Özgür Özel gözyaşlarını tutamadı: Soma Davası'nda alınan karara isyan etti

Özgür Özel gözyaşlarını tutamadı: Soma Davası'nda alınan karara isyan etti

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Soma davası sonrası Akhisar Belediyesi önünde yaptığı basın açıklamasında karara isyan etti ve gözyaşlarına hakim olamadı. ‘’Bilinçli taksirle öldürme ve yaralamaya neden olma’’ suçlamasıyla yargılanan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan'a sadece 20 yıl hapis cezası verildi.

Soma davasını Akhisar'da izleyen CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, duruşma sonrası alınan karara isyanını dile getirdi. Açıklama yaparken göz yaşlarını tutamayan Özel, "Bugün kazandım sananlar mahkum olacak, bugün kaybettiğini düşünenler de ‘Oh be bu sefer adalet kazandı, biz kazandık’ diyecek. Buna söz veriyoruz" dedi. 

Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014 tarihinde 301 madencinin hayatını kaybettiği madenci katliamına ilişkin Yargıtay’ın bozma kararının ardından Akhisar 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada karar çıktı. ‘’Bilinçli taksirle öldürme ve yaralamaya neden olma’’ suçlamasıyla yargılanan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan'a 20 yıl hapis cezası verildi.

Yönetim Kurulu Üyesi Haluk Evinç beraat ederken, mühendisler Efkan Kurt ile Adem Osmanoğlu ise 12 yıl 6 ay hapis cezalarına çarptırıldı.

Duruşma sonrası açıklama yapan aileler 7 yıldır bekledikleri adaletin gelmediğini belirtti, karara tepki gösteren aileler salonu terk etti. 

Kararın ardından Madenci aileleriyle birlikte Akhisar Adliyesi önünde basın açıklaması yapan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel çok sert eleştirilerde bulundu. 

Özel'in gözyaşlarını tutamadığı konuşmasından satır başları şöyle: 

"Bu salonun önünde yaptığım en zor açıklama. Yine beklenen oldu. Faciadan önce Soma’nın neresine gitsek, o zaman tanımadığım annelerin anlattıkları üzerine bir araştırma önergesi talep etmiştik ‘Çizmemin yarısına kadar ter doluyor, boşaltıp tekrar giyiyorum’, ‘Bu madende çok kötü şeyler olacak’ diyen madencilerin feryadını Meclise taşımıştık. O zaman anlamadılar, dinlemediler. Sonra korkulan oldu, beklenen oldu, o katliam yaşandı. Bir mahkeme heyeti kuruldu, bu dava başladı. Bu arkamdaki salonda bu aileler ne yapılması gerekiyorsa, yaptılar, şehitlerine sahip çıktılar. Türkiye’nin dört bir yanından gelen hukukçular, çağdaş hukukçular, Manisa Barosu’nun hukukçuları hepsi üzerine düşeni yaptı. Gerçek gazeteciler üzerlerine düşeni yaptı, belki ana akım unuttu ama onlar unutmadı. Bugün buraya kadar geldik.

"CAN GÜRKAN'I DIŞARIYA BIRAKANLAR SUÇ ORTAKLARIDIR"

Yine beklenen oldu. Buradaki insanlar birbirlerine evlatlarının alın terleri üzerinden, evlatlarının akan kanları üzerinden, son nefesleri üzerinden bağlıydılar. Birbirlerini hiç bırakmadılar. Ama birbirlerine günahları üzerinden bağlı olanlar, bugün burada gereğini yaptılar. Can Gürkan’ı içeride tutamazlardı, tutsalardı, ‘Mitinginize madenci getirirken iyiydi ya, seçim masraflarınızı karşılıyorken iyiydi ya’ derdi. O yüzden Can Gürkan içeride kalamazdı. Onu dışarıya bırakanlar suç ortaklarıdır. Birbirlerine günahları üzerinden bağlı olan çete, Türkiye’yi yönetmektedir. Ne pislik ortaya dökülüyorsa dökülsün bir şey olmamaktadır. O yüzden bu mahkemede de karar böyle çıkmıştır. 5-0 ile Yargıtay’da bu hakimin verdiği karar bozulmuştu. O kararda, ‘301 kişiyi olası kast ile öldürmekle bu dava açılmıştı, nasıl sen bunları salarsın’ denmişti. O mahkemeye 3 tane kürsüden hakim değil, mesleği hukukçuluk olan 3 saray bürokratı getirdi. O 3’ünün kararıyla bozuldu, bu beyefendi de haksız kararı tekrar etti.

"SENİN SADAKATİN SENİ BURAYA ÖZEL GÖREVLENDİREN SARAYA'DIR"

Kararı okumaya şöyle başladı: Her ne kadar 301 kişiyi olası kastla öldürmekten dava açıldıysa da diyerek, hepsini dışarı çıkartacak kararı bir daha aldı. Her ne kadar senin üstünde cübben varsa da senin sadakatin kanunlara, adalete, ahlaka değil, senin sadakatin seni buraya özel görevlendiren sarayadır. Her ne kadar senin okuduğun bizim kararımız desen de o karar Türkiye’yi yöneten zenginin dostu, sermayenin dostu, sömürünün dostu, bu garip insanların düşmanı saray rejiminin ve onun başındaki şahsın kararıdır, bu sistemin kararıdır.

"AND OLSUN HESAP SORACAĞIZ"

Sadece ve sadece şunu söyleyerek bitirmek istiyoruz. Peşini bırakmayacağız. 87 hafta gelip aynı koltukta oturduysak, Yargıtay’ın önünde, Anayasa Mahkemesi’nin önünde AİHM’in önünde bu davayı takip etmeye devam edeceğiz. Bu kararı alanların, bu kararın alınmasına katkı sunanların, altında imzası olanların, Yargıtay’daki çetenin, saraydaki çetenin, bu çetenin bütün işbirlikçilerinin peşinde olacağız. Birbirlerine günahları üzerinden bağlı olanların kazanması düşünülemez. Birbirine ahlak, sevgi, alın teri üzerinden bağlı olanlar eninde sonunda kazanacak. Size söz veriyoruz, bu dava bir daha görülecek. Bugün kazandım sananlar mahkum olacak, bugün kaybettiğini düşünenler de ‘Oh be bu sefer adalet kazandı, biz kazandık’ diyecek. Buna söz veriyoruz. O gün kundakta, kucakta, pusette olanlar, bugün ‘Soma için adalet’ diye pankart taşıyor, o gün 10 yaşında olanlar bugün avukat olmak için okul okuyorlar. O gün gözü yaşlı annelere biz söz verdik. O sözü tutmak namus borcumuzdur. And olsun ki tutacağız, and olsun ki hesap soracağız.”