Bu durumun ilerleyen zamanlarda obezite ile psikolojik sorunların iç içe geçtiği ve birçok hastanın iş ve sosyal hayatında ciddi bozulmalar yaşadığına dikkat çekti.
Obezite, psikolojik ve ruhsal sağlık açısından riskli bir durum. Prof. Dr. Aktimur, obez bireylerin sosyal izolasyonla karşı karşıya kalabileceklerini ve bu durumun obezitenin geri dönüşsüz bir hal almasına yol açabileceğini vurguladı. Bu bireylerin günlük aktivitelerini yerine getirmekte zorlanabileceklerini, çabuk yorulabileceklerini ve kişisel bakımlarını dahi gerçekleştirmekte güçlük çekebileceklerini ifade etti. Ayrıca, obeziteye bağlı olarak gelişen kronik hastalıkların bireyleri çıkmaza sürükleyebileceğini ve bir kısır döngü içinde kendilerine olan güvenlerini kaybetmelerine neden olabileceğini söyledi.
Obezite ameliyatları sonrasında ise kilo verme sürecinin başladığını ve uzun bir süre devam ettiğini belirten Prof. Dr. Aktimur, bu süreçte hastaların depresyon yaşama eğiliminde olduğunu açıkladı. Ancak kilo kaybıyla birlikte oluşacak pozitif etkinin, yeni yeme alışkanlıklarının olumsuz etkilenmesiyle negatif yönde etkilenebileceğini belirtti. Bu nedenle, cerrahi müdahalenin hastanın yaşam tarzını çok fazla etkilememesi gerektiğini ve hastalara cerrahi sonrası süreçte geniş destek verilmesinin önemli olduğunu vurguladı.
En iyi psikolojik desteğin, hastaların cerrahlarına rahatça ulaşabilmesi olduğunu belirten Prof. Dr. Aktimur, hastalarla kurulan sıkı ve olumlu iletişimin önemine değindi. Kendi uyguladıkları protokolde, hastalarla aktif sosyal iletişim kanallarıyla sürekli iletişim halinde olduklarını ve bu sayede başarılı sonuçlar elde ettiklerini ifade etti.
