İYİ Parti lideri Meral Akşener, Halk TV'de gazeteci Suat Toktaş'ın sorularını yanıtladı. Meral Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde; Türkiye şu anda çok suni gündemler ile meşgul ediliyor. Ankara’da ne oluyor güzel soru. Ankara’da bugüne kadar, beğenmedikleri eski Türkiye’de liderlerin yaptığı bir araya gelme, istişare geleneğinde bir araya gelirlerdi. Ben Çiller dönemini, Demirel dönemini biliyorum. Bunlar yapılırdı. Randevu alırlardı. Çiller, yurtdışına gideceği zaman Başbuğ Alpaslan Türkeş ve Erbakan Hoca ile görüşüldü. Bu insanlar da başbakanın elini kolaylaştıracak tutumlar sergilerdi.
İSTİFAYI DEĞERLENDİRDİ
Akşener, CHP'li vekiller İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi, Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoy ve Yalova Milletvekili Özcan Özel'in partiden istifa etmesi hakkında yorumlarda bulundu. Akşener, "Şimdi bu konuda konuşmak kolay değil, arkasını bilmiyorum. Ama esas mesele şu, seçmene cevap vermek zorunda kalacağız hep birlikte. Bu istifa eden arkadaşlarımız da alacakları tutumla seçmene cevap verecekler" yorumunu yaptı. "Bizde de benzer şeyler yaşadık. Partileri çok izam edecek, çok ağır sözler söyleyerek ayrılmalar seçmeni karşısındakini haklı görme konusundan uzaklaştırır. Biz MHP bünyesinde bir mücadele bir yaşadık, müthiş çirkinliklerle karşılaştık. Benim adaylığım sürecinde, Bahçeli hakkında ve MHP'nin kurumsal yapısına dair kötü bir harfim yok. Bir iddia ve vizyon ortaya koyduk hep, partiyi aşağıya çekecek lüzumsuz dedikodular üzerinden yürüyecek bir dilimiz olmadı. Sonra bizi attılar onun mücadelesini verdik. Sonuçta partiyi kurduk, çok uzun bir süreçti. tabii bu arkadaşlarımızın ister bizden ister CHP'den kopan arkadaşların tutumları, söylemleri, eylemleri önemlidir. Kimsenin yanına kar kalmıyor bu işler, seçmenin istediği kendi partisi içerisinde mücadele."
"İTTİFAK MESELELERİNE DAHA SONRA BAKACAĞIZ"
Cumhuriyet Halk Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti, Hayır’a çok sert çalıştı. İYİ Parti’yi kuranlar hepsi Hayır’a çalıştı. Biz daha sonra kendi aramızdaki istişareleri geliştirdik. DEVA ve Gelecek Partisi de kurulunca muhalefet takımında yer alıyorlar. Onlarla da istişarelerimiz sürüyor. İttifak meselelerine daha sonra bakacağız. İstişare kültürünün Türkiye’ye çok faydalı olacağını düşündüğüm için Memleket Masası teklifimi iletmiştim. Cumhur İttifakı’nın küçük ve minik ortakları. Bahçeli ve Perinçek, dolayısıyla onlar çok çirkin bir dil ile suçladılar.
Şimdi bu yolculukta o siyasi gelenekten gelen insanların Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren devam eden itilaf sahalarını tahkim etmesini beklersiniz. 28 Şubat’ın üzerine iktidar olmuşsunuz ancak siz bunu yapmak üzere değerler üzerinden kutuplaştırma yöntemini tercih ettiniz. Sizinle ilgili en ufak eleştiriyi dile getiren dünkü dostlarınızı, DYP, ANAP’ı da katabilirim. Ve Saadet Partisi bünyesinde kalmış, yanlışlar olduğunu söyleyenleri çok çirkin bir dille suçladınız. Saadet Partisi mensuplarını da çok çirkin bir dille suçladılar.
