Meral Akşener’den 'Babacan ve Davutoğlu ile ittifak' sorusuna yanıt

Meral Akşener’den 'Babacan ve Davutoğlu ile ittifak' sorusuna yanıt

Sözcü TV'de Nevşin Mengü'nün sorularını yanıtlayan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Akşener, "DEVA ve Gelecek Partisi ile ittifak kurmanız söz konusu mu?" sorusuna çarpıcı bir yanıt verdi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Sözcü TV'de Nevşin Mengü'nün sorularını yanıtladı.

Akşener, katıldığı programda Ali Babacan'ın kurduğu DEVA Partisi ve Ahmet Davutoğlu'nun kurduğu Gelecek Partisi ile ittifak kurmasının söz konusu olup olmadığına ilişkin soruya yanıt verdi. Akşener, "Rahmetli Demirel’in bir sözü var. Doğmamış çocuğa don biçilmez diye. Yeni kurulan partiler için söylüyorum. Bir bütünlükte seçime gidilmesi gerek" değerlendirmesinde bulundu.

Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde;

Esra Albayrak’a yapılan hakaret hepimize yapıldı aslında. Başak Hanım’a Esra Hanım’a hepimiz zıpladık. Ama Nevşin Hanım’a Meral Hanım’a Canan Kaftancıoğlu’na yapılan hakaretlere herkes göz çevirdi.

Bana yapılan tüm hakaret ve iftiraları mahkemeye verdim ama mahkemeler hep beraat verdi. 

7 Haziran’da eşimi aldattığım dair bir iftira atıldı bana. Bir kadın hakim beraat ettirdi. 

BİZE YAPILANLAR DA YANLIŞTI

Bana bu iftiraları atanlar Sayın Erdoğan'ın iktidarın program yapmaya devam ediyor. Bunların devam ediyor olması o hakime hanımın da korkmasına neden oluyor.

Bin yaşındaki Meclis Başkanı bana Meral Kılıçdaroğlu dedi mahkemeye verdim beraat etti. Bugün o beyefendinin kızına, eşine biri böyle bir ifade kullansa beraat mi edecek? Bugün Sayın Esra hanıma yapılan şey ne kadar yanlışsa daha önce bize yapılanlar da yanlıştı.

Emniyetimizin Sayın Soylu’nun başında bulunduğu İçişleri Bakanlığı döneminde çok iyi olduğu belirtilen arkadaşın çalıştığı emniyet bir IP numarasını bulamadı. Bunlardan bir ders çıkarılması lazım. Önce kendi trol ordularının lanetlenmesi gerekiyor.

Bu şirketlerin Türkiye’de ofis kurması, bize ait özel bilgilerin yurt dışına çıkmaması için elbette tedbir almaları gerekiyor. Ama ahlaksızlığın önlenmesinin yolu tavırdan geçer.

SOSYAL MEDYADA PAYLAŞILAN GÖRSEL

Özür dilemesinin kıymeti yok. Uzlaşma talebim yok. Ben kendisini mahkemeye verdim çıkacak sonucu göreceğiz. Balık baştan kokuyor, asıl mesele hukukun guguk yapılması.

Siz böyle bir tavır koyduğunuz zaman sistem ona göre yürür. Bu sistem asla bir tavır ortaya koymadı. Size hakaret eden cami derneği üyesi ceza aldı mı? Hayır.

"ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA MADIMAK VE BAŞBAĞLAR İÇİN ÖNERGE VERECEĞİZ"

Biz Madımak ve Başbağlar’ın birlikte görülmesi gerektiğine inanıyoruz. Önümüzdeki hafta her ikisini de soru önergesi olarak sunacağız. Benim Madımakla ilgili o dönem yazdıklarım ortada. Elbette bu yaşananlar katliam. Benim acım daha büyük, senin acın daha büyük diye bir şey yok.

İçişleri Bakanı olduğum dönemde bu olayları araştırmaya çalıştım. Ben bakan oldum bir ay sonra 28 Şubat devreye girdi. Bir başka mecraya gitti her iş. Belge bilgi elimde olmadığı için bir şey diyemiyorum.

"İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN ÇEKİLMEMİZ DOĞRU DEĞİL"

Kadına şiddetle ilgili ilk genelgeyi yazan kişiyim ben. O dönemin polisleri aile terapisti gibi aileleri barıştırmaya çalışırdı. Ben polislerin olaya müdahil olmadan hastane ve mahkemeye sevk etmesini istedim. Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesini doğru bulmuyorum. Metnin tamamını okumuş biri olarak söylüyorum bunu.

1997’de polis karakollarına bu genelgeyi yazmış bir içişleri bakanı olarak bunun dışında davranmam mümkün mü? İnsan hakları üzerinden bakılmış orada ama ağzını açanları çirkin suçlamalar yapılıyor orada.

Ben Meral Akşener olarak torunumun eşcinsel olmasını istemem. Beğenirsiniz beğenmezsiniz. Ama bunu tercih eden birinin de bu tercihi için dayak yemesini istemem. İşin özünü kaçırtırsanız İstanbul Sözleşmesi gider sonra dayak yer kalırsınız.

