumundaki Merkez Bankası’na bağımsızlık tanınarak ve enflasyon hedeflemesi gibi yöntemler uygulanarak getirilmeye çalışılıyor. Ne var ki küresel krizle birlikte bu sınırların hepsi aşıldı. Gelişmiş ülkelerin merkez bankaları neredeyse sınırsız para basacak biçimde bir parasal gevşeme uygulamasına girdiler. İlk zamanlarda sorun yaratmamış görünse de parasal gevşeme son dönemde bu ekonomileri ciddi enflasyonist sıkıntılar içine düşürmeye başladı. Gelişmiş ekonomiler şimdilerde yaşamaya başladıkları enflasyonu önlemek için faiz artırmaya giriştiler. Hititler zamanında parasal borç alışverişi olup olmadığına ve eğer varsa buna ne kadar faiz uygulandığına ilişkin bir bilgiye sahip değiliz. O dönemde faiz, borçla yapılan mal alışverişinde ve mal karşılığı olarak uygulanıyordu. Alınan malın bedelinin ileride ödenmesi için yapılan anlaşmalarda faiz yerine verilecek ek mal miktarı yer alıyordu. Malla belirlenen ve ortalama yüzde 30 olan faiz oranının bazen yüzde 130’lara kadar çıkması söz konusuydu.”

İlgili Haberler