Oğuzhan Göçenoğlu, Barış Pınarı Harekatı'nda yaralanmıştı 19 ay sonra şehit sayıldı

Oğuzhan Göçenoğlu, Barış Pınarı Harekatı'nda yaralanmıştı 19 ay sonra şehit sayıldı

Denizlili sözleşmeli Piyade Uzman Onbaşı Oğuzhan Göçenoğlu'nun (25), 2019 yılındaki Barış Pınarı Harekatı sırasında yanı başında mayın patladı. Göçenoğlu, 2 ay sonra hastanede hayatını kaybetti ancak şehit sayılmadı. Hukuk mücadelesi başlatan baba Abdullah Göçenoğlu, 19 ay sonra oğlunun mahkeme kararıyla şehit sayılmasını sağladı.

Pamukkale Üniversitesi'nde Bilgisayarlı Muhasebe Bölümü öğrencisiyken 15 Temmuz darbe teşebbüsüne tanık olan, ardından askerlik görevini yapmaya karar veren Oğuzhan Göçenoğlu, askerliğini tamamladıktan sonra sözleşmeli uzman onbaşı olarak görev aldı ve Silahlı Kuvvetler bünyesinde kaldı. Göçenoğlu 2019 yılı Kasım ayında birliği ile birlikte Suriye'de gerçekleştirilen Barış Pınarı Harekatına katıldı. M4 karayolundaki mayın arama ve tarama faaliyetleri sırasında 1 metre önünde el yapımı patlayıcı (EYT) infilak etti. Gözle görülen yarası bulunmayan Göçenoğlu sonraki süreçte şiddetli baş ağrıları ve kulak çınlaması yaşadı.

ASKERLİKTEN ÇIKARILDI

Haftalarca süren ağrılarına teşhis konulamayan Göçenoğlu, hastane hastane dolaşarak tedavi olmaya çalıştı. Bu süreçte konulan yanlış teşhisler ve uygulanan yanlış tedaviler nedeniyle sağlığına kavuşamadı. Sık sık aldığı istirahat raporları nedeniyle 27 Aralık 2019 tarihinde sözleşmesi feshedildi. Farklı hastane ve doktorlar Göçenoğlu'na menenjit, migren, soğuk algınlığı ve chiari malformasyonu olarak bilinen beyincik sarkması gibi teşhisler koydu. Yapılan kontrollerde beyincik çevresinde iltihaplara rastlandıysa da beyin damarlarının çatladığı teşhisi konulamadı. Özel bir hastanede ameliyat olan Göçenoğlu'nda iltihap olarak görülen sıvının beyin sıvısı olduğu ve patlamanın etkisi ile oluşan basıncın neden olduğu ortaya çıktı. Çatlayan damarlar nedeniyle sıvının omuriliğe kadar indiği belirlendi. Göçenoğlu 25 Ocak 2019'da yaşamını yitirdi.

AİLE MAHKEMEYE MÜRACAAT ETTİ

Göçenoğlu'na ölümünün ardından şehitlik defin töreni düzenlenmedi. Denizli'de defnedilen Göçenoğlu'nun ailesi şehitlik beratı verilmesi için Milli Savunma Bakanlığı'na (MSB) müracaat etti. Bakanlık, GATA Sağlık Kurulu'nun patlama ile Göçenoğlu'nun ölümü arasında illiyet bağı bulunmadığı yönündeki raporuna dayanarak bu talebi geri çevirdi. Aile bu kez Ankara 6. İdare Mahkemesi'nde, MSB aleyhine dava açtı. Baba Abdullah Göçenoğlu, Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden EYT patlaması ve Göçenoğlu'nun ölümü arasında illiyet bağı bulunduğuna ilişkin rapor aldı. Mahkemenin Hacettepe Üniversitesi'nden belirlediği bilirkişi de aynı yönde rapor verdi. Baba Abdullah Göçenoğlu, anne Hatice Göçenoğlu, kardeşleri Yakub Göçenoğlu ve Mustafa Samet Göçenoğlu verdikleri hukuk mücadelesini kazandı.

19 AY SONRA KARAR VERİLDİ

Mahkeme heyeti, geçtiğimiz hafta verdiği kararda bilirkişi raporunda belirtilen kafa içi basınç artışı sendromu ve post travmatik hidrosefali tanılarına atıfta bulundu. Karar gerekçesinde, "Dava konusu işlemin müteveffa Oğuzhan Göçenoğlu'nun şehit sayılması ve gerekli haklarının verilmesi isteminin reddine ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmaktadır" ifadelerine yer verildi ve ailenin şehitlik başvurusunu reddeden idari işlemin iptaline hükmetti. Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın aileye şehitlik beratı vereceği kaydedildi. Aile, 19 ay süren hukuk mücadelesi sonunda çocuklarının şehit sayılacağını açıkladı.

'ŞEHİTLİK UNVANINI ALDIK, GURURLUYUZ'

Baba Abdullah Göçenoğlu, vatanını ve memleketini savunmak için hiç düşünmeden bu göreve talip olan oğlunun şehitlik unvanını aldıkları için ailece gururlu olduklarını belirti, "Oğlum, 15 Temmuz Darbe girişiminde asker olmaya karar verdi. Askerken mayın patladı ancak yara almadı. Hastanede tedavi gördüğü sırada kaybettik. İhmali olanlar var ancak kırgın değiliz. Vatan sağ olsun. Ülkemin ihtiyacı olsa ben ve 2 oğlum da her türlü göreve hazırız. Ben devletime, vatanıma kırgın değilim. Bu iş 19 aydır devam ediyor. Nihayetinde mahkeme bir karar verdi. Türk adaleti, hukuku görevini yapmıştır. Oğluma şehit demiştir. Bu saatten sonra oğlumun onurunu, gururunu biz acısıyla birlikte taşıyacağız" dedi.