Öğretmenler Günü'nde utandıran anket

Öğretmenler Günü'nde utandıran anket

Öğretmenler Günü olarak kutlanan 24 Kasım’a öğretmenler, bu sene de sorunlarla giriyor. Eğitim Sen’in araştırmasından utandıran sonuçlar çıktı. Öğretmenlerin yüzde 86’sı çocuklarının başka meslek yapmasını istiyor.

Öğretmenler Günü olan 24 Kasım’a öğretmenler ve öğrenciler yine bir yığın problemle giriyor. Covid-19 salgınına rağmen kademeli olarak açılan okullar, açıklanmayan vaka sayıları hızla artışa geçince yine kapanmaya giderken bu süreçte 16 eğitim emekçisi ise alınmayan önlemler sebebiyle yaşamını yitirdi.

Aylardır var olan uzaktan eğitim problemleri konusunda da herhangi yapısal herhangi çözüm üretilemedi. İnterneti ve bilgisayarı olmayan çocuklar eğitime erişme konusunda bu dönem de büyük sıkıntı yaşarken internet çekmediği için yüksek bir yere çıkarak öğrencilerine ulaşmaya çalışmak isteyen bir öğretmen kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Mersin’de bir öğretmen meslek lisesinde dezenfektan üretimi sırasında meydana gelen patlamada yaşama gözlerini yumdu.

Ayrıca ihraç edilen ve ataması yapılmayan binlerce öğretmen de büyük sıkıntı içerisinde yaşamlarına devam ediyor. Sayıları 1 milyona yaklaşan ataması yapılmayan öğretmenlerin sesini duymamak için kulağının üstüne yatan Milli Eğitim Bakanlığı, bu kişilerin problemlerini çözmek için de herhangi bir adım atmıyor.

İhraç edilen öğretmenler de diğer kamu görevlileri gibi bu süreci adeta ‘sivil ölüm’le geçirdi. Özel okullarda dahi çalışma hakları ellerinden alınan öğretmenlerden bazıları göreve dönse de büyük bir kısmı hem toplumun önemli bir kesimi hem de devlet tarafından görmezden geliniyor.

KATILIM SINIRLI

Pandemiyle birlikte süren eğitim-öğretim sürecini BirGün’den Meral Danyıldız’a değerlendiren Ordu’da 3’üncü sınıf öğretmeni olan İbrahim Aydemir, “Öğrencilerin EBA TV derslerine katılımları düzensiz ve oldukça düşük seviyede. Dersleri düzenli takip eden öğrencim hiç yok. Zaman zaman takip eden az sayıda öğrencim var. Öğrencilerimin canlı derslere katılımları yaklaşık olarak yüzde 50 oranında. Bu süreç de öğretmenleri ekstra yoruyor” dedi.

Antep’te dezavantajlı çocukların yoğunlukta olduğu bir bölgede öğretmenlik yapan Gülfidan Özpolat ise, uzaktan eğitime geçilmesiyle birçok öğretmenler açısından problemin yeniden canlandığını söyledi.

Özpolat, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Biz öğretmenler ciddi bir sıkıntı yaşıyoruz. Çalışma koşullarımız ve saatlerimiz çok esnemiş durumda. Zaten belirli saatleri olan insanlar değildik. Fakat şu anda gerçekten okul saatinin bir sınırı yok. Dolayısıyla bu anlamda ciddi bir zihinsel yük ve yorgunluk yaşıyoruz. Aynı zamanda biz artık saatleri kendimiz belirleyebiliyoruz ama onun da sınırları var. Bu bizim normal sosyal hayatımızı çok sekteye uğratan bir şey.”

ÖĞRETMENE ULAŞILAMIYOR

Malatya’da birinci sınıf öğretmeni olan Metin Genç de, çocukların öğretmenlerine ulaşamadığını ifade etti.

Öğretmenlerin yaşadığı sorunların bu dönemde daha da arttığını ifade eden Genç, “Çocukları ekran karşısında tutmak çok zor. Ekran karşısında tutmak bir yana ekrana bile oturamıyorlar. Bilgisayarları olmuyor, tabletleri olmuyor. Birinci sınıftaki çocuk, oyun çocuğu. Ben böyle düşünüyorum. Bugün birçok süslü, palavra laflar edecekler. Ama ekonomik sıkıntılar olsun, sosyal sıkıntılar olsun değinen yok. Bir öğretmen derse girerken kafasında bir sürü sorun oluyor. Sağlık emekçilerine yaptıkları gibi öğretmenlere de yapıyorlar” dedi.

ÇOCUKLARI BAŞKA İŞ YAPSIN İSTİYORLAR

Eğitim İş’in 24 Kasım öncesi hazırladığı raporda da çarpıcı detaylar yer aldı. 81 ilde görev yapan 5 bin 514 öğretmenin çevrimiçi katılımıyla bir araştırma yapan sendikanın sorularına cevap verenlerin yüzde 86’sı çocuklarının başka meslek yapmasını istiyor.

Öğretmenlerin verdiği cevaplara göre araştırmanın çarpıcı sonuçları şöyle:

- Yüzde 83’ü maaşının düşük olması nedeniyle toplumdaki saygınlığının azaldığını ifade etti.

-Yüzde 83’ü devlet okullarında eğitimin niteliğinin düştüğünü ifade etti.

- Yüzde 48’i yöneticiler tarafından öğretmenlere siyasi baskı yapıldığını aktardı.

- Yüzde 83’ü yönetici olmak için mutlaka torpile ihtiyaç olduğunu belirtti.

-Yüzde 93’ü’ne öğretmenlik saygın bir meslek olma özelliğini kaybetti.