"BU DİL ERDOĞAN VE İKTİDARINI BİTİRİYOR"
Ben DYP’de politika yaptığım dönemde, sayın Erdoğan’ın hapse giriş sürecinde biz Erdoğan’ı koruduğumuz için tazminat ödedik. Refah Partisi’nin kapatılmasına karşı çıktığımız için tazminat ödedik. Şimdi bu resim, çok kolay politika yapmanızı sağlar ama hep daha fazlasını ister. Bu dil, sayın Erdoğan’ı ve iktidarını bitiriyor. Sayın Asiltürk üzerinden bir özür harekâtı bu. Ego, üzerinden bakma hepsi Saadet Partisi mensuplarına uygulandı. Bugün sayın Asiltürk’ün evine gitmek, tepetaklak alınan bir önlem. Ben Cumhur İttifakı’nı 2 düğmeli radyoya benzetiyorum. Şimdi iç politika ile ilgili düğmenin sahibi Bahçeli’nin eli dış politika ile ilgili düğmenin sahibi de sayın Perinçek’in eli.
"ERDOĞAN'IN BU İŞLERİ KINAYAMADIĞINI GÖRDÜM"
Ankara’da 3 dönem Ak Parti milletvekilliği yapan Selçuk Özdağ, Orhan Uğuroğlu, Afşin Hatipoğlu gibi iki gazeteci dövüldü. Alaattin Çakıcı, Kılıçdaroğlu’nu tehdit etti. Kılıçdaroğlu’nu yumrukladılar, yumruklayan kişi ziyaret edildi. Ben sayın Erdoğan’ın bu yapılan işleri kınayamadığını gördüm. En son Bahçeli’nin Alaattin Çakıcı’nın ‘dava arkadaşım’ diyerek yanında durması, bu Türk siyasetinde ilk defa oldu.
Daha önce siyasetçiler arası tartışmalar olurdu ancak bu ilk defa oldu. İlk defa ana muhalefet partisi başkanını temsil eden başkanı tehdit eden mafya mensubuna sahip çıkıldı. Erdoğan’ın hiçbir tutum aldığını da görmedik.
"ERDOĞAN RABİA'NIN SESİNİ DUYDU, BİZ UYGUR TÜRK'Ü KIZIMIZI KÜRSÜYE ÇIKARDIK"
Biz Uygur Türkleri konusunda, kadınlara yapılan tecavüzler konusunda çok hassasız. Türkiye’nin çok önemli bir bölümü de hassas. Davos’ta sayın Erdoğan ve İsrail Cumhurbaşkanı Perez, Filistin üzerinden ‘ona minute’ yaptı, biz de hep beraber alkışladık. Filistin’in yanında durmak doğru bir tavır. Şimdi geldik Kahire’nin orta yerinde Erdoğan, şehit Rabia’nın sesini duydu onu da alkışladık. Ama biz ailesi mezalime uğramış Uygur Türkü kızımızı kürsüye çıkardık.
"FİLİSTİN'İ DUYAN ERDOĞAN, UYGUR TÜRK'Ü KIZIMIZI DUYMUYOR"
Şimdi Uygur kızımızı, ne Bahçeli ne sayın Erdoğan duymadı. Bu kızımız Müslüman, bu kızımız Türk. Bu kızımızın ailesi kamplarda. Bu kızımızın yaşıtları, Çinli erkekler tarafından tecavüze uğruyor. Bu kızımız üzerinden şu ortaya çıkıyor, Uygur Türkleri üzerinden sessiz kalan bir iktidar. Çünkü Jin-Ping Perinçek var. Rabia’yı duyan, Filistin’i duyan Erdoğan, bu kızımızı duymuyor. Bu duruş, Milli Görüş geleneğinden gelen seçmenin vicdanını sızlatıyor. Dış politika ile ilgili düğmeyi çeviren ele baktığımız zaman, bu çocuk için neler söylemişler. Böyle bir sistemde o vicdanının kanamasını durdurmak üzere Saadet Partisi’ne bir harekat başlamış, böyle gözüküyor. Sayın Bahçeli’nin bir beyanı var hem MHP, hem Ak Parti hem Bahçeli hem de Sayın Erdoğan, Vatan Partisi’nin Rusya, Çin ve Avrupa Birliği konusundaki görüşlerine gelmişlerdir diyorlar.