Köylerde, daha küçük toplumlarda biraz daha erkek şiddeti düşük, çünkü aileler birbirine yakın oturuyor. O kızın abisi, babası, amcası etrafında oturuyor. Onlar taşınıyor metropole, erkek, kadın gündelik işlere giriyor. Ben kendini dindar tanımlayan bir kadınım. İlk iş olarak çocuk okutmaya başlıyorlar, ilk kavga genellikle buradan başlıyor. Ekonomik gerekçelerle.

"ERDOĞAN'IN MASASINDA ERKEN SEÇİM SEÇENEĞİ VAR"

Ben Sayın Erdoğan’ın masasında bir erken seçim seçeneğinin durduğuna inanıyorum ama yapar mı bilemem? Sayın Erdoğan’ın kararına bağlı. Ekim Kasım biri bir seçimin masasında olduğuna inanıyorum ama nasıl bir karar verir bilemem.

"CUMHUR İTTİFAKI MEZARA KADER KADER BİRLİĞİ YAPMIŞ BİR İTTİFAK, BİZ ÖYLE DEĞİLİZ"

Erdoğan’ın dünyadan haberi var mı yok mu bilemem ama sokaktan haberi yok. İki ittifak arasında önemli bir fark var. Cumhur İttifakı mezara kadar kader birliği yapmış birbiri içinde erimiş bir ortaklık. Sayın Bahçeli, sıfır sorumluluk ve maksimum yetki ile bu yapının içinde yer alıyor. İnfaz yasası; Sayın Erdoğan bağırtıla bağırtıla ikna edildi. Sayın Bahçeli partisinde bir soruşturma heyeti oluşturdu Sayın Kılıçdaroğlu’nu soruşturuyor.

"CUMHUR İTTİFAKI İLE ÇALIŞMAK OLMAZ"

Dindarı da nefes almak istiyor seküleri de hele gençler. Vatandaş adalet istiyor, işsizliğe çare istiyor. Saadet Partisi’nin de DP’nin de İYİ Parti’nin de CHP’nin düşüncesi ortak ama çözümleri farklı. Müştereklerde buluşmuş bir yapıyız. Düşünün ki bir siyasi parti ana muhalefet partisinin genel başkanı için heyet kuruyor.

Cumhur İttifakı ile çalışmak olmaz. Parlamenter sistemi söyleyen genel başkan olarak benim. Vatandaşta bunu görmüştüm. “Uçacaktık” diyerek bu sistemi getirenlerin iki senede ülkeyi getirdiği hal ortada. Bugün itibariyle 61.4 e çıktı vatandaşın parlamenter sisteme desteği.

Sayın Erdoğan bu konuyla ilgili, Sayın Kılıçdaroğlu da Sayın Babacan da Davutoğlu da tamam dedi. Sadece Akşener ile konuşulacak bir şey değil, hep birlikte oturup çözülmesi gereken bir sorun.

Halk TV’ye Tele1'e verilen cezaları görüyorsunuz. Bu hak mıdır?

BABACAN VE DAVUTOĞLU İLE İTTİFAK OLACAK MI?

Rahmetli Demirel’in bir sözü var. Doğmamış çocuğa don biçilmez diye. Yeni kurulan partiler için söylüyorum. Bir bütünlükte seçime gidilmesi gerek. Böyle baktığınızda Sayın Erdoğan seçilemeyecek gibi görünüyor. Bir dip dalgası geliyor. Pandemiye çok kritik yakalandık.

"BİR TSUNAMİ GELİYOR"

Orta sınıf ortadan kayboluyor. Vergisini ödeyen bu kitleyi ortadan kaldırırsanız en büyük darbeyi ekonomiye vurursunuz. Pandemiye çok kırılgan bir ekonomiyle yakalandık. Bir esnaf ile karşılaştım, “40 yıldır ben bu ülkeye vergi veriyorum. 40 gün devleti yanımda göremedim.”

Bir tsunami geliyor tsunami. Damat Bakan deyince kızılıyor ama Berat Bey’e Enerji Bakanlığı döneminde “damat” diyen oldu mu. Bütün hazineyi bir adama topladınız. Yeterlilik var mı sıfır.

"DAMADINA İŞ BULMAK ZORUNDA DEĞİLSİN"

Yeterli olmayan birini bir yere getirirseniz bu Nepotizm olur. Damat Bakanın tüm ekonominin patronu olması yanlış. Ben Sayın Erdoğan'ın düşmanı değilim. Damadına iş bulmak zorunda değilsin.

Liyakatten bahsediyorum ben burada, Tarım Bakanı da benzeri.

Enerji Bakanlığı döneminde ben çok doğru bulmasam da damat demedim. Ama siz sıfır ekspertiz bir adamı Türkiye ekonomisinin başına getirirseniz durum böyle olur.

"PARA BULUNUR"

Mesele para bulamamak değil. Demokrasiyi, hukuku ortadan kaldırdılar, liyakat gitti vesaire böyle bir sistemin içinde siz dışarıda bir fon olsanız; bunlar kafası bozulunca benim parama el koyar diye gelmezsiniz. Dünyada öyle bolluk var ki aklınız durur, yani para bulunur.

Şeffaflığı, demokrasiyi getireceksiniz. Sürdürülebilir kalkınmadır önemli olan. İnşaata da tüh kaka demiyoruz. Ama öncelik üretimden yana olmalıdır.