- Yüzde 86’sı çocuğunun öğretmen olmasını istemiyor.

ATANMAYANLAR BİRLİK OLSUN

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 24 Kasım nedeniyle eğitimcilerle görüştü. Öğretimden ve “çocuktan” tasarruf yapılamayacağını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Eğitim sorununu çözemeyen ülkenin büyüme, kalkınma şansı yok. Nasıl hakimler ve savcılar için ayrı bir yasa varsa öğretmenler içinde ayrı bir yasanın olması gerekir” dedi. Kılıçdaroğlu, atanamayan öğretmenlere, biraraya gelerek politik baskı yapmalarını önerdi.

Öğretmenlerin sorunlarını dinleyen Kılıçdaroğlu, toplantılarda şunları söyledi:

“Ücretli öğretmen, kadrolu öğretmen gibi değişik mali olanaklara sahip öğretmenlerimiz var. Kadrolu öğretmen güvenceli, ücretli öğretmen ders başı ücret alıyor, sözleşmeli öğretmenimizin herhangi bir güvenliği yok. Oysa aynı sınıfta aynı öğrencilere ders veren veya aynı derse giren öğretmenlerin farklı statülerde görev yapmaları doğru değil. Bütün öğretmenlerin kadrolu, güvenceli olması lazım. Kapatılan köy okullarının yeniden açılması lazım. Atama bekleyen öğretmenlerin atanmasını yapmazsanız bizden oy beklemeyin. Bu politik olarak sizin elinizi güçlü kılar. Siz aslında güçlüsünüz ama gücünüzün farkında değilsiniz. Bir araya gelip potansiyel güç olduğunuzu ortaya koyduğunuzda bütün partiler sizi dinleyecektir.”

MEB’DEN MEMNUN DEĞİLLER

Eğitim Sen 24 Kasım öncesi öğretmenlerle bir anket düzenledi. Sendikanın düzenlediği ankete 4 bin 565 öğretmen katıldı. Ankete katılan öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu MEB’in hem eğitim politikalarından hem de kendilerine yönelik politikalardan memnun değil. Araştırmanın sonuçları şöyle:

- Öğretmenlerin yüzde 60’ı maaşlarının yaptığı işin karşılığı olduğunu düşünmüyor.

- Yüzde 70’i daha iyi bir iş teklifi alsa mesleği bırakmayı düşünüyor.

- Yüzde 56’sı iş yerinde kendisini değersiz, yüzde 70’i güvensiz hissediyor.

- Yüzde 70’i okullarda yeterli hijyen koşulları sağlanmadığını düşünüyor.

- Yüzde 69’u yüz yüze eğitimde üzerlerinde idari baskı hissediyor.

- Yüzde 94,5’i MEB’in sorunları çözmek için ürettiği politikaları gerçekçi bulmuyor.

- Yüzde 96’sı ücretli, kadrolu ve sözleşmeli ayrımını öğretmenlik mesleğinin geleceği açısından tehdit olarak görüyor.

- Yüzde 91’i mülakat ile öğretmen alımının eşit, adil, geçerli ve yansız bir yöntem olduğunu düşünmüyor.

- Yüzde 90,7’si sözleşmeli ve ücretli öğretmenlerle kadrolu öğretmenlerin eşit haklara sahip olduğunu düşünmüyor.

- Yüzde 88’i MEB’in vakıf ve derneklerle yaptığı protokolleri doğru bulmuyor.

Eğitim Sen hazırladığı raporun sonuç metninde ise şu ifadelere yer verdi:

Siyasi iktidar, mesleğini hakkıyla yerine getirmeye çalışan öğretmenlerin yıllardır yaşadığı sorunlara kalıcı çözümler üretmemektedir. Liyakat ilkesinin yerini mülakatın aldığı bir eğitim sisteminde öğrencilerin, velilerin ve eğitim emekçilerinin çıkarları değil, siyasi iktidarın hedef, amaç ve beklentilerinin belirleyici olması, eğitimin niteliğinin giderek bozulmasına neden olmuştur. Öğretmenlerimizin kendisini güvende hissettiği, mesleki özerkliğinin tanındığı, iş güvencelerinin sağlandığı, emeğinin karşılığı olan refah düzeyine sahip olduğu bir eğitim sistemi, toplumun ve öğrencilerimizin nitelikli eğitim hakkının yaşam bulmasının temel koşuludur.

FİZİK ÖĞRETMENİ ATIK KÂĞIT TOPLUYOR

Fizik öğretmeni Ramazan Gezer Ankara sokaklarında atık kâğıt topluyor. Gezer, 2003 yılında Malatya Üniversitesi’nden fizik bölümünden mezun oldu, yüksek lisansını da yaptı.

Gezer, defalarca KPSS’ye girdi, ancak bir türlü ataması yapılmadı. Gezer ev geçindirmek zorundaydı, baktı olacak gibi değil atık kağıt toplamaya başladı. Gezer şimdi 5 çocuk babası ve 14 yıldır Ankara sokaklarında topladığı atık kağıtlarla evini geçindiriyor.

Üniversiteden mezun olmadan önce hayalleri olan Gezer, bu süreci şöyle anlatıyor:

“Eğitimi tamamladık, KPSS’ye girdik. Başarılı da olduk ama atamamız yapılmadı.”

Gezer’in 24 Kasım mesajı ise şöyle:

“İsmi üzerinden öğretmen, öğreten. 24 Kasım’da birilerinin de Öğretmenler Günü’mü kutlamasını isterdim ancak ben resmi olarak öğretmen olmadığım, bir kağıtçı olduğum için kedimi buruk hissediyorum.”