"DÜNYAYI YAKARSA GARİPLER YAKAR SAYIN SOYLU"
Uygurlara yönelik tek bir kelamın elde edilmediğini gördüğümüz zaman Perinçek doğru söylüyor demek ki ama Erdoğan’ın da cevap vermesi gerekiyor. Sistemin başında genel başkan olan kişi, bu iddiaya cevap vermek zorunda. Sayın Kılıçdaroğlu’na geçmiş olsun denilmeyen bir durum var. Sayın Soylu’nun da tweeterdan verdiği tepki var bir tarafta. Müslüm Baba gibi batsın bu dünya diyor. Dünya’yı yakarsa garipler yakar sayın Soylu.
"ERDOĞAN ABD İLE İLİŞKİLERİ DÜZELTMEK İSTİYOR"
Yani anlaşılıyor ki Ak Parti’nin bünyesinde reform yapılması, AB ve Amerika ile ilişkilerin düzeltilmesini isteyen insanlar var. Bunlardan birinin sayın Erdoğan olduğunu düşünüyorum ben. Bunlara karşı çıkanlar da var.Ama asıl vahim olanı şu, biri Adalet Bakanı diğer İçişleri Bakanı… Telefon açıp konuşamıyorlar, tweet üzerinden konuşuyorlar. Böyle bir devlet yönetimi olmaz. Siz aynı hükümetin bakanlarısınız. Ben Süleyman Soylu’nun babasını da bilirim, annesini de görmüşlüğüm var. Yapılan elbette yanlıştır, bu çirkinliklerin önüne geçmek gerekir. Ancak bu çirkinliklerin önüne geçecek kişilerde biri de Süleyman Soylu’dur.
"BU İKTİDAR DÖNEMİNDE KADINLARA SÖVMEK MODA OLDU"
Bu iktidar zamanında kadınlara sövmek moda oldu. En son noktada sayın Erdoğan’ın kızına da yapıldı. Türkiye’de ailenizden biri politika yapılıyorsa, bu küfrü, bu iğrençliği tadacaksınız. Damadım abisinin bulunduğu televizyonda benim kocamı aldattığım söylendi. Söyleyenler de beraat etti. Bunun önüne geçmesi gerekenler şikâyet edemezler. Bu, o pis dilin getirdiği sonuç. Şununla bununla suçlarsanız insanı, sürekli daha fazlası gelir. Yetmez. Onun için biz İYİ Parti olarak makulün peşindeyiz. Esnafın, işsiz gencin sesi olmaya bunun için dikkat ediyoruz.
"İÇİŞLERİ KALKIP TWİTTER ÜZERİNDEN AĞLAYAMAZ"
2010'daki değişiklik, yargının, HSYK’nın her şeyin o gün cemaat bugün FETÖ denilenlere teslim edilmesinin önünü açtı ve 15 Temmuz’u getirdi. Bu millet, devleti köprüden sokaktan topladı. O zaman da sayın İlker Başbuğ, ifadesi alınmaya davet edilmişti. Orada da bir sohbet geçmişti. Orada da fikirlerimi söyledim.
Şimdi siz bir devlet yönetiyorsunuz. Kimse ile istişare etmezseniz, size anlatıları istişare etmezseniz, önüne gelen sizi aldatır, önüne gelen sizi çarpar ve özür dileyerek gezerseniz. Türkiye’ye siyasi cenah bu hataların faturasını ödemiyor. İçişleri Bakanı kalkıp da Twitter üzerinden ağlayamaz, şikâyet edemez. O zaman görevi bırakması lazım. Anlaşılıyor ki hala düşman, kırmızı kuvvetler mevcut.
"KAYINPEDER SEBEP DAMAT SONUÇ"
Kayınpeder sebep, damat sonuçtur. Faiz sebep, enflasyon sonuçtur. Biz iktidar olduğumuzda ilk işimiz Varlık Fonu’nu Hazine’ye devretmek olacak. Aslında Ak Parti de dahil olmak üzere Cumhur İttifakı kendi içinde, küçük ve minik ortak ile baktığınız zaman Cumhur İttifakı çok bileşenli bir yapıya dönmüş durumda.